MEKSİKA



Yüzölçümü : 19.958.128 km²



Nüfus : 88.335.000



Başkent : Mexico City



Önemli Şehirler : Mexico City, Guadalajara, Monterrey, Leon.



Yeri : Kuzey Amerika'nın Güney ucundadır. Guatemala, Belize ve Amerika Birleşik Devletleri ile komşudur.



Dil : İspanyolca



Din : Katoliklik



Para birimi : Meksika pesosu



Önemli coğrafi yerler : Morelos, Aguascalientes, Jalisco, Guanajuato, Toluca, Puebla, Mexico kapalı havzaları, Sierra Madre dağları, İxtaccihuatl, Popocatepetl, Citlaltepetl, Orizaba yanardağları.



ULUSAL ANTROPOLOJİ MÜZESİ (1964 Meksika)



Chapultepec Parkı'nda imparator Maximilian için yapılan müzeye, Paseo de la Reforma'dan gidiliyor.



Latin Amerika ülkeleri içinde, modern mimari tarzların en belirgin olduğu yerler Meksika ve Brezilya. Özellikle Meksika mimarisi oldukça cesurdur. 1930'larda, Meksikalı genç mimarlar, Le Corbusier'e esin kaynağı oldu ve 1939'da Meksika'ya yerleşen İspanyol faşizminden kaçan mühendis ve mimar Felix Candela, oldukça maceraperest beton binalar tasarladı. II. Dünya Savaşı'ndan beri, Meksika'nın baş mimarlarından Pedro Ramirez Vasquez, Ulusal Antropoloji Müzesi'ni tasarladı (Yakın zamanda tamamlanan Our Lady of Guadalupe Kilisesi'ni de o yaptı). Chapultepec Parkı'ndaki müze, 1964'te açıldı. Pürüzlü granitten iki katlı modern binanın uzun, dikdörtgen iç avlusunu müze galerileri çevreliyor. Buranın bir bölümü, güneş ve kötü hava koşullarından, tek bir beton sütun üzerinde yükselen bir tip tenteyle korunuyor. Şekli bir mantarı andırıyor. Dünyada, tek bir sütunun taşıdığı en geniş alan olduğu söylenir. 9 bin 300 metrekarelik mekan, İspanyolların gelişinden önceki döneme ait objelerin sergilendiği, Meksika'nın en iyi müzesi olarak nitelendirilir -aslında, dünya üzerindekilerin en iyilerinden biri. Sergi alanı mükemmel bir şekilde düzenlenmiştir. İngilizce açıklamalar olmasa da, 2 saatlik farklı dil seçeneklerinin olduğu turlar vardır. Bölgenin en etkileyici noktası, Aztek papazlarının tanrıları memnun etmek adına insanları kurban ettiği dehşet verici taştır. 5 papaz, sırtüstü taşa yatırılan kurbanın başından, kollarından ve bacaklarını tutardı. Kan bir cüppe giyen 6. papaz, keskin bir bıçakla kurbanın göğsünü keser, kalbini kavrar ve güneşe tutardı. Binlerce kişi, bu taş üzerinde ölümle tanıştı.

Diğer etkileyici objeler arasında, Aztek uygarlığının sembolü haline gelen "takvim taşı" bulunuyor. Bu, bölge dışındaki bir taş ocağından Aztek başkenti Tenochtitlan'a getirilen' büyük bir dikkatle oyulan 24.4 ton ağırlığında bir bazalt kaya parçası. Merkezdeki güneş tanrısı Tonatiuth'un başı, ayın günlerini ve pusulanın kardinal noktalarını temsil eden ortak merkezli dairelerle çevrili. Müzede ayrıca, eski Meksika'nın aralarında Tüylü Yılan'ın (Quetzalcoatl) da bulunduğu, Meksika'nın diğer tanrılarının heykelleri, Teotihuacan ve Chichen Itza'daki kutsal kuyudan çıkarılan (sayısız obje, taştan devasa Olmec başları, tüylü saç modelleri ve çanak çömlek, silah ve mücevherlerle dolu Bonampak'ın boyalı tapınaklarının kopyaları yer alıyor. Bunlara ilave olarak, müzede günümüz yerli Meksika halkını anlatan sergiler vardır.

