Uluslararası Amerikan Associated Press (AP) ajansı, Türkiye'nin hızla büyüyen ekonomisiyle Osmanlı İmparatorluğu döneminden sonra yeniden Balkanlar'a döndüğüne ilişkin bir analiz haber yayımladı.
Türkiye'nin hızla büyüyen ekonomisinin, AB üyeliği yoluyla girmek istediği Avrupa'ya arka kapıdan girmesine de olanak tanıdığı yorumu yapılan haberde, Türkiye'nin Balkan ülkeleriyle 2003'te 2 milyar dolar civarında olan ticaretinin, 2008'de 17,7 milyar dolara çıktığına işaret edildi.
Haberde, Türk şirketlerinin Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna dışında Balkanlar'ın en büyük üniversite kampüsünü inşa ettiği ve Türk bankalarının, Türk ürünlerinin Avrupa'ya geçişinde kullanılacak bir karayolunun Sırbistan'da inşası için gerekli kredinin yüzde 85'ini sağladığı belirtildi.
-YENİ PAZAR-
Ajans, Sırbistan'daki Sancak bölgesinde bulunan Yeni Pazar'dan geçtiği ve bölge insanlarıyla görüşmelere yer verdiği haberinin girişinde, bu kentteki minarelerin ve kahvehanelerin, bir zamanlar askerleriyle Viyana kapılarına dayanarak Avrupa'nın temellerini sarsan imparatorluk dönemini anımsattığı yorumunu yaptı.
Osmanlı'dan sonra Türkiye'nin şimdi yeniden Balkanlar'a döndüğünden bahsedilerek devam edilen haberde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 2009'da Bosna'ya yaptığı gezi sırasında, "ülkesinin Balkan stratejisini bariz biçimde, bölgeyi 14'üncü yüzyıldan 20'inci yüzyıl başlarına kadar yöneten Osmanlı İmparatorluğu ile bağlantılandırdığı" belirtildi.
Haberde Bakan Davutoğlu'nun, "Osmanlı yönetimi altındaki yüzyıllarda Balkanların başarı hikayeleri olduğu ve şimdi de bunun yeniden sağlanması gerektiğini" söylediği ve "Türkiye'nin Balkanlar'a döndüğü" ifadesini kullandığı kaydedildi.
-BÖLGEDEKİ ÇOĞU MÜSLÜMAN MEMNUN-
Balkanlar'daki çoğu Müslümanın Türkiye'nin artan etkisinden memnun olduğu anlatılan habere göre, Yeni Pazarlı 25 yaşındaki öğrenci Avdica Salkovic, Türkiye'yi anavatanı olarak gördüğünü söyleyerek, "Türkiye'ye yönelik duygularının her zaman aynı olduğunu ve şimdiki farkın Türkiye'nin tarihi topraklarına dönmesi olduğunu" ifade etti.
Balkanlar'daki çoğu Müslümanın Türkiye'yi zor zamanlarında göç edebileceği bir yer olarak gördüğü de kaydedilen analizde, Türkiye'de Balkan kökenli yaklaşık 9 milyon Türk olduğu dile getirildi.
Haberde, yakınlık duygularının Türkiye'de de güçlü olduğundan, çoğu Türkün Balkanlar'daki köklerinin izini sürdüğünden ve hala bölgede yaşayan akrabaları bulunduğundan bahsedildi, ayrıca müzikten pembe dizilere kültürler arasındaki etkileşimin ilişkiyi güçlendirdiği belirtildi.
Bölgede bulunan Müslümanlar dışındaki nüfusun özellikle de Ortodoks Sırplar ile Bulgarların Türkiye'nin artan etkisinden rahatsız olduğu ve şüphe duyduğu kaydedilen haberde, Bulgar siyaset bilimci Ognyan Minchev'in, "Türkiye'nin Balkanlar'da hegemonyacı bir kontrol sağlamaya çalıştığı" görüşüne yer verildi.
Haberde, AB ve ABD'nin de Türkiye'nin yavaş ilerleyen AB üyelik sürecindeki belirsizlikte saplanıp kalırken özellikle Bosna, Sırbistan ve Arnavutluk'taki artan gücüne ihtiyatlı yaklaştığından bahsedildi.
