Umre ziyareti yüzde 50 arttı
Bu yıl sezonun ilk 2 ayında yaklaşık 205 bin 464 kişi umre yaptı. Buna göre, kutsal toprakları ziyaret eden kişi sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artış yaşandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve anlaşma yapılan acenteler aracılığıyla 2007 yılında 156 bin 709 kişi, 2008'de 192 bin 708, 2009'da 179 bin 980, 2010'da 287 bin 21, 2011'de ise 411 bin 498 kişi kutsal topraklara gitti.
Son 5 yılda umre yapan 1 milyon 227 bin 916 kişi arasında 10 bin 128 çocuk yer aldı.
Bu yıl 15 Şubat'ta başlayan umre sezonunda şu ana kadar 1068'i çocuk olmak üzere 205 bin 464 kişi kutsal topraklara giderek bu ibadeti yerine getirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na kutsal topraklara gitmek için kayıt yaptıran ve sırada bekleyen 14 bin 241 kişi bulunuyor.
Şu ana kadar 26 tur gerçekleştiren Diyanet İşleri Başkanlığı, ayrıca 126 acente ile protokol imzaladı.
En uzun süreli umre turu 20 gün, en kısası ise 7 gün şeklinde gerçekleştiriliyor.
Umreye giden kişilerin genel olarak yaş ortalaması 55-56 olurken, 2010 yılında 81 yaşın üstünde 1444'ü kadın ve 1030'u erkek olmak üzere 2474 kişi kutsal toprakları ziyaret etti.
-''Bir nevi ahiret provası yapılıyor''-
Yazar Mehmet Paksu, umrenin Kur'an-ı Kerim'de yer alan bir ibadet olduğunu, umrenin ''Allah'ın evinin ziyaret edilmesi'' anlamına geldiğini söyledi.
Paksu, Kabe'nin Allah'ın yer yüzüne koyduğu bir sembol olduğunu, umrenin hac gibi farz bir ibadet olmadığını belirtti.
Hac ibadetini yerine getirmenin belli bir zamanı olduğunu aktaran Paksu, umrenin ise belirli bir zamanı olmadığını, bunun her zaman yapılabileceğini kaydetti.
Paksu, umre ibadetinin de şartları bulunduğunu dile getirerek, ''Umrenin bir uygulama şekli vardır. Namaza, oruca niyet ettiğimiz gibi niyet ederiz. Bir nevi ahiret provası yapılıyor'' diye konuştu.
Çocukların umreye götürülmesinde bir sakınca olmadığını ifade eden Paksu, ''Çocuklar, ruhlarında ve kalplerinde kutsal mekanların manevi bir izi kalması için oraya götürülüyor, çocuklara farz olduğu için değil'' dedi.
-Umre fiyatları-
Paksu, umre ziyareti fiyatlarının arttığına işaret ederek, ''Eskiden umre ziyaretinin bedeli 500-600 avro civarındaydı. Şimdi umre turu 1000 avronun altında değil. Bunun nedeni, otel sayıları azaldı. Özellikle Mekke'de büyük bir yıkım var. Mescid-i Haram genişletiliyor. Bu nedenle oteller azaldı ve fiyatlar yükseldi. Otellerin sayısı gittikçe düşüyor, umreye giden insan sayısı çoğalıyor'' ifadelerini kullandı.
Umre ve hac ibadetinin Diyanet İşleri Başkanlığı kontrolünde gerçekleştirildiğini ifade eden Paksu, şunları kaydetti:
''Hac ve umre insan hayatının bir dönüm noktasıdır. Hac ve umre insanı değiştirir. Yepyeni bir insan olarak dönersiniz. Özellikle hac ibadetine dünyanın her ülkesinden insanlar gelir. Dolayısıyla bu İslami bir kongredir, Müslüman'ların tanışmasıdır, İslam kardeşliğinin buluşmasıdır ve insanların birbirine dua etmesidir. Bu ibadetlerin ihmalinin çok cezasını çektik. Özellikle 1911'den 1960'a kadar hac çok kesintili olmuştur. Hele hele 1923'ten 1950'ye kadar hac ve umre yasaktı. Rejim yasaklamıştı. Gidenler kaçak gitmişlerdi. O dönem hac ve umreye gitmek büyük bir suçtu. Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, serbest bırakılmış. O zaman insanlar yoğun olarak hac ve umreye gitmeye başlamış. İnsanlar umreye 1980'lı yıllardan sonra alıştı. Umre çok bilinmezdi. Özellikle Turgut Özal döneminde, İslami hizmetler arttı. 2000 yılından sonra hac ve umreye giden insan sayısında bir patlama oldu.''