1970'lerde yapılan bir anket, müzeyi umulandan daha az sayıda Meksika işçi sınıfı ailelerinin ziyaret ettiğini ortaya koydu. Tacabuya'daki bir kenar mahalleye, bir çeşit "müze-misyoneri" yapılmıştı. Müzeden buraya getirilen ve canlı, resmi olmayan bir atmosferde sergilenen objeler burada, yerel halkın ilgisini çekmeyi başardı.



OUR LADY OF GUADALUPE KİLİSESİ (1531 Meksika)



Kilise Mexico City'nin kuzeydoğu banliyölerinde, La Villa de Guadalupe bölgesinde, şehir merkezinden 4 km uzaklıktadır.



Her yıl 11 ve 12 Aralık'ta gece ve gündüz, Guadalupe Bakiresi festivali, Meksika'nın dört bir yanında tören ve folk danslarıyla kutlanıyor. Heyecan özellikle, Mexico City'nin banliyölerindeki kilisede yoğun bir şekilde yaşanıyor. Binlerce hacı, Bakire'ye hürmetlerini sunmak için buraya geliyor ve ziyaretlerini dizlerinin üzerinde noktalıyorlar. Kilise, 1531'de Bakire'nin Juan Diego adlı bir köylüye göründüğü noktada yer alıyor. Buradaki ilk kilise, hacılar için bir mıknatıs görevi gören mütevazı bir kerpiç bina. Yüzyıllar içinde, ilki 1895'te olmak üzere, defalarca yeniden yapılıp genişletilen kilisenin 4 kulesi ve 40 metre yüksekliğinde bir kubbesi var. Çerideki Corinthian sütunlar çatıyı taşıyor. Mihraptaki parmaklıklar, şamdanlar, vazolar ve diğer eşyalar için kullanılan gümüşün ağırlığının 62 tonu bulduğu söyleniyor. 1970'lere dek, mermer ve bronzdan mihrapta, kutsal emanetlerin saklandığı altın bir sandık vardı. İçinde Juan Diego'nun üzerinde Bakire'nin görüntüsü olan mantosu; arkasında ise Juan Diego'nun çömelmiş bir heykeli bulunuyordu. Festival boyunca, Bakire'nin görüntüsünün üzerine, mücevherlerle bezeli bir taç konuyordu.

Yıllar içinde silinmeyen Guadalupe'ye olan bağlılık, Bakire Meksika ulusallığıyla özdeşleştirildiği için giderek arttı. Burayı ziyaret eden hacıların sayısı öylesine arttı ki, 1976'da buraya yeni ve daha büyük bir kilise yapılmasına karar verildi. (Mimar Pedro Ramirez Vasquez, Mexico City'deki tartışmalı Antropoloji Kilisesi'ni de tasarlamıştı.) Çelik, tahta ve plastikten yapılan yeni kilise, gelenekselleri memnun etmedi. Mucizevi manto, yeni kilisedeki mihraba taşındı. Eski kilise, 1988'in Aralık ayında kapandı. Bugün burada dini resimler ile heykeller, hacıların ve şifa dileyenlerin türbeye getirdiği hediyelerin sergilendiği bir müze görevi görüyor. Civarda, Bakire'nin göründüğü kuyunun yakınında, küçük bir şapel yer alıyor. Basamaklar, Bakire'nin emri üzerine Juan Diego'nun çiçeklerle donattığı tepenin üzerindeki şapele uzanıyor. Bakire'nin, İspanyolların Meksika'yı fethetmesinden 10 yıl sonra göründüğü söylenir. Juan Diego, din değiştirmiş bir Aztek köylüsüydü. Orijinal adı "konuşan kartal" anlamına geliyordu. Tepenin üzerinde Bakire'yi gördüğünde, Bakire ondan piskoposla konuşup kendisi için o noktaya bir kilise yaptırmasını istedi. Juan Diego, kibarca onun yerine bir İspanyol'u göndermesini teklif etti. Karşılığında Bakire, istila edilen Juan ve onun insanlarına sevgi ve merhametle yaklaştığını söyledi. Piskopos ilk başta itiraz edip bir işaret istedi. Bunun üzerine Bakire, tepeyi çiçeklerle donattı. Juan Diego da bunları mantosunun içinde taşıyarak piskoposa götürdü. Mantosunu açtığında, üzerinde Bakire'nin ünlü resmi basılıydı. Piskopos ikna oldu ve kilise yapıldı.



