Sevgili,
Korkuyorum…
Seni bulamamaktan, bulduğumu sanmaktan, bulup da kaçırmaktan, bulduktan sonra hakkıyla yaşamamaktan korkuyorum. Bulmayı arzulamak ne kadar karşı konulmaz, bulmak ne kadar uzak…
“Bulma”yı umut etmekse; hayat kaynağım, dayanağım, varlığım…
Sana kavuşmak ne kadar “var olmak”sa benim için, seni kaybetme korkusu o kadar “yok olmak”.
Ne varlığımdan eminim ne de yok olduğumdan. Bu masalın sonu nerede, nasıl biter, murada erer-miyim bilmiyorum…
Sevgili, içimde gamlı bir sonbahar ezgisi…
Hasretim dağlarca omzumda…
Hasretim, ağzından alevler saçan ejderha…
Ah, bu ince sızı!
Ah, “bu sebepsiz hüzün”!
Ah, tüm ayrılıkların acısını yüreğime taşıyan,
Adını bir türlü koyamadığım kara sevda…
Ağlamak, kelimelerin ardına sığınmak, çözüm değil.
Sevgili,
Demişsin ki:
“Ne yere ne de göğe sığmadım, mü’min kulumun kalbine sığdım”.
Kalbime baktım minicik bir fincan,
Senin aşkın sonu olmayan engin bir deniz, uçsuz bucaksız umman.
Fincan denize müştak, ummana sevdalı…
Aşkın, yaralı kalbime şifa…
Aşkın çok ağır…
Kalbim şu haliyle bu yükü kaldıracak kalp değil…
Bana senin yükünü, hakkıyla taşıyacak kalp ihsan eyle…
(Âmin)
Hatice Kübra Tüzün