Doç. Dr. Gıyasettin Aytaş 'Cemevi bir ibadethanedir' görüşünde. 'Camiyi cemevinin karşılığına koymak doğru değil' vurgusu yapan Aytaş oldukça ilginç bir öneri ortaya atıyor: 'Mekanları tekleştirmek yerine İslam çerçevesi içerisinde olan yapının hepsinde bir birleştirme olmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Caminin namaz kılınan yerinde namaz, başka bir mekanında da cem yapılabilecek şekilde örgütlenilebilir'
Satır arası...
Aleviliğin en önemli öğelerinden biri kuşkusuz cem törenleri. Bugün dernek ve vakıf statüsünde varlığını sürdüren cemevlerinin 'ibadethane' olarak tanınmaması Aleviler için önemli bir sorun kabul ediliyor. Çünkü bir şehir yerleşim yerinde imar planı oluştururken, ibadethanelere yer ayrılıyor ve Türkiye'de bugün sadece cami, mescit, kilise havra ve sinagog ibadethane kabul ediliyor. Ayrıca, bu kapsamdaki camilerin onarılması, elektrik ve su giderleri kamu tarafından karşılanıyor. Cemevleri ise bu haklardan yoksun. Cemevlerinin statüsüyle ilgili tartışmalara yakından bakmak için birbiriyle farklı düşünen iki uzmana kulak vereceğiz. Üzerinde konuştuğumuz Alevilik olunca, 'cem izlemeden olmaz' diye düşündüm ve İstanbul'da cemevi bulunan iki önemli merkezin kapısını çaldım. Size ilk olarak Karacaahmet Sultan Dergahı'nda bir perşembe günü izlediğim cemden izlenimlerimi aktaracağım. Yarın ise Şahkulu Sultan'dan izlenimlerim var.
Türkiye'de Alevilik üzerine ilk akademik çalışma 1987 yılında Gazi Üniversitesi'nde Türk Kültürü ve Hacı Bektaşi Veli Araştırma Merkezi bünyesinde başladı. Merkezin başında ise Doç. Dr. Gıyasettin Aytaş bulunuyor. Sünni kökenli bir akademisyen olan Aytaş'ın Alevilikle ilgili AKŞAM'a açıklamaları oldukça tartışılacak:
- Siz Aleviliği nasıl yorumluyorsunuz?
Alevilik kesinlikle İslam'ın içinde ve özündedir. Gerçek Aleviler, kendilerini asla İslam'ın dışında görmüyorlar. Kimi ideolojik guruplar, Aleviliği siyasi bir hareket olarak görme ve gösterme kaygısı içinde olanlar onu 'İslam dışı' gibi sunabiliyorlar. Alevilik başlı başına İslam'ın kendine özgü yorumlanma ve yaşama biçimidir. Bunun ötesi arayışların Alevilikle uzaktan yakından bir ilgisi söz konusu değildir.
TÜM DÜNYAYA ÖRNEK
- Cemevlerini nasıl tanımlıyorsunuz?
Aleviliğin olmazsa olmaz ibadetlerinden biri cemdir. Günümüzde cem yapılan mekanlara cemevi deniliyor. Cemler bir inanç uygulamasının yanında, toplumsal yaşamın kurallarının da işletildiği bir olgudur. Ceme giren birinin ikrar vermesi ve talip olmasının yanında, elinden, dilinden kimseye zarar vermemesi ve orada bulunanların da kendisinden razı olması gerekir. İşte bu durum sosyal yapı ile insan hak ve hukukunun korunmasında önemli bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bu, Avrupa ve bütün dünya toplumlarının örnek alabileceği bir oluşum. Bizim de bu yapıyı oradan odaklayıp, topluma hızla aktarmamız gerekir. Alevilikteki bu sosyal yapının arkasındaki inancın örtüşmesi de başka bir yerde yok.
ALTYAPI YETERSİZ
- Ne kastediyorsunuz?
