Kadın gözüyle Almanya'ya göçün hikayesi
Türklerin 1960'lı yıllardan itibaren başta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanına başlayan göç serüveniyle ilgili belgesellerde hep ön planda erkekler olmasına karşın olayın bir de başka bir yüzü var.
Türklerin 1960'lı yıllardan itibaren baÅŸta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanına baÅŸlayan göç serüveniyle ilgili belgesellerde hep ön planda erkekler olmasına karşın olayın bir de baÅŸka bir yüzü var. Türklerin 1960'lı yıllardan itibaren baÅŸta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanına baÅŸlayan göç serüveniyle ilgili belgesellerde, kitap ve haberlerde genelde Ä°stanbul'un Sirkeci Garı'ndan elinde tahta bavulla trene binen genç erkeklerin fotorafları yer alır. Göç tarihini ele alanÂ* araÅŸtırmaların çoÄŸu sadece erkeklerden söz eder. Oysa artık 50 yılı geçen göç serüveninin bir de öteki yüzü var. Artık pek kullanılmayan tanımlamayla gurbet yollarına düşen ve çoÄŸunluÄŸu bir daha geldikleri yere dönmeyen, eÅŸleri, çoluk çocukları yada kendi baÅŸlarına yepyeni bir yaÅŸam kuran kadınlar. Bu kadınların büyük çoÄŸunluÄŸu göç sürecine 1960'lı yılların ortasından itibaren kadın işçi ihtiyacının da ortaya çıkması ve daha önce giden eÅŸlerinin kendilerini aile birleÅŸimi kapsamında yanlarına aldırmaları ile katıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan 4,1 milyon Türkiye kökenli göçmenin yüzde 47'si kadınlardan oluşuyor. Bedriye Tokçan gibi hemen hepsi daha önce kırsal alanda, köylerde kendi halinde yaşayan, o zamana kadar bağlı oldukları illeri bile görmemiş gencecik kızlar, bir anda kendilerini Münih, Londra, Paris ve Berlin gibi milyonların yaşadığı dev kentlerde buldular.
Tamamen yabancı oldukları bir toplumsal kültürle karşılaşan, evden işe, çocuğa yemeğe koşturmaktan kendilerine hiç vakit ayıramayan, Almanca öğrenmeye bile vakir bulamayan kadınların bir bölümü gettolaşarak içine çekildi. Ancak birçok uzmanın da doğruladığı gibi, içe kapanmayı erkeklerden daha önce kıran kesim de yine kadınlar oldu. Almanca dil kurslarına gidenler arasında kadın göçmenler yüzde 60 ile çoğunluğu oluşturuyor. Tıpkı 1971'de Berlin'e gelen, kocasının işsiz kalması sonrasında üç çocuğunu besleyebilmek için yıllarca gecenin dördünde kalkıp fabrikada temizlik işine giden Bedriye Tokçan gibi.
Bedriye Tokçan göç tarihinin çok konuÅŸulmayan, ihmal edilen kadın boyutunun canlı bir örneÄŸi. Yıllarca Alman medyasına sadece töre cinayetleriyle konu olabilen Türk göçmen kadınlarından biri. Ancak çok zorlukla geçen bir yaÅŸamdan ders alan ve eÄŸitimli olmanın, ekonomik bağımsızlığın önemini de kavrayan bir anne Bedriye hanım.Â* 'Biz çok çektik, çocuklarım daha iyi yaÅŸaşın' diyerek çocuklarının okumasını yaÅŸamının hedefi haline getiren ve onların kahramanı olan isimsiz kadınlardan biri.
Araştırmalara göre 2011'de iş hayatına atılan kadınların yüzde 8'i göçmen. Göçmen girişimci kadınların sayısında artış gözleniyor. Toplam 231 bin girişimci göçmen kadın var. Polonyalı kadınlar yüzde 13 ile birinci sırada yer alırken, Türkler yüzde 9 ile ikinci sırada geliyor. Kadınlar daha çok hizmet sektöründe girişimde bulunuyor. Eğitim düzeyi yüksek olan kadınların iş kurma ihtimali ise daha yüksek.
