1. Alt 08-13-2019, 21:50 #1
    Serdar50 Mesajlar: 120
    Hacivat: " Haydi, son bir kişi araba kalkıyor. Vay Karagözüm, hoş geldin. Araba kalkıyor. "
    Karagöz: " Hı. "
    Hacivat: " At arabası kalkıyor. İşçi gideceksin. İnegöl'e patates toplamaya. "
    Karagöz: " Dişim ağrımıyor ki, İnegöl'e dişçiye niye gideyim? "
    Hacivat: " Dişçiye değil, işçi gideceksin. "
    Karagöz: " Piştide çok iyiyimdir. Geçen gün nasıl seni kahvede yenmiştim. Herkesin içinde ağlamıştın. "
    Hacivat: " Ah Karagözüm, benim ağlamam yenildim diye değil. "
    Karagöz: " O zaman neden ağladın? "
    Hacivat: " Benim aldığım sayıları kendine yazmışsın. Senin zavallı haline acıdım da ağladım. "
    Karagöz: " Doğru, yenilince zavallı durumuna düşmüştün. Bak ısrar etme yine ağlatırım seni. "
    Bir işçi gelir, araba dolar ve gider. İkinci bir at arabası gelir, kenara yanaşır.
    Hacivat: " Haydi, İnegöl'e on işçi. Günübirlik iş. Gündelik iki akçe. "
    Karagöz: " Az önce kalkan araba nereye gitti, Hacivat? "
    Hacivat: " İnegöl'e gitti. Patatese. Gündelik iki akçe. Çalışan kazanır. "
    Karagöz: " Yazıklar olsun sana Hacivat. Bana neden söylemedin? O paraya ihtiyacım vardı. "
    Hacivat: " Aha? Söyledim ya. Son bir kişi dedim. İnegöl'e patates toplamaya dedim. İşçi gideceksin dedim. "
    Karagöz: " Öyle söylemedin. Dişçiyle, piştiyle kandırdın beni. "
    Hacivat: " Dur Karagözüm, bu arabaya bin. Aynı yer, aynı iş. Atları biraz kırbaçlarsınız, onlardan önce varırsınız. "
    " Demek beni adamlara kırbaçlatacaksın? Bir daha seninle konuşursam iki olsun, " diye yürüyüp giden Karagöz'ün arkasından Hacivat bakakalır.


    Yazan: Serdar Yıldırım

  2. Alt 08-17-2019, 12:21 #2
    Serdar50 Mesajlar: 120
    Romanya Demokrat Türk Birliği Yayın Organı Hakses Dergisi'nde benim yazdığım Dilenci Hacivat isimli hikaye çıkmıştır.
    Dilenci Hacivat Sayfa 24
    Yazan: Serdar Yıldırım

    http://rdtb.ro/hakses/pdf/mai2015.pdf


    Romanya Demokrat Türk Birliği Yayın Organı Hakses Dergisi'nde benim yazdığım Baba Koç ile Kızıl Kurt isimli masal çıkmıştır. 26-27. sayfadadır. Masalın altında adım yazmaktadır.

    http://rdtb.ro/hakses/pdf/feb2019.pd...hHtZCqVeR9Dbva...


    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde MEB. 5. Sınıf Türkçe Ders Kitabı'nda benim yazdığım KARAGÖZ İLE HACİVAT: LEYLEK isimli hikaye çıkmıştır. Hikaye 108. sayfadadır.

    http://talimterbiye.mebnet.net/Kitap...tyVSBcO5mgEy8c


    Kitaba hikayenin yarısını almışlar. Tamamı şöyledir:

    KARAGÖZ İLE HACİVAT: LEYLEK

    Mart ayının ortası. Kar yeni kalkmış. Ortalık ayaz, hava buz gibi. Karagöz nicedir işsiz. Kazağını, paltosunu eskiciye satmış. Yarı aç, yarı tok. Üstünde bir fanila, bir mintan. Soğuk havada iş bulmak için gezerken, dişlerinin takırtısı Uludağ'dan duyuluyor. Karagöz tam bu esnada Hacivat'la karşılaşır.
    Hacivat: " Merhaba Karagözüm. Nasılsın, iyi misin? "
    Karagöz: " İyi değilim Hacivat. Donuyorum. "
    Hacivat sağa sola bakınır. Bir evin bacası üstündeki leyleği görür. Parmağıyla leyleği işaret ederek: " Bak Karagözüm, leylekler gelmiş. Artık yaz geliyor. "
    Karagöz: " Hacivat, anlamsız konuşma. Hem leylek gelmiş diyorsun, hem kaz geliyor diyorsun. "
    Hacivat: " Kaz demedim Karagözüm, yaz geliyor dedim. "
    Karagöz: " Kaz yazayım ama ben yazı bilmem ki. Yaz demek kolay. "
    Hacivat: " Dediklerimi yanlış anlıyorsun Karagözüm. Bak leylek nasıl da takırdıyor. "
    Karagöz çenesini tutar: " Takırtı benden geliyor. Paltom yok da, soğuktan dişlerim takırdıyor. "
    Hacivat: " Palton yok mu? Doğru ya, paltonu giymemişsin. Al benim paltomu giy. " der ve paltosunu Karagöz'e verir. Karagöz paltoyu giyer ve dişlerinin takırdaması durur. Bu sefer üşüyen Hacivat'ın dişleri takırdamaya başlar.
    Karagöz: " Hacivat, bu leylek yolunu kaybetmiş, kış günü Bursa'ya gelmiş. Şimdi gerçekten takırdamaya başladı. "
    Hacivat: " Karagözüm, leylek değil, ben takırdıyorum. O palto senin olsun. Kürkçü Emin'den kendime kürklü palto alacağım. "
    Karagöz: " Körükçü Cemil'den palto mu çalacaksın? "
    Hacivat: " Çalmayacağım, parasıyla kürklü palto satın alacağım. "
    Karagöz: " Hacivat'ım, paltonu geri al, bana kürklü palto satın al. "
    Hacivat: " Olmaz Karagözüm, benim eski paltomu sen giy. Ben kendime kürklü palto alacağım. "

    Karagöz, kendine alma, bana al dedikçe, Hacivat, sana değil, kendime alacağım der ve birlikte Kürkçü Emin'in dükkanına girerler. Bunlar dükkanda tartışa dursunlar, Kürkçü Emin bir diğer lakabı da tilki Emin: Gençliğinde bir taşla dört kuş vurmuşluğu vardır. Şimdi ise, bir taşla iki kuş vurmanın derdindedir. Sensin der, büyüksün der, zenginsin der ve Hacivat'a iki kürklü palto satar. Paltoların birini Hacivat, diğerini Karagöz giyer.
    Hacivat, Karagöz ile birlikte yolda giderken, gördüğü bir fakire eski paltosunu verir. İki arkadaş ilk karşılaştıkları yerden geçerken, leyleğin o evin bacasında olmadığını görürler.
    Hacivat: " Bak Karagözüm, leylek yok, gitmiş. "
    Karagöz başını kaldırır, etrafına bakınır:
    " Başka leylekler mi gelmiş? Hani nerede? "
    Hacivat: " Başka leylek falan yok. Tek leylek vardı, o da gitmiş. "
    Karagöz: " Ha, şu zamansız gelen leylek. Onun sayesinde kürklü palto sahibi oldum. Şansım açıldı. Bundan sonra beni kimse tutmasın. "

    Yazan: Serdar Yıldırım

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.