Başbakan Erdoğan ve Bahreyn Veliaht Prensi Al-Khalifa ile düzenlenen ortak basın toplantısında ülkelerde kalıcı istikrar için temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi gerektiğini savundu.
Başbakan Erdoğan, ''Günümüzde kalıcı istikrar halkın huzur, refah, güvenlik, mutluluğun güvence altına alınmasıyla mümkündür. Bunun da yolu insanların temel hak özgürlüklerine saygı gösterilmesinden geçmektedir'' dedi.
Başbakan Erdoğan ve Bahreyn Veliaht Prensi ve Başkomutan Yardımcısı Salman Bin Hamad Al-Khalifa ile başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler.
Türk ve Bahreyn halkı arasında her geçen gün gelişmekte olan ilişkilerle birlikte, gerek siyasi, askeri alanda gerekse ekonomik, ticari ve kültürel alanda ilişkilerin her geçen gün arttığına işaret eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''İlişkilerimizi daha da ileri götürmek üzere son dönemlerde en üst düzeyde yapılan ziyaretler, bizim iş adamlarımız arasındaki gelişmeleri de artırmaktadır. Bu sağlam zemin üzerinde Bahreyn ile mevcut ilişkilerimizi ortak çıkarlarımız doğrultusunda ilişkileri geliştirmeyi ve güçlendirmeyi arzu ediyoruz. Bu arzunun Bahreynli kardeşlerimiz tarafından paylaşıldığını ifade ediyoruz.
Az önce yatırım ajanslarımızın başkanları mutabakat zaptını imzaladılar. Bundan sonraki süreçte gerek karşılıklı, gerek müşterek ne tür adımlar atılacak bunları istişare edecekler. Salman ile çok çok yararlı görüşmeler oldu. Her düzeyde temaslarımızı sürdürerek, önümüzdeki dönemde siyasi diyalogumuzu güçlendirmeyi teyit ettik.
2010 yılında Bahreyn ile ticaret hacmimiz 244 milyon dolara çıktı. 150 milyon dolardı 2009'da. Böyle bir artış trendi devam ediyor ama bunu yeterli görmüyoruz. Aslında Körfez ülkelerinin tüm ticaret hacmine baktığımızda, 1 trilyon dolarlık hacmini düşündüğümüzde, bu ilişkilerimizin Körfez ülkelerinde çok daha farklı bir yere oturması gerektiğine inanıyoruz.
Mükemmel düzeydeki siyasi ilişkilerimize paralel olarak ekonomide atılacak adımları değerlendirdik. Sayın Salman'ın bakanlarımız ve iş çevreleriyle yarınki iş çevreleriyle gerçekleştireceği temasların ekonomik işbirliğimizin açısından yararlı somut sonuçlar vereceğine inanıyorum.''
-BÖLGESEL KONULAR-
Erdoğan, Bahreyn Veliaht Prensi Al-Khalifa ile iki ülkeyi yakından ilgilendiren uluslararası konuları da değerlendirme fırsatı bulduklarını ifade ettiği açıklamalarını şöyle sürdürdü:
''Bu çerçevede başta Tunus ve Mısır olmak üzere bölgemizdeki çeşitli ülkelerde son dönemde yaşanan gelişmeleri ele aldık. Ve dost ve kardeş ülkelerde çok sayıda can kaybına, bunun yanında binlerce insanın yaralanmasına vesile olan bu gelişmelerden duyduğumuz kaygıyı ve üzüntüyü paylaştık.
Tabii ki günümüzde kalıcı istikrar halkın huzur, refah, güvenlik ve mutluluğunun güvence altına alınmasıyla mümkündür. Bunun da yolu insanların temel hak özgürlüklerine saygı gösterilmesinden geçmektedir. Elbette temel hak ve özgürlüklerin kullanılması kaos ve anarşiye dönüşmemeli... Bu süreçte, katiyen şiddete başvurulmamalıdır. Bu çerçevede Velihat Prens Sayın Salman ile görüşmemizde demokratikleşme ve reformlar yönünde atılan adımların önemine işaret ettik.
Bahreyn'de sürdürülen demokratik reform sürecini takdirle izlediğimiz, Bahreynli kardeşlerimizin çabalarını desteklediğimizi de özellikle ifade ettim. Ortadoğu barış süreci, Lübnan, Irak, Afganistan ve İran gibi bölgesel konulara ilişkin güncel gelişmeleri içeriyor ve bunları da kısa da olsa değerlendirdik. Bu çerçevede barış sürecinin tüm kanallarda canlandırılmasının ve Filistin'de birlik ve beraberlik sağlanmasının taşıdığı önem itibarıyla da ortada. Irak'ta istikrarın tesisi ve ülkenin yeniden yapılandırılmasının bölgesel ölçekte taşıdığı önem ortada. İran'ın nükleer programına ilişkin itilafın bu ülkenin sivil amaçla nükleer teknolojiden yararlanma hakkını gözeten diplomatik yöntemlerle ilgili düşüncemizi zaten dünden bugüne hep ifade ettik. Bunu şahsım, Dışişleri Bakanım, ilgili bakan arkadaşlarım her platformda dile getirdiler. Görüşmemizde bölgemizde mevcut itilafların, diyaloğu öne çıkaran uzlaşmacı ve barışçı yöntemlerle çözümlenmesi gerektiği konusunda da görüş birliğinde olduğumuz ortada...