Söz gelimi Sünni gelenekten birisi camiye gider, ibadetini yapar çıkar. Camideki insanın derdi nedir, bir sorunu var mı, onun kendisinde bir hakkı var mı, kendisiyle bir davası var mı, onu bilmez. Ama cemler farklı. Cemde herkes sorulur ve görülür. Onun için inançla sosyal yapının bu kadar örtüştüğü başka bir sistem yok. Fakat bu yapının günümüzde gerçek anlamda tam olarak işletilip işletilmediği konusunda endişelerim var. Aleviliğin şu andaki temel sorunu bu yapıyı sürdürebilecek bilgi altyapısının yetersiz olması.
- Nasıl sağlanabilir bu bilgi altyapısı?
Artık bu cem uygulamaları ile ilgili sözlü kültürle ilgili unsurların ayıklanıp, kaynaklara yönelmek gerekir. Yazılı kültür ile sözlü kültür arasındaki çizgiyi çok doğru yerden koymak gerekiyor. Alevi önce inancını yaşayacak ve bununla beraber ihtiyaçlar kendiliğinden gelecek.
- Bu noktada Diyanet cemevlerini 'ibadet yeri' olarak tanımadığı için sorun var ama...
Mesele ibadet yerinin adından çok ibadet ihtiyacıdır. Bence, ibadet ihtiyacını ibadet yerinin önüne geçirmemiz lazım. Diyelim ki, cemimizi yapacağımız bir mekana ihtiyacımız var ve bu mekan bize yetmiyorsa bu konuda destek aramalıyız. Konuya böyle yaklaşılınca, destekler alınabilinir. Gerektiğinde yerel yönetimler cem yapılacak mekanlar için yerler tahsis edebilir.
ASLA KARŞILAŞTIRMAMAK GEREK
- Mevcut yasa değişmeden de sorun çözülebilir diyorsunuz...
Tabii yapılabilir. Bir de camiyi cemevinin karşılığına koymak doğru değil.
- Cemevini ibadethane gördüğünüzü söylediniz. O zaman neden karşılığı görmek doğru değil?
İbadethanelerin ve ibadet merkezlerinin uygulama biçimlerini eskisi gibi düşünmek lazım. Mesela eskiden sosyal yapılar vardı. Camiler hem ibadethane hem de sosyal işlevi üstleniyordu. Mesela Karacaahmet Dergahı. O sosyal yapı içerisinde her şey yapılıyor. Gerekirse namaz da kılınabilir, cem de yapılabilir, diğer işlemler de yapılabilir. Aslında bizim mekanları tekleştirmek yerine İslam çerçevesi içerisinde olan yapının hepsinde bir birleştirme olmasının çok doğru olduğunu düşünüyorum. İsteyen gitsin namazını kılsın, isteyen cemini yapsın...
DEVLET DESTEK OLMALI
- Ama camiye gidip cem yapamazsınız...
Toplumun inanç ve uygulamalarında birlik ve bütünlük esas alındığında çözümler bulunabilinir. Önemli olan olumlu yaklaşım içinde olmak ve sorun çözmeye yaklaşmaktır. Gerektiğinde, öyle bir örgütlenirsiniz ki, gerekirse onun namaz kılınan yerde namaz, başka bir mekanında da cem yapabilir. Bu bir tercihtir.
- Yani camiler cem de yapılabilecek mekanlar olarak dizayn edilsin diyorsunuz, öyle mi?
Eğer insanların cemevine ve ceme ihtiyacı varsa o cemi yapabilecekleri mekanları oluşturmada devlet diğerlerine ne kadar oluyorsa destek olmalı. Ama birini diğeri ile karşılaştırmamak gerekir. Cemevi caminin, cami de cemevinin karşılığı değildir.
