![]() |
Mehmet Mümtaz Tuzcu (Mehmet Mümtaz Tuzcu Kimdir? - Hakkında - Hayatı) Mehmet Mümtaz Tuzcu 5 Ocak 1950'de İzmir'de doğdu. Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu4nda, Saint Joseph Fransız Erkek Ortaokulu'nda, İzmir Atatürk Lisesi'nde okudu. Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Bölümü'nü bitirdi. 1976'dan beri Ege Üniversitesi'nde öğretim görevlisi. Yazmaya öyküyle başladı (1965). Sinema eleştirileri, denemeler yazdı. Yayımlanan ilk ürünü: karikatür. Şiir kitapları: Yalan Yazın Yelleri (1985); Bulvar Resimleri (1986; 1987 Halil Kocagöz Şiir Ödülü); Sevda Adıyla (1996; 1997 Cemal Süreya Şiir Ödülü). Gece Raporu adlı şiir dosyasıyla 1995 Sabri Altınel Şiir Üçüncülük Ödülü'nü kazandı. Victor Hugo'dan seçilmiş şiir çevirilerini Yürek'le Bakmak'ta (1998) biraraya getirdi. YKY'DEKİ KİTAPLARI Yazöte / Toplu Siirler 1971-1998 Yalgın Kızgın bir çığlık gibi yitmişse yalgın Dirilen bir sevdanın kanıyla çılgın İner çıkar bir kürek boşluğunda Yürek gibi çepçevre bağlıysa kayık Kayalık kıyıda çırpınan özlem Salgı bir sayrılık döker sulara Esirgenen bir yüzdür ayrılık Çünkü ağırdır çapa çeker zinciri Yer incecik silmezse saçlarındaki kiri Öylece durur paslı, kargınmış Suya bir karış kala Gökyüzüyle denizin kan durağında Çıkar iner bir kürek boşluğunda Bitmemiş bir aşkın anısıyla dalgın Yürek gibi esrikse, taş gibi ayrık Kayalarda bir su parlar her gece Yarıp dudaklarında yorgun o eski ıslık (Yalan Yazın Yelleri’nden) Acuze İster uzat buse aç - öder meyse ederi Yollanan o yal mintan, tan kaçkını güderi Pınarları kurumuş iki yaşlı sahtekâr Issız bir damlarında güz yaşı döküyorlar Tertemiz yürekleri sekiz bölmeli kireç Tek üfleçte kilitli zap zap o öksüz mavi En kavi korunakta somutsuz semirmez mi Azaldıkça azıtıp kükremez mi gül kıza Dişiyse takma dişi! bertik moru, porselen... Rahim bu, cıdağ’delen! Tez alınmış sürüngen Kim kocasız kocar ki! Burun sürttük o kadar Kıstak ki kaç batnımız can çekiği uğrular Tuz vardı engelimde kırk olçum liste başı Tuz uzaktı hep benden, piç kandil hiç kırmızı Sevenim soranım çok! tıkız iffet, kız ismet Düşkün de ne? Nezaket! Orda uzaktan hısım Et kızarmaz ki kızım! Deme! Ondan mı yasak Çelik çektik çatıya! dibi natır soyacak Gündüz sırçam güdüklü, geçmedi yüzüklerim Terim çocukluğumdu. Damlamadı gençken de. Dar keseye tepilmiş üç dokuz aklı kısa Biz ayazı yazlandık, buz çekti kasıklarım İşitmez kulakçıktan akmış karıncağ’zıma Üşendim ateşlere! Kavruk alın yarısı Sekiz kireç kaç oda karkış karın içersi Yaş kurutan yaşımda nensiz emsiz elaltı Miskin çilingir gelse tırkaz taksa menfeze Atmığım, abus tazım! kafes sardın nefese Seve seve bin eza bocaladın aşıma Son suyumdan taşıma taşmasa kaldırayak Dün serveti süründüm, gönörgüm şimdi toprak Gam timsahı, kuz damak! İmsak taamı tuzsuz “Zirvesin, kimesnen yok!” der ya şu aycıl Yunus çok morukta kor doruk bir gün kusur etmedi Tuz gibiydi göçtüğü, sorulmamış aç deri! (Varlık 1137,Haziran) |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:13 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük