MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, ''MHP olarak Türkiye'yi bölünmeye ve felakete götürecek projelere olanca gücümüzle, demokratik olarak karşı durmaya devam edeceğiz'' dedi.
Toskay, seçim beyannamelerini sivil toplum örgütleri ile paylaşmak üzere Edirne'ye geldi.
Beraberindeki 10 milletvekili ile sivil toplum örgütlerini ziyaret eden Toskay, daha sonra parti il binasında basın toplantısı düzenledi.
Toskay, MHP'nin seçim çalışmalarını en erken başlatan parti olduğunu, milletvekillerinin Türkiye'yi tarayacağını söyledi. Kendisinin, Edirne Milletvekili Cemalettin Uslu ile birlikte merkezde, diğer milletvekillerinin de ilçelerde sivil toplum örgütleri temsilcileri ve halkla temas halinde olduğunu vurgulayan Toskay, bu ziyaretlerde seçim beyannamelerinde yer alan konuları aktardıklarını, sorunları dinlediklerini belirtti.
Aldıkları izlenimlerin partileri açısından son derece olumlu olduğunu anlatan Toskay, ''Yayılmak istenen havanın aksine, bizim için olumlu bir sürprize gebe bir seçime doğru yaklaşıyoruz'' dedi.
Toskay, son 8 yılda Türkiye'de geniş halk kitlelerinin ekonomik baskı altında olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Geniş halk kitlelerin içinde Edirne çiftçisi var, memur var, emekli var, işçi var, küçük esnaf var. Şu anda işi olmayan sosyal yardımlarla hayatını idame ettirmeye çalışanların sayısı, AKP iktidarı sayesinde de geniş kitle oluşturdu. Bunlar ekonomik olarak ezildiler. Bizim seçim beyannamemizde 2011 yılı itibariyle MHP'ye iktidar tevdi edildiği taktirde 73.5 milyar liralık bir kaynak bulunup bu söylediğimiz kesimlere aktarılması bulunuyor. Sosyal yardıma muhtaç olan vatandaşlarımıza 'Hilal Kart' verilecek. Bütün sosyal yardımlar bu karta yüklenecek. Bu kartla alışveriş yapma imkanı sağlanacak. Yüklenen miktar kadar. Küçük esnafımızı ve çalışanımızı korumak ve onlarda bir canlılık yaratmak için 'Hilal Kart' sahiplerine, kendi oturdukları civarda ilçe ve belde içinde bu kartı kullanma sınırlaması getireceğiz. Böylece o civardaki esnafın bu kartla yapılan alışverişle de belli bir ciroya ulaşması sağlanacak.''
-SORULAR-
Tunca Toskay, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin ''Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının MHP tarafından nasıl karşılandığı'' sorusu üzerine Toksay, MHP'nin, bu operasyonlara yaklaşımının çok net olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Biz, demokrasiye dışarıdan, demokratik olmayan araç ve enstrüman, usul ve yöntemlerle müdahale edilmesine prensip olarak karşı olan bir siyasi partiyiz. Eğer bu heves içinde olan, bu konuda fiilen bir girişim içinde olan varsa, yargılamanın adaletli ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmasını isteriz. Ancak, son zamanlarda iktidarda tespit ettiğimiz bir eğilim ve heves var. Kendisine muhalif olan bütün hareketleri bir torbaya koyarak, darbe ve müdahale kisvesi altında baskı ve sindirmeye yönelik bir yöntemi kabul etmemiz mümkün değil. Son zamanlarda kamuoyunda, operasyonların biraz da bu ikinci söylediğim eğilimin ağırlıklı olduğu bir davranış olduğu kanaati hakim. Yani bütün muhalif unsurları herhangi bir şekilde suçlayarak bastırmak, sindirmek gibi bir yöntemin uygulandığından kamuoyu rahatsız. Bunu da biz çok açık ve net dile getiriyoruz.''
Toskay, başkanlık sistemi ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:
''Büyük Ortadoğu Projesi'ni ortaya koyan küresel güçler, Türkiye'de taşeron olarak AKP'yi kullanıyorlar. Türkiye'nin, onların Büyük Ortadoğu Projesi'ne uygun hale getirilebilmesi için bir proje var. O projenin Türkiye'deki taşeronluğunu da AKP yapıyor. AKP'nin sözcüsü de kendisine bilgiler ve talimatlar verilen Recep Tayyip Erdoğan. Onun bunu dile getirmesi son derece normal. Ama biz MHP olarak Türkiye'yi bölünmeye ve felakete götürecek projelere olanca gücümüzle demokratik olarak karşı durmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin kendi iç dinamiklerinden ve ihtiyaçlarından kaynaklanan bir proje değil bu proje.
Diğer taraftan dünyada bir küreselleşme eğilimi var. Bu eğilim adeta bir dogma halinde bütün toplumlara dayatılmak isteniyor. Küresel güçlerin içinde siyasi ve ekonomik güçler var. Öyle bir algılama yaratılıyor ki toplumlarda küresel ekonominin dışında başka bir alternatif yok. Sanki Allah'ın emri. Herkes ona boyun eğecek. Küresel ekonominin bütün şartlarını herkes yerine getirecek.
Küresel sermaye ve küresel güçler, bu söylediğimiz sistemin içine katmak istedikleri ülkelerin toplumsal hayatına, kültürel hayatına, siyasi hayatına medya yoluyla hakim oluyorlar. Bir büyük küresel sermaye, istediği medya kuruluşuna reklamı veriyor veya vermiyor. Uslu olursa, dediklerini yerine getirirse bol reklam alabiliyor. Yaramazlık yapan bir medyaya reklam vermiyorlar.''