Alevilik Araştırmaları Merkezi Başkanı Ali Yıldırım: İslam dışı olduğumuz için cemevine gideriz
Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması için oldukça aktif mücadele veren Alevilik Araştırmaları Merkezi Başkanı Ali Yıldırım AKŞAM'a çarpıcı açıklamalar yaptı:
- Cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşması için uğraşıyorsunuz. Neler yaşandığını anlatır mısınız?
Biz 2004 yılında Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği'ni kurduk ve Çankaya'da halihazırda bir cemevi bulunmadığı için imar planında ibadethane olarak gösterilen yerin derneğimize verilmesini istedik. Normalde Çankaya Kaymakamı'na gidecek iş, önce valiye, ardından da İçişleri Bakanlığı'na gitti. O süreçte Diyanet'e görüş sordular ve şu yanıtı aldılar: 'İslam'da tek bir mabet var, o da cami ve mescittir. Eğer Alevilik İslam ise cami dışında bir ibadet merkezi düşünülemez'. Valilik de talebimizin karşılanmasının mümkün olmadığını söyledi.
Tabii biz bunu burada bırakmadık, idare mahkemesinde dava açtık ve bizim İslam içinde değerlendirilemeyeceğimizi söyledik.
- İslam dışında mı yani Alevilik?
Elbette. Diyanet'e ben de katılıyorum: 'İslamsanız camiye gideceksiniz!' Alevilik tümüyle İslam'ın dışında, bambaşka bir dindir. İslam'ın farklı yorumu olan dört mezhep de camiye gidiyor. Bu anlamda 'Biz bağımsız bir inancız' diyerek, idare mahkemesine dava açtık. Dava şu anda Danıştay İdare Davaları Genel Kurulu olan en üst yargı organının önünde bekliyor. Eğer olumlu bir karar çıkarsa, cemevleri ibadethane statüsünde kabul edilecek. Olumsuz çıkarsa AİHM'e gideceğiz. Ama ben asıl Alevi açılımını Danıştay'ın yapacağını düşünüyorum.
- Cemevlerinde 'Ya Allah, ya Ali, ya Muhammed' diyerek dua edilmesini nasıl açıklıyorsunuz peki?
Hz. Ali, Peygamberler, 12 İmamlar Aleviliğe 1500'lü yıllarda, Şah İsmail döneminde girmiş. Aleviliğin 1500'lerden önceki tarihinde Ali, Kerbela, 12 imamlar, Ehl-i Beyt gibi ritüelleri göremezsiniz. Cemevinin kendisinin İslam'la alakalı olmadığını Diyanet de, din bilginleri de söylüyor. Ben de onlarla aynı görüşteyim. Hz. Ali'nin Alevilikteki yeri nedir? Aleviliğe hangi düşünceyi, hangi ritüeli, Aleviliğin olmazsa olmazını katmıştır? Hiçbirini! Ali, Aleviliği İslam yapmaz! Alevi deyişlerine, şiirlerine baktığınız zaman, Ali'yi dünyayı yaratan, bütün evreni dizayn eden bir şahsiyet olarak görürsünüz.
- Yani Allah gibi mi görülüyor?
Tabii ki Ali'nin tanrısallığını gösteren bir sürü deyiş var. Bir de Alevilere Kur'an'a inanır mısınız dersiniz, 'Evet, inanırız' derler. 'Peki, niye gereklerini yapmıyorsunuz?' dersiniz, 'Çünkü bu Kuran'a inanmıyoruz. Bu Kuran tahrip edilmiş, gerçek değil' derler. Burada İslam'la İslam'ı aşma durumu söz konusudur. Bu kadar baskı görürseniz, kendinize İslam dersiniz ama yaptığınız hiçbir şeyin İslam'la hiç alakası olmaz! Aleviliğin durumu da budur. Alevi ritüellerinin hiçbirinin İslam kaynaklı bir yanı yoktur.
