Hasip Kaplan KCK iddianamesini eleştirdi
"İddianame bir hukuk belgesi değil" diyen Kaplan "Gizli dinlemeyle, kes-yapıştır suretiylen torba bir iddianame yapılmış. Bütün basın çalışmaları metin ve döküman içerikleri iddianamede yer almış olmuş 800 sayfalık bir iddianame" diye konuştu.
"İddianame bir hukuk belgesi değil" diyen Kaplan "Gizli dinlemeyle, kes-yapıştır suretiylen torba bir iddianame yapılmış. Bütün basın çalışmaları metin ve döküman içerikleri iddianamede yer almış olmuş 800 sayfalık bir iddianame" diye konuştu. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen PKK'nın üst yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ın Basın Komitesi'ne yönelik açılan davanın 8. duruşması sona erdi. TRT spikerleri 800 sayfalık iddianamenin 532 sayfasına kadar okudu. İddianamenin okunmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi. KCK Davası'nın öğleden sonraki bölümüne izleyici olarak katılan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan çıkışta basın mensuplarının açıklamalarda bulundu. Duruşmada iddianamenin okunduğunu belirten Kaplan, "Keşke hükümet bu iddianameyi bir okuyabilseydi diye düşünüyorum. Özel Yetkili Mahkemeler iyiyse niye kapattık. Kötüyse niye devam ediyor dedirtecek bir süreç yaşanıyor" dedi.
İDDİANAMEYİ ELEŞTİRDİ
"İddianame bir hukuk belgesi değil" diyen Kaplan "Gizli dinlemeyle, kes-yapıştır suretiylen torba bir iddianame yapılmış. Bütün basın çalışmaları metin ve döküman içerikleri iddianamede yer almış olmuş 800 sayfalık bir iddianame" diye konuştu. Duruşmada iddianamenin bir kısmını dinleyebildiğini belirten Kaplan, "Ben sadece gizli dinleme gördüm, yalancı gizli tanıklar gördüm, muhabirlerin hazırladıkları haberlerin kendi aleyhlerine yapıldığını gördüm" diyerek iddianameyi eleştirdi. 12 Eylül sıkıyönetim döneminde ben basın davalarına giren bir ceza avukatıydım. O zaman 700 sene bin sene ceza veriyorlardı ama açıkça niçin verdiklerini söylüyorlardı. Burada yargının, adaletin itibarsızlaştırıldığını gördük. Koskoca dosyanın içinden gazeteci örgütlerine verilen ve hükümetin de kandırıldığı, yanlış yönlendirildiği sahte belgeler verildiğini gördüm. Bunların içinde benim yeğenim de yargılanıyor. Sadece onunla ilgili iddianame bölümünü dinlediğim zaman şunu gördüm: Çağdaş Kaplan benim yeğenim. 'Basından içerde değil' diyor Sayın Bakan veya başbakan yardımcısı. Diyor ki 'Bir işadamının kaldırılması, gaspı, sahte polis kimliği' diyor. Eğer böyle bir iddia varsa iddianamede olması lazımdı bu yok. Peki, hükümet, Adalet Bakanı, Başbakan bu yanlış bilgiyi veren memuru çıkarıp yargılamasa kendileri yargılanırlar. Ben açık söylüyorum" diye konuştu. Kaplan, "İlla cezalandıracağım kastıyla öyle bir gayret var ki en son bir nane daha çıktı ortaya. Kandil diye bir tabela. Bir resim. Ama o resmin Çağdaş'la yakından uzaktan ilgisi yok. Çıplak bir gözle birisi baktığı zaman asla bağdaştıramaz. Ama bu suç delili olarak dosyaya girmiş. İnsan muhalif basına bu kadar acımasız davranmaz. Darbeciler davranmadı, diktatörler davranmadı. AK Parti hükümetinin de davranmaması gerekir. Bu sahtekarlığı yapanı da eğer bulup çıkaramıyorlarsa inanın biz bulup çıkaracağız. Peşini bırakmayacağım. Derhal Özel Yetkili Mahkemeler kapatılmalı. Bu davaya devam edemezler. Bunun adı yargılama olmaz" şeklinde konuştu.
