Balyoz darbe planı iddialarını teyit eden askerî hukukçulara ait ses kayıtları, konuyla ilgili askerî bilirkişinin hazırladığı raporu yeniden gündeme getirdi. Askeri bilirkişiye göre; "Balyoz darbe planı, seminer değil"
Serkan Sağlam- Büşra Erdal'ın haberi
1. Ordu Askerî Başsavcısı Bülent Münger'le birlikte 5 askerî hukukçuya ait olduğu ileri sürülen kayıtlarda, askerî bilirkişinin yaptığı çalışmanın öneminden bahsediliyordu.
1. Ordu Başsavcısı'nın talebi üzerine Balyoz planı ile ilgili inceleme yapan askerî Bilirkişi Kurmay Pilot Binbaşı Ahmet Erdoğan'a ait inceleme raporu ortaya çıktı. Rapor, 'seminer' tartışmalarına son noktayı koyacak bilgiler içeriyor. Askerî bilirkişi, sonuç bölümünde Balyoz Güvenlik Harekât Planı'nın sıkıyönetim uygulama esaslarının ötesinde tedbir ve faaliyetleri içerdiğini belirtiyor. Planın hükümeti devirip devlet idaresine el koymayı öngördüğüne dikkat çekiyor: "Nitekim seminer uygulama emri ile seminer sonuç raporunda yazılan maksatların bile tamamen farklı olduğu tespit edilmiştir."
'Balyoz'un bir darbe planı, ele geçirilen CD'lerin de gerçek olduğuna dair önceki gün internete düşen ses kaydında askeri bir bilirkişi raporundan bahsediliyordu. Askeri 5 hukukçuya ait olduğu iddia edilen ses kaydında, bir binbaşının, hazırladığı bilirkişi raporunda Balyoz'u tam anlamıyla bir darbe planı olarak tanımladığı aktarılıyordu. Askeri savcılığın talebi üzerine Balyoz belgeleriyle ilgili inceleme yapan bilirkişinin Kurmay Pilot Binbaşı Ahmet Erdoğan olduğu öğrenildi. Erdoğan'a ait inceleme raporunda çarpıcı tespitler yer alıyor. Raporda, bir takdimde bazı siyasetçilerin fotoğraflarının kullanıldığı ve silahlı kuvvetlerin yetki alanı dışına çıkan konuşmalara rastlanıldığı hatırlatılıyor. Şu ifadelere yer veriliyor: "Ast birliklerin alternatif harekat planlarına ait çalışmalara daha fazla ağırlık vermeleri nedeniyle kolordu plan tatbikatlarının ve ordu plan seminerinin başlangıçta konulan maksatlardan uzaklaştığı, nitekim seminer uygulama emri ile seminer sonuç raporunda yazılan maksatların bile tamamen farklı olduğu tespit edilmiştir."
Askeri bilirkişinin hazırladığı inceleme raporu 22 Şubat 2010 tarihini taşıyor. Raporda, Balyoz planı doğrultusunda hazırlanan çeşitli planların gizlilik derecesi yüksek şekilde yürütüldüğü anlatılıyor. Binbaşı seviyesindeki bilirkişi, 1'inci Ordu Komutanlığı'nın plan seminerinden önce sınırlı sayıda birlik ve personelin bilgisi dahilinde 'Balyoz Güvenlik Harekat Planı' adında ayrı bir plan hazırlandığı tespitinde bulunuyor. Bu plan Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından 2002 yılının Aralık ayında hazırlanmış. Raporda, bu planın kaynağı olarak, kirli planda yer alan, "Balyoz Güvenlik Harekat Planı'nda 28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve 2002 seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi nedeniyle Balyoz Komutanlığı'nın İç Hizmet Kanunu'nun kendisine verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni koruma ve kollama görevinin gereği olarak bu planın hazırlandığı ifade edilmektedir." ifadeleri gösteriliyor.