Karacaahmet Dergahı'nda semah ve zikir
İstanbul'daki Karacaahmet Sultan Dergahı'nda bir perşembe günü foto muhabiri arkadaşım Uygar Taylan ile beraber cem izledik. İçeride yaklaşık 70 kişi var. Haremlik-selamlık geleneği yok ama yine de kadınlar ve erkekler iki ayrı öbek halinde oturuyor. Cemevinde Hz. Ali gibi inanç önderlerinin yanı sıra Atatürk'ün de fotoğrafının olması dikkatimi çekiyor. Cemde hizmet görecek olan 12 kişi ortada yuvarlak bir şekilde oturuyor. Celal Çelik isimli Alevi dedesi hizmet sahiplerini meydana çağırıp, rızalık aldıktan sonra gülbenkler, düvazlar ve deyişler eşliğinde cem yürütüyor. Türkçe dualarla başlayan ibadet boyunca 5 kez secde ediliyor, 12 imam zikri yapılıyor. Bu sırada Celal Dede'nin 'Kızılbaşların namazı niyazı yok derler. Bizim namazımız zikir. Zikir dua etmektir' sözlerini işitiyoruz.
HÜZÜN VE GÖZYAŞI
Bir süre sonra Hz. Muhammed'in miraca çıkmasını temsilen yapılan 'miraçlama' ile çıplak ayakla semah dönülüyor. İtiraf edeyim ki, kimsenin televizyonlarda gördüğüm folklorik kıyafetler içinde olmamasına biraz şaşırıyorum. 'Yürü, yürü 12 imam aşkıyla' ezgileri eşliğinde semah dönülürken, salonda oldukça hüzünlü bir havanın hakim olduğunu anlıyoruz. Ardından Kerbela şehitleri anılıyor ve mersiyeler (ağıtlar) okunuyor. Bu süreçte salonu hıçkırıklar ve gözyaşları kaplıyor. Daha sonra birbirleriyle kucaklaşıp, cemi bitiriyorlar.
YARIN
- Başbakan'ın dindar nesil açıklaması Alevi camiada nasıl karşılandı?
- Cemevlerinde Atatürk yerine kimin fotoğrafının asılması isteniyor?
- Şahkulu Sultan Dergahı'ndan cem görüntüleri ve izlenimleri.
Satır arası...
Aleviliğin en önemli öğelerinden biri kuşkusuz cem törenleri. Bugün dernek ve vakıf statüsünde varlığını sürdüren cemevlerinin 'ibadethane' olarak tanınmaması Aleviler için önemli bir sorun kabul ediliyor. Çünkü bir şehir yerleşim yerinde imar planı oluştururken, ibadethanelere yer ayrılıyor ve Türkiye'de bugün sadece cami, mescit, kilise havra ve sinagog ibadethane kabul ediliyor. Ayrıca, bu kapsamdaki camilerin onarılması, elektrik ve su giderleri kamu tarafından karşılanıyor. Cemevleri ise bu haklardan yoksun. Cemevlerinin statüsüyle ilgili tartışmalara yakından bakmak için birbiriyle farklı düşünen iki uzmana kulak vereceğiz. Üzerinde konuştuğumuz Alevilik olunca, 'cem izlemeden olmaz' diye düşündüm ve İstanbul'da cemevi bulunan iki önemli merkezin kapısını çaldım. Size ilk olarak Karacaahmet Sultan Dergahı'nda bir perşembe günü izlediğim cemden izlenimlerimi aktaracağım. Yarın ise Şahkulu Sultan'dan izlenimlerim var.
Türkiye'de Alevilik üzerine ilk akademik çalışma 1987 yılında Gazi Üniversitesi'nde Türk Kültürü ve Hacı Bektaşi Veli Araştırma Merkezi bünyesinde başladı. Merkezin başında ise Doç. Dr. Gıyasettin Aytaş bulunuyor. Sünni kökenli bir akademisyen olan Aytaş'ın Alevilikle ilgili AKŞAM'a açıklamaları oldukça tartışılacak:
- Siz Aleviliği nasıl yorumluyorsunuz?
