Bir Sevda masalı bu!
Bir kitap okudum ki sevdaya saldı beni ve bana şunları söyletti:
Bir kitap okudum ki sevdaya saldı beni ve bana şunları söyletti:
Sevda; yaşandı mı İstanbul"da yaşanmalı! Sevginize sevgi katmalı her bir köşesi Boğaz"ın.
Sevgiliyle ilk göz göze gelme Üsküdar iskelesinde olmalı, hani sen vapurdan eve yetişmek için koştururken o unuttuğu gazetesini bayiden alırken gözler buluşmalı!
İlk yürüyüş Şemsi Paşa sahilinde olmalı. Martılar "bu aşkın sâdâbât yoludur" şarkısını söylemeli, deniz "sevdayla yol alın" markalı parfümünü üflemeli üstünüze...
Sohbetler Çamlıca"da derinleşmeli, ağaçların yaprakları sevgiler saçmalı, rüzgâr şefkat estirmeli, tepedeki gök kubbe "koskoca mirası/görkemli şehri" sardığı gibi sarmalı sevdanızı ve geleceğinizi. Şehrin keşmekeşinden bunalma serzenişlerinde "tepenin geniş ufku, derin oksijeni" sevdaya umut vermeli, can katmalı...
Müsahipzade Celal tiyatrosunda her ay bir oyuna gitmeli, "birazcık yakınlık" için! birazcık daha, biraz daha, biraz... Sevda dinamizmi sever, hep değişikliklerle coşsun ister. Burhan Felek spor salonunda yüzdürmeli sevdayı, arkadaki parkurda yürütmeli, terletmeli... Çinili ve Sokullu hamamlarında güzellik banyoları yapmalı...
Şiirle dolmalı içiniz her bir sokağında yürürken, "gönülleri bir edin, elleri kenetleyin, birlikte ilerleyin..." mesajları vermeli tüm şairler...
Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?
Keskin bir özdeyişle hayal-ettiren nedir,
Bir devre varsa insanın ömründe en iyi,
Ey sevgi anladım bu uzaktan sada ile,
Ömrün yegane lezzetidir hatıran bil
Yahya Kemal/Hatırlatan
O teklif ille de olmazsa olmaz, kız kulesinde olmalı, kız kulesinin tepesinde, gece 12"yi vurmadan, yıldızlar dökülmeden, gemiler kaybolmadan... Ki çalsın gemiler, tekneler sirenlerini sen evet demeden; anlamalı sevgili, bütün dünya onaylıyor bu sevgiyi...
Dünyanın en görkemli kır düğünü mekânı Fethi Paşa korusunda olmalı evlilik töreni, boğaz köprüsünün muhteşem göründüğü kat kat piknik alanında... Hani o ilk şiiri okuduğun ağacın altına kurulmalı orkestra... Carmen Operasında ki gibi cıvıl cıvıl olmalı her yer, her köşede başka müzik; Selamsız"dan gelen bizim çalgıcı çocuklar, Üsküdar Musiki Derneğinin ustaları, Ünalan"nın rapçileri, Karacaahmet"in sazcıları... her renk her müzik, işte zenginlerin zengininin düğünü bu! Romantizm, neşe, samimiyet... İyiliğin sevgiyle buluştuğu zamanlar...
Balayı; Beylerbeyi Sarayında olmalı, deniz suyu vurmalı ayağınızın bastığın yerlere...
Boğazın her köşesinde başka bir balık yemeli, Çengelköy"deki fırın kapanmadan sabah için yapılan sıcacık ekmekleri kapmalı gece yarısı, Kuzguncuk"taki özenli kafeteryaların mor ya da nefti yeşil klasik kanepelerinde soluklanmalı... Çin porselenlerinde sunulan kahvenin tadında da kimi zaman bir film, kimi zaman bir masal, çoğu zaman da şiir var gibi gelmeli...
Salacak"tan İstanbul siluetine bakmalı, görkemli Topkapı Sarayı"nın en güzel göründüğü bu yerin kıymetini bilmeli...
