AK Parti Genel Başkan Yardımcı Hüseyin Çelik, 2011 yılı Ocak ayında 7 bölgede 5 bin 369 denekle yüz yüze yapılan anketteki partilerin ve liderlerin oy oranını açıkladı. Çelik gündemi değerlendirdi, muhalefete çıkıştı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, şu anda AK Parti'nin gündeminde başkanlık sistemi konusunun bulunmadığını belirterek, ''Sayın Cumhurbaşkanımızın çekincelerine de saygımız vardır'' dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezinde yaptığı basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Hizbullah meselesinin altında kaldığını'' savundu.
Kılıçdaroğlu'nun Batman ve Van'da AK Parti milletvekillerinin Hizbullahçıların derneğini ziyaret ettiğini öne sürdüğünü belirten Çelik, şunları kaydetti:
''Türkiye'deki bütün dernekler ve vakıflar, Vakıflar Kanunu'na ve Dernekler Kanunu'na dayalı olarak kurulur. Bütün dernekler bu yasa çerçevesinde işlem yürütürler. Devletin gözetim ve denetimi altında faaliyetlerini yürütürler.
Legal olan derneklere bütün arkadaşlar, bütün siyasi partiler gider, gitmiştir. Bunda bir beis yok. Neticede Batman'da 500'ün üzerinde, Van'da binin üzerinde dernek var. Bunların bir kısmı sol dernektir. Sağ tandanslı olanlar var, komünist olanlar var, sosyalist olanlar var, İslamcı olanlar var, Atatürkçü olanlar var, şu olanlar var, bu olanlar var.''
Legal, yasalar çerçevesinde kurulmuş, yasalar çerçevesinde faaliyetlerini sürdüren derneklere illegal muamelesi yapılmasının, illegalitenin, yasadışılığın, zeminini genişletmek olacağını belirten Çelik, şöyle devam etti:
''Bugün bazı siyasi partilerin kimlerle gönül bağı içerisinde olduğunu biliyoruz. Ama o siyasi partiler Türkiye'de legal çerçevede faaliyet yürüttükleri sürece bu memleketin parlamentosunda da, biliyorsunuz asli unsurlardan biri haline geliyorlar. Bunu herkes bilmiyor mu? Siz SHP döneminde bir partiyi meclise taşırken, DEP'i Meclis'e taşırken, PKK'yı mı meclise taşımış oldunuz? Kabul ediyor musunuz? Onun için herkes söylediğini çok iyi tartmalı, ölçmeli. Sayın Kılıçdaroğlu kesinlikle bu Hizbullah meselesinde de çuvallamıştır ve duvara toslamıştır.
'Biz neden Hizbullah'a terör örgütü demiyormuşuz?' Ben daha pazartesi burada yaptığım basın toplantısında, 'Bizim hiçbir illegal örgütle bir ilişkimiz olmaz. İllegal terör örgütleriyle hiç ilişkimiz olmaz' dedim. Olmamıştır, olmaz ve olmayacaktır. Sayın Başbakan, Ukrayna'ya giderken yine kendisine soruldu, çok net bir dille yine aynısını söyledi. Peki daha nasıl söylenir Sayın Kılıçdaroğlu? Daha nasıl ifade edilecek bu? Mesele bu.''
-''BAŞKANLIK SİSTEMİ ÜZERİNDE TARTIŞILAN BİR KONU DEĞİL''-
Çelik, basın toplantısında, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, ''Başkanlık sistemine ilişkin çekinceleri bulunduğunu'' söylediğini hatırlatarak, başkanlık sistemi hakkındaki düşüncelerini sorması üzerine de şunları söyledi:
''Başkanlık sistemi şu anda hükümetin AK Parti'nin gündeminde ağırlıklı olarak konuşulan, üzerinde çalışılan bir konu değildir. Ama başkanlık sistemi bugün değil, 1980'lerden sonra Türkiye'de hep konuşulan, özellikle fikir yürütülen bir konudur. Demokrasi varsa, özgürlük varsa, başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi, demokratik parlamenter sistem, bütün bunları herkes her zeminde konuşabilir. Ama şu anda AK Parti'nin gündeminde bu konu yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımızın çekincelerine de saygımız vardır. Bunun daha iyi olduğunu söyleyenlerin fikirlerine de saygımız vardır. Ama Türkiye şu anda parlamenter demokratik sistem ve rejimle yoluna devam ediyor. Bu konuda bir problem yok.''
