'Alman toplumuna entegre olun ama asimilasyona hayır'' diye seslenen Başbakan Tayyip Erdoğan, Alman vatandaşlığına geçen Türklere, Mavi Kart uygulamasını başlattıklarını söyledi.
Erdoğan Almanya'nın Düsseldorf kentinde İss Dom Salonunda düzenlenen ''Düsseldorf Buluşması''nda Türk vatandaşlarına hitap etti. ''Herkesin, kendisine benzesin ya da benzemesin, başkasının hakkına, hukukuna saygı duyması gerektiğini'' vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
''Kimse kimseyi, kendisine benzetmenin çabası içine girmeyecek. İnsanı insan olarak kabul edecek, insanı can olarak kabul edecek ve haklarını teslim edeceksiniz. Biz şu özeleştiriyi mutlaka ve mutlaka yapacağız, yapmak durumundayız. 1961'de buraya gelen, Almanya'ya çalışmak için gelen kardeşlerimizden bazıları, büyük şehri ilk kez burada gördüler. Bir korunma iç güdüsüyle hareket ettiler ve adeta Türkiye'deki köy atmosferini burada kurmak istediler. Bugün biz artık bunu yaşatamayız.
Almanya'nın da, Türkiye'nin de, Türkiye köylerinin de köklü şekilde değiştiği bir süreçte, 1960'lara takılıp kalamayız. Herkes Almanca öğrensin istiyorum. Çocuklarımız Almanca öğrensin istiyorum. Önce Türkçe'yi iyi öğrensin istiyorum. En iyi eğitimi görsün, üniversite okusun, master, doktora yapsın istiyorum. Almanya'da her kademede, idari görevlerde, siyasette, sivil örgütlenmelerde Türkler de yer alsın, görev alsın istiyorum.
Avrupa Birliğinin müktesebatı neyse ondan burada da azınlıklar hukukuna tabi olan vatandaşlarımızın aynen istifade etmesinin gereğini söylüyorum. Ailelerimizden şunu rica ediyorum; entegrasyona evet. Muhakkak Alman toplumuna entegre olacaksınız ama asimilasyona hayır. Bu, evrensel değerlerden geliyor, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden geliyor. Benim şahsımdan kaynaklanmıyor. Hiç kimse azınlıkların hukukunu görmemezlikten gelemez. Ama entegrasyon noktasında da bulunduğumuz topluma muhakkak entegre olmalıyız. Bu, bizim huzurumuz için de gerekli, o toplumun huzuru için de gerekli. Fakat asimilasyona gelince kimse ama kimse bizi kültürümüzden koparamaz, kendi medeniyetimizden koparamaz. Buna kimsenin hakkı yok. Olayın aslı budur.''
''ALMAN GAZETELERİ SAPTIRMASIN''
Bunu, Alman medyasının saptırmasına müsaade etmeyeceklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Eğer saptırırlarsa yanlışlık yaparlar. Alman medyasının da burada hassasiyet göstermesini rica ediyorum çünkü bundan önceki gelişimde çok hedef saptırdılar. Bizi de üzdüler, kendi liderlerini de üzdüler. Demokrasi farklılıklara tahammüldür. Demokrasi, farklı olana saygıdır. Demokrasi farklılıkları bir zenginlik, bir renklilik olarak kabul etmektir. Size bir şeylerin zorla empoze edilmesi hukuksuzluk olduğu kadar demokrasiye, insan haklarına da aykırılık olur.
Şunu artık herkesin anlaması gerekiyor; farklılıkları, değişik kültür ve inanç gruplarını iç siyasi malzeme olarak kullanmak, seçim malzemesi olarak kullanmak, popülizme alet etmek, kısa dönemli kazanç sağlasa bile uzun vadede ülkeye de, Avrupa değerlerine, Avrupa ilkelerine de, dünyaya da zarar verir.
