Esad yoksul bir Alevi çocuğu olaraka dünyaya gözlerini açtı. Çocukluğu maddi zorluklarla geçen her yoksul ailenin çocuğu gibi asker olmak istedi. 1955’te Hums Askeri Akademisi’nden pilot subay olarak mezun oldu ve 1958 yılında gece savaşı eğitimi görmek amacıyla SSCB’ye gönderildi. Yurduna döndükten sonra uzun yıllar orduya hizmet eden Esad, başarılarıyla hava filosu komutanlığına kadar yükseldi.
1961'de Mısır Devlet Başkanı Nasır'ın başını çektiği Pan-Arap ütopyosını gerçekleştirmeye çalışan Birleşik Arap Cumhuriyeti’nden Suriye’nin çekilmesine karşı çıkınca ordudan ihraç edildi. Ordudan ayrıldıktan sonra 16 yaşında üye olduğu Baas Partisi’nin askeri kanadında önemli görevler üstlendi.
Esad, 1966’da Baas Partisi*nin Suriye kolu içindeki radikal ve bağımsızlık yanlısı kanadın, barışçı kanadı devirmesinin ardından partideki hizmetlerinin karşılığında Savunma Bakanı oldu.
Filistinli gerillalarla Ürdün ordusu arasında çıkan Ürdün içsavaşında hangi tarafın tutulacağı tartışmaları ülkeyi böldüğü dönemden başarıyla sıyrılarak 13 Kasım 1970’te kansız bir darbeyle iktidarı ele aldı. Mart 1971’de yapılan halkoylaması ile de Suriye'nin Devlet Başkanı oldu ve bugün hayata gözlerini yumana kadar bu görevi sürdürdü.
Esad'ın, ülkeyi yönettiği dönem dünyanın kaynayan kazanı Ortadoğu'nun en hareketli yılları idi. Doğu komşusu Irak’ta iktidar ve kardeş parti Baas yöneticileriyle hiç bir zaman yıldızı barışmadı. 1973 Arap İsrail savaşında Mısır'ın yanında yeraldı ancak yenilgiyle çıktığı savaşın ardından Mısır ile de yolları ayrıldı.
Esad zamanla gelişen bölgedeki yalnızlığını dönemin süper gücü SSCB ile ilişkiye geçerek kapatmaya çalıştı. Bu destekle bölgede hatırı sayılır güçlerden biri haline gelen Esad yönetimi müttefikinin politikalarını destekledi. Bu paralelde en büyük icraati Ortadoğu'da İsrail'e karşı direnişin sembolü haline gelen Filistin Kurtuluş Örgütü'ne destek vermek oldu.
Ürdün'den kovulduktan sonra İsrail'e karşı direnişi Lübnan'an sürdüren FKÖ bu kez de Lübnan'da sorun oldu. FKÖ bu kez de Lübnan'da üstünlüklerini kaybetmek istemeyen farklı gruplarla (Amerikan yanlısı Hıristiyan Falanjistler, Arap ülkeleri tarafından desteklenen Maruniler, İsrail yanlısı Hıristiyan milisler...)çatışmak zorunda kaldı ve Lübnan iç savaşı başladı. Bu dönemde Suriye FKÖ'yü destekliyordu. Esad yönetimi ortadoğudaki Arap direnişinin simgesi haline gelen FKÖ'yü güdümüne alarak Arap dünyasının liderliğine oynamak istiyordu. Lübnan'da çıkan içsavaşa müdahale kararı alan Esad 1976 yılında Lübnan'a girdi. Bu müdahaleye birçok Arap ülkesi karşı çıktı, çünkü bu müdahale ile Esad yönetimi liderlik yarışında öne geçebilirdi. İçsavaşı sona erdirme bahanesiyle yapılan müdahale başlangıçta FKÖ yararına yorumlandıysa da FKÖ Suriye güdümüne girmeyi reddetti. O günden sonra FKÖ ile Suriye'nin yolları ayrıldı. FKÖ'den umudu kesen Suriye İsrail'e karşı direnişteki etkinliğini kaybetmemek için bölgede mücadele eden başka grupları desteklemeye başladı. 6 yıl süren Lübnan işgali İsrail'in 1982'de FKÖ'yü kökten yok etmek için Lübnan'a girmesiyle sona erdi.
Esad yönetimi bu kez de 1979 yılından beri anlaşamadığı Irak'la yeni sorunlar yaşamaya başladı. Sınır problemlerinde anlaşamadığı komşusunun kendi topraklarından geçen boru hattını kapattı. Irak'tan petrol alamayan Esad yönetimi bu kez de İran alternatifine yöneldi. Bu yıllarda Suriye İran'dan petrol ve SSCB'den aldığı ekonomik ve askeri yardımlarla güçlü bir dönem geçirdi. Ve bölgedeki en büyük düşmanı İsrail'e karşı katı bir tutumunu pekiştirdi.
1980 yılının sonlarına doğru Esad artık İsrail ve ABD'ye karşı sert tutumundan vazgeçerek daha ılımlı politikalar üretmeye başladı ve ülke içindeki tehditlere yöneldi. İlk olarak karşısına Mısır kaynaklı Müslüman Kardeşler Örgütü'nün muhalefeti çıktı. Bu örgüte karşı başlattığı hareket ülke çapında bir çok insanın ölmesine neden oldu. Bu hareketi ise dünya Şubat 1982'de Müslüman Kardeşler’in kalesi Hama kentini haritadan sildiği ve onbinlerce kişinin hayatını kaybettiği olayla duydu.
Esad 1984 yılında iktidarı için bu kez de kardeşi ile mücadele etmek zorunda kaldı. Ve kardeşinin darbe girişimi başarısız oldu. Tüm bu olaylarda insan hakları örgütleri Esad'ı şiddet kullanmakla ve baskı yapmakla suçladı.
Esad sıkı sıkya sarıldığı iktidarını 19 yıl boyunca kimseye kaptırmadı. Son yıllarda dış dünyaya daha çok açılan Esad, ülkedeki özel girişimi de desteklemeye başlamıştı. Geçen yıl İsrail'le de barış görüşmelerine başlayan Esad ölümünden önce ortadoğu barışına yakın politikalar üretiyordu. Esad kendisinden sonra iktidara geçmesini istediği büyük oğlunu yıllarcaiyi bir eğitimle yetiştirmişti, ancak veliaht oğul bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bu kazanın ardından Esad'ın umutsuzluğa kapıldığı ve bunalıma girdiği yorumları yapılıyordu. Akciğer kanserine yakalanan Esad'a CIA raporlarından alındığı iddia edilen verilere göre bir kaç ay ömür biçiliyordu.
*Baas: Arapça, diriliş anlamına gelir. Marksizm, 19. yüzyil Alman milliyetçiligi ve geleneksel Arap milliyetçiliginin karışımı niteliğindeki bir ideolojiye dayanan baas fikriyatı hem sosyalist hem faşist bir siyasi metoda sahiptir. 1940’lı yıllarda Şam’da, savaş altında kurulan bir parti. Amacı, tüm Arapları birleştirmek. Zaten Ortodoks Hıristiyan Mişel Eflak ile Sünni Müslüman Selahattin el-Bitar tarafından kurulmuş. İlk kongresini 1947 yılında yapmış. 1953 yılında Ekrem El Havrani’nin ‘Arap Sosyalist Partisi’ ile birleşerek ‘Arap Sosyalist Baas Partisi’ adını almış. Parti, tüm Arap dünyasını önce özgürlüğe sonra da sosyalizme ulaştırmak hedefini güdüyor.