Değerli Arkadaşlarım,
Kadınla-Erkeğin arkadaşlığı, KELEBEĞİN ATEŞLE DANSI GİBİDİR. Her kadın, erkekle olan arkadaşlığında, erkeğin birincil öncülünün cinsellik olduğunu bilir. Bunu gerçekten bilmeyen kadın, ya çok safdiriktir, ya da bilmiyor görünüp başka emeller peşinde koşuyordur. Bunlara yani niyeti bozuk ve oynayan kadınlara TAKTİSYEN kadınlar diyoruz. Kadın ve Erkeğin birbirine yaşatacağı cinsel, psiklojik, karşılıklı onay ve benzeri duyguları, ancak meşru zeminde, EVLİLİKTE bulabilir ve evlilikte tatmin edebilirsiniz.
Yıllardır flört eden insanların birbirine tahammülü, evlendikten sonra, bir kaç ay bile sürmüyor. Bu konularla bizzat ilgilenen bir insan olarak söylüyorum. Bunu derken evlenecek gençlerin meşru ortamlarda evlilik amaçlı görüşme ve konuşmasına, kesinlikle taraftarım. Ama bu görüşmeler sadece ve sadece evlilik amaçlı olmalı. Gençler; fıtratlarını, mizaçlarını, beklentilerini, uyum alanlarını, sevgi dillerini, olmazsa olmazlarını,kırmızı çizgilerini vesaire.... Bunları ciddiyet ve şahsiyet esasları içinde konuşmalı. Konuşacakları ortam, halka açık bir ortam olmalı. Bir yakın ve iki tarafada müşterek bir dost da şöyle bir kenarda oturmalı. Ama onları dinleyecek pozisyonda değil tabi. Böylelikle üçüncü kişi sigorta vazifesi görür. Gençler rahatlıkla konuşabilir, tanışabilirler. Flört ne kadar zararlıysa, gençlerin tanışıp konuşmasına imkan tanımayan dünürcülüklerde, o kadar zararlı. Bazı aileler, evlerine gelen dünürcüye psikolojik baskı uyguluyor. Sanki damat adayı namussuz bir insanmış gibi...Damat adayının sağına kızın bir kardeşi, soluna bir kardeşi oturuyor. Ne kadar ayıp... Çocuk ablukaya alınıyor. Normal şartlarda kızla oğlanın görüşmesi sağlanmıyor. Allah aşkına... İki cihan saadetiyle ilgili bir seçim olan evlilik görüşmesi böyle aceleye getirelebilir mi? Psikolojik baskı altında olabilir mi? ORADA EN AZ 50 İNSAN VAR. HEPSİNİN BAKIŞLARINI ÜZERİNİZDE HİSSEDİYORSUNUZ. BU ŞARTLARDA EVLENECEĞİNİZ KIZA VEYA ERKEĞE RAHAT RAHAT, NASIL BAKABİLİRSİNİZ? Ama eve gelen damat namzedine ucuz ahlak gösterisi yapanlar ben biliyorum ki, evde kızı ve ailesiyle, bir çok filmi yüzü kızarmadan izleyebiliyorlar. Öğrencilerim bunu, bana itiraf ediyor. Her zaman söylediğim gibi, ya ifrat ya tefrit. Hep uçlardayız vesselam.
Yüzlerce flörtün akibetini biliyorum. Bu insanlar birbirine karşı, gerçekci davranmıyor... Rol yapıyor... Ayrıca mutlaka cinsel yararlanma oluyor... Sonra fiziksel, cinsel açıdan kirlenmiş bu insanlar, temiz kalabilmiş insanların hayatlarına girmeye ne hakları var ki? Bir çok düğün konvoyunun önündeki gelin arabasında yazan yazıyı görmüşsünüzdür:
-ELVEDA KIZLAR.
Pekiyi kız da ayrı bir arabaya aynı yazıyı yazsa:
-ELVEDA ERKEKLER.
Bu insanlar kendilerini ne kadar alt düzeyde var ettiklerinin farkındalar mı acaba? Bu insanlar akşam olunca aynada gözlerinin içine bakamayan insanlardır. Bakışlarını kendilerinden kaçıran insanlardır. Açık ve net olarak söylüyorum ki, evlilik niyetli olmayan her kız-erkek görüşmesi flörttür. Dileyen dilediği fıkıh uzmanına sorabilir. Kendini dindar tanımlayan bir çok insanda bu hatayı yapıyor. Nette bir kızla, bol bol sohbet yapıyor. Bu sohbetin nette olması sıkıntıları gidermiyor. Dinin yasakladığı bir şeye din süsü verilmesi, kişinin sadece kendini kandırmasından ibarettir. Bu tarz görüşmeler bekar bir insanın, nikahlı ve kendisine haram olan bir kadınla başbaşa kalması gibi keffaret gerektirir diyen alimlerimiz vardır. Bu hususlara çok dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca fiziksel bekaretin yanında ruhsal bekarette çok önemlidir. Ruhsallığı, duyguları, latifeleri, gönlü; haram sesler, haram dokunuşlar, haram bakmalar, haram hayallerle çöplüğe dönüştürülmüş bir insan ne kadar bakiredir? Afedersiniz ama, kendisini yürüyen, konuşan bir çöp bidonuna dönüştüren bir insan ne kadar bakiredir? Bakirelik hem erkek, hem kadın için geçerlilir. Çünkü, bakire demek iffetli demektir. Aklını nefsine ipotek etmemiş her insan, evleneceği insanda iffet arar, ruhsallık arar; berraklık, temizlik, kirlenmemişlik arar. Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum: Bir genç kız, yırtılan kızlık zarını tekrar diktirebilir. Ama RUHUNDAKİ KOCAMAN YIRTIĞI, nasıl ve neyle dikecek?