"BELİRLENMİŞ BİR TARİH YOK"
Başbakan'ın İmralıya gidecek heyetle ilgili sözlerinin sorulması üzerine Kaplan, "Sayın Başbakan'ın dediği gibidir. Herhangi önceden belirlenmiş bir tarih yok. Sayın Adalet Bakanı bu işlerle ilgili çalışmayı yapıyor. Önümüzdeki günlerde de bunla ilgili bir gelişme bekleyebiliriz. Tarih yok çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki günlerde bir gelişme bekliyoruz " diye cevap verdi.
"HERKESİN USLUBU, TARZI FARKLIDIR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur" şeklindeki açıklamalarıyla da ilgili Kaplan şu açıklamada bulundu: Herkesin uslubu, tarzı farklıdır. Şaşırmıyorum artık. Bir zamanlar 'Kürt sorunu vardır, benim sorunumdur' demişti. Bugün 'Yoktur benim Kürt kardeşlerimin sorunu var' diyor. Adı önemli değil ama 20 milyon üzerinde Kürdün yaşadığı Türkiye'de belli ki bir sorun var ki 30 yıldır çatışmalı bir süreç yaşıyoruz. Bunun boyutları siyasaldır, sosyaldır, kültürel, dildir, hukuksal yani bunun boyutları çok yönlü. Ve bütün dünyanın kabul ettiği ortada bir problem var. Bu problem de bir halkın haklarını kullanmamasından kaynaklanıyor. Yeni bir anayasa yapıyoruz. Eşitlik bu anayasanın temel direğini oluşturacak. Anayasal vatandaşlıkta eşitlik ve hakların kabulü. Bu Türkiye'nin önünü açabilir diye düşünüyoruz. Bu barış süreci örülebilir. Söylem farklılığımız vardır. Ama Sayın Başbakan illa yoktur diyorsa kendisinin eskiden yazdığı raporları okuyup gözden geçirmesinde yarar görüyorum. Hatırlatayım kendisine ne yazmıştı da ne oldu da ne değişti de bu güne gelindi. Bunun cevabını kendisi bulur diye düşünüyorum
FOTOĞRAFLI
Kaynak: DHA
"İddianame bir hukuk belgesi değil" diyen Kaplan "Gizli dinlemeyle, kes-yapıştır suretiylen torba bir iddianame yapılmış. Bütün basın çalışmaları metin ve döküman içerikleri iddianamede yer almış olmuş 800 sayfalık bir iddianame" diye konuştu.
"İddianame bir hukuk belgesi değil" diyen Kaplan "Gizli dinlemeyle, kes-yapıştır suretiylen torba bir iddianame yapılmış. Bütün basın çalışmaları metin ve döküman içerikleri iddianamede yer almış olmuş 800 sayfalık bir iddianame" diye konuştu. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen PKK'nın üst yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ın Basın Komitesi'ne yönelik açılan davanın 8. duruşması sona erdi. TRT spikerleri 800 sayfalık iddianamenin 532 sayfasına kadar okudu. İddianamenin okunmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi. KCK Davası'nın öğleden sonraki bölümüne izleyici olarak katılan BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan çıkışta basın mensuplarının açıklamalarda bulundu. Duruşmada iddianamenin okunduğunu belirten Kaplan, "Keşke hükümet bu iddianameyi bir okuyabilseydi diye düşünüyorum. Özel Yetkili Mahkemeler iyiyse niye kapattık. Kötüyse niye devam ediyor dedirtecek bir süreç yaşanıyor" dedi.
