Tam adı Ece Ayhan Çağlar olan şair, 1931 yılında Muğla’nın Datça ilçesinde doğdu. Ailesinin asıl memleketi ise Çanakkale’nin Eceabat ilçesine bağlı Yalova Köyü’dür. 1940 yılında Çanakkale’den ailesiyle beraber İstanbul’a göç eden Ayhan, ilk (Hırkaişerif İlkokulu), orta (Zeyrek Ortaokulu) ve lise (Atatürk Erkek Lisesi) öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, aynı yıl İstanbul maliyet memurluğunda stajını tamamladı ve kaymakamlık kursunu bitirdi. 1962'de Sivas’ın Gürün ilçesinde, 1963'te Çorum’un Alaca ilçesinde kaymakamlık ve belediye başkanlığı yaptı. 1963-65 yılları arasında askerliğini yedek subay olarak yaptıktan sonra, Denizli’nin Çardak ilçesi kaymakamlığına atandı.
1966’da memurluktan ayrılması üzerine İstanbul’a geldi ve çeşitli yayınevlerinde redaktörlük ve editörlükle uğraştı. Meydan Larousse Ansiklopedisi'nde çevirmen olarak çalışan Ayhan, bir süre de Türk Sinematek Derneği’nde çalıştı. 1974’te hastalandıktan sonra hastalığının tedavisi için İsviçre’ye giden şair, burada beyin ameliyatı geçirdi ve üç yıl tedavi gördü. Ardından da 1977 yılında, Türkiye’ye döndü ve Çanakkale’ye yerleşti.
Şairin ilk şiiri 1954 yılında “Türk Dili”nde yayımlandı. 1954-55 yılları arasında Türk Dili, Varlık ve Yenilik dergilerinde çıkan şiirlerinden sonra, Pazar Postası, Seçilmiş Hikâyeler ve Yeditepe Dergileri’nde yazdı. İkinci Yeni şiirinin en önemli temsilcisi olarak gösterildiyse de, kendisi "İkinci Yeni" tanımı yerine "Sivil Şiir"i önerdi ve kullandı. Günümüz Türk şiirinin "modern ustalarından biri" olarak adlandırılan şair, ilk şiirlerinden itibaren oluşturduğu kendine özgü dille dikkati çekti (hakkında E. Erenel "Ece Ayhan Sözlüğü"nü, K. Yalgın-O. Alkaya ise "Çok Eski Adıyladır Sözlüğü"nü hazırladı).'
İlk şiir kitabı olan “Kınar Hanım Denizleri”nde 1955-58 yıllarında yazılmış şiirleri yer alır. Kendine özgü tonu bu yapıtta daha belirgindir. Bu tonun öğeleri, dünyaya karanlık bir bakış açısı; aklın sınırlarını zorlayan ve sürrealizmi çağrıştıran bir kurgu; tarihe, coğrafyaya, sokak yaşantısına, ekonomiye göndermeler; ölüm ve arzu iç içeliğiyle örülmüş bir lirizmdir. Kitabın yayımlandığı yıllar, Türk şiirinin modern şiir açılımlarını özümsediği, üstlendiği, uyarladığı yıllardır. Bu yenilenme hareketinde Ece Ayhan'ın, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Turgut Uyar, Edip Cansever, bir önceki kuşaktan İlhan Berk, o dönemler Garip'in gündelik ve ironik anlayışını terk edip sürrealizme ve daha yoğun bir anlayışa yönelen O. Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte rolü büyüktür. Böylece İkinci Yeni adını alan akım ortaya çıkmıştır. Ece Ayhan'ın ilk yapıtının çağrıştırdığı başka bir yazar da Sait Faik Abasıyanık'tır.
İlk kitaptan altı yıl sonra yayımlanan “Bakışsız Bir Kedi Kara”, Türk edebiyatında düzyazı şiirinin örneklerinden bir tanesidir. Kitabın genelinde görülen özellik, cümle yapısının ve genelde Türkçe gramerinin bozulmasıdır. Yirmi yedi bölümden oluşan bir düzyazı şiir dizisi olan Ortodoksluklar'da ise tarih göndermesi öne çıkmaktadır. Bu gönderme, sonraki yapıtlarda da önemini korumayı sürdürecekmekle birlikte, ikinci yapıttaki yoğunluk ve karanlık burada da egemendir. Yapıtın en önemli göndermesi Bizans'tır ve özellikle Bizans'ın başkentidir. Şiddet imgelerinin öne çıktığı bu kitapta, göndermelerin hangi tarihsel anlatılar olduğunu çözmeyi zorlaştıran, neredeyse olanaksızlaştıran bir kurgu göze çarpar. Bozulmuş bir gramerin taşıdığı belirsiz göndermeler kimi özel adları ve eylemleri öne çıkarır. P. Avvakum'un Hayatım (1946) ve M. And'ın Bizans Tiyatrosu (1962) adlı yapıtlarının etkileri görülen Ortodoksluklar, modern Türk şiirinin örneklerindendir. Şairin bu iki kitabı İngilizceye de çevrilmiştir.
