Düne kadar sesini duyduğunuz tenine dokunduğunuz bir insanı artık sonsuza kadar göremeyeceğinizi bilerek beyaz bir bohça gibi toprağın içine bıraktığınız o an kıpırdayan dudaklarınızın hangi kelimeleri seçtiğini bilmek isterdim..
Bir yol kenarında üzeri renkli gazete kağıtları ile örtülmüş cansız bir bedenin kenardan gözüken kanı çekilmeye başlamış elini gördüğünüzde,elinizden hiç alınmayacakmış gibi yaşadığınız bu hayatın yok oluşunun an meselesi olduğunu dehşet içinde fark ettiğiniz o anda yaşam kelimesinin sizin için ne ifade ettiğini bilmek isterdim..
Annenizin ölümcül hastalığının son evresinde olduğunu alışkın bir tavırla size anlatan bir doktorun bu sözlerinden sonra gizli bir yalnızlık ve çaresizlik anında,insanın yapabileceklerinin bittiği bir zaman da kendi kendize 'herşeye rağmen umut kesilmez' derken, bu son umudu kimden beklediğinizi bilmek isterdim..
Çok kalabalık diye binmediğiniz bir minibüsün yaptığı kaza ile hurdaya döndüğünü, içinden canlı çıkmadığını daha sonra bindiğiniz minibüsün camından seyrederken dudaklarınızdan 'aman Allah'ım' veya 'Allah beni korudu' ya da 'şans benden yana' cümlelerinden hangisinin döküldüğünü duymak isterdim..
Bir geceyarısı kan ter içinde sıçrayarak uyanıp yaşınız kaç olursa olsun 'anne' diye haykırdığınız gibi ruhunuzun derinlerinde yok saymaya çalıştığınız 'o' kudreti bir çaresizlik,acizlik ve korku anında hangi ismi ile çağırdığınızı duymak isterdim..
Bütün bunları duymak isterken cevaplarınızdan körleşmiş bir tat alacağımı sanıyorsanız yanılırsınız..
Ben, hiç inanmadığınız bir kudrete gizli bir yalnızlık anınızda nasıl insan kokan çaresizlik ile yakardığınızı biliyorum aslında..
Ahmet SAVAŞ