Bu yıl sezonun ilk 2 ayında yaklaşık 205 bin 464 kişi umre yaptı. Buna göre, kutsal toprakları ziyaret eden kişi sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artış yaşandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve anlaşma yapılan acenteler aracılığıyla 2007 yılında 156 bin 709 kişi, 2008'de 192 bin 708, 2009'da 179 bin 980, 2010'da 287 bin 21, 2011'de ise 411 bin 498 kişi kutsal topraklara gitti.
Son 5 yılda umre yapan 1 milyon 227 bin 916 kişi arasında 10 bin 128 çocuk yer aldı.
Bu yıl 15 Şubat'ta başlayan umre sezonunda şu ana kadar 1068'i çocuk olmak üzere 205 bin 464 kişi kutsal topraklara giderek bu ibadeti yerine getirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na kutsal topraklara gitmek için kayıt yaptıran ve sırada bekleyen 14 bin 241 kişi bulunuyor.
Şu ana kadar 26 tur gerçekleştiren Diyanet İşleri Başkanlığı, ayrıca 126 acente ile protokol imzaladı.
En uzun süreli umre turu 20 gün, en kısası ise 7 gün şeklinde gerçekleştiriliyor.
Umreye giden kişilerin genel olarak yaş ortalaması 55-56 olurken, 2010 yılında 81 yaşın üstünde 1444'ü kadın ve 1030'u erkek olmak üzere 2474 kişi kutsal toprakları ziyaret etti.
-''Bir nevi ahiret provası yapılıyor''-
Yazar Mehmet Paksu, umrenin Kur'an-ı Kerim'de yer alan bir ibadet olduğunu, umrenin ''Allah'ın evinin ziyaret edilmesi'' anlamına geldiğini söyledi.
Paksu, Kabe'nin Allah'ın yer yüzüne koyduğu bir sembol olduğunu, umrenin hac gibi farz bir ibadet olmadığını belirtti.
Hac ibadetini yerine getirmenin belli bir zamanı olduğunu aktaran Paksu, umrenin ise belirli bir zamanı olmadığını, bunun her zaman yapılabileceğini kaydetti.
Paksu, umre ibadetinin de şartları bulunduğunu dile getirerek, ''Umrenin bir uygulama şekli vardır. Namaza, oruca niyet ettiğimiz gibi niyet ederiz. Bir nevi ahiret provası yapılıyor'' diye konuştu.
Çocukların umreye götürülmesinde bir sakınca olmadığını ifade eden Paksu, ''Çocuklar, ruhlarında ve kalplerinde kutsal mekanların manevi bir izi kalması için oraya götürülüyor, çocuklara farz olduğu için değil'' dedi.
-Umre fiyatları-
Paksu, umre ziyareti fiyatlarının arttığına işaret ederek, ''Eskiden umre ziyaretinin bedeli 500-600 avro civarındaydı. Şimdi umre turu 1000 avronun altında değil. Bunun nedeni, otel sayıları azaldı. Özellikle Mekke'de büyük bir yıkım var. Mescid-i Haram genişletiliyor. Bu nedenle oteller azaldı ve fiyatlar yükseldi. Otellerin sayısı gittikçe düşüyor, umreye giden insan sayısı çoğalıyor'' ifadelerini kullandı.
Umre ve hac ibadetinin Diyanet İşleri Başkanlığı kontrolünde gerçekleştirildiğini ifade eden Paksu, şunları kaydetti:
''Hac ve umre insan hayatının bir dönüm noktasıdır. Hac ve umre insanı değiştirir. Yepyeni bir insan olarak dönersiniz. Özellikle hac ibadetine dünyanın her ülkesinden insanlar gelir. Dolayısıyla bu İslami bir kongredir, Müslüman'ların tanışmasıdır, İslam kardeşliğinin buluşmasıdır ve insanların birbirine dua etmesidir. Bu ibadetlerin ihmalinin çok cezasını çektik. Özellikle 1911'den 1960'a kadar hac çok kesintili olmuştur. Hele hele 1923'ten 1950'ye kadar hac ve umre yasaktı. Rejim yasaklamıştı. Gidenler kaçak gitmişlerdi. O dönem hac ve umreye gitmek büyük bir suçtu. Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, serbest bırakılmış. O zaman insanlar yoğun olarak hac ve umreye gitmeye başlamış. İnsanlar umreye 1980'lı yıllardan sonra alıştı. Umre çok bilinmezdi. Özellikle Turgut Özal döneminde, İslami hizmetler arttı. 2000 yılından sonra hac ve umreye giden insan sayısında bir patlama oldu.''