Baba Koç İle Kızıl Kurt - Hikaye Okuyun

Baba koç sürüden ayrılıp dere kenarına gitmiş. Bakmış ki, bir yavru kurt su içiyor. Hemen bir ağacın arkasına saklanmış. Yavru kurt su içtikten sonra baba koç ortaya çıkmış. Baba koçun ...


  1. Alt 01-22-2012, 17:49 #1
    Serdar50 Mesajlar: 120
    Baba koç sürüden ayrılıp dere kenarına gitmiş. Bakmış ki, bir yavru kurt su içiyor. Hemen bir ağacın arkasına saklanmış. Yavru kurt su içtikten sonra baba koç ortaya çıkmış. Baba koçun sivri boynuzlarını gören yavru kurt kaçmaya başlamış. Baba koç ilerdeki kayaların arasında yavru kurdu sıkıştırmış. Çaresiz kalan yavru kurt şöyle demiş:

    “ Ama baba koç, ben sana ne yaptım ki? Neden beni öldürmek istiyorsun? Suçum neyse söyle de bileyim? “

    Baba koç:

    “ Senin suçun kurt yavrusu olman. Belki şimdilik koyun sürülerine saldıramıyorsun ama kısa bir süre sonra can almaya başlarsın. Kurt milletini bilirim ben, acımasızca saldırırlar sürülere. Yıllardır ne koçlar, ne koyunlar, ne kuzular parçalandı gözlerimin önünde. Şimdiye kadar hep bizden gitti, bir de sizden gitsin. Öleceksin yavru kurt “ demiş.

    Baba koçun üstüne doğru geldiğini gören yavru kurt:

    “ Senin yanlışın var baba koç. Kimseye zararım dokunmadı benim “ demiş.

    Bunun üzerine baba koç bağırmış:

    “ Dokunmadı ama dokunacak. Sen de sürülere saldırıp can alacaksın. “

    Yavru kurt:

    “ Baba koç, sen kendinle çelişki içindesin. Hem can alanlara düşmansın, hem de can almak istiyorsun. Fikirlerin birbirini tutmuyor. Sorarım sana beni öldürürsen katil olmayacak mısın? O zaman sana ne derler: Katil baba koç. Haydi, şimdi gücün yeterse gel öldür beni “ demiş. Yavru kurt, hoplayıp-zıplarken baba koçun şaşkınlığından faydalanıp kaçmış.

    Baba koç tekrar sürüye dönmüş. Onu gören Çoban Osman kaval çalmayı bırakıp:

    “ Ne haber, baba koç? Hiç sağına, soluna bakmıyorsun? Bir selam vermek de mi yok? “ diye sormuş.

    “ Sen benim kusuruma bakma be Osman Efendi. Öyle dalmış gidiyordum işte. “

    “ Boş ver şimdi dalgıçlığı baba koç. Gel otur şöyle yamacıma. Söyle bakalım, nerelere gider, nerelerden gelirsin? “

    “ Ha şu mesele. Biraz susamıştım da, dere kenarına gitmiştim. “

    “ Eee, sonra? “

    “ Sonrası gittim, döndüm işte. “

    “ Onu biliyoruz gittin döndün ama canını sıkan her neyse oralarda bir şeyler olmuş. Gözün dünyayı görmüyor. Haydi, anlat be baba koç, ne olur, bak yalvarıyorum sana. Anlatıver gitsin, sen sıkıntıdan kurtul, ben de meraktan. “

    “ Aslında bir şey olmadı gibi, ama oldu gibi de. “

    “ Yaşa be baba koç, kulaklarımı dört açtım seni dinliyorum. “

    Baba koç olanları anlatmış. Yavru kurdu elinden kaçırdığı için üzüntüsünün sonsuz olduğunu söylemiş. Çoban Osman ise, üzülmemesini, olanları birkaç gün sonra unutacağını söyleyip, baba koçu teselli etmiş.

    Aradan iki yıl geçmiş. Bu sürede kurtların koyun sürülerine saldırıları aralıksız devam etmiş. Önceleri küçük gruplar halinde gelen kurtlar son bir yıldır sayıları yüzü bulan tek bir grup halinde gelerek ölüm saçmaya başlamışlar. Bu kurtların başkanı kızıl kurdun adını anmak, yüreklerde korku uyandırmaya yetiyormuş. Kızıl kurt, çevredeki son koyun sürüsüne saldırı için, kurtlarına emir vermiş:

    “ Söylediğim gibi, sadece baba koç sağ kalacak, diğer koyunlar, çoban köpekleri ve çoban parça parça edilecek. Haydi kurtlarım, hücum..”

