Libya'da muhaliflerin katledilmesine sessiz kalmakla suçlanan Erdoğan, 25 bin Türk'ün durumunu hatırlattı. Kılıçdaroğlu'na sert çıkan Erdoğan, Kaddafi'ye 'Ayakta durman mümkün değil' dedi. Ödül meselesine de değindi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu ve bölgedeki olayları değerlendirirken, ''Gelişmeleri 24 saat çok yakından ve tüm boyutlarıyla izliyoruz. gereken temasları sağlıyor, gereken adımları da atıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle bir durumda yapılması gereken neyse hepsini değerlendirir, gereğini yapar ve yapmaktadır'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, bölgesinde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçtiğine dikkati çekti.
Seçime 110 gün kala iç siyasetin hareket kazandığı bir döneme girildiğini belirten Erdoğan, ''Yakın çevremizde bir süredir yaşanan halk hareketlerinin dalga dalga yayıldığını, Tunus'ta başlayan olayların önce Mısır'a ardından da Yemen, Bahreyn, Libya, Fas ve Cezayir'e sıçradığını görüyoruz'' diye konuştu.
Tunus ve Mısır'daki olaylarla ilgili samimi tavsiyelerinin kimi siyasetçiler ve yazarlar tarafından farklı şekilde eleştirildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Özellikle anamuhalefet partisinin genel başkanı, Mısır'ın eski devlet başkanına yaptığımız tavsiyeleri, 'erken' olarak nitelendirdi. Ancak Mısır'da ortaya çıkan sonuç karşısında bir kez daha mahkum oldu. Aynı genel başkan, bugün Libya ile ilgili acele açıklamalar yapmamızı bekleyerek, bir yandan kendisiyle çelişiyor bir yandan da dış politika alanında en küçük bir vizyona sahip olmadığın aleni olarak ortaya koyuyor. CHP Genel Başkanı, maalesef daha da ileriye giderek, kendisine sorulan çanak bir soru karşısında 'ödülün hakkını veriyor Sayın Başbakan' diyecek kadar sorumsuzca bir açıklama yapıyor. 'Son dönemde ismi geçen ülkelerin haritada yerini göster' deseniz inanın belki de yerini gösteremez. 'O ülkelerdeki toplumsal yapı nedir, Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkileri hangi aşamadadır? Oralarda ne kadar Türk vatandaşı yaşıyor, Ne kadar Türk işadamı yatırım yapıyor?' diye sorsanız, bunların çoğunu da bilmez. Ne Türkiye'nin bu bölgedeki yatırımlarından, imkanlarından oradaki insanlarından veya hassasiyetlerinden haberi var ne de bu ülkelerin iç yapıları hakkında bir kanaate sahip ama sırf hükümeti, sırf AK Parti'yi eleştirmek uğruna kendi ülkesinin uluslararası vizyonunu gözardı ederek, Libya'da Türk vatandaşlarının güvenliğini çiğneyecek kadar ileri gidebiliyor.''
''HARİÇTEN GAZEL OKUYARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ''
Libya'da asgari 25 bin civarında Türk vatandaşı, 200'ü aşkın yatırımcı bulunduğunu anlatan Erdoğan, ''Muhalefet partileri, gazeteciler, köşe yazarları ve medya kuruluşları şu gerçeği artık görmek durumundadırlar; Türkiye hiç kimsenin keyfi için aceleyle, duygusallıkla özellikle de ısmarlama beyanat veren, dış politikasını gündelik gelişmelere göre belirleyen bir ülke değildir'' dedi.
Türkiye'nin, geçmişte olduğu gibi dış politikasında birilerinin peşine takılıp giden, gelişmeleri tribünlerden izleyen, akıntıya göre yol alan, en önemlisi gündemi belirlenen bir ülke de olmadığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz ne zaman, nerede ve nasıl açıklama yapacağımızı gayet iyi biliriz. Bunu zamanlamasını kimseden alacağımız talimatla değil, kendi ilgili arkadaşlarımızla, ilgili birimlerimizle en geniş şekilde yapar, anı vakti geldiğinde bu açıklamaları yaparız. Bu açıklamalar yapılırken de boş duran bir Türkiye Cumhuriyeti yönetimi yok artık. Bu arada yapılan birçok şey, atılan birçok adım var. Bu konuda hiçbir bilgiye sahip olmadığı halde akıl verenlerin yönlendirmesine ihtiyacımız yok. Biz her konuda ilkesel duruşumuzu, samimi kanaatimizi ortaya koyar, tarihi mesuliyetimizin bilincinde olarak gereken mesajı tüm dünyaya veririz ama biz aynı zamanda Türkiye'nin ve Türk milletinin menfaatlerini de en üst düzeyde gözetir bunlara kesinlikle halel gelmemesi için gayret sarf ederiz. Eğer bugün batılı kimi ülkelerin ne söyleyeceği nasıl tavır alacağı değil de Türkiye'nin ne söyleyeceği, nasıl tavır takınacağı merak ediliyorsa, Türkiye'nin alacağı tavır olayların seyrini etkiliyorsa öncelikle bu durumu iyi anlamalı, bunun sorumluluğuyla hareket etmeliyiz. Bu konularda hariçten gazel okuyarak, desteksiz atarak, fantezi yaparak değerlendirilemez.''
