Sevilmek ya da sevilmemek!
İşte bütün mesele bu!
Kâinat muhabbetle halk edilmiş...
Nitekim bir hadîs-i kudsîde
Allah Teâlâ:
"... Mârifetime muhabbet ettim de bu kâinâtı yarattım.” buyurmakta...
Her şey muhabbetin çevresinde dönüp duruyor!
Tohumlar, birbirini bu muhabbetle çekiyor,
kuşlar muhabbetin raksıyla birbirlerine meftûn oluyor,
proton-elektron dahî âdeta bu muhabbete hürmeten birbirine bağlanıyor.
Mahlûkat bu muhabbete âmâde iken...
Hayat nasıl da akıp gidiyor?..
Ve bizler çoğu zaman bu akıntıyı fark etmeden bilinmeyene doğru ilerliyoruz!
Sarsıntılar da olmasa:
"Neredeyim?
Niye sarsıldım?
Nereye gidiyorum?”u
tamamen unutup belki bir uçurumun başında şelâlenin şiddetiyle uyanıvereceğiz!
Bir güzel gönül sultanının dediği gibi:
"-Bize verilen malzemeyi ne kadar kullanıyoruz?
Eksik malzeme kullanmaktan
âhiret hükümlüsü olabileceğimizi
ne kadar tefekkür ediyoruz?!”
Biz akıntıya kapılmış bir vaziyette
etrafımızdaki güzelliği şaşkın şaşkın
seyrederken elimizdeki kürekler boşta!
Kayığımız ise hasar görmede an be an!..
Hâlbuki aşkla tutunup
kalp ve akıl kürekleriyle
yön vermek lâzım bineğimize...
Akıl ve kalp,
Kur'ân ve sünnetten güç alıp yön vermeli nefse!..
Aah nefis ki,
sahibine düşman,
sahibine dost!..
Bir yanı hayvanlara dönen,
diğer yanı meleklerden üstün...
Tutmak lâzım kürekleri,
kontrole almak lâzım bu kayığı!
Yoksa eğlence zannettiğimiz şırıltılar,
uçurum başındaki şelâleye sürükleyecek bizi...
Uyanmak,
dünyanın güzelliğinden koparmak gönlü, zor iş...
Ama "Belâ!” dedik bezm-i elestte;
zora tâlip olduk!
Şimdi pes etmek,
sözüne ihânet etmek olur mu?
Cenâb-ı Hak, sevgimize,
sözümüze ispat bekliyor;
ruh sırrımız (Bkz: Hicr, 29)
ise sevilmeyi, Sevgili'ye kavuşmayı...
İşte bütün mesele bu; sevilmek ya da sevilmemek...
"... Bu, işte sâdıklara sadâkatlerinin fayda vereceği gündür...” (el-Mâide, 119)
İşte hayat!..
Biz muhabbete sarılacağız,
sadâkatle kavrayacağız kürekleri;
Cenâb-ı Hak sevip, muhafaza edecek uçurumlardan ve buyuracak:
"Sen O'ndan râzı, O, senden râzı olarak dön Rabbine...” (el-Fecr, 28)
Yâ Rab!
Sen Gafursun,
Sen Rahîm!
Sen en güzel Vekîl...
Biz âciz kullarını safâya erenlerden eyle...
"O gün, ne mal fayda verir ne evlât!
Ancak kalb-i selîm ile gelenler müstesnâ...” (eş-Şuarâ, 88-89)
Huri Eryılmaz
[ses]http://www.fileden.com/files/2007/1/30/713036/Ney%20Ud-6.mp3[/ses]