Alevilik kesinlikle İslam'ın içinde ve özündedir. Gerçek Aleviler, kendilerini asla İslam'ın dışında görmüyorlar. Kimi ideolojik guruplar, Aleviliği siyasi bir hareket olarak görme ve gösterme kaygısı içinde olanlar onu 'İslam dışı' gibi sunabiliyorlar. Alevilik başlı başına İslam'ın kendine özgü yorumlanma ve yaşama biçimidir. Bunun ötesi arayışların Alevilikle uzaktan yakından bir ilgisi söz konusu değildir.
TÜM DÜNYAYA ÖRNEK
- Cemevlerini nasıl tanımlıyorsunuz?
Aleviliğin olmazsa olmaz ibadetlerinden biri cemdir. Günümüzde cem yapılan mekanlara cemevi deniliyor. Cemler bir inanç uygulamasının yanında, toplumsal yaşamın kurallarının da işletildiği bir olgudur. Ceme giren birinin ikrar vermesi ve talip olmasının yanında, elinden, dilinden kimseye zarar vermemesi ve orada bulunanların da kendisinden razı olması gerekir. İşte bu durum sosyal yapı ile insan hak ve hukukunun korunmasında önemli bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bu, Avrupa ve bütün dünya toplumlarının örnek alabileceği bir oluşum. Bizim de bu yapıyı oradan odaklayıp, topluma hızla aktarmamız gerekir. Alevilikteki bu sosyal yapının arkasındaki inancın örtüşmesi de başka bir yerde yok.
ALTYAPI YETERSİZ
- Ne kastediyorsunuz?
Söz gelimi Sünni gelenekten birisi camiye gider, ibadetini yapar çıkar. Camideki insanın derdi nedir, bir sorunu var mı, onun kendisinde bir hakkı var mı, kendisiyle bir davası var mı, onu bilmez. Ama cemler farklı. Cemde herkes sorulur ve görülür. Onun için inançla sosyal yapının bu kadar örtüştüğü başka bir sistem yok. Fakat bu yapının günümüzde gerçek anlamda tam olarak işletilip işletilmediği konusunda endişelerim var. Aleviliğin şu andaki temel sorunu bu yapıyı sürdürebilecek bilgi altyapısının yetersiz olması.
- Nasıl sağlanabilir bu bilgi altyapısı?
Artık bu cem uygulamaları ile ilgili sözlü kültürle ilgili unsurların ayıklanıp, kaynaklara yönelmek gerekir. Yazılı kültür ile sözlü kültür arasındaki çizgiyi çok doğru yerden koymak gerekiyor. Alevi önce inancını yaşayacak ve bununla beraber ihtiyaçlar kendiliğinden gelecek.
- Bu noktada Diyanet cemevlerini 'ibadet yeri' olarak tanımadığı için sorun var ama...
Mesele ibadet yerinin adından çok ibadet ihtiyacıdır. Bence, ibadet ihtiyacını ibadet yerinin önüne geçirmemiz lazım. Diyelim ki, cemimizi yapacağımız bir mekana ihtiyacımız var ve bu mekan bize yetmiyorsa bu konuda destek aramalıyız. Konuya böyle yaklaşılınca, destekler alınabilinir. Gerektiğinde yerel yönetimler cem yapılacak mekanlar için yerler tahsis edebilir.
ASLA KARŞILAŞTIRMAMAK GEREK
- Mevcut yasa değişmeden de sorun çözülebilir diyorsunuz...
Tabii yapılabilir. Bir de camiyi cemevinin karşılığına koymak doğru değil.
- Cemevini ibadethane gördüğünüzü söylediniz. O zaman neden karşılığı görmek doğru değil?