Dördüncü kitabı “Devlet ve Tabiat veya Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler” Ece Ayhan'ın en ünlü kitabıdır. En sevilen şiirlerinin çoğu bu kitapta yer alır (“Yort Savul”, “Meçhul Öğrenci Anıtı”, “Mor Külhani” vb...). Önceki iki yapıta göre daha ‘anlaşılır’, okur kitlesini olabildiğince genişleten bir yapıttır bu. Göndermesi açıkça bugünün Türkiye'si ve İstanbul'udur; toplumsal ve politik içerik belirgindir. Yapıt, 12 Mart 1971 döneminin toplumsal ve politik çalkantısına denk düşer. Nâzım Hikmet tarzından tamamen ayrılan bir politik şiir anlayışını öne çıkaran bu anlayış, modern şiirin ve İkinci Yeni'nin söylemsel olanı dışlayarak elde ettiği kazanımları hesaba katar. Kitabın üçüncü bölümünde yer alan "Dipyazıları"ysa hem politik, hem de poetik bir manifesto niteliğindedir.
Şairin “Zambaklı Padişah” adlı eseri daha az iddialı bir yapıttır. Buradaki kimi şiirler “Kınar Hanımın Denizleri”ndeki yalınlığı çağrıştırmaktadır. Hemen ardından yayımladığı “Çok Eski Adıyladır”ın alt başlığı, niteliği konusunda bir ipucu verir: “Meclislikler, Minyatürler”. Sondan başa dizilmiş bu kırk iki düzyazı ‘minyatür’ biçim olarak Ortodoksluklar'ı çağrıştırsa da, karanlık atmosfer ve gramer sapmaları görülmez. Göndermeler genellikle Osmanlı döneminedir; bir çeşit politik nitelikli "tarih okumaları" da denilebilir. “Ortodoksluklar” ve “Devlet ve Tabiat”taki gibi, şair tarihteki iktidar oyunlarını ve bu oyunların acı etkilerini vurgulamaktadır. Otuz altıncı şiir “Melahat Geçilmez”de, Ece Ayhan'ın sonraki döneminde etkin bir figür olarak ortaya çıkacak olan “Çanakkaleli Melahat”a gönderme vardır. “Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup” ya da “Özel Bir Fuhuş Tarihi”ndeki dört şiir Devlet ve Tabiat'taki şiirler gibi sıkı örülmüş dizelerden oluşur; göndermeler ise, “Çok Eski Adıyladır”da olduğu gibi, Osmanlı döneminedir. Son Şiirler'deki “Bir Sivil Şairin Ölümü”, “Devlet ve Tabiat”taki “Dipyazılari”nı çağrıştırır.
''''''''
Ece Ayhan'ın şiir kitaplarından başka, günceleri, denemeleri ve “Morötesi Requiem” başlıklı bir de anlatısı vardır. Morötesi Requiem, kendi deyimiyle, bir “kırık dökük anlatı taslağı”dır. Şiirlerinden çok, güncelerini ve denemelerini çağrıştırmakta, poetikası ve politik anlayışı konusunda ipuçları vermektedir. Düşünce, şiir ve anlatı arasında bir yerdedir. Güncelerinde ve denemelerinde, en başta şiir olmak üzere edebiyat, sanat, politika, tarih, ekonomi üzerindeki görüşlerine yer verir. “Sivil şiir”, “sıkı şiir”, “marjinallik”, “etik” gibi belirli kavramları öne çıkarır. Çoğu zaman büyük tartışmalar yaratan bu yazılarda şair, kendini bir kavga adamı olarak da ortaya koymuştur.'
Ece Ayhan ilk şiirleriyle birlikte eleştirmenlerin ve genel olarak şiir okurlarının ilgisini çekmiş, İkinci Yeni akımının en çok tartışma yaratan şairlerinden biri olmuştur. 1960'lı yılların başından itibaren yenilikçi ve genç şair kuşaklarını, özellikle Devlet ve Tabiat adlı kitabıyla, derin bir biçimde etkilemiştir. Türk şiirinin önemli şairlerinden olan Ayhan, 13 Temmuz 2002 günü İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi`nde hayata veda etti.
Ece Ayhan'a göre: 'Şiirin bildiğimiz günlük anlamında gerçekli bir ilgisi, alışverişi yok. İmgelemin çıkış yerlerinden biridir şiir.' (...)