Apo'dan Sakine'ye: Sahtekar, Terbiyesiz, Serseri...
Paris'te Fidan Doğan ve Leyla Söylemez ile birlikte kafasına 4 kurşun sıkılarak öldürülen PKK'nın kurucularından Sakine Cansız'ın Abdullah Öcalan ile arasının iyi olmadığı gelen bilgiler arasındaydı, ancak aralarını bozan konunun ne olduğu bilinmiyordu.
Paris'te Fidan Doğan ve Leyla Söylemez ile birlikte kafasına 4 kurşun sıkılarak öldürülen PKK'nın kurucularından Sakine Cansız'ın Abdullah Öcalan ile arasının iyi olmadığı gelen bilgiler arasındaydı, ancak aralarını bozan konunun ne olduğu bilinmiyordu. Bu durum "Temmuz Çözümlemeleri ve Talimatları" adlı bir kitaba yansıyor. Bir toplantıda Öcalan'a " terbiyesizlik yapma" diyen Sakine Cansız yaka paça toplantı alanında uzaklaştırılıyor.
APO, PANİĞE KAPILIR
Yer Bekaa Vadisi. 1991 yılında Selim Çürükkaya ve Sakine Cansız cezaevinden çıktıktan sonra Bekaa Vadisi'ne gitti. Vadide yaşananlar kitapta şöyle anlatılıyor:
" (...) Öcalan'ın vaizlerine inanmamış ve onun saldırılarına maruz kalınca, Bekaa'daki akademinin yönetiminde görevli olan Selim Çürükkaya'nın eşi Aysel, Selim ile Sakine'ye karşı kullanılır. Buna karşı Selim, Aysel'e "Seni bize karşı kullanıyor, eş ilişkilerini kullanarak bize b oyun eğdirmeye çalışma" der. Bu sözleri Diyarbakır cezaevinde itirafçı Bekaa'da ise komutan olan Mecit Gümüş duyar ve durumu Öcalan'a anlatır. Bu durum karşısında paniğe kapılan Öcalan ders platformuna gelir ve:
Öcalan: Halâ kendini sivri uç gibi dayatan tarzlar var mı?
Dr. Baran: Evet Başkanım, bunca çözümlemelere rağmen dayatmalar vardır.
Öcalan: Örneğin ne gibi?
Dr. Baran: Örneğin Selim arkadaş kendini dayatıyor.
ÖCALAN: "BURASI DİNGONUN AHIRI DEĞİL"
Öcalan: Dün sorunu temel esaslarıyla, mücadele ve insanlık esaslarına göre nasıl bir yaklaşım içinde olunması gerektiğini oldukça açık koymuştum; bunu anlamamak, bunun gereklerini yerine getirmemek alçaklıktır ve cezalandırılması gerekir. Burası dingonun ahırı değildir, herkes gelip 'böyle yaparız' desin. Sizin bunu bana getirmeniz bile suçtur. Sizi de onlarla birleştirir atarım. Ben hergün sorunlarınıza çözüm getirirken siz neler yapıyorsunuz? Zindan direnişçilerine yakışır tavırlar içinde olmanız gerekirken siz kendinizle oynuyorsunuz. Biraz saygılı olmayı bilin, saygılı olmayı öğreneceksiniz. Yoksa nefes aldırtmayız size, kendinize gelin. Dördü de suçludur, bunları buradan atacağız. Başka buna bulaşan var mı? Kim var başka? Size şimdilik söz hakkı yoktur. Başka bu sorunu körükleyen var mı? Tahmininize göre kendini böyle dayatan, alçakça provakatif bir ortamı geliştirmek isteyen var mı? Ben size şunu söyledim; dünyanın insanlık kitabında olmayan en büyük saygısızlığı yaşadım; tek bir saat iki kelime bile parti ortamına getirmedim. Nasıl siz bundan bir sonuç çıkarmadınız? Nasıl biraz saygılı olmayı bilmediniz? Nasıl rezilce, serserice bir yaklaşımın içinde halâ bulunuyorsunuz?
ÖCALAN'DAN SAKİNE'YE: "SAHTEKAR, SERSERİ, TERBİYESİZ"
Sakine oturduğu yerden ayağa kalktı: Abdullah arkadaş, çok ciddi konulardır bunlar.
Öcalan: Git dışarı!
Sakine: Söz hakkı istiyorum
Öcalan: Sahtekârlık yapma!
Sakine: Söz hakkı.
Öcalan: Sahtekârlık yapma, söz hakkı yoktur! Sahtekârları tecrit ediyoruz. Sizi üç-dört gün tecrite alıyoruz!
Bunları Sakine'nin yüzüne karşı söyleyen Öcalan, yönetimde komutan olarak görevli olan Medya'ya dönerek: Sen de sahtekârsın! Niye provakasyonu geliştirdin? Sahtekâr! Niye geliştirdin? Dünkü çözümleme yeterli miydi, değil miydi, anladın mı, anlamadın mı, niye saygısızlık yapıyorsun?
Sakine karşısında dikilerek: Konuşmak istiyorum, tamam ne yapıyorsanız yapın konuşmak istiyorum.
Öcalan: Serseri!
Sakine: Hayır bu şekilde hakaret edilemez. Terbiyesizlik etme
Öcalan: Gidersin bağlı olduklarına izah edersin.
Sakine: Ama Ko...
Öcalan : Defol ortamımızdan!
Sakine: Çok ciddi şey...
Öcalan: Dördünüz de; Selim, Aysel, Sakine, Cahide çıkın!
Öcalan'ın böyle bağırmasıyla yerlerinden fırlayan silahlı gerillalar, adından söz edilen kişilerin kollarından tutarak karga tulumba dışarı çıkardılar."
