HİÇ BİR ENGEL, ALLAH'a (cc) KUL OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR''

İmkanım yoktu deme!
Kendine doğruyu söyle
"Üşendim" de
"Tembellik ettim" de
"Canım istemedi" de
"Yapmak içimden gelmedi" de
Hiç değilse "yattım" de
Ne dersen de, ama "imkânım yoktu" deme
Unutma, iman en büyük imkândır İmanı olanın imkânı tükenmez Hatta kimi
zaman "imkânım yoktu" demek, "imanım yoktu" demeye bile gelebilir
Birileri önüne çıkıp şöyle sorabilir: "Falancanın imkânı var, fakat
yapmıyor Neden acaba?"
O zaman diyeceğin bir şey, vereceğin bir cevap yoktur
İmanın makarrı olan yürek, bitimsiz bir güç merkezidir Göz ferini, diz
dermanını, yumruk fermanını yürekten alır Tıpkı kaslara komuta eden sinir
sistemi gibi
Başını dik tutan kasların değil, o kasa komuta eden beynindir Yumruğunu
havaya kaldıran pazuların değil, o pazulara komuta eden beynindir
Gittinse, ayağın değil yüreğin götürdüğü için gittin
Gitmedinse, yüreğin yetmediği için gitmedin
Yaptınsa, elin erdiği için değil aklın erdiği için yaptın
Yapmadınsa, elin ermediği için değil yüreğin yetmediği için yapmadın
Gördünse gözün olduğu için değil, dahası baktığın için değil, gönlün olduğu
için gördün Eğer gözü olan herkes görseydi, bunca "bakarkör"ün varlığını
nasıl ve neyle açıklardık? Eğer göz görmenin yegâne organı olsaydı, gözü
olmadığı halde bir çok göz sahibinin göremediği hakikatleri gören kafa gözü
kör, kalp gözü açık yiğidi nereye koyardık?
Görmedinse göz olmadığı için değil, hatta "göz bakmadığı" için değil, "gönül
akmadığı" için görmedin Tıpkı yapmadıklarını gönlün olmadığı için
yapmadığın gibi Tarih bir işe baş koyanların, önce o işe gönül
koyduklarının şahididir Unutma ki, baş işe düşmeden iş başa düşmez
"Yapacaktım ama, kimsem yoktu" deme
"Kimsesiz" değilsiniz, "kimse, sizsiniz"
Allah(cc) var, O yâr Gerisi olmasa ne çıkar?
Yapacağı işte O'nu hesaba katmayanlar Besmelesizdirler Besmeleli olanlar,
yaptıklarını O'nun sayesinde, O'ndan aldıkları yetki ve güçle, O'nun yardım
ve desteğiyle yaptıklarının bilincinde olanlardır
O, elde var "Bir"dir
O'nu yanında bilen kimseye muhtaç değildir, O'nsuz olanın kimsesi yoktur
Görevini yapmak için sağına soluna ve dahi ardına bakanlar, O'nun gözetimi
altında olduklarının, O'na karşı sorumlu olduklarının şuurunda
olmayanlardır
"Yürüyeceğim ama, kim gelecek?" deme, sadece yürü
Yeter ki yürü ve iz bırak Zamana ve mekâna bir soğuk damga gibi vur ayak
izini Yürüyüşünün tanığı olsun bıraktığın izler Hiç iz bırakıp da
izlenmeyen birini gördün mü? Unutma ki iz bırakanlar mutlaka izlenirler
İzlemeye gönlü olanlar, mutlaka iz ararlar
Hem, baksana kendine Sen, senden önce yürüyen birilerinin izini izlemiyor
musun? Bunu ancak yolcu olduğunu unutmayanlar, yolculuğu her şeye rağmen
sürdürenler bilir
Zaten yol dediğin, izlerin icmalinden başka nedir ki?
Yolu yol kılan, biraz da senin ve senden önce yürüyenlerin izi değil midir?
Zaman ve mekânda var olan tüm yolları, yolcular açmamışlar mıdır? Ve yolun
kerameti yolcudan menkul değil midir?
Ve bir de "yapacağım ama, değerinin bilineceğinden umutlu değilim" deme
Bir kere umut dediğin, imanın öz çocuğudur
Çocuğuna kıyan, anasını ağlatır
Umuduna kıyma ki, imanın ağlamasın
Etrafına bak Ne kadar umutlu adam varsa, hepsi de bir şeyler yapan, değer
üreten, kıymet ortaya koyan kimselerdir Yani yapanlar umutlu, yatanlar
umutsuzdur Handiyse birinin umuduna bakıp onun yapanlardan mı, yatanlardan
mı olduğunu anlayabilirsin
Hem yatanların umutlu olması hayra alâmet değildir, tabi ki yapanların
umutsuz olması da
Değerini kim mi bilecek?
Bu kaygı sahte değerlere yakışan bir kaygıdır Sahici değerlere vurulanlar,
"Değerim bilinir mi acaba?" diye kaygı duymazlar Çünkü adı üstünde, değer
değerini başkalarının bilmesine borçlu değildir, bu bir
İkincisi, değer bilenlerin varlığı ve hâlâ bir şeyler yapıyor olmaları,
değerin değerini takdir eden birilerinin her zaman mutlaka var olacağının en
güzel ispatıdır


HİÇ BİR ENGEL, ALLAH'a (cc) KUL OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR''