Numan Kurtulmuş, Türkiye'de özellikle çok partili siyasi hayatın başından itibaren, özellikle 12 Eylülün başından itibaren, siyasetin üzerinde ciddi manipülasyonlar yapıldığına işaret etti.

Halkın Sesi Partisi (HAS) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ''Hakkı, hukuku savunmak, insanların ekmeğini, adaletini, özgürlüğünü savunmak, bunların ortak bir sesle olmasını ortadan kaldırmak için bu ülkede ne yazık ki hep kimlikler üzerinden siyaset yapıldı'' dedi.
Kurtulmuş, partisinin il gençlik kollarınca Topkapı Eresin Otel'de düzenlenen ''Halkın Sesi Gençlerle Yükseliyor'' programına katıldı.

HAS Partinin bir ihtiyacı karşılamak için doğduğunu ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'de özellikle çok partili siyasi hayatın başından itibaren, özellikle 12 Eylülün başından itibaren, siyasetin üzerinde ciddi manipülasyonlar yapıldığına işaret etti.

Bu manipülasyonlardan birinin ''depolitizasyon'' olduğunu dile getiren Kurtulmuş, ''Belki de 12 Eylülün en önemli nedenlerinden bir tanesi budur. 'İnsanlar, özellikle gençler, siyasetten uzak dursunlar, siyasete hiçbir şekilde karışmasınlar' diye hep siyaset kötü hale getirilmiştir. Hatta siyasete bulaşmak lafı belki sadece dünyada Türkiye'de vardır'' dedi.

Numan Kurtulmuş, siyasetin, siyasi partinin adından ya da TBMM'nin kurumsal yapısından ibaret olmadığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

''Siyaset bir toplumun tüm hayatını ilgilendiren konularda karar verme, yönetme ve iş yapma işidir. Tam da sorun buradadır. Yönetme işini millet adına ekonomiden eğitime kadar, tüm kararları siyaset veriyor. Depolitizasyon da tam bu noktada devreye giriyor. Millete diyorlar ki; 'Ey millet siz şöyle bir kenarda durun. Siyasette karar mekanizmalarının içerisinde siz bulunmayın. Partilerdeki taban bile. Taban ne demek? Ayakkabı tabanından mı bahsediyorsunuz. Bu taban lafı da Türkiye'deki siyasal zihniyetin en temel deşifrelerinden biridir. Siyasette taban falan olmaz. Bizim anladığımız siyasette siyasetin paydaşları olur. Bu partinin genel başkanı ile partiye üye olan arkadaşımın arasında siyasi kararlar almak yönünde hiçbir ayrıcalık yoktur, olmaz, olamaz.''

Bu ülkenin Başbakanı, Cumhurbaşkanı ile sokaktaki seyyar satıcı ya da işsiz kişi arasında insanlık bakımından, vatandaşlık hukuku bakımından hiçbir fark, hiçbir ayrıcalık olmaması gerektiğini belirten Kurtulmuş, ''Ama siyaseti böyle dizayn etmedikleri için muazzam bir depolitizasyon döneminden geçtik. Siyaset kötü hale geldi. 12 Eylülün o antidemokratik uygulamalarının esas nedeni, gençlerin gözünü korkutarak siyasetin dışına itmektir. Gençlerinden, politik farklılıklarından dolayı korkan bir ülkenin geleceği olmaz'' diye konuştu.

Kurtulmuş, herkesin farklı görüşlerini dile getirmesinin gerektiğini, HAS Parti olarak siyaseti formatlayacaklarını bildirdi.

Siyasetin, seçkinlerin değil, bizzat halkın ve gençlerin işi olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

''Milletin doğru bir siyaset yapmasını önlemenin en temel yollarından bir tanesi, insanları yan yana getirmeyecek bir siyaset tarzı benimsemektir. Hakkı, hukuku savunmak, insanların ekmeğini, adaletini, özgürlüğünü savunmak, bunların ortak bir sesle olmasını ortadan kaldırmak için bu ülkede ne yazık ki hep kimlikler üzerinden siyaset yapıldı. Sağcılar, solcular, ilericiler gericiler, dindarlar, laikler, Aleviler, Sünniler, Türkler, Kürtler, Müslümanlar gayrimüslimler...''

''Bakıyorsunuz çok partili siyasi hayatımızda insanlar birbirlerini yerken, 12 Eylül öncesinde binlerce sağcı, solcu toprağın altına giderken, o zamanlarda insanların ensesinde boza pişiren zadeganlar, seçkinler aynı yerde duruyor, ondan sonra da aynı yerde duruyor'' diye konuşan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

''Bu memlekette 6-7 Eylül olayları oldu. Bu memlekette, o zamanki derin statükonun işleri daha rahat görmesi için Türkiye'nin ekonomik ve siyasi erimleri milletin ensesinde boza pişirmeye devam etsinler diye, yani sistem bozulmasın, milletin gözü açılmasın diye 6-7 Eylül olayları üzerinden bu memlekette spekülasyon yapıldı. Bu milletin evlatları olan gayrimüslim vatandaşlarımızın mallarına, mülklerine el konuldu, yağmalar yapıldı. Bu memlekette, 6. Filo, ta o zaman geldi.

Meşhur 'Kanlı Pazar' olayları... Burada Nato'ya, Amerika emperyalizmine karşı çıkarken orada 'solcu' diye ayırdıkları gençler, 6. Filo'ya karşı çıkarken, 'sağcı' diye tanımladıkları muhafazakar kitleler, Amerikan askerlerini denize atan solcu gençlerin üzerine yürütüldü. Bu sefer solcu gençler denize dökülmeye çalışıldı. Eğer o gün bu milletin büyük çoğunluğunu oluşturan muhafazakar kitlelerle, emperyalizme karşı çıkan o gençler birlikte 'Amerikalı Conileri' denize dökseydi, Türkiye'nin siyasi tarihi başka şekilde gelişecekti. Aynı oyun devam ediyor.''

-''UCUBE HEYKEL TARTIŞMASI''-

Kurtulmuş, ''Ucube heykel tartışması''na da değinerek, ''Niye bu tartışmayı yapıyorlar, çünkü bu milletin heykel ile ilgili iyi düşünceleri yoktur. Kars'ın dağının başındaki heykel 'ucube' olsa ne olur olmasa ne olur? Ankara'nın, İstanbul'un merkezinde koskoca ucube gökdelenleri, rant sağladığınız bir takım zadeganlara peşkeş çekiyorsunuz, bundan daha büyük ucubelik olur mu?'' dedi.

Kurtulmuş, şöyle konuştu:

''(Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar...) Türkiye 15 gündür bunu tartışıyor. Çünkü Türk halkının yarısından fazlası içkiye karşıdır, bir kısmı da içki içer. Bunun üzerinden 'Bizden olanlar bu tarafa geçsin' demek için bunlar söyleniyor. Tevfik Fikret, 'aksırıncaya tıksırıncaya kadar' sözünü masada içki içen 3 kişiye söylemedi, kamu kaynaklarını yiyenlere söyledi.''