Askeri bilirkişinin tespitlerine göre; 1. Ordu Komutanlığı'ndan Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na (KKK) gönderilen 12 Aralık 2002 tarihli yazıda 'irticai unsurlara ilişkin' çalışmaların Plan Semineri'nde kullanılacağı belirtiliyor. KKK'nın 3 Ocak 2003 tarihli cevabi yazısında ise "OEYTS" olarak anılan irticai unsurlara ilişkin plan seminerinin ileride belirlenecek başka bir tarihte kullanılması isteniyor. Buna rağmen söz konusu plan, 17 Mart 2003'teki plan seminerinde kullanılmış. Bu durum komutanlıktan da gizlenmiş. Raporda, Balyoz Komutanlığı'nın amacı 'demokrasinin tamamı ile askıya alınması da dahil olmak üzere nihai amaç olan irticai yapılanmanın tek bir ferdi kalmayacak ve bir daha hortlayamayacak şekilde ortadan kaldırılması' şeklinde anlatılıyor. Bilirkişi Balyoz ekibinin almayı düşündüğü tedbirleri de şu şekilde sıralıyor: "TSK bünyesinde dost ve müzahir unsurlar dışında kalan özellikle yüksek rütbeli personel kontrol altında tutulacak, TSK'nın müzahir eleman temini konusunda ÇYDD, ADD, TGB'den devam edilecek. TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlar basın yayın faaliyetleri ve sosyal sorumluluk projeleri yakından takip edilecek. Aleyhte yapılan her türlü propaganda ve yasal düzenleme girişimlerinde muhalefet partileri ile koordineli fikir ve eylem birliği içerisinde hareket edilecek."
Rapora göre darbe planının 4 aşamada uygulamaya geçirilmesi öngörülmüş. Bu aşamalar, "Hazırlık, harekat ortamının şekillendirilmesi, icra ve yeniden yapılandırma safhası" olarak sıralanıyor. Raporda bu safhalar şöyle açıklanıyor:
Hazırlık safhası: 'Gizli' gizlilik derecesinde ve özel seçilmiş sınırlı sayıda personelin katılımıyla icra edilecek bir plan seminerinde denenmesi, müzakere edilmesi.
Harekat ortamının şekillendirilmesi: Hassasiyet arz eden şehirlerde iltisaklı kişilerin sevk ve idare ettiği halka yönelik eylemler yapılması, ekonomik operasyonlar ile ülkenin darboğaza sokulması, AKP hükümetine yönelik büyük çapta gösteriler organize edilmesi
İcra safhası: PKK ve El Kaide'nin İstanbul'da gerçekleştireceği eşzamanlı büyük eylemlerin ardından toplumsal gösterilerle olağanüstü hal ilan edilmesi ve sonrasında da sıkıyönetim ilan edilecek. İrticai faaliyetlerde yer aldığı tespit edilenlerin Özel Görevli Toplama Timleri tarafından gözaltına alınarak sorgulama timlerine teslim edilmesi
Yeniden yapılandırma: TSK'nın kategorilendirilmiş personelden tamamen arındırılması, AKP hükümetinin yerine planlanan hükümet ve bürokratik kadroların görevi devralması, Türkçe ezan dahil tüm ulusal değerimiz hayata geçirilerek Arap ve Kürt unsurların Türk kültürüne verdikleri zararların telafi edilmesi planlanmıştır.
Kuvvet komutanları katılmayınca seminer tarihi değiştirilmiş
'Balyoz' darbe planı davasının bir numaralı sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, savunmasına üçüncü gün de devam etti. 5-7 Mart 2003'te yapılan seminere 162 askerin katıldığını ancak sadece 48'inin sanık olduğunu söyledi. 12 Aralık 2002 tarihli plan semineri yazısını Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na sunduklarını hatırlatan Doğan, eğer burada tehlikeli bir durum olsa kendilerine bildirileceğini söyledi. Kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı'nın seminere katılamayacağının 21 Şubat 2003'te belli olduğunu söyleyen Doğan, bu tarihe kadar '4-6 Mart 2003' olarak belirlenen seminerin tarihinin bundan sonra '5-7 Mart 2003' olarak değiştirildiğini kaydetti. Şehir dışından gelen askerlerin hafta sonlarını İstanbul'da geçirmelerini sağlamak için tarih değişikliğine gittiklerini söyledi. 3 günlük seminerin toplam 12 saat ses kaydı bulunduğunu ve bunlar dışında farklı konuşmalar geçmediğini savundu. Davaya konu olan seminerde yaptığı konuşmanın montajlandığını savundu. 1. Ordu Askeri Başsavcısı Albay Bülent Münger'in de duruşmaya çağrılmasını talep eden Doğan, internette bulunan ses kaydını hatırlatarak, "Bu, birileri hakkında dedikodu yapıldığını gösteriyor. Kendisinin sorguya çekilmesini istiyorum.'' dedi. Seminerde belirli sınırlar içinde, belirli konularda siyasi partilerle ilgili de konuştuğunu belirtti. Mahkeme Başkanı, yorulduğunu belirten Doğan'ın savunmasının sonuç kısmına bugün devam etmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
ZAMAN