Yurtdışında ilk defa Suriye'de gerçekleştirilen ve Bediüzzaman Said Nursi'nin İslam dünyası tasavvuru ve Hutbe-i Şemi'ye'nin değerlendirildiği kongrede düşünür, yazar ve akademisyenler fikirlerini değerlendirdi.
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından organize edilen Risale-i Nur Kongresi Suriye'nin başkenti Şam'da toplandı. Bediüzzaman Said Nursi'nin Şam'da bulunan Emevi Camisi'nde okuduğu meşhur Hutbe-i Şamiye'nin yüzüncü yılı dolayısıyla gerçekleştirilen kongreye, Ahmet Taşgetiren, Mustafa Özcan, Doğu Ergil, Prof. Bünyamin Duran, Mustafa Akyol gibi 60 kişilik yazar akademisyen ve düşünwı katıldı.
Yurtdışında ilk defa Suriye'de gerçekleştirilen ve Bediüzzaman Said Nursi'nin İslam dünyası tasavvuru ve Hutbe-i Şemi'ye'nin değerlendirildiği kongrede düşünür, yazar ve akademisyenler fikirlerini değerlendirdi. Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin 1911 yılında Emevi Camisi minberinden 10 bin kişiye irad etiği hutbede üzerinde durduğu, "ümit, doğruluk, muhabbet, uhuvvet, hürriyet, hamiyet" gibi değerler oluşturulan 6 grup tarafından ayrı ayrı ele alınarak günümüze yansımaları masaya yatırıldı.
Ebla Şam Otel'de gerçekleştirilen Kongre'de yapılan çalıştayların ardından bir sonuç bildirgesi ve deklarasyon yayınlanacak. Sonuç bildirgesi ardından 27 Mart tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde yapılacak program ile kamu oyu ile paylaşılacak.
Yazar Mustafa Özcan, Hutbe-i Şamiye'nin irad edilmesinin yüzüncü yılında hutbenin günümüzde anlaşılması bağlamında ele aldıklarını söyledi. Yazar Özcan, "Aslında çok manidar. Üstadın hutbeyi okumasından yüz yıl sonra İslam dünyası kaynama halinde. Kanaatime göre İslam dünyasını, Arap dünyasını 21. yüzyıla taşıyacak bir hareket dalgasıdır. Bu aslında Üstadın da müjdesidir." diye konuştu.
Bölgedeki gelişmelerin Hicri 4. yüzyıla denk geldiğini ifade eden Özcan, "Peygamber Efendimiz üç asrı hayırlı asır olarak değerlendirdiğini ifade ederek, bu asırları saadet, tabiin ve tebei tabiin asırları olarak adlandırıyor. Kanaatim şudur ki Efendimizden (sav)'den sonra Hilafet dönemi ardından emirlikler dönemi daha sonra 'mülük cebabire' (otokratik ve totaliter) rejimler yaşandı. Şimdi bunları aşıyoruz. Yeniden asrı saadet esas alınacak yeni bir döneme gidiyoruz. Tüm bunların Hutbe-i Şamiye'den 100 yıl sonra gerçekleşmesi çok manidar." değerlendirmesinde bulundu.
Ahmet Taşgetiren ise Hutbe-i Şamiye"de Bediüzzaman"ın İslam dünyasının Batı karşısında neden Ortaçağ şartlarında kaldığını bir anlamda mahrumiyet içinde kaldığını tahlil ediyor ve bunun sebeplerini tespit ettiğini belirtti. Sonra da tedavi yollarını çarelerini anlattığını belirten Taşgetiren, "Bediüzzaman bundan yüzyıl önce bunu yapıyor. Biz bundan yüz yıl sonra biz burada komisyonlar halinde bu konuyu değerlendirdik. Yüzyıl sonra da üstadın mesajlarının hala geçerli olduğunu hem İslam dünyası hem de küresel anlamda geçerli olduğunu ortaya koyuyor." şeklinde konuştu.
Hutbe-i Şamiye"de Bediüzzaman"nın bir yandan insani değerleri bir yandan insanın öz mayasını kaybettiğini, Yaratan'la ilişkilerinin bozulduğunu, bunun da bir anlamda kıyamete doğru bir yürüyüş olduğunu ifade ettiğine dikkat çeken Taşgetiren, "Yani insan yeniden silkinmeli diyor. Benim bulunduğum masam muhabbeti değerlendirdi. İnsanoğlu öyle bir noktaya geldi ki düşmanlığa muhabbet besliyor. Muhabbete muhabbet olması gerekirken, adavete adaveti de bırakmış adavet ve muhabbet neredeyse iç içe geçmiş. Üstad bu bir hastalıktır diyor. Küresel anlamda sevgisizlik konusu günümüzde de var. Yüzyıl içerisinde yaşananlara baktığımızda insanlık bir birini boğazladığını görüyoruz. Bu bu güne kadar da devam ediyor. Maalesef. Şimdi yeniden muhabbetin seslendirilmesi gerekiyor. Bu da İslam"da var." diye konuştu.