Sevdalıları bir ömür boyu "sevgiyle" bağlayacak o ilk bebek sesi; Zeynep Kâmil hastanesinin koridorlarında yankılanmalı. Yeni bir sevda başlamalı...
Mesire yerlerinden korularına, alışveriş merkezlerinden belediye çarşısına balık pazarına, bin bir lezzet sahil restoranlarından mahalle kahvelerine, kültür merkezlerinden konser salonlarına, spor salonlarından yürüyüş parkurları ve parklarına, camilerinden medreselerine, el sanatları sergilerine, sahillerinden tepelerine... Ne zengin ne seçenekli bir kent, ne zengin bir kültürdür ki İstanbul; sevdaları çoğaltan bir hayat yaşattırır fark edebilenlere.
Bir kitap okudum ki sevdaya saldı beni ve bana şunları söyletti...
Ahmet Emre Bilgili"nin editörlüğünde hazırlanan Şehir ve Kültür -;İstanbul tam bir başucu kitabı niteliğinde. A. Haluk Dursun"dan Artun Ünsal"a, Beşir Ayvazoğlu"ndan Doğan Hızlan"a, Hikmet Barutçugil"den İlber Ortaylı"ya, İskender Pala"dan Korkut Tuna"ya, Murat Belge"den Sinan Genim"e kendi alanının en iyileri İstanbul"u tarifsiz kelimelerle anlatmışlar!
Tıpkı benim gibi bu masal şehri öğrenme, anlama, tarihinin ve kültürünün gelecek nesillere aktarabilme kaygısı içerisinde olanlara Profil Yayınları"nın tablasında ikram edilen Şehir ve Kültür-İstanbul adlı eser, İstanbul"da yaşarken İstanbul"u yaşamayı ihmal etmeyelim mesajının en çarpıcı ve kalıcı örneği.
Kitapla ilgili teknik bilgileri görmek için bu linki kullanabilirsiniz
Bir kitap okudum ki sevdaya saldı beni ve bana şunları söyletti:
Bir kitap okudum ki sevdaya saldı beni ve bana şunları söyletti:
Sevda; yaşandı mı İstanbul"da yaşanmalı! Sevginize sevgi katmalı her bir köşesi Boğaz"ın.
Sevgiliyle ilk göz göze gelme Üsküdar iskelesinde olmalı, hani sen vapurdan eve yetişmek için koştururken o unuttuğu gazetesini bayiden alırken gözler buluşmalı!
İlk yürüyüş Şemsi Paşa sahilinde olmalı. Martılar "bu aşkın sâdâbât yoludur" şarkısını söylemeli, deniz "sevdayla yol alın" markalı parfümünü üflemeli üstünüze...
Sohbetler Çamlıca"da derinleşmeli, ağaçların yaprakları sevgiler saçmalı, rüzgâr şefkat estirmeli, tepedeki gök kubbe "koskoca mirası/görkemli şehri" sardığı gibi sarmalı sevdanızı ve geleceğinizi. Şehrin keşmekeşinden bunalma serzenişlerinde "tepenin geniş ufku, derin oksijeni" sevdaya umut vermeli, can katmalı...
Müsahipzade Celal tiyatrosunda her ay bir oyuna gitmeli, "birazcık yakınlık" için! birazcık daha, biraz daha, biraz... Sevda dinamizmi sever, hep değişikliklerle coşsun ister. Burhan Felek spor salonunda yüzdürmeli sevdayı, arkadaki parkurda yürütmeli, terletmeli... Çinili ve Sokullu hamamlarında güzellik banyoları yapmalı...
Şiirle dolmalı içiniz her bir sokağında yürürken, "gönülleri bir edin, elleri kenetleyin, birlikte ilerleyin..." mesajları vermeli tüm şairler...
Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?
