Şeker hastalığından kansere kadar bir çok hastalığın tedavisinde son zamanlarda umut olarak görülen kök hücre çalışmalarıyla ilgili TBMM;de bir komisyon kurulması istendi.
Çeşme'deki 2. Ulusal Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Kongresi'nde düzenlenen basın toplantısında, kök hücre tedavisiyle ilgili Türkiye;deki ve dünyadaki son gelişmeler değerlendirildi.
Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği ve Sağlık Bakanlığı Kök Hücre ve Kemik İliği Nakli Bilim Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, Türkiye;de kök hücre nakliyle ilgili çalışmaların uluslararası düzeyde bulunduğunu, kök hücre hakli yapılacak merkezlerle ilgili bir süre önce Sağlık Bakanlığınca yayımlanan yönetmeliğin bu alanda devrim niteliğinde olduğunu vurguladı.
Kök hücre uygulamalarının son zamanlarda özellikle kas hastalarının talepleriyle gündeme geldiğini, bu uygulamaların Sağlık Bakanlığı komisyonunda ancak bu uygulamaları yapmak isteyen uzmanların başvuru yapması halinde ele alınabileceğini ifade eden İlhan, TBMM;de komisyon kurulması halinde bu konuda bir politika belirlenmesinin mümkün olabileceğini söyledi.
İlhan, şunları kaydetti:
''Kök hücre konusundaki çalışmalarda, hasta ve araştırmacılar açısından risklerin karşılanması için gerekli olan sigortacılık sistemi konusunda sıkıntılar yaşanıyor.
Hastaların sigortalanması çok yüksek rakamlara ulaşıyor. Bu sıkıntıların aşılması amacıyla TBMM;de tıpkı kanser konusunda olduğu gibi çok geniş kapsamlı bir araştırma komisyonu kurulabilir, konu sosyal devlet anlayışıyla ele alınabilir.
Bu komisyon Türkiye;deki kök hücre uygulamalarının kapsamı ve nasıl yürütülmesi gerektiği gibi konularda belirli kararlar alabilir. 50;den fazla bilim dalını ilgilendiren bu alanda ortak hareket edilmesi çok önemli.''
Sağlık Bakanlığı Kök Hücre ve Kemik İliği Nakli Komisyonuna kök hücre çalışması için çok sayıda izin başvurusu yapıldığını, ancak sigortalama konusunda sorunlar bulunduğunu ifade eden İlhan, erken dönem omurilik felçlileri, diyabet, kalp-damar hastalıklarında umut verici çalışmalar yapılabileceğini bildirdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kongre Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan ise kök hücre uygulamalarının bir tedavi değil deneysel çalışma olduğunu vurguladı.
Özcan, bu deneysel uygulamaların araştırma fonlarıyla desteklendiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu;nun geri ödeme sistemine dahil edilebilmesi için rutin tedavi olarak uygulanmasının gerekli olduğunu kaydetti.
Bazı ülkelerde daha deneysel süreci tamamlanmayan kök hücre uygulamalarının seyahat paketlerinde satıldığını, bunun yanlış kanıların oluşmasına neden olduğunu anlatan Özcan, ''Zaten uygulanan bu tür uygulamaların güvenli olup olmadığını test etmek için çaba sarf ediyoruz'' dedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alp Can da kök hücrelerin artık ilaç olarak ayarlanmış dozlarda alınabilmesine yönelik çalışmaların gündemde olduğunu belirtti.
Bu konuda Türkiye;nin Avrupa;dan daha iyi durumda olduğunu, ülkede halen 200-250 civarında çalışma yürütüldüğünü ifade eden Can, ''Sadece bilim adamları olarak güç birliği yapmakta zorlanıyoruz. Başka yerlerdeki arkadaşlarla da bir araya gelip çalışmamız için ortam yaratılmalı. Sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu fonlar araştırmalara aktarılabilir, ödüllerle destek sağlanabilir'' dedi.
Embriyonik kök hücrelerin çalışmalarda kullanılmasıyla ilgili engellerin kaldırılması gerektiğini de ifade eden Can, bir Müslüman ülke olarak tüp bebekte söz sahibi olan Türkiye;nin kök hücre konusunda da dünyada söz sahibi olabileceğini söyledi.
Uluslararası Hücresel Tedavi Derneği Başkanı Prof. Dr. Kurt Gunter de Türkiye;de kök hücre uygulamalarıyla ilgili başarılı çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
Hücresel tedavinin tıp alanında bir devrim yaratacağını, bunun için daha ileri çalışmalara gereksinim olduğunu ifade eden Gunter, ''Bu düşünüldüğü kadar kolay bir tedavi değil. Bu konuda hem iyimser hem de dürüst olunması gerekiyor. Türkiye;de bilimin geldiği nokta beni çok etkiledi'' diye konuştu.
Gunter, embriyonik kök hücre kullanımıyla ilgili şu görüşleri dile getirdi:
''Bu konuda araştırma yapılmasını etik bir sorun olarak görmüyorum. Bunlar zaten tıbbi atık oluyor. Özellikle kordon kanı bankacılığı çalışmalarını destekliyorum. Etik endişe duyduğum konu kordon kanlarının kişisel kullanım için ticari amaçlarla saklanması. Embriyonik kök hücre çalışmaları ilerletilmelidir.''
Gunter, dünyanın bir çok yerinde güvenilir olmayan tedavilerin uygulanabildiğini, çok yüksek maliyetlerle onaylanmamış tedaviler satılabildiğini sözlerine ekledi.