“–Eyvah! Güzel huy*lu, mübarek padişahımız vefat etti. O gitti, dünya boş kaldı!..” diye haykırdı, ağladı, inledi.
Oradaki bütün insanlar, ihtiyarın sözünü işitince feryat ve figan ettiler. Herkes ıstırap içinde dövün*meğe başladı. Hepsi, padişahın sa*rayına, tahtına kadar koştular. Baktılar ki, padişah sağ*dır, tahtında oturuyor. Bu esnada genç kaç*mış, ihtiyar kalmıştı.
Haberin yalan çıkması üzerine saray adamları, ihti*yarı yakaladılar; padişahın huzuruna götürdüler, tah*tın dibine koydular.
Padişah celâlli bir şekilde:
“–Benim gibi ah*lâkı temiz, adâleti ve ahâlisini seven bir padişahın ölümünü neden arzu ettin, söyle?” diye sordu.
Cesur ihtiyar kemal-i fesâhatle:
“–Hükmün cihana yürüsün!..” diye duâdan sonra:
“–Padişah öldü, dememle pa*dişahım ölmedi. Fakat bu sözle bir can kurtuldu!” dedi ve hikâyeyi anlattı.
Padişah hikâyeden memnun oldu, ihtiyarı affetti.
Gence birisi sordu:
“–Yahu, ne yaptın ki, ölümden kurtuldun?”
Kurtulan genç eğildi, soran kimsenin kulağına;
“–Bir akçenin dörtte biriyle kurtuldum.” dedi.
* * *
Allâh’ın kulları*na iyilik eriştiren bir kimse, iki cihanda iyilik görür.
Bir deveci oğluna bak ne dedi:
“–Oğlum! Azığını iyi kimselerle birlikte ye. Çünkü iyiler, arkadaşsız yemek yemezler!..”
Yere tohum ekenler, zamanı gelince meyvesinden istifâde için ekerler.
Koca bir belâyı bir arpa defeder. Peygamber Efendimiz:
“Sadaka belâyı defeder.” buyurmuştur.