Grigory Rasputin olarak bilinen “gizemli” papaz, Çarlık dönemi Rusya’nın en ibretlik kişiliklerinden biri. İktidar hırsıyla dolu bu din adamı, 1911 yılında Sibirya’dan, dönemin başkenti St. Petersburg’a gitti. Ve sadece birkaç yıl içinde, Çarlık Rusyası’nın en etkili kişilerinden biri haline geldi. Rasputin’in başdöndürücü yükselişi, alkole ve kadına düşkünlüğü, onun günümüzdeki takipçileri açısından “ilham verici”dir herhalde.
Gregory Efimoviç Rasputin, bir köylü ailesinin çocuğu olarak, 1869’da dünyaya geldi. Serseri bir gençlik yaşamının ardından, Ortodoksların “hain” bir tarikat olarak telakki ettikleri Skopsty ile tanıştı. Bu tarikatın müritleri, “Tanrı’ya ulaşmanın tek yolunun günah işlemek” olduğunu vaaz ediyorlardı ve bu, Rasputin’e oldukça çekici gelmişti.
Rasputin’in iktidar basamaklarını hızla tırmanışı, Rus otokrasisinin ihtişamlı şehri St. Petersburg’a gitmesiyle başlar. 1902 yılında ayak bastığı bu şehirde, “keşişlik anıları” ve sıradışı davranışları ile, Rus rahiplerinin ilgisini çekmeyi başarır.
St. Petersburg ve diğer şehirlerin sokaklarında, işçi ayaklanmaları giderek artarken, Rus Çarlığı’nın artık “vadesini doldurduğu”na dair pek çok “alamet” de belirmiştir. Yeni Çar 2. Nikola, genç ve deneyimsizdir. 1904’te doğan “tahtın varisi” ise, Çarlık düzenine yeni bir darbe olur: Bebeğin kanı pıhtılaşmıyordu.
Rasputin, bu noktada devreye girer ve bakışları, dokunuşuyla veliaht prensi iyileştiriverir!
Çariçe Alexandra, bu olayın ardından, Rasputin’in, Alexis’i korumak için Tanrı tarafından gönderilmiş bir aziz olduğuna inanır. Ve o andan itibaren Rasputin’i yanından ayırmaz. Üstelik, Rasputin hemen hiç yıkanmayan bir adam olmasına rağmen!
Köylü papazın yükseldiği bu “sağ kol” pozisyonu, elbette, özellikle geleneksel rahip kastını öfkelendirmiştir. Kısa sürede dedikodular ortaya çıkar: Rasputin, Çariçe ve onun dört kızı ile ahlaksız ilişkilere girmektedir! Rasputin ise, bu dedikoduları haklı çıkarmak için elinden geleni yapmakta, içki masalarında “Çariçe ve kızları ile maceralarından” bahsetmektedir.
Gizli polis, bir süre sonra devreye girer ve Rasputin, olanları duyan öfkeli Çar’ın karşısına çıkarılır. Nikola, ona sürgün cezası verir ama Rasputin şehri terk eder etmez, küçük Alexis onulmaz bir kanamaya tutulur!
Rasputin hemen geri çağrılır ve çocuğu kurtarır. Bu andan itibaren, kendisine bağımlı hale gelen Çar ve Çariçe’ye her alanda isteklerini dayatmaya başlar. Dış politikadan ekonomiye kadar birçok alanda, sahip olduğu diğer ilişkilerin de tavsiyeleriyle, adeta ülkeye hükmetmeye başlar.
Kanlı bir iktidarın tepesinde oturan Rasputin’in sonu, tahmin edilebileceği gibi, yine kanlı olur. Yaygın kabul gören senaryoya göre, Çar’ın kuzeni Dimitri Pavloviç ve Prens Yusupov’un başını çektiği bir grup, onu tuzağa düşürür ve 16 Aralık 1916’da öldürürler. Efsaneye göre Rasputin önce zehirlenmiş, o yetmeyince dövülmüş, o da olmayınca vurulmuştur. Bunların hiçbiri çılgın papazı öldürmeye yetmeyince, bir halıya sarılarak Neva Nehri’ne atılır.