''AK PARTİ TARAFINDAN YAPTIRILAN ANKETE GÖRE CHP'NİN OYU YÜZDE 23'ÜN BİR GIDIM ÜZERİNDE, MHP BARAJ CİVARINDA DOLAŞIYOR, BİRAZ BARAJIN ÜZERİNDE. AK PARTİ DE YÜZDE 50'YE YAKIN''
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, partisinin yaptırdığı ankete göre, CHP'nin oyunun yüzde 23'ün biraz üzerinde, MHP'nin oylarının baraj civarında, AK Parti oylarının da yüzde 50'ye yakın olduğunu bildirdi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezinde yaptığı basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları nedeniyle, Erzurumlulara ''Olimpiyat nedeniyle geliriniz arttı mı?'' diye sorduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
''İşte CHP'nin ufku bu kadardır. İşte CHP'nin çapı bu. Düşünün uluslararası, dünya çapında bir organizasyon yapıyorsunuz, bu 40-50 yılda gelen bir fırsattır. Bu ülkenizin tanıtımı açısından müthiş bir fırsattır ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun saplandığı mantık burasıdır. Olimpiyatlar orada yapıldığı zaman çantalarla para dağıtılacağını kimse zannetmiyor, belki sadece Kılıçdaroğlu zannediyor.''
CHP'de herkesin ''ayrı telden çaldığını'', farklı şeyler söylediğini savunan Çelik, ''Biz eleştirdiğimiz zaman, 'Biz Türkiye'nin en eski, en köklü partisiyiz' diyorlar. Kusura bakmayın partiler şarap değil ki yıllandıkça makbul olsunlar'' dedi.
-''KUSUR YOKSA NEYİN SORUŞTURMASINI YAPIYORSUNUZ?''-
Elazığ'daki iddialar üzerine İçişleri Bakanlığının müfettiş gönderdiğini, mülkiye başmüfettişlerinin tevdi raporu hazırlayarak, bazı konuların savcılığa intikal etmesini sağladıklarını anlatan Çelik, şunları söyledi:
''Bunu CHP ortaya çıkarmış değil. Bir yerde bir yanlış varsa ve burada yargının son sözü söylemesi gerekiyorsa... Kusuru bulunan insanları müfettişler tespit etmiş, 'Şu insanların bu olayda kusuru vardır ama belediye başkanının kusuru yoktur' demişlerdir. Sayın İçişleri Bakanı buna dayanarak belediye başkanına soruşturma açılmasına müsaade etmemiştir. Kusur yoksa neyin soruşturmasını yapıyorsunuz? Ama başka bir meselede, 'Belediye başkanının bu işte sorumluluğu vardır' şeklinde müfettişler tarafından rapor hazırlandığında bu istikamette Sayın İçişleri Bakanı araştırma, soruşturma incelemesinin yapılmasına izin vermiştir.
Sayın Kılıçdaroğlu bir iddiayı ortaya atıyor, bu iddia daha mahkemeler tarafından tespit edilmemişse, suç ortaya çıkmamışsa, suçun bütün unsurları oluşmamışsa, bir insan mahkumiyet almamışsa, bununla ilgili olarak insanları karalama hakkına sahip değilsiniz.''
MHP'nin geleneksel tabanının milliyetçi-muhafazakar, fakat MHP'nin üst yönetiminin ulusalcı olduğunu ifade eden Çelik, CHP'nin de ulusalcı olması dolayısıyla CHP ile MHP arasında bir ''ulusalcı kardeşlik bağı'' bulunduğunu savundu.
Geçmişte MHP'ye oy veren tabanın artık AK Parti'ye oy verdiğini öne süren Çelik, geçmiş seçimlerde CHP ile MHP arasında seçim paslaşması yaşandığını iddia etti.
-FAİLİ MEÇHULLER-
Hrant Dink'i, Gaffar Okkan'ı, Uğur Mumcu'yu öldüren katil zihniyetin aynı zihniyet olduğunu belirten Çelik, bu zihniyetin devlet içinde çöreklenerek bazılarının desteğini aldığını savundu. Çelik, şöyle devam etti:
''Bir şekilde bu insanlar bertaraf edilmişlerdir. Bu üçünü öldüren ve öldürten zihniyet alçak zihniyettir. Hrant Dink ile ilgili olarak olayın hemen ardından katil zanlıları, onun destekçileri yakalanmıştır ve şu anda mahkemeye hesap veriyorlar. 'Arif Doğan'la ilgili ne yapıldı?' diye soruyorlar. Arif Doğan şu anda yargıya hesap veriyor. Çorap söküğü gibi söküldü. Nasıl oldu bunlar, bu çeteler nasıl şu anda yargıya hesap veriyor? Kim yaptı bunları? Kimin oluşturduğu demokratik ortam ve atmosfer sayesinde bu ortam gerçekleşti? AK Parti hükümeti olmasa bunlar olur muydu?''
