Amerikalı Galbraith İkinci Dünya Savaşı sonrasının en etkili iktisatçıları arasında yer almaktadır. Çevreye zararlı sonuçlarıyla önü alınmayan ekonomik büyümeyi ve tekel oluşumuna ilişkin eleştirilerini dile getirdiği kitapları bestseller (en iyi satan kitap) listesine girdiler.
Kendilerine Kanada'da yeni bir yaşam kurmuş olan İskoçyalı göçmen bir çiftçi ailesinin oğlu olarak Ontario'da doğdu. Galbraith çocukken bile tarlalarda büyüklerine yardım ediyordu. 1926'da ailesinin parasal desteğiyle Kaliforniya Guelph'de bulunan tarım yüksek okulunda eğitim almaya başladı. Akademik eğitimini Toronto (Kanada) Üniversitesi'nde iktisat bilimleri okuyarak tamamladı ve buradan 1931'de üstün bir dereceyle mezun oldu. Ardından Berkeley'de bulunan Kaliforniya Üniversitesi'nden bir araştırma bursu aldı ve buradan 1934'te "Arıcıların Durumlarını Düzeltmeye İlişkin Olanaklar" adlı teziyle doktora derecesini aldı.
Önceden amaçladığı akademik kariyer, Galbraith'i Cambridge/Massachusetts üzerinden Princeton/New Jersey'e götürdü. Öğretim üyeliği yanı sıra politikayla da uğraştı. Başkanın nutuklarını yazanlar arasında bulunan Galbraith, 1941'de başkan Franklin D.Roosevelt tarafından Fiyat Politikaları ve Kamu Gereksinimleri (OPA) Bürösunun Fiyat Bölümü'ne müdür olarak atandı. Bu dairenin, İkinci Dünya Savaşı sonucu olarak ortaya çıkan enflasyonu, fiyat ve rekabeti sınırlandırmak yoluyla, geriletmesi öngörülmüştü.
Önceleri sadece 20 kişiyle birlikte çalışan Galbraith, iki yıl sonra 64.000 memurun şefi oldu. Endüstri için popüler olmayan önlemleriyle (örneğin fiyatları malın kalitesine bağlamak istedi) 2.04 metre boyundaki bu iktisatçı, ABD ekonomisinin "en çok nefret edilen adamı" oldu. Endüstrinin baskısı üzerine Roosevelt, Galbraith'i 1943'te bu görevden aldı.
Konservatif bir ekonomi dergisi olan "Fortune"da bir süre redaktörlük yaptıktan sonra liberal sol iktisatçı Galbraith,1946'da Dışişleri Bakanlığı tarafından, Japonya ve Almanya'da savaş yıkımlarının yol açtığı ekonomik sonuçlarla uğraşan bir komisyonun başına getirildi. Galbraith 1949'da akademik kariyerini sürdürmeye karar verdi ve Harvard Üniversitesi'nde iktisat bilimleri kürsüsüne profesör olarak atandı.
Sürekli büyümeye yönelik ekonomik politik hedefi eleştirmesi, Galbraith'in 1958'de dünya çapında tanınmasını sağladı. Egemen olan iktisat teorisinin aksine, Galbraith üretimdeki sürekli artışın tüketicide oluşan doyumu dikkate almadığı ve insanın temel gereksinimlerine gerekli önemi vermediği düşüncesindeydi. Bestseller listesine girmiş olan The Afjluent Sociery (Bolluk Toplumu) adlı yapıtındaki esas soru şöyleydi: "İnsana ve doğaya zarar verdikten sonra, üretimin artması anlam taşır mı?"
Galbraith'e göre modern endüstri toplumu halkın öncelikli gereksinimlerini karşılamaktadır. Ürünler için yapılan reklam, Galbraith için, tüketicinin aslında gereksiz olan yeni ürünleri satın almak için ikna edilmesi gerektiğinin kanıtıdır. Diğer taraftan, işsizlik ve fakirleşme tehdidiyle karşı karşıya kalmamak için, üretimin artması gerekmektedir. Galbraith bu yüzden üretimi teşvik etmek ve bu yolla yeni iş yerleri yaratmak için, ücret ve fiyatların ve düşük kredi faizlerinin devlet tarafından ayarlanmasını savundu.
Sosyal harcamaların azaltılmasını kabul etmiyordu. Konjonktür gerilemesi dönemlerinde işsizlik parasının ortalama bir ücret düzeyine getirilmesini ve ekonomik kalkınma dönemlerinde paranın hissedilir oranda kısılmasını talep ediyordu.
1960'da Demokratların başkan adayı John F.Kennedy'ye danışmanlık yapan Galbraith, Kennedy seçimlerden galip çıkınca, Hindistan'a büyükelçi olarak atandı. 1963'te Harvard'a dönen Galbraith sonraki beş yıl içinde The New Industrial State (Yeni Endüstri Devleti) adlı yapıtını tamamladı. Bu kitabında giderek yoğunlaşan şirket sayısı ve büyük kuruluşların devlete bağımlılıklannı inceledi. Bu gibi şirketlerde uzmanlardan oluşan ekipler (Teknostrüktür) en önemli kararları vermektedir. Bunların bu kararları verirken amaçladıkları, kârın maksimum dereceye çıkarılmasından çok, hata yapmamak ve kendi güçlerini sağlamlaştırmaktır. Bu da serbest rekabetin sonu ve Batılı ile sosyalist ekonomi sistemlerinin birbirine yaklaşması anlamına gelmektedir.
Galbraith 1975'te emekliliğini istedi. Bunun ardından, özellikle sosyal harcamaları kısan Margaret Thatcher (İngiltere) ile Ronald Reagan'ın (ABD) ekonomi politikasını sert bir biçimde sorguladığı konferans gezileriyle çok aranan bir iktisatçı oldu. Devletin insanları ve doğayı korumak üzere üretimi yönetmesine ilişkin talepleriyle şiddetli eleştirilere hedef oldu.