DSP Genel Başkanı Masum Türker, sonucu ne olursa olsun seçime gireceklerini söyledi.

Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen ''Siyaset Okulu'' programında ''Türkiye'nin Ekonomik Durumu'' konulu konuşma yapan Türker, kağıt üzerinde Türkiye'nin harika bir ekonomiye sahip olduğunu ifade etti.
Türker, ekonomiyi yönetenlerin ya da ekonominin yönetiminden sorumlu olan politikacıların geriye dönük karşılaştırma yaparak bugünkü durumun irdelenmesini engellemek istediklerini savundu.

Türkiye'de 2001 yılında yaşanan ekonomik krize değinen Türker, ''Türkiye krize gitmemesi gerekirken IMF'nin işe girmesiyle hızlandırılmış bir kriz yaşadık'' dedi.

Türkiye'de 40 milyon kişinin bireysel olarak borçlu olduğunu anlatan Türker, ''Bugün doğan bir çocuğun sadece kamu borcu yaklaşık 4 bin 100 dolar. Bu, eğer borcu sıfırlamamız gerekiyorsa her ferdin o gün ve eşit dağıtsak ödemek zorunda olduğu ek vergi anlamına geliyor'' diye konuştu.

Türkiye'de şu an kötü bir borç yönetiminin olduğunu savunan Türker, ''Peki niye kimseye bir şey olmuyor? Olacağı zaman yaklaştı. 12 Hazirandan sonra bu sistem, bu düzen böyle giderse Türkiye'nin başına gelecek olan en önemli şey 'sen borçlusun, davan var' imajı verilecek.

Bunu bugünkü AKP iktidarı mı düşünerek yapıyor? Haşa. Onlara 'reçeteyi uygulayın' diye verenler bilerek reçeteyi hazırlayıp vermişler'' dedi.

Bir ülkede cari açık varken bütçe açığının olmamasının ithalatta ödenen vergilerden kaynaklandığını ifade eden Türker, ''Türkiye'de şu an ithalat, ihracatın 2 mislini geçmiş durumda.

Çünkü siz ithal ettikçe devletin geliri arttığı için, peşin vergi tahsilatı olduğu için bu konuda çok rahatlar. Ben maliye bakanını övünerek 'bütçemiz açık vermiyor' dediği zaman 'eyvah' diyorum. Üretim azaldı, ithalat arttı'' şeklinde konuştu.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan olaylara da değinen Türker, ''Suriye'de böyle olaylar var mı? Yok. Ürdün'de hemen başladı, bitti mi? Bitti. Olayların olduğun ülkelerde ne var? Bu ülkelerde diktatör olarak yönetenlerin yaşı ilerlemiş.

Ülkeyi yönetenler dünyayı yönetenlerin güdümüne girmişse değişimleri de onların eline bakar'' diye konuştu.

Bir televizyon programında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'da yaşananlara ilişkin tavır koymamasıyla ilgili sorulan soruya ''Çok tenkit ettiğim başbakan haklıdır'' şeklinde cevap verdiğini aktaran Türker, şunları kaydetti:

''Bizim birinci sorumluluğumuz oradaki vatandaşlarımızın sağlıklı olarak ülkeye gelmesidir. Dış politikada ilk defa hükümet bir şeyi uygulamıştır.

Bu da sanayiyi, ekonomiyi ilgilendiren bir şeydir, ideolojik yaklaşmamıştır. Ulusal ve ekonomik çıkarlara dayalı bir dış politika. Türkiye'nin bu politikası olmadığı için ekonomimizde üretim yok.''

DSP'NİN SEÇİM STRATEJİSİ

Türker, bir katılımcının DSP'nin seçim stratejisiyle ilgili sorusu üzerine şunları kaydetti:

''DSP seçime girecek, sonucu ne olursa olsun. Niye ne olursa olsun? Hemen geliyorlar bize 'solda birlik yapın' diyorlar. Bir kere solda birlik yapmak sağda birliği sağlıyor.

Sağda da şu an birliği sağlayacak organizasyon yapılmış durumda. Biraz umut veren sağdaki bir parti ikiye bölündü, Saadet Partisi ve HAS Parti olmak üzere.

Demokrat Parti birden bire kulvar değişikliğine girdi merkez sağda. Bunların bu zayıf görüntüsü devam ederse merkezdeki boşluk iktidar partisini lehine oluşuyor. Şimdi solda da aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar.

Türkiye'de eğer temsilde adalet anlayışıyla bir parlamento oluşmazsa, bu parlamento yeni bir anayasa yapacak ve bununla Türkiye'de yapılmak istenen valiler seçimle gelsin anlayışı vesaire, federal bir devlet yapısı anlayışıdır.

Yani artık kendi içinde ufak devletçikler var, başkanlık sistemi talebi de buradan kaynaklanıyor. Bazen haksızlık yapıyorlar Tayyip beye, kendi isteğiymiş gibi.

Alakası yok. Tayyip beyden önce Özal da böyle demişti, genleri mi geçmiş Tayyip beye? O tarihte de Tayyip bey Özal'a karşıydı 'sen niye böyle istiyorsun' diye... 'Demokratik özerklik' denilen şey başkanlık sistemiyle getirilmek istenen yapı zaten.''

Türker, seçim kararının önümüzdeki günlerde açıklanacağını belirterek, ''DSP seçime hazırlanırken parlamento dışında kalan bazı kesimlerle ittifak, güç birliği arayışı içerisinde.

Bu güç birliğimizden rahatsız olanlar bir yerlere gidiyor, CHP farklı davranıyor, yani güçsüzleştirme politikası güdüyor. Bizim belediye başkanlarımızı transfer ediyor'' diye konuştu.