Habertürk yazarı Suud yönetimini topa tuttu
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, "Suud, Suudluğunu gösterdi!" başlıklı yazısında "firavun" diye nitelendirdiği Sisi'ye yaptığı darbe ve katliama destek veren Suud yönetimine verdi veriştirdi.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, "Suud, Suudluğunu gösterdi!" başlıklı yazısında "firavun" diye nitelendirdiği Sisi'ye yaptığı darbe ve katliama destek veren Suud yönetimine verdi veriştirdi. Bazı yazarların iddia ettiği gibi Suudi Arabistan'ın "feodal" değil, basbayağı bir aşiret devleti olduğunu ifade eden Bardakçı Suudi Arabistan'da devletin hâkimden de öte, tek sahibi Suud ailesi olduğunu vurguladı.
Bardakçı, petrol gelirinin yarıdan fazlası krala ve bu ailenin mensubu olan binlerce prense aktığını, devlete ise meblâğın ancak geri kalanının gittiÄŸini belirterek böylelikleÂ*Suudi Arabistan'ın gelirinin aslında nasıl muazzam bir servet olduÄŸunun çok daha iyi farkedileceÄŸiniÂ*kaydetti.
Suudi aÅŸiretinin General Sisi'ye pervasızca destek vermesi ileÂ*Ä°slam Konferansı TeÅŸkilâtı olan Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilâtı'nın elinin-kolunun baÄŸlı olmasının tek sebebinin ve diÄŸerÂ*bütün şımarıklıklarının kaynağının da bu devâsâ servet olduÄŸunun altını çizen Bardakçı, "Ä°slam Konferansı'nın ismine yahut genel sekreterinin deÄŸiÅŸik Ä°slam ülkelerinden seçilmesine bakıp da örgütü Ä°slam dünyasının biraraya gelerek teÅŸkil ettiÄŸini ve üye olan her ülkenin eÅŸit söz hakkına sahip bulunduÄŸunu zannetmeyin... TeÅŸkilât, Suudiler'in gölgesi altında faaliyet gösterir ve fakir ülkeler alacakları hemen her karar konusunda tepelerinde Suudiler'in veto kılıcının sallanmakta olduÄŸunu gayet iyi bilirler" diye yazdı.
Bardakçuı, teşkilâtı kuranların Suudiler olduğunu anlatarak şöyle devam etti:
"1969'da Michael Rohan adındaki çatlak bir Avusturyalı'nın Mescid-i Aksa'yı kundaklamaya kalkıp Selâhaddin-i Eyyûbî'ye ait olduğuna inanılan mihrabı yakmasından sonra Suudi Arabistan'ın o zamanki kralı Faysal'ın öncülüğünde Rabat'ta kurulan örgüt o zamandan buyana bütün İslâm dünyasının sesi olarak görünmesine rağmen her zaman için ağırlığı Su-udiler'in teşkil ettiği bir kuruluş olagelmiştir.
Türkiye'nin Kenan Evren tarafından devlet başkanı seviyesinde ilk defa temsil edildiği 1984'tekiCasablanca zirvesini takip etmiş bir gazeteci olarak söyleyeyim: Arap dünyası, özellikle de Suudiler zirveye en yüksek seviyede katılmış olmamızdan memnunluk duymuşlardı ama memnuniyetlerinin sebebi İslâmî işbirliğinin yayılması falan değil, "Laik olduğunu söyleyen Türkiye'yi eninde sonunda bir İslâm örgütüne getirdik" düşüncesi idi ve bunu açıkça ifade etmişlerdi...
Dolayısıyla, İslam İşbirliği Örgütü'nün Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun eli-kolu zaten bağlıdır. General Sisi'ye kiralık katil tutarcasına utanmaz tekliflerde bulunan Suudiler'e Mısır'da akan kanlardan, insanlıktan, hattâ dinden ve imandan bahsetmek ise abesle iştigaldir, zira bu konularda nasipleri yoktur, anlamazlar!