İnanç düşmanlığı, farklılıklara tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük, bütün bunlarla birlikte, altını çiziyorum, İslamofobi... Antisemitizm ne denli bir insanlık suçuysa islamofobi de o denli bir insanlık suçudur, bunun da böyle bilinmesi lazım. Tıpkı ırkçılık gibi bir insanlık suçudur. Kimse doğuşunun bedelini ödeyemez. Nasıl doğduysak kabul.''
''Sizler, babalarınızla, dedelerinizle, 50 yıldır Almanya'da yaşıyorsunuz. 50 yıldır Türkler Almanya;nın kalkınmasına, refahına, ekonomisine çok önemli katkı sağladılar'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bundan sonra da, bu coğrafyanın sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik zenginliğine katkı sunacağınızı biliyorum. Birlikte yaşamanın, barış ve huzur içinde yaşamanın esası, çoğunluk ve azınlık ilişkisindeki saygıya, iletişime, karşılıklı empatiye bağlıdır. Benim vatandaşım, benim kardeşim, bu iletişimi, bu saygıyı muhafaza etsin; bu empatiyi kursun ama çoğunluğun da aynı saygıyı göstermesini, aynı iletişimi muhafaza etmesini, aynı empatiyi kurmasını beklemek, bizim en tabii hakkımızdır.
Başta Almanya olmak üzere, bazı Avrupa ülkelerinde görülen yabancı düşmanlığını büyük bir kaygıyla izliyoruz. Siyasetçilerden, özellikle de medyadan, bu yabancı düşmanlığını körüklememelerini, oluşturdukları yabancı imajına dikkat etmelerini istiyoruz. Dayatmayla, dışlamayla, hiç kimse hiçbir yere varamaz. Göçün 50. yılında, birbirimizi daha iyi anlamak için, anlamaya çalışmak için çaba sarfedelim diyorum.
Bugün benim ülkemde de onbinlerce Alman vatandaşı var. Onlar bizim misafirimiz. Onlar bizim ülkemizde artık mülk edindiler. Huzur içinde yaşıyorlar. Bir tanesinin burnu kanasa adeta kendi ailemden birinin burnu kanamış gibi addederim. Çünkü bizim devlet sorumluluğumuzda, kim olursa olsun can güvenliği var, mal güvenliği var. Bütün bunlarla birlikte biz de elimizden gelen gayretleri sonuna kadar sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Aynı zamanda inancın korunması var. Hangi inanca mensup olursa olsun onların da inancını yaşaması bizim teminatımız altındadır.''
''MAVİ KART''
Almanya;daki Türklere, ancak Türk vatandaşlığından çıkmak kaydıyla Alman vatandaşlığı verildiğine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu noktada, Alman vatandaşlığına geçenler için, Türkiye ile iletişimlerini kolaylaştırmak için Mavi Kart uygulamasını başlattık. Mavi Kart ile ilgili bir çok sorun olduğunu biliyoruz. Şimdi, yeni yaptığımız bir çalışmayla, yasada yapacağımız bir değişiklikle, bu sorunları ortadan kaldırıyoruz. Mavi Kart'ı değerli evrak olarak kabul edecek, bir kimlik kartı olarak kabul edecek, resmi dairelerde, bankalarda işlem yapmanızı daha kolay hale getireceğiz. Ayrıca Mavi Kart sahiplerinin, çocuklarının da bu karta sahip olmasını bu yasa değişikliğiyle mümkün hale getireceğiz. Şimdiden bu yeni uygulamanın da sizlere hayırlı olmasını diliyorum.''
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı adı altında yeni bir kurum kurduklarını anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Dışişleri Bakanlığımızla, diğer ilgili kurumlarla birlikte, bu Başkanlığımız da her sorununuzda, her meselenizde yanınızda olacak. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu üyeliğini daha aktif bir şekilde yeniden tesis ediyor. Şu anda kurul ile ilgili yönetmelik Resmi Gazetemizde yayınlandı. Kurul üyelerinin müracaatları için takvim başladı. Almanya'dan da 10 kişi bu danışma kuruluna seçilecek ve görev yapacak. Bu kurulun da sizlere hayırlı olmasını diliyorum.''