TEOTIHUACAN (5. Yüzyıl Meksika)



Teotihuacan, "tanrıların yeri" anlamına gelen bir Aztek ismi olsa da burası çok daha eski uygarlıklara ev sahipliği yapmış. MÖ 1. yüzyılda burada yerleşik bk toplum vardı. M.S. 500'de burası Orta Amerika'nın en büyük şehri haline geldi. 21 kilometrekareyi kaplayan, nüfusu 50 bin-100 bin arasında değişen şehir, imparatorluk Roma'sından büyük, gelişen bir toplumdu.

Burası, geniş caddeleri, anıtsal dini yapılan, esnaf odaları ve özel evleriyle hoş bir şehirdi. Buna karşın, arkeolojik araştırmalar sonucunda buradaki insanların günlük yaşamlarına ve geleneklerine dair çok az bilgi edinildi. Büyük bir imparatorluğa hükmeden ve komşuları Maya halkına esin kaynağı olan belirgin bir şehir yarattılar. Şehir ızgara şebeke sistemi halinde tasarlanmış. Bu sayede nehir birbirine paralel caddelerle çakışmadan, bir kanaldan akıyordu. Şehrin kuzeyden güneye uzanan ana ekseni, 40 metre genişliğinde, 2.3 km uzunluğunda, Ölüler Sokağı (diğer bir Aztek ismi) adlı bir cadde. İki yanında tapınak ve türbelerin uzandığı caddede dikkat çeken iki piramit var: Kuzey uçta 46 metre yüksekliğinde birbirine bağlı piramitlerden oluşan Ay Piramidi ile daha güneydeki Güneş Piramidi. (Efsaneye göre, güneş ve ay Teotihuacan'da doğmuştu.)

Şehrin kalbinde, Citadel ve Great Compound adında halka açık 2 toplantı alanı var. Citadel, merdivenlerle çıkılan 365 metre yükseldiğinde bir platform üzerinde yer alıyor. Bu platformda, Quetzakoatl (Ana tanrılardan biri olan Tüylü Yılan) Tapınağı adında, ilk başta 21 metre yüksekliğinde, her katı heykellerle süslü diğer bir piramit yer alıyor. Etrafa tehditkâr bakışlar atan taş yılanlar, bugün bile insanı huzursuz ediyor. Piramit boya ve alçıyla kaplı, yılanların gözleri de yerindeyken, görüntü daha korkutucuydu kuşkusuz. Dini sebeplerden çok, idari işlere hizmet ettiği sanılan Great Compound'da zamanında üzerinde binalar olan iki büyük platform var. Teotihuacan kalıntılarının büyük kısmı bulundu. Bir bölümü, eski arkeologlar yüzünden zarar gördü. Özellikle Güneş Piramidi, 20. yüzyılın başında kötü bir kazı çalışmasına maruz kaldı ve hatalı bir şekilde yeniden inşa edildi. Piramidin, 73 metre yüksekliğinde olduğu sanılan tepesine çıkan 248 basamağın 764.560 metreküp malzeme (taş ve moloz çekirdeğin üzerinde taş) olduğu düşünülüyor. Bir tapınağın olduğu yapının üst kısmı düzlüktü.