İbadethanelerin ve ibadet merkezlerinin uygulama biçimlerini eskisi gibi düşünmek lazım. Mesela eskiden sosyal yapılar vardı. Camiler hem ibadethane hem de sosyal işlevi üstleniyordu. Mesela Karacaahmet Dergahı. O sosyal yapı içerisinde her şey yapılıyor. Gerekirse namaz da kılınabilir, cem de yapılabilir, diğer işlemler de yapılabilir. Aslında bizim mekanları tekleştirmek yerine İslam çerçevesi içerisinde olan yapının hepsinde bir birleştirme olmasının çok doğru olduğunu düşünüyorum. İsteyen gitsin namazını kılsın, isteyen cemini yapsın...
DEVLET DESTEK OLMALI
- Ama camiye gidip cem yapamazsınız...
Toplumun inanç ve uygulamalarında birlik ve bütünlük esas alındığında çözümler bulunabilinir. Önemli olan olumlu yaklaşım içinde olmak ve sorun çözmeye yaklaşmaktır. Gerektiğinde, öyle bir örgütlenirsiniz ki, gerekirse onun namaz kılınan yerde namaz, başka bir mekanında da cem yapabilir. Bu bir tercihtir.
- Yani camiler cem de yapılabilecek mekanlar olarak dizayn edilsin diyorsunuz, öyle mi?
Eğer insanların cemevine ve ceme ihtiyacı varsa o cemi yapabilecekleri mekanları oluşturmada devlet diğerlerine ne kadar oluyorsa destek olmalı. Ama birini diğeri ile karşılaştırmamak gerekir. Cemevi caminin, cami de cemevinin karşılığı değildir.
Alevilik Araştırmaları Merkezi Başkanı Ali Yıldırım: İslam dışı olduğumuz için cemevine gideriz
Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması için oldukça aktif mücadele veren Alevilik Araştırmaları Merkezi Başkanı Ali Yıldırım AKŞAM'a çarpıcı açıklamalar yaptı:
- Cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşması için uğraşıyorsunuz. Neler yaşandığını anlatır mısınız?
Biz 2004 yılında Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği'ni kurduk ve Çankaya'da halihazırda bir cemevi bulunmadığı için imar planında ibadethane olarak gösterilen yerin derneğimize verilmesini istedik. Normalde Çankaya Kaymakamı'na gidecek iş, önce valiye, ardından da İçişleri Bakanlığı'na gitti. O süreçte Diyanet'e görüş sordular ve şu yanıtı aldılar: 'İslam'da tek bir mabet var, o da cami ve mescittir. Eğer Alevilik İslam ise cami dışında bir ibadet merkezi düşünülemez'. Valilik de talebimizin karşılanmasının mümkün olmadığını söyledi.
Tabii biz bunu burada bırakmadık, idare mahkemesinde dava açtık ve bizim İslam içinde değerlendirilemeyeceğimizi söyledik.
- İslam dışında mı yani Alevilik?
Elbette. Diyanet'e ben de katılıyorum: 'İslamsanız camiye gideceksiniz!' Alevilik tümüyle İslam'ın dışında, bambaşka bir dindir. İslam'ın farklı yorumu olan dört mezhep de camiye gidiyor. Bu anlamda 'Biz bağımsız bir inancız' diyerek, idare mahkemesine dava açtık. Dava şu anda Danıştay İdare Davaları Genel Kurulu olan en üst yargı organının önünde bekliyor. Eğer olumlu bir karar çıkarsa, cemevleri ibadethane statüsünde kabul edilecek. Olumsuz çıkarsa AİHM'e gideceğiz. Ama ben asıl Alevi açılımını Danıştay'ın yapacağını düşünüyorum.
- Cemevlerinde 'Ya Allah, ya Ali, ya Muhammed' diyerek dua edilmesini nasıl açıklıyorsunuz peki?