Kaynak: Haber7
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, "Suud, Suudluğunu gösterdi!" başlıklı yazısında "firavun" diye nitelendirdiği Sisi'ye yaptığı darbe ve katliama destek veren Suud yönetimine verdi veriştirdi.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, "Suud, Suudluğunu gösterdi!" başlıklı yazısında "firavun" diye nitelendirdiği Sisi'ye yaptığı darbe ve katliama destek veren Suud yönetimine verdi veriştirdi. Bazı yazarların iddia ettiği gibi Suudi Arabistan'ın "feodal" değil, basbayağı bir aşiret devleti olduğunu ifade eden Bardakçı Suudi Arabistan'da devletin hâkimden de öte, tek sahibi Suud ailesi olduğunu vurguladı.
Bardakçı, petrol gelirinin yarıdan fazlası krala ve bu ailenin mensubu olan binlerce prense aktığını, devlete ise meblâğın ancak geri kalanının gittiÄŸini belirterek böylelikleÂ*Suudi Arabistan'ın gelirinin aslında nasıl muazzam bir servet olduÄŸunun çok daha iyi farkedileceÄŸiniÂ*kaydetti.
Suudi aÅŸiretinin General Sisi'ye pervasızca destek vermesi ileÂ*Ä°slam Konferansı TeÅŸkilâtı olan Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilâtı'nın elinin-kolunun baÄŸlı olmasının tek sebebinin ve diÄŸerÂ*bütün şımarıklıklarının kaynağının da bu devâsâ servet olduÄŸunun altını çizen Bardakçı, "Ä°slam Konferansı'nın ismine yahut genel sekreterinin deÄŸiÅŸik Ä°slam ülkelerinden seçilmesine bakıp da örgütü Ä°slam dünyasının biraraya gelerek teÅŸkil ettiÄŸini ve üye olan her ülkenin eÅŸit söz hakkına sahip bulunduÄŸunu zannetmeyin... TeÅŸkilât, Suudiler'in gölgesi altında faaliyet gösterir ve fakir ülkeler alacakları hemen her karar konusunda tepelerinde Suudiler'in veto kılıcının sallanmakta olduÄŸunu gayet iyi bilirler" diye yazdı.
Bardakçuı, teşkilâtı kuranların Suudiler olduğunu anlatarak şöyle devam etti:
"1969'da Michael Rohan adındaki çatlak bir Avusturyalı'nın Mescid-i Aksa'yı kundaklamaya kalkıp Selâhaddin-i Eyyûbî'ye ait olduğuna inanılan mihrabı yakmasından sonra Suudi Arabistan'ın o zamanki kralı Faysal'ın öncülüğünde Rabat'ta kurulan örgüt o zamandan buyana bütün İslâm dünyasının sesi olarak görünmesine rağmen her zaman için ağırlığı Su-udiler'in teşkil ettiği bir kuruluş olagelmiştir.
Türkiye'nin Kenan Evren tarafından devlet başkanı seviyesinde ilk defa temsil edildiği 1984'tekiCasablanca zirvesini takip etmiş bir gazeteci olarak söyleyeyim: Arap dünyası, özellikle de Suudiler zirveye en yüksek seviyede katılmış olmamızdan memnunluk duymuşlardı ama memnuniyetlerinin sebebi İslâmî işbirliğinin yayılması falan değil, "Laik olduğunu söyleyen Türkiye'yi eninde sonunda bir İslâm örgütüne getirdik" düşüncesi idi ve bunu açıkça ifade etmişlerdi...
Dolayısıyla, İslam İşbirliği Örgütü'nün Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun eli-kolu zaten bağlıdır. General Sisi'ye kiralık katil tutarcasına utanmaz tekliflerde bulunan Suudiler'e Mısır'da akan kanlardan, insanlıktan, hattâ dinden ve imandan bahsetmek ise abesle iştigaldir, zira bu konularda nasipleri yoktur, anlamazlar!
Kaynak: Haber7