Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) haberleşme ve özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, yargıyı etkilemeye teşebbüs suçları için öngörülen cezalar yeniden düzenleniyor.
TCK'da bazı değişiklikler yapılmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Tasarıyla TCK'nın ''Haberleşmenin gizliliğini ihlal'' başlıklı maddesi yeniden düzenlenerek, bu suç için verilecek cezalar artırılıyor. Buna göre, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlalinde öngörülen ceza, yarı oranında yükseltilerek ''1 yıldan 3 yıla kadar'' şeklinde düzenleniyor; bu gizlilik ihlali, haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse ceza bir kat artacak.
Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse için öngörülen 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası da ''2 yıldan 5 yıla kadar'' olarak yeniden belirleniyor.
Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın ifşa eden kişiye verilecek hapis cezası da yarı oranında artırılarak, ''1 yıldan 3 yıla kadar'' şeklinde düzenleniyor. Bu kapsamda, ''Diğer tarafın rızası olmaksızın'' ifşa edilmesine ilişkin düzenlemeye de bunun ''hukuka aykırı'' olması esası getiriliyor. Tasarıyla, ''Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması halinde cezanın yarı oranında artırılması''na ilişkin hüküm yasa metninden çıkarılıyor.
Tasarı kapsamında ''Kişiler arasında aleni olmayan konuşmaların taraflardan birinin rıza olmadan dinleyen veya bunları kaydeden''ler için öngörülen ''2 aydan 6 aya kadar hapis cezası ''2 yıldan 5 yıla'' yükseltiliyor. Bu kayıt işlemi aleni olmayan bir söyleşiye katılmak suretiyle ve tarafların rızası olmadan yapılmış ise hapis cezası ''6 aydan 3 yıla kadar'' uygulanacak. Kişilerin aleni olmayan konuşmalarının kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı şekilde ifşa eden kişi ise ''5 yıla kadar hapis ve 4 bin güne kadar adli para cezası'' ile cezalandırılacak.
TCK'nın, ''Özel hayatın gizliliğini ihlal'' suçu için öngörülen 6 ay-3 yıl arasındaki hapis cezası 1-3 yıl şeklinde uygulanacak. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde verilecek cezalar bir kat artırılacak. Değişiklikle görüntü ve seslerin ''Hukuka aykırı olarak'' ifşa edilmesi hükmü getiriliyor.
-ŞİKAYET HAKKINI KULLANMA-
Tasarıda, TCK'nın ''Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar''ın soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması kuralı korunuyor. Ancak, bu suçların işlendiği izlenimini veren bir durumun varlığını öğrenen Cumhuriyet Savcısı, ''Mağduru çağırarak şikayet hakkını kullanıp kullanmayacağını'' soracak.
''Haberleşmenin gizliliğini ihlal'', ''Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması'' ile ''Özel hayatın gizliliğini ihlal'' suçlarına konu bilgilerin ifşa edildikten sonra ''Haber verme sınırları aşılmaksızın'' haber yapılması suç oluşturmayacak. Ancak, bunun için söz konusu suçların işlenmesine iştirak edilmemesi gerekecek.
-YARGIYI ETKİLEMEYE TEŞEBBÜS-
Tasarıyla TCK'nın ''Yargı görevi yapanı etkileme'' başlığı ''Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs'' şeklinde değiştirilerek, buna ilişkin cezalar yeniden düzenleniyor.
Buna göre, ''Görülen dava veya yapılan bir soruşturmada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi'', 2 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Yürürlükteki düzenlemede bu ceza ''6 aydan 2 yıla'' kadar şeklinde yer alıyor.
Bu suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması durumunda verilecek hapis cezası yarı oranında artırılacak.
-SORUŞTURMA GİZLİLİĞİNİN İHLALİ-
Tasarı, soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi için öngörülen 1 yıldan 3 yıla kadar hapsin yanı sıra adli para cezası da getiriliyor. Bu suçun oluşabilmesi için ''Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle masumiyet karinesinden yararlanma hakkının, haberleşmenin gizliliğinin veya özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi ya da soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması'' gerekecek.
Öte yandan, soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezasına çarptırılacak.
''Kapalı'' kararı bulunan bir duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini ihlal eden kişi yine 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasına mahkum edilecek. Ancak, bu suçun oluşması için tanığın korunmasına ilişkin gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyet koşulu aranmayacak.
Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişileri suçlu ilan eden görüntülerinin yayınlanması halinde verilecek ceza 6 ay-2 yıl arasında değişecek. Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin, haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmayacak.
-ADİL YARGILAMAYI ETKİLEMEK-
Tasarı, görülen bir dava veya yapılan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunanlara 50 günden az olmamak üzere adli para cezası verilmesi hükmü getiriliyor.
Yürürlükteki düzenlemede bu suç için öngörülen ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis şeklinde yer alıyor.
-GEREKÇEDEN-
Tasarının gerekçesinde, özel hayatın gizliliğinin, kişinin en az müdahale ile hayatını sürdürmesi hakkını içerdiği, kişiye ait maddi ve manevi değerleri barındırdığı ifade edildi. Özel hayatın gizliliğinin bilimsel ve teknik gelişmelere karşı da korunmasının önemine değinilen gerekçede, bunun basın, ifade ve haberleşme özgürlükleriyle de bağdaştırılması gerektiği belirtildi.
Gerekçede, kişinin özel hayatının, sosyal hayatının aksine bir araştırma ve ifşa etme konusu yapılamayacağı dile getirilerek, ''Basın özgürlüğü çerçevesinde, kişinin sosyal hayatıyla ilgili yapılan araştırma ve ifşa etme faaliyetleri meşru kabul edilmektedir. Zira, sosyal hayatın ifşa edilmesinde kamu yararı bulunduğu değerlendirilmektedir. Ancak, özel hayata ilişkin olay ve bilgilerin ifşa edilmesinin meşru bir amaçla açıklanması her zaman mümkün olmamaktadır. Özel hayatın korunması, bu değerlerin başkaları tarafından bilinmesi ve müdahale edilmesini yasaklamakla mümkündür'' denildi.
İfade özgürlüğünün ''Başkalarını küçük düşürücü, incitici, hakaret edici ve saldırgan ifadeler kullanılması ve şiddeti teşvik etmeyi içermediği'' belirtilen gerekçede, tasarıda öngörülen düzenlemelerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, ifade özgürlüğü bağlamında yerleşmiş içtihatlarının da göz önünde tutulduğu kaydedildi.