Ayrıca şu hususu, iki gözümüzün önünde uçan bir yazı olarak, sürekli bulundurmalıyız:
BİR İNSANIN HAYA ZARI YIRTILMADAN, İFFET ZARI YIRTILMADAN, KIZLIK ZARI (gayri meşru dairede) YIRTILMAZ.
Çünkü, dişin minesi bir delinmeye görsün, çürüme hızlanır. O yüzden insan sefahate bir anda düşmez. Çürüme yavaş yavaş olur. Zamanın her bir anı, bu çürümüde rol alır. İnsan bir gün aynaya baktığında, karşısında hiç tanımadığı bir yabancı görür. İşte bu, o insanın ruhsallığının sukut ettiği andır.
O yüzden, evlilik öncesi korsan yaklaşımlara dikkat etmek gerekir. Kirlenmiş bir vicdan, insanın yakasını bırakmaz, hep suçluluk duygusu yükler. Bu feryatlardan kendimizi kurtaramayız. Şu basit, kısa dünya hayatını; ak ve temiz bir alınla, pırıl pırıl duygularla tamamlamaktan daha önemli ne olabilir? Kaçamayacağımız en büyük otorite vicdandır. Eğer kediye satılmadıysa, insan, sadece vicdanını terazi yapsa, yine doğru yolu bulabilir.
Flört veya dini kılıf geçirilmiş, dini sohbet içerikli flörtler, insanları kesinlikle kirletir. Kişinin evlilikte yaşayacağı duyguları, öne alır. Yaratıcının kırmızı çizgilerine tecavüz etmiş olur.
Sözlerimi bir Allah Dostunun sözleriyle bitirmek isterim:
"ŞAŞARIM ŞU İNSANLARIN AKLINA Kİ, BEŞ DAKİKALIK BİR ZEVK İÇİN EBEDİ CEHENNEMİ SATIN ALIRLAR."
-Öpüşmek ve benzeri cinsel ilişkiler, sahih bir nikah olursa, nafile ibadet boyutundadır.
-Şu hususa, özellikle dikkatinizi çekmek isterim
(Allah’a ve ahrete inanan bir mümin için) Nikahsız cinsellik, insana kendisini bir nevi hayvan gibi hissettirir. Bana gelen yüzlerce itiraf, bu yöndedir. Ama İlahi ölçüler içinde yaşayan bir Müslümanın cinselliği ise, ne kadar ilginç ki, ibadet kapsamındadır. İnsanda suçluluk, duyguları uyandırmaz. Meşru dairede alıncak zevki fazlasıyla alırsınız. Haramlar, haram ilişkiden aldığınız zevkleri bile sansürler. Daha zevk almadan vicdanınız feryada başlar. Yani gayri meşru dairenin insana sunacağı bir zevk yoktur, buna inanın lütfen. Bu zevkler hem elemlidir, hem çok kısadır, hemde ahiretimizi kaybettirir, Allah Korusun. Haram zevkler, ZEHİRLİ BİR BAL gibidir. Önce çok az, ama çok az tattırır, sonra sürekli kıvrandırır. Buna değmez. Meşru daire keyfe kafidir. Harama girmeye lüzum yoktur.
(Allah’a ve ahrete inanan bir mümin için) Nikahsız cinsellik, insana kendisini bir nevi hayvan gibi hissettirir. Bana gelen yüzlerce itiraf, bu yöndedir. Ama İlahi ölçüler içinde yaşayan bir Müslümanın cinselliği ise, ne kadar ilginç ki, ibadet kapsamındadır. İnsanda suçluluk, duyguları uyandırmaz. Meşru dairede alıncak zevki fazlasıyla alırsınız. Haramlar, haram ilişkiden aldığınız zevkleri bile sansürler. Daha zevk almadan vicdanınız feryada başlar. Yani gayri meşru dairenin insana sunacağı bir zevk yoktur, buna inanın lütfen. Bu zevkler hem elemlidir, hem çok kısadır, hemde ahiretimizi kaybettirir, Allah Korusun. Haram zevkler, ZEHİRLİ BİR BAL gibidir. Önce çok az, ama çok az tattırır, sonra sürekli kıvrandırır. Buna değmez. Meşru daire keyfe kafidir. Harama girmeye lüzum yoktur.
Unutmak için yapacağınız tek şey, samimi, içten bir tevbedir. Maddi kirleri suyla, manevi kirleri gözyaşıyla temizleyebilirsiniz. Allah, tevbelerimizi kabul buyurur inşaAllah.
Ayrıca, bir cep telefonunun fonksiyonlarını düzenli olarak icra edebilmesi için, düzenli olarak, şarz olması gerekir. İnsanında ruhsal yönünün, nefsi yönünü kontrol edebilmesi için, ilahi kaynaklardan düzenli olarak beslenmesi gerekir. Aksi halde nefsimiz, ruhumuzu kontrol altına alır. Bu söz beni ağlatmıştır:
ÖYLE GÜNAHLAR VARDIR Kİ, DAHA ONU İŞLEMEDEN AĞLADIN,AMA İŞLEMEKTEN YİNE GERİ KALMADIN.
İşte, felçli bir irade kanserli bir uzuvdan daha tehlikelidir. Bunun için iradeyi sürekli beslemek, güçlendirmek gerekir. Bunun içinde bol bol okumak, bilenlerden dinlemek, araştırmak-sormak gerekir. Bu konuda Muhammed Bozdağ Bey'in; "SONSUZLUK YOLCULUĞU" isimli kitabını ve bu kitabın içinde, cennet ve cennetteki cinsellikle ilgili bölümü özellikle okumanızı tavsiye ederim.
(Nusret Kardelen)