İDDİANAMEYİ ELEŞTİRDİ
"İddianame bir hukuk belgesi değil" diyen Kaplan "Gizli dinlemeyle, kes-yapıştır suretiylen torba bir iddianame yapılmış. Bütün basın çalışmaları metin ve döküman içerikleri iddianamede yer almış olmuş 800 sayfalık bir iddianame" diye konuştu. Duruşmada iddianamenin bir kısmını dinleyebildiğini belirten Kaplan, "Ben sadece gizli dinleme gördüm, yalancı gizli tanıklar gördüm, muhabirlerin hazırladıkları haberlerin kendi aleyhlerine yapıldığını gördüm" diyerek iddianameyi eleştirdi. 12 Eylül sıkıyönetim döneminde ben basın davalarına giren bir ceza avukatıydım. O zaman 700 sene bin sene ceza veriyorlardı ama açıkça niçin verdiklerini söylüyorlardı. Burada yargının, adaletin itibarsızlaştırıldığını gördük. Koskoca dosyanın içinden gazeteci örgütlerine verilen ve hükümetin de kandırıldığı, yanlış yönlendirildiği sahte belgeler verildiğini gördüm. Bunların içinde benim yeğenim de yargılanıyor. Sadece onunla ilgili iddianame bölümünü dinlediğim zaman şunu gördüm: Çağdaş Kaplan benim yeğenim. 'Basından içerde değil' diyor Sayın Bakan veya başbakan yardımcısı. Diyor ki 'Bir işadamının kaldırılması, gaspı, sahte polis kimliği' diyor. Eğer böyle bir iddia varsa iddianamede olması lazımdı bu yok. Peki, hükümet, Adalet Bakanı, Başbakan bu yanlış bilgiyi veren memuru çıkarıp yargılamasa kendileri yargılanırlar. Ben açık söylüyorum" diye konuştu. Kaplan, "İlla cezalandıracağım kastıyla öyle bir gayret var ki en son bir nane daha çıktı ortaya. Kandil diye bir tabela. Bir resim. Ama o resmin Çağdaş'la yakından uzaktan ilgisi yok. Çıplak bir gözle birisi baktığı zaman asla bağdaştıramaz. Ama bu suç delili olarak dosyaya girmiş. İnsan muhalif basına bu kadar acımasız davranmaz. Darbeciler davranmadı, diktatörler davranmadı. AK Parti hükümetinin de davranmaması gerekir. Bu sahtekarlığı yapanı da eğer bulup çıkaramıyorlarsa inanın biz bulup çıkaracağız. Peşini bırakmayacağım. Derhal Özel Yetkili Mahkemeler kapatılmalı. Bu davaya devam edemezler. Bunun adı yargılama olmaz" şeklinde konuştu.
"BELİRLENMİŞ BİR TARİH YOK"
Başbakan'ın İmralıya gidecek heyetle ilgili sözlerinin sorulması üzerine Kaplan, "Sayın Başbakan'ın dediği gibidir. Herhangi önceden belirlenmiş bir tarih yok. Sayın Adalet Bakanı bu işlerle ilgili çalışmayı yapıyor. Önümüzdeki günlerde de bunla ilgili bir gelişme bekleyebiliriz. Tarih yok çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki günlerde bir gelişme bekliyoruz " diye cevap verdi.
"HERKESİN USLUBU, TARZI FARKLIDIR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur" şeklindeki açıklamalarıyla da ilgili Kaplan şu açıklamada bulundu: Herkesin uslubu, tarzı farklıdır. Şaşırmıyorum artık. Bir zamanlar 'Kürt sorunu vardır, benim sorunumdur' demişti. Bugün 'Yoktur benim Kürt kardeşlerimin sorunu var' diyor. Adı önemli değil ama 20 milyon üzerinde Kürdün yaşadığı Türkiye'de belli ki bir sorun var ki 30 yıldır çatışmalı bir süreç yaşıyoruz. Bunun boyutları siyasaldır, sosyaldır, kültürel, dildir, hukuksal yani bunun boyutları çok yönlü. Ve bütün dünyanın kabul ettiği ortada bir problem var. Bu problem de bir halkın haklarını kullanmamasından kaynaklanıyor. Yeni bir anayasa yapıyoruz. Eşitlik bu anayasanın temel direğini oluşturacak. Anayasal vatandaşlıkta eşitlik ve hakların kabulü. Bu Türkiye'nin önünü açabilir diye düşünüyoruz. Bu barış süreci örülebilir. Söylem farklılığımız vardır. Ama Sayın Başbakan illa yoktur diyorsa kendisinin eskiden yazdığı raporları okuyup gözden geçirmesinde yarar görüyorum. Hatırlatayım kendisine ne yazmıştı da ne oldu da ne değişti de bu güne gelindi. Bunun cevabını kendisi bulur diye düşünüyorum
FOTOĞRAFLI
Kaynak: DHA