Keskin bir özdeyişle hayal-ettiren nedir,
Bir devre varsa insanın ömründe en iyi,
Ey sevgi anladım bu uzaktan sada ile,
Ömrün yegane lezzetidir hatıran bil
Yahya Kemal/Hatırlatan
O teklif ille de olmazsa olmaz, kız kulesinde olmalı, kız kulesinin tepesinde, gece 12"yi vurmadan, yıldızlar dökülmeden, gemiler kaybolmadan... Ki çalsın gemiler, tekneler sirenlerini sen evet demeden; anlamalı sevgili, bütün dünya onaylıyor bu sevgiyi...
Dünyanın en görkemli kır düğünü mekânı Fethi Paşa korusunda olmalı evlilik töreni, boğaz köprüsünün muhteşem göründüğü kat kat piknik alanında... Hani o ilk şiiri okuduğun ağacın altına kurulmalı orkestra... Carmen Operasında ki gibi cıvıl cıvıl olmalı her yer, her köşede başka müzik; Selamsız"dan gelen bizim çalgıcı çocuklar, Üsküdar Musiki Derneğinin ustaları, Ünalan"nın rapçileri, Karacaahmet"in sazcıları... her renk her müzik, işte zenginlerin zengininin düğünü bu! Romantizm, neşe, samimiyet... İyiliğin sevgiyle buluştuğu zamanlar...
Balayı; Beylerbeyi Sarayında olmalı, deniz suyu vurmalı ayağınızın bastığın yerlere...
Boğazın her köşesinde başka bir balık yemeli, Çengelköy"deki fırın kapanmadan sabah için yapılan sıcacık ekmekleri kapmalı gece yarısı, Kuzguncuk"taki özenli kafeteryaların mor ya da nefti yeşil klasik kanepelerinde soluklanmalı... Çin porselenlerinde sunulan kahvenin tadında da kimi zaman bir film, kimi zaman bir masal, çoğu zaman da şiir var gibi gelmeli...
Salacak"tan İstanbul siluetine bakmalı, görkemli Topkapı Sarayı"nın en güzel göründüğü bu yerin kıymetini bilmeli...
Sevdalıları bir ömür boyu "sevgiyle" bağlayacak o ilk bebek sesi; Zeynep Kâmil hastanesinin koridorlarında yankılanmalı. Yeni bir sevda başlamalı...
Mesire yerlerinden korularına, alışveriş merkezlerinden belediye çarşısına balık pazarına, bin bir lezzet sahil restoranlarından mahalle kahvelerine, kültür merkezlerinden konser salonlarına, spor salonlarından yürüyüş parkurları ve parklarına, camilerinden medreselerine, el sanatları sergilerine, sahillerinden tepelerine... Ne zengin ne seçenekli bir kent, ne zengin bir kültürdür ki İstanbul; sevdaları çoğaltan bir hayat yaşattırır fark edebilenlere.
Bir kitap okudum ki sevdaya saldı beni ve bana şunları söyletti...
Ahmet Emre Bilgili"nin editörlüğünde hazırlanan Şehir ve Kültür -;İstanbul tam bir başucu kitabı niteliğinde. A. Haluk Dursun"dan Artun Ünsal"a, Beşir Ayvazoğlu"ndan Doğan Hızlan"a, Hikmet Barutçugil"den İlber Ortaylı"ya, İskender Pala"dan Korkut Tuna"ya, Murat Belge"den Sinan Genim"e kendi alanının en iyileri İstanbul"u tarifsiz kelimelerle anlatmışlar!
Tıpkı benim gibi bu masal şehri öğrenme, anlama, tarihinin ve kültürünün gelecek nesillere aktarabilme kaygısı içerisinde olanlara Profil Yayınları"nın tablasında ikram edilen Şehir ve Kültür-İstanbul adlı eser, İstanbul"da yaşarken İstanbul"u yaşamayı ihmal etmeyelim mesajının en çarpıcı ve kalıcı örneği.
Kitapla ilgili teknik bilgileri görmek için bu linki kullanabilirsiniz