“Namus"un adı kadın kırımı!   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 03-03-2011 (15:56)   Son Mesaj: 03-03-2011 (15:56)    Cevap: 0    Gösterim: 640  

    03-03-2011

    “Namus"un adı kadın kırımı!

    “Namus


    Mersin'de evinden kaçtığı için ağabeyi tarafından öldürülen Hatice Fırat'ın sahipsiz cenazesini alıp toprağa veren kadınlar neler hissettiler?

    Mersin'de evinden kaçtığı için ağabeyi tarafından öldürülen Hatice Fırat'ın sahipsiz cenazesini alıp toprağa veren Akdeniz Belediyesi Kadın Danışmanlık Merkezinin Koordinatörü Besime Gülhan Yağ "o an neler hissettiğini, beklentilerini ve çalışmalarını on5yirmi5"e anlattı.
    Hatice Fırat henüz 19 yaşında genç bir kızdı. Geçen ayın başında sevdiği gence kaçtığı gerekçesiyle, önceki gün iddiaya göre aile meclisi kararıyla ağabeyi tarafından boğazı kesilip 40 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.

    Ağabey firar ederken genç kızın infaz kararını verdiği öne sürülen aile meclisinin 11 üyesi anne de dâhil gözaltına alındı. Fırat"ın cenazesine sahip çıkanlarda yine kadınlardı. O kadınlardan biri olan Besime Gülhan Yağ, "kadın kırımı" olarak nitelendirdiği bu tür cinayetlerin önüne geçmek için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi ve birde tüm topluma çağrıda bulundu.

    Namus adı altında sizinde belirttiğiniz gibi kadın kırımı yapılmaya özellikle de Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde devam ediliyor. Bu konuda gelinen nokta nedir? Önce buradan başlayalım...

    Şunu söyleyerek başlamak istiyorum; Bu sorun sadece Doğu ve Güneydoğu sorunu değil, Türkiye"nin hatta dünyanın sorunu... Çünkü kadınlar farklı gerekçeler ile ve farklı biçimlerde öldürülüyor. Bir yandan recm ediliyor bir yandan intihar etmeye zorlanılıyor.

    Çeşitli vahşet yöntemleri kullanılıyor. Öncelikle bu gerçeği kabul etmek gerekir. Böyle kabul ederek mücadele etmemiz bizi daha çabuk başarıya götürür diye düşünüyorum. Çünkü dünyanın her yerinde bir kadın kırımı yaşanıyor, yaşatılıyor. Bu son yaşanan olayda da namus adı altında işlenen bir vahşet söz konusuydu. Gerçekten çok üzücü bir durum... İnsan hiçbir şekilde bu durumu anlamdıramıyor. Yaşananları sözcüklere dökmekte yetersiz kalıyor.

    Dernek olarak ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

    Akdeniz Belediyesi İŞTAR Danışmanlık Merkezi olarak şiddete uğramış kadınlara yönelik çeşitli hizmetler veriyoruz. Özellikle psikolojik ve hukuki danışmanlık konusunda destek sağlıyoruz. Önce şiddetin tanımı, farkındalık yaratmak, nerelere başvurabilirler, neler yapabilirler bu gibi konularda çalışmalar yürütüyoruz. Çünkü kadınların ulaşabilecekleri, seslerini duyurabilecekleri alanlar çok az... Mersin gibi büyük bir şehirde tek danışmanlık merkezi biziz ve biz de çok yeniyiz.

    Nüfusu 50 binin üzerinde olan bütün belediyelerin kadın danışmanlık merkezleri ve sığınma evleri açması gerekirken bu sorumluluk yerine getirilmiyor. Sonuçta kadınların şiddete uğradığında ulaşabilecekleri bir yer yok. Kadınların yaşam alanları zaten bitirilmiş. Bütün gün evde çocuk büyütmek, temizlik ve yemek yapmaktan düşünecek vakitleri bile olmuyor. Tabi sadece bunlar değil... Bu olayın toplumsal ve sosyolojik bir boyutu da var.