AP'nin haberinde Washington'ın, Türkiye'nin Müslüman toplumlar arasında arabuluculuk konusunda itibarını kabul ederken, büyük stratejik çıkarları olduğu bölgede nüfuz paylaşımında ise isteksiz olduğu ifade edildi.
ABD'nin sızan gizli diplomatik yazışmalarına da işaret edilen analizde, ABD'nin Ankara Büyükelçisinin geçen yıl merkeze gönderdiği bir yazısında, Türkiye'nin Balkanlar'da "geçmişe dönüş" politikasının, "sorun" olarak nitelendiğine işaret edildi. Analizde, bununla birlikte diplomatik yazışmada Türkiye'nin olanaklarına ilişkin, "Rolls Royce hırsının karşısında Rover kaynakları var" yorumu yapıldığı belirtildi.
-"AVRUPA'NIN TÜRKİYE'YE DAHA FAZLA İHTİYACI VAR"-
Haberde, "Yıllarca Türkiye'nin Avrupa'ya, Avrupa'nın Türkiye'ye olduğundan daha fazla ihtiyacı olduğu anlayışı bulunduğunu" hatırlatan Balkanlar konusunda siyasi uzman Mişa Glenny'nin, "Avrupa'nın Türk ekonomisinin ve dış politikasının dinamizmini görmemesi durumunda, gemiyi kaçırabileceği" görüşüne yer verildi.
Balkanlar'da hala AB üyeliği peşinde koşulduğunu, ancak Türkiye'nin kendilerine büyük, hızla büyüyen, 74 milyon nüfuslu bir iç piyasaya ayrıcalıklı ulaşım olanağı sağladığını kaydeden Glenny, "Brüksel yolunda çok fazla engel görmesi durumunda, daha kısa olan İstanbul yoluna koyulmaları için Balkanlar'ın pekala kafalarının çelinebileceğini" ifade etti.
-EKONOMİK ETKİ-
Alman Uluslararası ve Güvenlik İlişkileri Enstitüsü uzmanı Dusan Reljiç'in, "Türkiye'nin bölgede baskın güç haline gelmek için mücadele edeceği, ancak hala siyasi olarak AB'ye katılmaya odaklanan bölgede bunu başaramayacağı" görüşüne yer verilen analizde, Türkiye'nin bölgedeki etkisine ilişkin ekonomik işaretlerin ise bol olduğundan bahsedildi.
Analizde, Türk Hava Yolları'nın 2008'de, Bosna Havayolları'nın (BH Airlines) yüzde 49 hissesini satın aldığına ve Sırbistan Havayolları'nı (JAT) devralmak için görüşmelerini sürdürdüğüne işaret edildi.
Onlarca Türk firmasının Bosna Hersek'e akın ettiği, iki ülkenin silah üretim anlaşması imzaladığı, geçen yıl ocak ayından bu yana Sırbistan ihracatçılarının Türkiye'de ürünlerini gümrük vergisinden muaf sattıkları belirtildi.
Ankara'nın, Orta Asya'dan Batı Avrupa'ya Türkiye üzerinden planlanan Rus gaz boru hattında, Balkanlar'ın büyük stratejik merkez yapılmasına ilişkin görüşmelerde bulunduğu Moskova ile son diplomatik yakınlaşmasının belki de önemli gelişme olduğu yorumu yapıldı.
Analizde öte yandan Türkiye'nin, "1990'larda patlak veren etnik çatışmalarla parçalanan Balkanlar'da kendisini diplomatik arabulucu olarak sunmada daha az başarılı olduğu" değerlendirmesinde bulunuldu.
Türkiye'nin, Müslüman nüfusun ağırlıkta olduğu bazı Balkan ülkelerinde radikal İslamin yükselişini önlemede ise iyi bir örnek oluşturduğuna ilişkin, merkezi İngiltere'de bulunan Chatham House'un Türkiye uzmanı Fadi Hakura'ın görüşüne yer verildi.