SEÇİMLER VE OY KULLANMA
Yurt dışındaki vatandaşların oy kullanmaları konusunda da açıklamalarda bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Geliyorum seçimler ve oy kullanma meselesine. Sizlerin, büyükelçiliklerde, konsolosluklarda, temsilciliklerimizde oy kullanabilmeniz için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler tamam. Ülkelerden izin almak kaydıyla, diplomatik temsilciliklerimizde sandık kurulabilecek ve vatandaşlarımız buralarda oylarını kullanabilecekler. Şu anda Almanya için bu konuda iki makamdan karar bekliyoruz. Birincisi Almanya makamları. Henüz onlar görüş ifade etmediler. Ben de kendileriyle, sayın şansölye ile bunları görüşeceğim. İkincisi de Türkiye'de Yüksek Seçim Kurulu. Dışişleri Bakanlığımız ve Yurtdışı Türkler Başkanlığımız Yüksek Seçim Kurulu ile irtibat halindeler. Artık son aşamaya geldiler. Nihai kararı da verdiklerinde, sizlerin de oy kullanmasının önünde hiçbir engel kalmayacak. Almanya makamlarının ve YSK'nın bu konuda olumlu bir netice vermesini ısrarla bekliyoruz.''
Vatandaşlardan, sorunlarına sahip çıkmalarını, meselelerin takipçisi olmaları isteyen Başbakan Erdoğan, onlara şöyle seslendi:
''Sivil toplum örgütleri aracılığıyla, dayanışma halinde, koordinasyon halinde her türlü meselenin üzerine kararlılıkla gidin. Almanya makamları sizlere eminim ki her kolaylığı sağlayacaktır. Bizler de bütün kurumlarımızla her zaman sizlerin yanında olacağız. Biz, daha fazla Türk'ün, Avrupa'da, Almanya'da, siyasette, sosyal yaşamda, ekonomik alanda aktif olmasını diliyoruz. Bunun, sizlere de, bulunduğunuz ülkelere de, Türkiye'ye de çok büyük yarar sağlayacağını biliyoruz. Bu bağlamda, Almanya'da gerçekleştirilecek olan, Göçün 50. Yılı Etkinliklerine de katılmanızı, katkı vermenizi sizlerden rica ediyorum.
Bir kez daha tekrar ediyorum sizler ne kadar mutlu olursanız, bizler o kadar mutlu oluruz... Sizler hüzünlenirseniz, biz hüzünleniriz. Sizin her daim mutlu olmanızı, geleceğe umutla bakmanızı istiyor ve diliyorum. Büyük bir ülkenin, güçlü bir ülkenin vatandaşları olarak her zaman kendinizi güven içinde hissetmenizi istiyorum. Bizim Türkiye'deki gayretlerimizle, sizin buradaki katkılarınızla, inşallah her şey daha iyi, çok daha güzel olur.''
Başbakan Erdoğan, konuşmasını ''Ben, Almanya;da, Avrupa;nın diğer kentlerinde, bugün buraya katılamayan, gelemeyen tüm kardeşlerime, tüm ailelere selamlarımızı, saygılarımızı iletmenizi sizlerden rica ediyorum. Ailelerinizle, sevdiklerinizle, sizlere sağlıklı, huzurlu, başarılı günler diliyorum. Hepinizi tek tek Allah'a emanet ediyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Allah'ın selamı üzerinizde olsun diyor sizleri tekrar sevgiyle saygıyla selamlıyorum'' diyerek tamamladı.
Türk, Alman ve AB bayraklarıyla süslenen salonda konuşmalardan önce Türk ve Alman milli marşları çalındı. Bu arada Başbakan Erdoğan konuşurken, sorununu anlatmak için kürsüye yönelen bir kişi korumalarca salondan uzaklaştırıldı.