    Kurtlar tarafından sarıldıklarını gören Çoban Osman’ın içi cız etmiş: “ Olacağı buydu, sonunda kızıl kurt bizi de buldu. Ama mecburduk be, günlerdir ağılda kapalıydı koyunlar. Yeter ki, kızıl kurttan uzak duralım, aç kalalım da canımız var olsun diyorlardı, diyorlardı da, nereye kadar? Bir koyun kaç gün açlığa dayanır? Sonunda birkaç saatliğine çıktık meraya ve yakalandık. Belki milyonda bir kurtuluş şansımız var, ama bakarsın o milyonda bir şans bize güler. Daha her şey bitmedi. “

    Bu düşünceler birkaç saniyede Çoban Osman’ın aklından geçmiş ve elinde tuttuğu tüfeğini kaldırıp tetiğe basmış. Bir kurt cansız yere düşerken, sesten irkilen çoban köpekleri ve koyunlar, hemen savunma durumuna geçmişler. Meradaki tek ağacın üstünde bulunan Çoban Osman bir yandan tüfeğini ateşlerken, diğer yandan da sürüye komut vermeye başlamış. Ağacın dibinde kuzular, kuzuların çevresinde koyunlar, koyunların çevresinde koçlar, koçların çevresinde on tane çoban köpeği birer daire çizmiş.

    Çoban köpekleri, dört bir yandan dalgalar halinde gelen kurtların üstüne kahramanca atılmış. Korkunç bir savaş başlamış. Bu sırada aradan sıyrılan kurtlar koçlarla burun buruna gelmiş. Koyunlar melemiş, kuzular meleşmiş. Çoban köpeklerinin ölmesi kurtları galeyana getirmiş. Kurtlar, çığlıklar atarak sürüye dalmış. Koçlar, koyunlar, kuzular birer birer parçalanmış ve koca sürüden yalnızca baba koç kalmış. Çevresi kurtlar tarafından sarılan baba koç, gözlerinin kararmasına, başının dönmesine karşın, güçlükle ayakta duruyor, ama bazen dizlerinin üstüne düşerek kurtların alaylarına hedef oluyormuş. Az sonra kızıl kurt ağır adımlarla karşıki tepeden aşağı inerken, baba koç: “ Korktuğum başıma geldi. Kızıl kurt yavru kurtmuş “ demiş içinden.

    Kızıl kurt iki yıl önceki yavru kurt olduğunu söylemiş ve şöyle demiş: “ Baba koç, eğer beni yenersen kurtlarım sana dokunmayacaklar ve dağlara dönecekler. Benim dişlerim varsa senin de boynuzların var. Yaşamın sana bağlı, kolla kendini. “

    Yorgun baba koç, ağzından köpükler saçarak gelen kızıl kurdun ilk ataklarını güçlükle karşılamış. Geçen zaman baba koçun yararınaymış ve sivri boynuzlarını kızıl kurdun karnına takan baba koç, onu kaldırdığı gibi yere vurmuş. Kızıl kurdun cansız yere serildiğini gören kurtlar çekip gitmişler. Daha sonra pek çok kurt avlayan fakat kurşunlarının bitmesi üzerine çaresiz kalan Çoban Osman ağaçtan inmiş ve perişan durumdaki baba koçu sırtına alarak birlikte köye dönmüşler.

    SON

    Yazan: Serdar Yıldırım

  2. Alt 01-22-2012, 17:50 #2
    Serdar50 Mesajlar: 120
    Basılan Hikaye Kitaplarım

    Gezgin Veli İle Cambaz Ali
    Fatoşun Karne Hediyesi
    Şampiyon Ördek Gadro
    Kavalın Marifeti
    Kertenkelenin Hayali
    Timsah Kiki İle Hacer
    Korkak Tavşan
    Altın Kalpli Leylek
    Kırmızı Balık Mega
    Robot Kartal



    Sabır ve sebat ettim, zamana karşı direndim, yıkılmadım ama sonunda başardım. Son İstanbul'a gidişimden tam 15 yıl sonra geçenlerde İstanbul'a gittim. Kitap fuarına.

    Selamlar,

    Ben Serdar Yıldırım. İşte, size özellikle hikâye ve masal basımı üzerine yoğunlaşmış ve bu konuda deneyim sahibi bir yayınevi. İnternetten eserlerimi okuyup çok beğenmişler. Bunun üzerine benimle irtibata geçerek yazdığım hikâye ve masalları kitap olarak hazırladılar ve okuyucunun ilgisine sundular. Sıradışı Yayınları’na çok teşekkür ederim.

    30.İstanbul Fuarında 13-11-2011 tarihinde bu güzel yayınevinin standında, kitaplarımı imzaladım. Hazırladıkları site de çok şirin ve ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

    Siradisi Yayincilik

    Yayınlarımız bölümünde, Gökten Üç Elma Düştü serisini tıklarsanız yayınlanan hikâyelerimi görürsünüz. Ben de hikâye kitaplarımı ilk olarak İstanbul Fuarı’nda gördüm ve nasıl bulduğum sorulduğunda, inanılmaz güzel, dedim. Sevgiyle kalın.

  3. Alt 02-08-2012, 15:49 #3
    MURATS44 Mesajlar: 32
    Çıkarılması gereken düşünceyi çözemedim

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.