''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin görülen davanın tutuklu sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, ''Ben burada konuşacağım. Bu bir savunma değil iddianame olacaktır'' dedi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, bazı avukatların beyanlarının alınmasının ardından sanıkların savunmasına geçildi.
Mahkeme heyeti Başkanı Ömer Diken, Çetin Doğan'a haklarını hatırlatarak, ''Savunma yapacak mısınız?'' diye sordu. Doğan da, ''Ben burada konuşacağım. Bu bir savunma değil iddianame olacaktır'' dedi.
Rahatsızlığı nedeniyle yakalama kararının çıkarıldığı duruşmaya katılamadığını, mahkemenin kararının ardından Beşiktaş'taki adliyeye gittiğini ifade eden Doğan, ancak orada savunma yapmak istemesine rağmen savunmasının alınmadığını anlattı.
Ancak mahkemenin, bugün yurt dışından gelen sanılara yakalama kararını okurken savunma yapıp yapmayacağını sorduğunu belirten Doğan, ''Bugün yaşananlara bakınca doğrusu, kuşkuya düştüm. Çünkü mahkeme yurt dışından gelen sanıklara tutuklama kararını okurken bir diyecekleri olup olmadığını sordu. Kendi isteğimle gidip Beşiktaş'ta teslim oldum. Orada yapılan mahkemede savunma yapmak istediğimi söyledim. Ancak mahkemeniz buna izin vermedi. O sırada yanımda avukatlarım da vardı. Acaba ben davanın bir numaralı sanığı olduğum için mi bana bu ayrıcalığı yaptınız?'' diye konuştu.
''Balyoz'' davası ile Türk ulusu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedef alındığını, çok ağır bir bedel ödetildiğini ifade eden Doğan, iddia makamının, imzasız dijital verileri, hiçbir hukuki ve meşru dayanağı olmayan konuları kendisine dayanak yaparak davayı hazırladığını kaydetti.
Bu davada sadece ismi geçtiği için sanık olan insanların yargılandığını vurgulayan Doğan, ''1. Ordu Komutanlığı'ndaki plan seminerine kendi emri ve komutası altında oldukları için gelmemezlik edilemeyeceğini, bu nedenle bir suç varsa suçlu olan benim'' dediğini anlattı.
-CİDDİYE ALINACAK DELİL YOK-
Daha sonra ''Manifesto'' adını verdiği 85 sayfadan oluşan savunmasına giriş yapan Doğan, şöyle devam etti:
''Meşru zemini olmayan, daha başlamadan dayandığı bütün savların çürütüldüğü, hukukun, hak ve adaletin çiğnendiği, yok sayıldığı bir davanın sanığı olmaz. Olsa olsa tanığı olur. Burada, kendi cemaatleri dışında herkesi düşman gören bir zihniyetin, muvazzafı ve emeklisi ile yaşamlarını ülkelerine adamış Mustafa Kemal'in askerlerinin, Cumhuriyete ve onun ilkelerine bağlılıklarının kefaretini ödetmek için kurgulanan bir dava görülüyor. Bu davanın Türk adalet tarihinde önemli bir yer tutacağına kuşku yoktur. Er veya geç, bu salonda sanık sıralarında oturanların boyunlarındaki sanık yaftalarının, birçoğunda olduğunu bildiğim üstün hizmet, üstün cesaret ve feragat madalyalarından daha fazla övünç kaynağı olacağımdan kuşku duymuyorum.
Bugün Türk ulusuna, adaletine, ulusal güvenliğine, bireylere maliyetine bakılmaksızın ciddiyetle ele alınan davanın ciddiye alınacak bir tek delili bile bulunmamaktadır. Sayın savcılar gerçekleri olabildiğince çarpıtarak, saklayarak, görmezlikten gelerek, imzasız ve sahteliği sırıtan, dijital ortamda hazırlanan verileri gerçek sayarak bir iddianame hazırladılar. İstediğiniz herhangi bir mekanda kolayca üretilebilen ve bu nedenle de dünyanın hiçbir ülkesinde yasal delil olarak kabul edilmeyen bu verileri belge sayarak hazırladıkları iddianame, gerçekte tam bir iftiranamedir.''
-MAHKEMEYE ELEŞTİRİ-
Ortaya koyacağı gerçekler karşısında mahkemeden, gerçek suçluların peşine düşmesini isteyeceğini ifade eden Doğan, ''Siyaset, yandaş medya, emniyet ve Beşiktaş Adliyesine uzanan zincirde yer alan çetenin, gerçek suçluların yakalanması ve yargılanması için kılınızı bile kıpırdatmayabilirsiniz. Buna karşılık söyleyeceklerimin yüce Türk ulusu ve gelecek kuşaklar tarafından tarihe not düşen bir tanığın 'manifestosu' olarak algılanacağından, er veya geç halkımızın gereğini yapacağından kuşku duymuyorum. Bu noktadan sonra bizim için tek yolun ulusumuza ve dünyaya seslenerek, ülkemizde işlenen hukuk cinayetlerinin iç yüzünü anlatmaktan ibarettir'' şeklinde konuştu.
Savunmasında iddianameden bölümler okuyan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sahte dijital veriler dışında savcılığın elinde bir delil var mı? Yok. Üstelik savcılık bu hususun teyidi için MİT Müsteşarlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Genelkurmay Başkanlığına yazılar yazmış, aldığı olumsuz yanıtlara rağmen garip bir benzetme yaparak, bu hususta elde bilgi ve belge olmaksızın adeta bu kurumların beceriksizliğine atfetmiş bulunmaktadır.
Bu imanın nasıl yapıldığı ise oldukça ilginç. MİT'in tek cümlelik cevabi yazısında bulunmayan ibare, Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen iki sayfalık cevabi yazıdan bulunup eklenivermiş. Bunun nedenini savcımızın iyi niyetine bağlamanın olanağı bulunmamaktadır. Bunu niçin yaptıkları kendilerine sorulduğunda alınacak cevabın tek kelimeden ibaret olacağını biliyorum. Elbette sehven.''
Duruşma Çetin Doğan'ın savunmasını yapmasıyla devam ediyor.