Paris'te Fidan Doğan ve Leyla Söylemez ile birlikte kafasına 4 kurşun sıkılarak öldürülen PKK'nın kurucularından Sakine Cansız'ın Abdullah Öcalan ile arasının iyi olmadığı gelen bilgiler arasındaydı, ancak aralarını bozan konunun ne olduğu bilinmiyordu.
Paris'te Fidan Doğan ve Leyla Söylemez ile birlikte kafasına 4 kurşun sıkılarak öldürülen PKK'nın kurucularından Sakine Cansız'ın Abdullah Öcalan ile arasının iyi olmadığı gelen bilgiler arasındaydı, ancak aralarını bozan konunun ne olduğu bilinmiyordu. Bu durum "Temmuz Çözümlemeleri ve Talimatları" adlı bir kitaba yansıyor. Bir toplantıda Öcalan'a " terbiyesizlik yapma" diyen Sakine Cansız yaka paça toplantı alanında uzaklaştırılıyor.
APO, PANİĞE KAPILIR
Yer Bekaa Vadisi. 1991 yılında Selim Çürükkaya ve Sakine Cansız cezaevinden çıktıktan sonra Bekaa Vadisi'ne gitti. Vadide yaşananlar kitapta şöyle anlatılıyor:
" (...) Öcalan'ın vaizlerine inanmamış ve onun saldırılarına maruz kalınca, Bekaa'daki akademinin yönetiminde görevli olan Selim Çürükkaya'nın eşi Aysel, Selim ile Sakine'ye karşı kullanılır. Buna karşı Selim, Aysel'e "Seni bize karşı kullanıyor, eş ilişkilerini kullanarak bize b oyun eğdirmeye çalışma" der. Bu sözleri Diyarbakır cezaevinde itirafçı Bekaa'da ise komutan olan Mecit Gümüş duyar ve durumu Öcalan'a anlatır. Bu durum karşısında paniğe kapılan Öcalan ders platformuna gelir ve:
Öcalan: Halâ kendini sivri uç gibi dayatan tarzlar var mı?
Dr. Baran: Evet Başkanım, bunca çözümlemelere rağmen dayatmalar vardır.
Öcalan: Örneğin ne gibi?
Dr. Baran: Örneğin Selim arkadaş kendini dayatıyor.
ÖCALAN: "BURASI DİNGONUN AHIRI DEĞİL"
Öcalan: Dün sorunu temel esaslarıyla, mücadele ve insanlık esaslarına göre nasıl bir yaklaşım içinde olunması gerektiğini oldukça açık koymuştum; bunu anlamamak, bunun gereklerini yerine getirmemek alçaklıktır ve cezalandırılması gerekir. Burası dingonun ahırı değildir, herkes gelip 'böyle yaparız' desin. Sizin bunu bana getirmeniz bile suçtur. Sizi de onlarla birleştirir atarım. Ben hergün sorunlarınıza çözüm getirirken siz neler yapıyorsunuz? Zindan direnişçilerine yakışır tavırlar içinde olmanız gerekirken siz kendinizle oynuyorsunuz. Biraz saygılı olmayı bilin, saygılı olmayı öğreneceksiniz. Yoksa nefes aldırtmayız size, kendinize gelin. Dördü de suçludur, bunları buradan atacağız. Başka buna bulaşan var mı? Kim var başka? Size şimdilik söz hakkı yoktur. Başka bu sorunu körükleyen var mı? Tahmininize göre kendini böyle dayatan, alçakça provakatif bir ortamı geliştirmek isteyen var mı? Ben size şunu söyledim; dünyanın insanlık kitabında olmayan en büyük saygısızlığı yaşadım; tek bir saat iki kelime bile parti ortamına getirmedim. Nasıl siz bundan bir sonuç çıkarmadınız? Nasıl biraz saygılı olmayı bilmediniz? Nasıl rezilce, serserice bir yaklaşımın içinde halâ bulunuyorsunuz?
ÖCALAN'DAN SAKİNE'YE: "SAHTEKAR, SERSERİ, TERBİYESİZ"
Sakine oturduğu yerden ayağa kalktı: Abdullah arkadaş, çok ciddi konulardır bunlar.
Öcalan: Git dışarı!
Sakine: Söz hakkı istiyorum
Öcalan: Sahtekârlık yapma!
Sakine: Söz hakkı.
Öcalan: Sahtekârlık yapma, söz hakkı yoktur! Sahtekârları tecrit ediyoruz. Sizi üç-dört gün tecrite alıyoruz!
Bunları Sakine'nin yüzüne karşı söyleyen Öcalan, yönetimde komutan olarak görevli olan Medya'ya dönerek: Sen de sahtekârsın! Niye provakasyonu geliştirdin? Sahtekâr! Niye geliştirdin? Dünkü çözümleme yeterli miydi, değil miydi, anladın mı, anlamadın mı, niye saygısızlık yapıyorsun?
Sakine karşısında dikilerek: Konuşmak istiyorum, tamam ne yapıyorsanız yapın konuşmak istiyorum.
Öcalan: Serseri!
Sakine: Hayır bu şekilde hakaret edilemez. Terbiyesizlik etme
Öcalan: Gidersin bağlı olduklarına izah edersin.
Sakine: Ama Ko...
Öcalan : Defol ortamımızdan!
Sakine: Çok ciddi şey...
Öcalan: Dördünüz de; Selim, Aysel, Sakine, Cahide çıkın!
Öcalan'ın böyle bağırmasıyla yerlerinden fırlayan silahlı gerillalar, adından söz edilen kişilerin kollarından tutarak karga tulumba dışarı çıkardılar."