Bu gelişmiş uygarlık, bir yağmur tanrısına taptıkları gibi, jaguara da saygı duyuyordu. Yerel obsidian stokları, tarımsal ekonominin önemli bir unsuruydu. "İnce portakal" diye bilinen çanak çömlekler ihraç ediliyordu. Kaliteli duvar resimleri, bu insanların yeteneklerine, kuvvetten düştükleri yıllarda insan kurban etmenin yaygın olduğuna işaret ediyor. Teotihuacan'ın sonunun nasıl geldiğini kimse bilmese de, sonun vahşetine ve 8. yüzyılın şehrin batışına şahit olduğuna dair şüphe yok.



TULA (10. Yüzyıl Meksika)



Tula, Mexico City'den 80 km uzaklıktadır.



Toltekler, MS 8. yüzyılda Teotihuacan uygarlığının yıkımına sebep olduğu sanılan göçebe bir halk. Başkentleri Tula olsa da, burası düşmanları tarafından yerle bir edilmişti ve uzun süre boyunca konumu bilinmiyordu. Toltekler Meksika'ya 200 yıl hükmetse de -MS 10. yüzyılın ortalarından 12. yüzyılın ortalarına kadar- efsanevi hüner ve başarıları onları ayakta tuttu ve gerçekle efsaneyi birbirinden ayırt etmek zorlaştı.

Tanrı Quetzalcoatl'a (Tüylü yılan) Tula'da çok önem verildiği sanılıyor. Toltek hükümdarları kimi zaman kendilerini onunla özdeşleştirdi. Bu Toltek başkentindeki sanat ve mimaride bu figür, sütunlar ve piramit duvarlarında tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. 40 metre yüksekliğindeki Yılan Duvarı'nda iskeletleri yutan yılanlar göze çarpıyor. Bölgenin merkezinde (birçok bina restore edildi ve kazı çalışmaları yapıldı), Quetzalcoatl'ın bir tapınağını ayakta tutan bir piramit bulunuyor. Bu piramidin, sabah yıldızıyla özdeşleştirilen bir tanrı olduğuna inanılıyordu.

Piramidin tepesinde, tapınağa giderken, Atlantes diye bilinen iki sütun var. (İsim, klasik sanattan alınmış ve genelde bir insan figürünü anlatmada kullanılır.) Tula'daki Atlantes, Quetzalcoatl'ı sabah yıldızı olarak resmeder. 4.6 metre yüksekliğinde, tüylü saç modeli olan ve mızrak taşıyan Atlantes, orijinalinde tapınağın çatısının bir bölümünü ayakta tutmaya yardımcı oluyordu, ancak bugüne kadar muhafaza edilemedi. Tapınaktaki heykellerin de çoğu yok oldu. Ancak jaguar gibi bazı favori motifler hâlâ görülebilir. Tapınağın önünde, bir zamanlar kapalı toplantı alanı vardı ve buradaki sütunlardan çoğu duruyor. Sütunlardan bazıları, Toltek mimarisi örneği ve Toltek damgaları, Meksika eyaleti Yucatan'daki Chichen Itza bölgesinde tekrar karşımıza çıkıyor.

Top alanları, Toltek tasarımının diğer bir unsuru. Diğer Orta Amerika halkları gibi Toltekler de, dikdörtgen, yüksek duvarlı bir alanda plastik topla bir oyun oynuyorlardı. Bu oyunun dini bir önemi de vardı. İki top alanının kalıntıları Tula'da görülebilir. Bir tanesi Chichen Itza'daki top alanına çok benzemektedir. Toltek sanatından elde edilen tüm bilgiler, Tolteklerin, tanrıları memnun etmek adına insan kurban eden savaşçı bir toplum olduğu fikrini destekliyor. Topiltzin Quetzalcoatl diye bir hükümdarın Toltekleri ıslah etmeye çalıştığı ve insan kurban etme aktivitelerini durdurduğu söyleniyor.

Quetzalcoatl aynı zamanda, Tula'yı Nonoalca adlı yeni bir ırkla da tanıştırdı. Şehrin iç savaş mı, yoksa dış güçlerin saldırısı sonucunda mı yıkıldığı bilinmiyor. Sonuçta Tula, bir saldırıya uğradı ve Yılan Duvarı ile meydandaki büyük bina yakıldı.