Önümüzdeki Nisan ayında Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreterliği görevini Bahreyn'li Dr. Raşit El Zeyani üstlenecektir. Bu bağlamda görüşmemizde bu konsey ile kurumsal düzeyde geliştirmekte olduğumuz ilişkilere önem atfettiğimiz ifade ettik.''
Başbakan Erdoğan, Salman Al-Khalifa'nı ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
-SORULAR-
Bahreynli bir gazetecinin iki ülke arasındaki ticaret ilişkinin nasıl olacağına yönelik sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye'nin müteahhitlik sektöründe dünyada önemli bir konumda olduğunu dile getirdi. Türk müteahhitlerinin dünyada alt ve üst yapı çalışmalarına girdiklerini dile getiren Erdoğan, ''Bahreynli firmalarla ikili yatırımlara girilebilir. Bu Türkiye'de, Bahreyn'de hatta 3. ülkelerde müşterek yatırımlara girebiliriz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine Irak'a yapmayı planladığı ziyaretin tarihinin henüz kesinleşmediğini, tarih belli olduktan sonra bunu açıklayacaklarını söyledi.
Toplantı öncesinde ''Türkiye ve Bahreyn Arasında Karşılıklı Yatırımların Geliştirilmesine Dair Mutabakat Zaptı'' da imzalandı.
Bahreyn Veliaht Prensi ve Başkomutan Yardımcısı Salman Bin Hamad Al-Khalifa, Mısır ve Tunus'ta yaşanan olayların birbirinden farklı olduğunu ve bu ülkelerde yaşananların diğer Arap ülkelerine yayılacağını düşünmediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan ve Bahreyn Veliaht Prensi ve Başkomutan Yardımcısı Salman Bin Hamad Al-Khalifa ile başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler.
Sözlerine Türkiye'nin ekonomik ve sosyal alandaki kalkınmasıyla halkının taleplerine cevap veren bir ülke olduğunu belirterek başlayan Khalifa, Türkiye'nin "ekonomik ve sosyal olarak kalkınmış bir Müslüman ülke" olmasından mutluluk duyduklarını söyledi.
Bahreyn'de iskan ve konut konusunda büyük projelere sahip olduklarını ifade eden Khalifa, Türkiye'nin müteahhitlik alanındaki başarılarından da söz ederek, bu alanda iki ülke şirketlerinin daha fazla işbirliği yapabileceklerini kaydetti.
Gıda güvenliği, ve hizmet sektöründe de işbirliği geliştirmek ve Türk şirketlerinin uzmanlıklarından yararlanmak istediklerini ifade eden Khalifa, Bahreyn'de 10 Türk bankası olduğunu, Bahreyn banklarının da İstanbul ve Ankara'da şubelerinin olmasını istediğini belirterEk, "Burada önemli olan şey, Bahreyn'in bir kapı olduğudur. Dolayısıyla işbirliği konseyinin kapısıdır, 1 trilyonluk bir bütçenin yönetiminin kapısıdır. Türkiye de bölgedeki en önemli ve büyük bir ülkedir. Ve ekonomisi, bizim için Körfez İşbirliği Konseyi açısından da önem arz etmektedir" dedi.
-MISIR VE TUNUS'TA YAŞANAN OLAYLAR-
Khalifa, bir gazetecinin Mısır ve Tunus'taki olayların nedenlerini ve diğer Arap ülkelerine yayılma ihtimalini sorması üzerine, olaylarla ilgili tek bir nedenden bahsetmeSİnin doğru olmayacağını söyledi.
Khalifa şöyle konuştu:
"Açık olan bir şey var: Mısır halkı mevcut duruma karşı rahat olmadığını ve güven duymadığını ifade etti. Ve Mısır yönetimi de onlara cevap vermeye çalıştı. Mısır tarihine bakacak olursak, 30 senede yapılamayanı bu gençler ve halk 15 günde yaptı. Gerek Batıda olsun, gerek Asyada olsun, gerek Arap halklarında olsun halk yönetimden, saygı, yaşam özgürlüğü, karar mekanizmasına katılma ve adalet ister. Bizlerin, Arap ve diğer ülkelerde liderler olarak da görevi, bu temel taleplere cevap vermektir. Bunun bizim için herşeyden daha önemli olması gerekiyor."
Küresel ekonomik krizin ülkeleri sarstığını kaydeden Khalifa, halkların öncelikle ekonomik reformların yapılmasını, rekabette şeffaflığı ve sosyal adaletin tesis edilmesini istediklerini söyledi.
Mısır ve Tunus'ta yaşananların diğer Arap ülkelerine olası etkileri konusuna da değinen Khalifa, "Her ülkenin kendine ait özellikleri var. Tunus'ta olan olaylar, Mısır'da yaşananlardan gerekçeleri ve çözüm yöntemi olarak çok farklı. Ben bir domino etkisi olacağına inanmıyorum, bunu söyleyemem. Ancak şunu söyleyebilirim, bir insani ve küresel gerçeklik vardır ve bunu gözardı edemeyiz. Bu da, insanların kendilerinin güvenli ve adaletli bir ortamda yaşadığına inanması gerektiğidir" dedi.