Kaynak: BBC
Türklerin 1960'lı yıllardan itibaren başta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanına başlayan göç serüveniyle ilgili belgesellerde hep ön planda erkekler olmasına karşın olayın bir de başka bir yüzü var.
Türklerin 1960'lı yıllardan itibaren baÅŸta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanına baÅŸlayan göç serüveniyle ilgili belgesellerde hep ön planda erkekler olmasına karşın olayın bir de baÅŸka bir yüzü var. Türklerin 1960'lı yıllardan itibaren baÅŸta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanına baÅŸlayan göç serüveniyle ilgili belgesellerde, kitap ve haberlerde genelde Ä°stanbul'un Sirkeci Garı'ndan elinde tahta bavulla trene binen genç erkeklerin fotorafları yer alır. Göç tarihini ele alanÂ* araÅŸtırmaların çoÄŸu sadece erkeklerden söz eder. Oysa artık 50 yılı geçen göç serüveninin bir de öteki yüzü var. Artık pek kullanılmayan tanımlamayla gurbet yollarına düşen ve çoÄŸunluÄŸu bir daha geldikleri yere dönmeyen, eÅŸleri, çoluk çocukları yada kendi baÅŸlarına yepyeni bir yaÅŸam kuran kadınlar. Bu kadınların büyük çoÄŸunluÄŸu göç sürecine 1960'lı yılların ortasından itibaren kadın işçi ihtiyacının da ortaya çıkması ve daha önce giden eÅŸlerinin kendilerini aile birleÅŸimi kapsamında yanlarına aldırmaları ile katıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan 4,1 milyon Türkiye kökenli göçmenin yüzde 47'si kadınlardan oluşuyor. Bedriye Tokçan gibi hemen hepsi daha önce kırsal alanda, köylerde kendi halinde yaşayan, o zamana kadar bağlı oldukları illeri bile görmemiş gencecik kızlar, bir anda kendilerini Münih, Londra, Paris ve Berlin gibi milyonların yaşadığı dev kentlerde buldular.
Tamamen yabancı oldukları bir toplumsal kültürle karşılaşan, evden işe, çocuğa yemeğe koşturmaktan kendilerine hiç vakit ayıramayan, Almanca öğrenmeye bile vakir bulamayan kadınların bir bölümü gettolaşarak içine çekildi. Ancak birçok uzmanın da doğruladığı gibi, içe kapanmayı erkeklerden daha önce kıran kesim de yine kadınlar oldu. Almanca dil kurslarına gidenler arasında kadın göçmenler yüzde 60 ile çoğunluğu oluşturuyor. Tıpkı 1971'de Berlin'e gelen, kocasının işsiz kalması sonrasında üç çocuğunu besleyebilmek için yıllarca gecenin dördünde kalkıp fabrikada temizlik işine giden Bedriye Tokçan gibi.
Bedriye Tokçan göç tarihinin çok konuÅŸulmayan, ihmal edilen kadın boyutunun canlı bir örneÄŸi. Yıllarca Alman medyasına sadece töre cinayetleriyle konu olabilen Türk göçmen kadınlarından biri. Ancak çok zorlukla geçen bir yaÅŸamdan ders alan ve eÄŸitimli olmanın, ekonomik bağımsızlığın önemini de kavrayan bir anne Bedriye hanım.Â* 'Biz çok çektik, çocuklarım daha iyi yaÅŸaşın' diyerek çocuklarının okumasını yaÅŸamının hedefi haline getiren ve onların kahramanı olan isimsiz kadınlardan biri.
Araştırmalara göre 2011'de iş hayatına atılan kadınların yüzde 8'i göçmen. Göçmen girişimci kadınların sayısında artış gözleniyor. Toplam 231 bin girişimci göçmen kadın var. Polonyalı kadınlar yüzde 13 ile birinci sırada yer alırken, Türkler yüzde 9 ile ikinci sırada geliyor. Kadınlar daha çok hizmet sektöründe girişimde bulunuyor. Eğitim düzeyi yüksek olan kadınların iş kurma ihtimali ise daha yüksek.
Kaynak: BBC
