Soğuktan kangren olan 4 mülteci, bir hastane odasında yatıyor. İnsan Hakları Derneği tedavi görmediklerini duyurdu. Hastane ise salgın hastalık riskine karşı test sonuçlarını beklediklerini öne sürdü.

Somalili Asım Abbasi, Burmalı Samiha Liakata ve Muhommad Abdülrahim, Myanmarlı Azim Arsil... Birbirini tanımayan bu 4 genç, yepyeni bir yaşam umuduyla ülkelerindeki kaostan kaçıp yola koyuldu. Bir iddiaya göre Edirne'de sınırı geçmeye çalışırken soğuktan elleri ve ayakları dondu.

Bir diğerine göre ise Van ve Antakya'dan Türkiye'ye giriş yaptılar, tehlikeli yolculuklarını İstanbul'a kadar sürdürdüler. Bu senaryolardan hiçbiri kesin değil çünkü mülteciler dil bilmedikleri ve sınır dışı edilmekten korktukları için başlarına neler geldiğini anlatmıyor. Sadece Somalili Asım Abbasi bozuk İngilizcesiyle kendisine iyilik yapan iki kişinin onu hastaneye getirdiğini söylüyor.

Diğer mültecileri tanımadığını söyleyen genç adam, "Antakya'dan giriş yaptım. Amacım İstanbul'a gelmekti. Çok soğuk ve kar olduğunu hatırlıyorum. Bir de içinde bulunduğumuz TIR'ın sıcak hava üfleyen yerinde ellerimi ısıtmaya çalıştığımı. O zaman çok büyük bir acı hissettim" diye konuşuyor.
TAKSİYLE BIRAKIP KAÇTILAR

Asım'ın acısının nedeni ise bize uzattığı kömürleşmiş, kangren olmuş parmaklarından açıkça anlaşılıyor. Asım gibi diğerlerinin de elleri ve ayakları donmuş, yaraları belki 20 günlük. Onların dramını İnsan Hakları Derneği, "İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde morgda tutuluyorlar ve tedavileri yapılmıyor" diye duyurdu.

Küçük bir odada, yer yataklarında yattıkları fotoğraflar ortaya çıkınca biz de soluğu hastanede aldık. Ancak 4 talihsiz mültecinin ikisi ortopedi servisinde diğer ikisi ise plastik cerrahi servisinde tedavi altına alınmıştı. Durumları hakkında bilgi veren Başhekim Yardımcısı Halis Narin şunları söylüyor: "Haberler doğru değil. 22 Şubat'ta acil servisten giriş yapan bu hastaları bulaşıcı bir hastalık riskine karşı, tahlilleri bitene kadar bir odada beklettik.

Tahlil sonuçları çıkar çıkmaz da yatışlarını yaptık." Mültecilerin korktukları için konuşmayı reddettiklerini ve başlarına neler geldiğini bilmediklerini dile getiren hastane yönetimi, "Bu insanları buraya taksiyle bırakmışlar.

Kimin getirdiğini bilmiyoruz. Biz hepsini Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne bildirdik" açıklamasında bulunuyor. Mülteciler üzerinden Van Valiliği'nin hazırladığı 2011/67303 numaralı sığınmacılık belgesinin çıktığını anlatan yönetim, "Şu anda çeviri yapacak tercümanlara ihtiyaç var. Ellerindeki ve ayaklarındaki donmadan kaynaklanan doku kayıpları dışında başka bir hastalıkları yok. Tedavilerini planlıyoruz, en kısa zamanda ameliyat edip ölü dokuları temizleyeceğiz" diyor.

İNSANİ ŞARTLARIN SAĞLANMASI LAZIM

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören: Bir hasta, karantinada bile, insani koşullar içinde bekletilmeli. Sonuçta hekimlikte hiçbir şekilde insan ayrımı yapılmaz. Cumhurbaşkanına nasıl davranıyorsan mülteciye de aynı şekilde davranırsın. İstanbul'da devlet hastanelerinin, özellikle acil servislerinin yükü çok ağır.

Pek çok hastanede hastalara, sedyelerde yatırılarak serum takıldığını görüyoruz. Kendi insanımız da maalesef bazen böyle muamele görüyor. O hastanenin durumunu bilemiyorum ama mutlaka asgari insani koşulların sağlanması gerekir. İmkansızlıklar yüzünden değil de ayrımcı bir düşünce ile böyle bir bekletme yapıldıysa bu kabul edilemez bir davranıştır.

ARTIK HEM MÜLTECİ HEM DE ENGELLİLER

Olayı kamuoyuna taşıyan İnsan Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Günaysu, hastanede konuyla ilgili bilgi aldı. Günaysu, "Şu anda her türlü ihtiyaçları gideriliyor ama el ve ayak parmaklarının bir kısmını kaybedecekler. Bu noktadan sonra hem mülteci, hem de engelliler. Bakımlarını sağlama konusunda yardım bekliyoruz" diye konuştu.

SABAH