1940'da Tunceli'nin Nazmiye Ramazan köyünde doğdu. 1960'da Ankara'da Yatılı Maliye Okulu'nu, 1966'da Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi. 1974-1976 yılları arasında Paris'te bulundu.
Danıştay Tetkik Hakimliği ve Danıştay Savcılığı görevlerini yaptı. 1981'de Danışma Meclisi Üyeliği'ne getirildi. 1983'de bu görevden istifa etti. 1983-1987'de mali müşavirlik yaptı. 4 dönem milletvekili seçildi. 1993'ten 1999'a kadar TBMM başkanvekilliği yaptı.
Ramazan Köyü'ndeki tek göz odada dünyaya gelen Genç'in babası Ali Genç, yazları İstanbul Silahtarağa'da amelelik yaptı. Kamer daha ilkokuldayken 'başarılı' geleceğinin ilk sinyallerini verdi.
Öğretmenlerinin övgüsüyle, ailesi onu gittiği yere kadar okutmaya karar verdi. Ortaokul yılları art arda aldığı iftihar belgeleri ile geçti. 1957 yılında ortaokul diplomasını aldıktan sonra hemen köyüne döndü.
TÜRK FİLMİ GERÇEK OLDU
Babasını liseye devam etmeye ikna etti ve yatılı maliye okuluna kaydoldu. Ancak okulunun tamirata alınması nedeniyle daha sonra Tunceli Lisesi'ne devam etmek zorunda kaldı. İlkokuldan beri gözüne kestirdiği ağanın güzel kızı Sevim ile aynı okulda okudu. Ağa'nın damat olarak pek sıcak bakmadığı Genç, maliye okuluna geri döndü.
Bir yandan okuyup, bir yandan da baba mesleği ameleliği sürdürdü. İnşaatlarda tuğla döşedi. Matematik yeteneği taş ustalığında olmadığı için sık sık fırça yedi. Kardeşi Hıdır kızamıktan ölünce Kamer'in hırsı bir kat daha arttı.
KAMER ADAM OLDU
1962'de Ankara Ticari İlimler Akademisi'ne girdi. Bu arada maliyede staj yaptı. Okul devam ederken, Bingöl'e vergi kontrol memuru olarak atandı. 1966 yılında girdiği Danıştay sınavını kazanan tek isim oldu. Böylece "hakim" di artık.
...Ve sevdiği kızla evlenmek için önünde hiçbir engel kalmadığını düşünerek, köye döndü. Sevim Hanım'ı ailesinden istetti. Ama ağa, hakim damadı bile kızına layık görmeyince bu kez Ankara Solfasol köyünde öğretmenlik yapan Sevim Hanım, ağa babasına karşı çıkarak, Kamer Bey'in teklifini kabul etti.
1967 yılında evlendiler. İki çocukları oldu. Kamer Bey'in çocuklarına verdiği isimler hayata bir mesaj gibidir: Seçkin ve Seçil...
PARİS'TE BİR TUNCELİLİ
Danıştay'da tetkik hakimliği yaparken, 1974 yılında amirleri tarafından Fransa'ya Paris Amme Enstitüsü'ne gönderildi. Burslu olarak idari yargı eğitimi aldı.
Danıştay'daki görevi 12 Eylül'ün ardından son bulan Genç, 1981 yılında Tunceli'den Danışma Meclisi Üyeliği'ne seçildi. Askerlere hep karşı çıksa da askerler sayesinde siyasi yaşama ilk adımını attı. Tunceli'nin asker kökenli valisi Hakkı Borataş'ın önerisi ile Danışma Meclisi üyesi oldu.
Aykırı bir karakter yapısına sahip olan Genç, Mehmet Ali Ağca'nın idam dosyası önüne gelince, 'Prensip olarak idama karşıyım' diyerek 'ret' oyu verdi. Paşalar tarafından uyarıldı ama o dinlemedi. 'Ret' diye üç kez ard arda bağırdı.
Gergin geçen günün ardından akşam eve döndüğünde karısı Sevim Hanım radyoda 'Ağca oylamasında 149 kabule karşılık bir ret oyu çıktı' anonsunu duyunca 'Hangi kafasız ret verdi acaba?' dedi. Kamer Bey biraz kızararak yanıtladı: 'Yahu hanım ben verdim. Niye kızıyorsun. İnancımın gereğini yaptım.'
Genç, bununla da yetinmedi ve 12 Eylül Anayasası'nın tümüne de 'hayır' oyu verdi. Nurettin Ersin Paşa üç kez Konsey'e, Genç'in Danışma Meclisi'nden çıkarılması önerisini götürdü ama gerçekleşmedi.
ASKERDEN VETO
1983'te çok partili yaşama yeniden dönüşle birlikte Genç siyaseti sürdürme kararı aldı. Tunceli'den bağımsız milletvekili adayı olmaya karar verdi. Ama Danışma Meclisi'nde kızdırdığı askerler tarafından adaylığı veto edildi.