Hz. Ali, Peygamberler, 12 İmamlar Aleviliğe 1500'lü yıllarda, Şah İsmail döneminde girmiş. Aleviliğin 1500'lerden önceki tarihinde Ali, Kerbela, 12 imamlar, Ehl-i Beyt gibi ritüelleri göremezsiniz. Cemevinin kendisinin İslam'la alakalı olmadığını Diyanet de, din bilginleri de söylüyor. Ben de onlarla aynı görüşteyim. Hz. Ali'nin Alevilikteki yeri nedir? Aleviliğe hangi düşünceyi, hangi ritüeli, Aleviliğin olmazsa olmazını katmıştır? Hiçbirini! Ali, Aleviliği İslam yapmaz! Alevi deyişlerine, şiirlerine baktığınız zaman, Ali'yi dünyayı yaratan, bütün evreni dizayn eden bir şahsiyet olarak görürsünüz.
- Yani Allah gibi mi görülüyor?
Tabii ki Ali'nin tanrısallığını gösteren bir sürü deyiş var. Bir de Alevilere Kur'an'a inanır mısınız dersiniz, 'Evet, inanırız' derler. 'Peki, niye gereklerini yapmıyorsunuz?' dersiniz, 'Çünkü bu Kuran'a inanmıyoruz. Bu Kuran tahrip edilmiş, gerçek değil' derler. Burada İslam'la İslam'ı aşma durumu söz konusudur. Bu kadar baskı görürseniz, kendinize İslam dersiniz ama yaptığınız hiçbir şeyin İslam'la hiç alakası olmaz! Aleviliğin durumu da budur. Alevi ritüellerinin hiçbirinin İslam kaynaklı bir yanı yoktur.
Karacaahmet Dergahı'nda semah ve zikir
İstanbul'daki Karacaahmet Sultan Dergahı'nda bir perşembe günü foto muhabiri arkadaşım Uygar Taylan ile beraber cem izledik. İçeride yaklaşık 70 kişi var. Haremlik-selamlık geleneği yok ama yine de kadınlar ve erkekler iki ayrı öbek halinde oturuyor. Cemevinde Hz. Ali gibi inanç önderlerinin yanı sıra Atatürk'ün de fotoğrafının olması dikkatimi çekiyor. Cemde hizmet görecek olan 12 kişi ortada yuvarlak bir şekilde oturuyor. Celal Çelik isimli Alevi dedesi hizmet sahiplerini meydana çağırıp, rızalık aldıktan sonra gülbenkler, düvazlar ve deyişler eşliğinde cem yürütüyor. Türkçe dualarla başlayan ibadet boyunca 5 kez secde ediliyor, 12 imam zikri yapılıyor. Bu sırada Celal Dede'nin 'Kızılbaşların namazı niyazı yok derler. Bizim namazımız zikir. Zikir dua etmektir' sözlerini işitiyoruz.
HÜZÜN VE GÖZYAŞI
Bir süre sonra Hz. Muhammed'in miraca çıkmasını temsilen yapılan 'miraçlama' ile çıplak ayakla semah dönülüyor. İtiraf edeyim ki, kimsenin televizyonlarda gördüğüm folklorik kıyafetler içinde olmamasına biraz şaşırıyorum. 'Yürü, yürü 12 imam aşkıyla' ezgileri eşliğinde semah dönülürken, salonda oldukça hüzünlü bir havanın hakim olduğunu anlıyoruz. Ardından Kerbela şehitleri anılıyor ve mersiyeler (ağıtlar) okunuyor. Bu süreçte salonu hıçkırıklar ve gözyaşları kaplıyor. Daha sonra birbirleriyle kucaklaşıp, cemi bitiriyorlar.
YARIN
- Başbakan'ın dindar nesil açıklaması Alevi camiada nasıl karşılandı?
- Cemevlerinde Atatürk yerine kimin fotoğrafının asılması isteniyor?
- Şahkulu Sultan Dergahı'ndan cem görüntüleri ve izlenimleri.