Milletlerin kaderini, halkların geleceğini, insanları yaşamını ilgilendiren konularda büyük bir hassasiyet göstermek, meselenin her yönünü ele almak gerektiğini belirten Erdoğan, ''Büyük devletlere yakışan nasıl kenarda durup seyretmek değilse kenarda laf üretmek de değildir. Gelişmeleri, 24 saat çok yakından ve tüm boyutlarıyla izliyoruz. Gereken temasları sağlıyor, gereken adımları da atıyoruz'' dedi.
Diplomasinin sadece medya karşısına çıkıp konuşmakla, söylem üretmekle yapılamayacağını ifade eden Erdoğan, ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle bir durumda yapılması gereken neyse hepsini değerlendirir, gereğini yapar ve yapmaktadır. Biz ne ilkesel duruşumuzdan taviz veririz ne kardeş halkların haykırışlarına kulak tıkarız ne de Türkiye'nin çıkarlarına zarar veririz. Böyle hassas ve önemli bir konunun iç politika polemiği haline dönüştürülmesi son derece yanlıştır, ülkemizin milli çıkarlara zarar verir'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Libya'da durum bu kadar hassasken, buradan siyasi rant elde etme çabalarına girişmek, en hafif tabiriyle fırsatçılıktır, sorumsuzluktur, seviyesizliktir. Libya'da olaylar vuku bulur bulmaz, birilerinin işi gücü bırakıp ödül meselesine takılması bu kadar küçük hesapların içine girmesi dikkat çekicidir'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Libya'daki olaylara değindi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, aldığı ödülle ilgili sözlerini hatırlatan Erdoğan, ''Libya'dan aldığımız ödül, Filistin halkı için çırpınışımız nedeniyle tevdi edilmiştir. Bu ödül, bir yönetimin değil, Orta Doğu halklarının Türkiye sevdasının tezahürüdür. Nitekim bugün Orta Doğu'nun neresine giderseniz gidin, kardeş halklar Türkiye'nin politikalarını gönülden desteklemekte, bağrına basmaktadır. Libya'da şahsımız nezdinde Türkiye'ye verilen ödül, Filistin davasına yaptığımız katkılar sebebiyle halkların sevgisinin bir sonucu olarak verilmiştir'' diye konuştu.
Kasım ayında Libya'da ödül alırken bir konuşma yaptığını ifade eden Erdoğan, ''Bu ödül alırken ne konuştum, ne dedim. Bunun değerlendirmesini yapmayıp, kalkıp da 'bu ödülü geri ver' diyenler, bununla hangi maksada hizmet ettiklerini acaba düşünüyorlar mı? Böyle bir dertleri yok'' dedi.
Libya'da ödül alırken yaptığı konuşmadan bir bölümü aktaran Erdoğan, ''Çatışmalar, afetler, zulümler gizli kalmadığı gibi, insan hakları, evrensel değerler, demokratik haklar da artık gizli kalmıyor, yerele sıkışmıyor. Bize düşen tarihimizden, medeniyetimizden, inançlarımızdan aldığımız ilhamla evrensel inan haklarını herkesten, her ülkeden önce bizim kendimizin hayata geçirmesidir. Bu noktada kendimizi özeleştiriye tabi tutmayı hayati derecede önemli görüyorum. İslam coğrafyasının yoksulluk, terör, ayrımcılık, insan hakları ihlalleriyle anılıyor olması, aynı şekilde inançlarımıza yönelik açık bir haksızlıktır. Bu sorunları gidermek hepimize düşün ahlaki ve siyasi bir görevdir. Bu gerçekleri görüp üzerine cesaretle ve kararlılıkla gitmek zorundayız. Yeryüzündeki her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa karşı onurlu bir duruş sergilerken, gerektiğinde kendimizi ve çevremizi sorgulama olgunluğunu göstermek durumundayız'' dediğini ifade etti.
Bu söz ve düşüncelerini bulunduğu her platformda dile getirdiği gibi Libya'da ödül alırken de samimiyetle ifade ettiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz Libya'daki vatandaşlarımızın tahliyesi için gece gündüz uğraşırken, özelikle diplomatik kanallardan vatandaşlarımızı buraya getirmek için görüşmeler yaparken, vatandaşlarımızın oradaki güvenliğini en üst seviyede gözetirken, birilerinin çıkıp Hükümeti sıkıştırma gayretine girmesi, açıklama, ödül gibi küçük meselelere takılması; sorumsuzca olduğu kadar tehlikelidir. Libya'da durum bu kadar hassasken, buradan siyasi rant elde etme çabalarına girişmek, en hafif tabiriyle fırsatçılıktır, sorumsuzluktur, seviyesizliktir. Libya'da olaylar vuku bulur bulmaz, birilerinin işi gücü bırakıp ödül meselesine takılması bu kadar küçük hesapların içine girmesi dikkat çekicidir. Bu küçük hesapları da ben milletimin hakemliğine havale ediyorum.''