Devlet Bakanı Mehmet Aydın, şair Mehmet Akif Ersoy'un gerçekten bir kahraman ve büyük bir şahsiyet olduğunu belirterek, ''En zor şartlar altında dahi ne söylemişse öyle olmuştur, ne olmuşsa öylece onu dile getirmiştir'' dedi.
Aydın, Zeytinburnu Belediyesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği, ''Vefatının 75. Yılında Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu''nun açılışında yaptığı konuşmada, Mehmet Akif Ersoy gibi insanların büyük birer maneviyat yolcusu olduğunu söyledi.
Aydın, ''Bu insanlar her geldiği noktadan daha ileriye bakarlar ve ilerinin ışığını, nurunu görürler ve bulundukları yerin ne kadar kendilerine dar geldiğini, ne kadar ışıktan yeteri kadar nasibini almadığını hissederler. Öylece de tamamlarlar ömürlerini, eğer tamamlama kelimesi tam olarak yerine oturuyorsa'' diye konuştu.
Mehmet Aydın, ''Mehmet Akif için ne yapsak azdır demek zorundayız'' diyerek, onunla ilgili bir şey yapmak gerektiğinde mazeret uydurmayacağı ve gerekeni yapacağını kendi kendine söz verdiğini aktardı.
Büyük bir şahsiyetle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Bakan Aydın, şunları kaydetti:
''Pek çoğumuz, içinde kahramanlık duygularını hissederiz, eğer dilimizden şiir dökülme kabiliyeti varsa bir iki mısra da yazarız. Ancak kahramanlık şiiri yazmak ayrı, kahraman olmak ayrı, kahraman olup kahramanlık şiiri yazmak daha ayrı bir şeydir. Mehmet Akif, gerçekten bir kahraman, gerçekten büyük bir şahsiyet. En zor şartlar altında dahi ne söylemişse öyle olmuştur, ne olmuşsa öylece onu dile getirmiştir.''
-''MEHMET AKİF, ÇOK BÜYÜK BİR MÜTEFEKKİRDİR''-
Devlet Bakanı Aydın, şiirin, bazen fikri gölgeleyebileceğinin söylendiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Mehmet Akif konusunda da zannediyorum, mesele biraz bu noktaya geliyor. Şiir dendiğinde, sanat söz konusu olduğundan, genellikle sanat incelikleri ve güzellikleri hakkında konuşuyoruz. Bu olması gerekendir. Ancak o şiirin arkasında büyük bir tefekürrün olduğu gerçeğini unutmamak şartıyla. Her şair büyük bir mütefekkir değildir, zaten her mütefekkirin şair olması gibi bir mesele asla söz konusu değildir. Mehmet Akif büyük şairdir, ama o büyük şairin şiir dünyasının arkasında gerçekten çok zengin, çok derin, üzerinde dikkatle durulması gereken bir fikir dünyası vardır. Mehmet Akif, çok büyük bir mütefekkirdir. Aynı zamanda büyük bir dil ustasıdır, büyük bir şiir ustasıdır. Zaten bu kadar canlı olarak hayatiyetini sürdürmesi, aramızda yaşıyor olması, ders kitaplarında var olması, günlük hayatımıza kadar, dini hayatımıza kadar girmiş olması da bu gücü gösteriyor. Bu yönüyle Mehmet Akif kadar bahtiyar, hiçbir modern dil ustası, şiir ustası bilmiyorum, tanımıyorum.''
-''MEHMET AKİF, BİZİM MÜESSİR TARİHİMİZİN EN BÜYÜK KAYNAĞIDIR''-
Mehmet Akif Ersoy kadar tesiri geniş ve derin olan belki birkaç kişinin daha olduğunu anlatan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bana sorarsanız Mehmet Akif kadar etkili olan birisi yoktur. Mehmet Akif, bizim müessir tarihimizin en büyük kaynağıdır. Peki bu gücü nereden geliyor? Öncelikle bu gücü, şahsiyetinden geliyor. Mehmet Akif gibi birisi, o şartlar altında bir değeri dile getiriyorsa, o, ister istemez olduğu gibi göründüğü, göründüğü gibi olduğundan doğrudan ya kalbimizi ya zihnimizi etkiliyor. Mehmet Akif'in etkili olmasının sebebi şahsiyetinin entegral bir şahsiyet olmasıdır. Onun şahsiyetinde, beytinde, şiirinde hisle akıl, akılla tefekkür, tefekkürle amel bir araya geliyor. Bu çok boyutluluk, zenginlik parça parça olarak kalmıyor bir bütün olarak karşımıza çıkıyor, ifadeye kavuşuyor ve kişiliğinde de tecelli ediyor.''
Aydın, kanaatince Mehmet Akif Ersoy'un ana amacının, Müslüman şahsiyetin hissiyatı, fikriyatı ve ameli ile yeniden inşası olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
''Bir, yeniden kurma. Neyi kuruyor? Bir bakıma Müslüman dediğimiz şahsiyetin yeniden inşasını kendisine gaye olarak seçmiş büyük bir insan. Bunu başarmak için bir bakıma insanın özüyle, kişiliğiyle ilgili bir yolculuğa başlayıp oradan insan dünyasına, oradan tabiat dünyasına ve oradan da gidebildiği başka alemlere gidebilme çabası. Buna kısaca dinamik bir dünya görüşü diyoruz, dinamik bir hayat anlayışı. Eğer bunu görseydi tam olarak herhalde yazması bu kadar derin olmazdı. Yazma bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yazma dediğimiz aslında bir güç inşa etmedir. Bu şiirleyse daha büyük bir güç inşa etme.''
Konuşmasında zaman zaman Ersoy'un şiirlerinden alıntılar yapan Aydın, ''İslam medeniyeti dediğimiz, hakikaten insanlığın medar-ı iftiharı olan bir açılımdır'' dedi.
İslam'ın doğuş ve oluşum döneminden de bahseden Bakan Aydın, müminin Kur'an-ı Kerim'in anlattığı ilahiyet anlayışını çok iyi kavraması gerektiğini vurguladı. Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dünyanın hala muhtaç olduğu kurtuluş yolu marifet ile faziletin birleşmesidir. Eğer marifet, bilgi, bilgiye dayalı teknoloji, teknolojiye dayalı büyük bir güç varsa ki fazlası var günümüzde, ama ona anlam kazandıran bir fazilet yoksa, bir ahlak yoksa, yani güç düzeni ile ahlakı değer düzeni birlikte gitmiyorsa maalesef insanlığın geleceği de pek parlak görünmüyor. Böyle gidersek insanlık için önümüzdeki birkaç asır içinde ne gibi zorluklarla karşılaşacağımızı tahmin etmek kolay. Aklımızı başımıza toplamazsak bu küçücük dünyada insan hayatıyla ilgili üstesinden gelemeyeceğimiz büyük sıkıntılar işaretlerini birer birer veriyor, hem insanının kendi alanında, hem ahlak hem de tabiat alanında.''
İsmail Kara ile Fulya İbanoğlu tarafından hazırlanan ve Zeytinburnu Belediyesince bastırılan, ''Sessiz Yaşadım: Matbuatta Mehmet Akif (1936-1940)'' kitabın hediye edildiği Bakan Aydın, daha sonra Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde Mehmet Akif Ersoy'un fotoğraflarından oluşan sergiyi gezdi.