Üyelikten istifa etti ve soluğu yeni kurulan SODEP'te aldı. Parti Meclisi üyesi oldu. 1987 seçimlerinde liste dışı kalınca, yeniden bağımsız aday olmaya karar verir. Ancak, SHP'de yasal zorunluluk nedeni ile ön seçim yapılınca aday oldu, birinci sıradan çıktı. Tunceli milletvekili olarak Meclis'e girdi. Tek hedefi vardı: Turgut Özal. Ağır eleştirileri nedeniyle sık sık mahkemelik oldular.
U DÖNÜŞÜ
1991'de yeniden seçildi. Erdal İnönü-Deniz Baykal çekişmelerinde hep İnönü'nün yanında yeraldı. SHP-CHP birleşmesinden sonra CHP'nin başına gelen Baykal, 1995 seçimlerinde Genç'i aday göstermeme kararı aldı. Genç ya siyaseti bırakacak ya da başka bir partide devam edecekti. Tunceli'ye giderek seçmenine sordu: 'Devam' yanıtını alınca DYP'ye geçmeye karar verdi.
Bu 'U dönüşü'ne şaşıranlara yanıtı hazırdı. 'O zaman Tansu Çiller'e çok tepki yoktu. Tuncelili de bana DYP'yi işaret etti. Benim hâlâ sol geleneğim devam ediyor. DYP kitle partisi. İdeoloji partisi değil ki. Ben bu partinin sosyal demokrat bölümünü teşkil ediyorum. Amacım Tunceli halkına hizmet. Bu nedenle DYP'deyim. Ve DYP'yi içime sindirdim.'
DEMİREL'İN ÖNCÜLÜĞÜNDE KURTULACAĞIZ
Meclis Başkanvekilliği dönemlerinde Genç'in yönettiği oturumlar hep olaylı geçti. Hakaretlere, suratına fırlatılan bardaklara, kürsüye yürüyen kızgın vekillere rağmen tarzından hiç ödün vermedi.
Hakkında peş peşe açılan davalar nedeniyle mahkeme salonlarını mesken tuttu. Zamanın Cumhurbaşkanı Demirel için 'Ancak ölünce kurtulacağız' dedi ve yine bütün şimşekleri üstüne çekmeyi başardı. Cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklayan ancak daha son vazgeçen Genç, "Bu işi Demirel'den daha iyi yaparım" dedi.
ÇIK DIŞARI HESAPLAŞALIM
TBMM'nde Af Komisyonu'nun 25.8.99 tarihli toplantısında ANAP'lı Yaşar Topçu ile DYP'li Kamer Genç, küfürlü tartışmaya girişmeleri günlerce kulislerde konuşuldu. Topçu'nun "Aslında biz affa karşıyız ama DSP ile MHP anlaştı. Koalisyon nezaketi gereği destelemek zorundayız'' sözleri üzerine DYP'li Kamer Genç, ANAP'ı menfaatçilikle suçladı.
Genç ile Topçu arasında birbirinin üzerine yürümeye varan şu tartışma geçti:
Genç : Siz menfaatle hareket edersiniz, ben etmem. Haddinizi bilin.
Topçu : Doğru konuş edepsiz herif, burada menfaati için hareket eden bir kişi varsa o da sensin.
Genç : Ben senin cemázi-yel-evvelini (geçmişini) bilirim.
Topçu : Ben adamın ağzına tıkarım lafı. Çık dışarı şerefsiz seni. Çık da hesaplaşalım. Bir şey bilip de söylemeyen şerefsizdir.
Kavganın büyümesini DSP'li Başkan Emin Kara ile Genç'in yakınında oturan DYP'li Sevgi Esen önledi.
GENÇ'TEN İNCİLER
Genç'in Büyük Ankara Oteli havuzunun açılışında yaptığı gaf günlerce gazete manşetlerinden inmedi: "Oh be, şu viskinin tadı ne güzel. Viski içince kendimi daha iyi Müslüman hissediyorum."
Aldığı tepkiler üzerine ise sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyen Genç, "İçki içince kendimi ruhen maneviyata değer veren, Tanrı'ya daha yakın hisseden anlamında felsefi bir söz söyledim. Müslüman kelimesini kullanmamam gerekirdi" diyerek özür diledi.
Hayal adındaki bir dansöz ile oğlunun Or-An Sitesi'ndeki evinden çıkarken gazetecilere yakalanan Kamer Genç, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerine burada mı hazırlanıyorsunuz?" şeklindeki soruya, "Yav, oğlumun çiçeklerini sulamaya gelmiştim" diyerek daha sonra esprilere konu olacak bir açıklama yaptı. Aşk dedikodularını reddeden Genç, "Bu bir komplodur" diyerek kendini savundu.
Zübeyde Hanım Şehit Anaları Derneği'nin Ankara Dedeman Oteli'nde düzenlediği iftar yemeğinde, şehit analarının tepkisini alan Genç saldırıya uğradı. Yüreği yanık analar, "Sen Abdullah Öcalan'ın asılmasını istemiyorsun. Burada ne işin var" diyerek Genç'in üzerine yürüdüler. Korumalar tarafından uzaklaştırılan Genç'i taksi şoförü de almayınca sivil araçla otelden ayrılmak zorunda kaldı.