    Dediğiniz gibi sadece önlemler alarak bu cinayetlerin önüne geçilecek gibi bir durum söz konusu değil. Onları bir şekilde bulup yaşamlarına son verme hakkını kendilerinde görebiliyorlar. Olayın sosyolojik boyutu da önemli... Bu algı uzun yıllardır ülke olarak değiştirilemiyor. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?

    Açıkçası kadın örgütlerinin ve derneklerinin dışında ülke olarak bu soruna eğildiğimizi ve mücadele ettiğimizi düşünmüyorum. Sorumluluklarımızı yeterince yerine getirmedik. Ülkemizde bulunan bütün kurumlar, bütün yapılar ve bütün bireyler bu cinayetlerden sorumludur.

    Hiç kimse kendisini bu cinayetlerin dışında tutamaz, benim sorunum değil diyemez. Bütün kurumların ortak bir düşünce ekseninde bir araya gelip adımlar atması gerekiyor. Bu sadece eğitimle, siyasetle çözülecek bir konu değil. Devlet mekanizması başta olmak üzere, STK"lar v.s seferber olmalı ki bu gidişatı durdurabilelim.

    Bölgenizdeki ailelerle eğitici çalışmalar yapmak adına birebir görüşmelerde yapıyor musunuz?

    Araştırmalar yapıyoruz. Bölgemizdeki şiddet haritasını çıkarmak üzere saha çalışmalarımızda devam ediyor. Bir ay sonra tamamlamayı planlıyoruz. Bizzat sokaklara inerek seminerler veriyoruz. Evleri dolaşıyoruz.

    Kadınların bizzat şiddete uğradıklarında şiddetin türlerini anlatarak neler yapabileceklerini anlatıyoruz. Çünkü çoğu kadın çoğu zaman yaşadığının şiddet olduğunun bile farkında değil. Öncelikle nereye başvuracaklar, yasal hakları ne? Bunlardan başlayarak elimizden gelen ne varsa onları yapmaya gayret ediyoruz.

    Medyadan bu konuda beklentileriniz neler?

    Bu son hadise medyada dünden beri işleniyor. Ama ne yazık ki üzülerek takip ediyorum, bu işin sorumluluğunu bilerek hareket etmek değil de daha çok magazin boyutundalar. Olayı dramatize ediyorlar sadece.

    Medyada bu işin tırnak içerisinde söylüyorum "muhafazakârlaşması" yanı var. Bir de erkek egemen zihniyetin fazla olması, kadın çalışanın az olması anlayışı bu işi farklı bir mecraya çekiyor. Medyanın bir sorumluluğu ve bu işi dönüştürücü bir rolü olmak zorunda... Bu son olayı da biraz daha farklı bir şekilde ele alacaklarını düşünmüştüm ama yaklaşım magazinsel boyutta oldu. İşin sosyolojik boyutu, çözüme dair neler yapılabileceği konusu yine ele alınmadı.

    Bu tür cinayetlere adeta kurban edilenlerden biri olan (son isim) Hatice Fırat'ın tabutunu kadınlar olarak omuzlamak zorunda kaldınız.

    Neler hissettiniz o an?

    Çok kötü bir şey... Bir kadının tabutunu bir kadının omuzlanmak zorunda kalmasından daha kötü ne olabilir ki? Bana bunu yaptırdılar. O tabutu taşımak zorunda kaldım. Ben bunu yaşamak zorunda değildim, hiç kimsede değil. Bir kadının bir kadını gömmesi öylesine acı ki... Yaşadıklarımız çok ağırdı.

    Size o ilçede destek olabilecek hiçbir erkek yok muydu?

    Aslında haberlerde mahalleli kadınlar diyorlar ama bizzat İŞTAR Kadın Danışmanlık Merkezi, BDP"li Belediye Başkanı, yöneticiler ve kadınlar oradaydı. Bilemiyorum bu ayrıntıyı samimi olarak vermek istemediler herhalde. Buradaki insanlara dedik ki bu bizim tavrımız ve ailesi sahip çıkmıyorsa biz kaldıracağız. Biz olmasak da onlar kaldıracaktı.


    on5yirmi5




    “Namus"un adı kadın kırımı! Yorumları