Bu topluma ait şehir, yani insanları ve kaderleri ile ilgili gerçekleri ortaya çıkaracak kalıntıların büyük bölümü, hâlâ gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.



CHICHEN ITZA (10. Yüzyıl Meksika)



Bölge, Merida'nın 121 km doğusundadır.



MS 10. yüzyıla kadar Chichen Itza önemli bir Maya bölgesiydi. Daha sonraki bir dönemde Maya Uygarlığı düşüşe geçtiğinde, Toltek savaşçıları kontrolü ele alıp Chichen Itza'yı kendi başkentleri Tula'dan daha iyi bir yer haline getirdi. Chichen Itza'daki kalıntılar ne tamamen Mayalara, ne de Tolteklere ait; her iki kültürün fikir ve motiflerinin bir sentezidir. Burasının hükümdar-tanrı Topiltzin Quetzalcoatl'ın (Maya dilinde adı Kukulcan) yeni başkenti olduğu sanılıyor. Mekanın en dikkat çeken binası ona adanan piramit tapınak El Castillo (Kale). 9 katlı ve dört tarafından 91 basamak yükselen piramit, daha eski bir piramidin üzerine inşa edilmişti. El Castillo'nun boyutları ve tasarımı muhteşem. Yılın günleri ve ayları basamakların ve terasların sayısıyla temsil ediliyor. 52 heykelli levha, 52 yıllık Maya zamanını anlatıyor. Merdivenleri kuzeye, güneye, doğuya ve batıya dönük binanın özenli düzenlenişi, ilkbahar ve sonbahar gündönümlerinde etkileyici bir portre çiziyor: Güneşin açısıyla oluşan gölgeler, merdivenin alt ve üst kısımlarında başı ve kuyruğu olan yılan kralın yeniden canlanışını ve tapınağın üstüne doğru tırmanışını anlatıyor. Chichen Itza'da, belki de Orta Amerika'nın en iyi top sahası yer alıyor. 83 metre uzunluğunda, 8.2 metre yüksekliğinde ve birbirinden 27 metre uzaklıkta paralel iki duvarı var. Tapınaklar, sahanın iki ucunda yer alıyor. Oyunun dini anlamı bilinmiyor. Başı kesilmiş oyuncuları resmeden duvarlardaki rölyefler, oyunların ölümüne oynandığına işaret ediyor. Aztek zamanlarından kalma bir bulguya göre, topu duvarlardaki taş halkalardan geçiren oyunu kazanıyordu. Ödülü ise, izleyicilerin giysileriydi.

Chichen Itza'daki Savaşçılar Tapınağı'na, bir kemeraltından geçerek geliniyordu. Toltek savaşçı figürleriyle işli sütunlar, zamanında bir çatıyı taşıyordu. Bu tarz sütunlara Tula'da da rastlanıyor (avluları oluşturan ve iç mekanı bölümlere ayıran sütunların Tolteklere ait bir fikir olduğu sanılıyor). Tapınak, oymalar ve frekslerle süslü olduğu gibi, Toltek sanatının bilindik jaguar ve kartal motifleri göze çarpıyor. Chichen Itza'daki Jaguar Tapınağı'nda, girişte nöbet tutan taştan hayvan heykelleri bulunuyor.

Eski Chichen diye bilinen bölge, her nasılsa çok büyüyüp ihmal edilse de, burada Toltek etkisinin görüldüğü ilginç binalar var. Bölgede, bir gözlemevi ve birkaç mezarın bulunduğu bir piramit yer alıyor. İçinde heykeller olan Rahibe Manastırı adlı bina, çok odalı büyük bir yapı. Hıristiyanlıkla ilgisi olmayan Kilise'nin cephesi, Maya maskeleri ve diğer mitolojik yaratıklarla kaplı.

Chichen Itza'nın yüceliği uzun ömürlü olmamış. Bölgenin, 1224 civarında, Yucatan Peninsula'nın diğer bir güçlü şehri olan Mayanpan hükümdarlarının saldırısından sonra gözden düştüğü sanılıyor.