Çelik, Mutki'de toplu mezarların açılmasından, asit kuyularının aranmasından söz ediliyorsa, herkes etnik kimliğini ifade edebiliyorsa bu ortamı AK Parti'nin oluşturduğunu belirterek, faili meçhul cinayetlerin de AK Parti döneminde sona erdiğini ifade etti.
-SEÇİM ANKETİ-
AK Parti tarafından yaptırılan seçim anketi kapsamında yedi bölgede toplam beş bin 369 denek ile yüz yüze bir görüşme yapıldığını anlatan Çelik, şunları kaydetti:
''Yaş grupları arasında AK Parti en homojen oy alan parti. Gençler de AK Parti'ye oy veriyor, orta yaşlılar da veriyor, yaşlılar da veriyor. Eğitimli kesim AK Parti'ye oy vermiyormuş. Ortaya çıktı ki, eğitimli kesimden de AK Parti alması gerektiği kadar oy alıyor. Hangi eğitimli kesimden AK Parti daha az oy alıyor? 50 yaşın üzerinde olanlar. Onlar CHP'ye oy veriyor. Onların bir kısmı hala daktilo döneminde kaldığı için onlar CHP'ye oy veriyor. Onlar statükocu tek parti zihniyetinin bir şekilde ince ayardan geçirdiği insanlardır.
Yaşlısı genci, kadını erkeği, Türk'ü Kürt'ü, bütün etnisiteler arasında homojen, biri birine adeta milimetrik farklarla yakınlıkta oy alan tek parti AK Parti'dir. Bu da AK Parti'nin Türkiye'nin çimentosu olduğunu gösteriyor.''
Ankette ''en beğenilen devlet adamı'' araştırması da yapıldığını ifade eden Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''en yakınındaki isme beş kat fark attığını'' kaydetti.
Ankete göre, ekonominin bugünkü durumunu olumlu bulanların oranının yüzde 66 olduğuna dikkati çeken Çelik, ''Ankete göre CHP'nin oyu yüzde 23'ün bir gıdım üzerinde, MHP baraj civarında dolaşıyor, biraz barajın üzerinde. AK Parti de yüzde 50'ye yakın'' dedi.
''SAYIN KILIÇDAROĞLU'NA SORUYORUM; MÜSLÜMAN İFTİRA EDER Mİ? DİNİNİZİN FARKLI OLMADIĞINI BİLİYORUM, AYNI DİNE MENSUBUZ, SİZ DE MÜSLÜMANSINIZ. PEKİ MÜSLÜMAN İFTİRA EDER Mİ, ÇAMUR ATAR MI, KARALAMA YAPAR MI, KESİN KANAAT SAHİBİ OLMADIĞI, BİLGİ VE BELGEYE SAHİP OLMADIĞI KONULARDA İNSANLARI TÖHMET ALTINDA BIRAKIR MI, BÜHTAN EDER Mİ?''
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ''Müslüman küfür eder mi, ahlaklı adam küfür eder mi?'' sözlerine ilişkin, ''Ben de Sayın Kılıçdaroğlu'na soruyorum; Müslüman iftira eder mi? Sizin dininizin farklı olmadığını biliyorum, aynı dine mensubuz siz de Müslümansınız. Peki Müslüman iftira eder mi, çamur atar mı, karalama yapar mı, kesin kanaat sahibi olmadığı, bilgi ve belgeye sahip olmadığı konularda insanları töhmet altında bırakır mı, bühtan eder mi?'' dedi.
Çelik, partisinin Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, muhalefet partilerinin liderlerinin grup toplantılarında dile getirdikleri iddialara yönelik açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun, Erzurum ziyaretinde ihtiyaç sahibi vatandaşlara kalitesiz kömür dağıtıldığı, kömürlerin neden olduğu hava kirliğinden dolayı ''vatandaşın zehirlendiği'' yönünde bazı iddialarda bulunduğunu belirten Çelik, bu iddiaların gerçekle bağdaşmadığını söyledi. Erzurum'un 2003'te Türkiye'nin en kirli havasına sahip ikinci ili olduğunu belirten Çelik, şehrin 2009 ve 2010 yıllarında söz konusu sıralamada alt sıralara gerilediğini bildirdi.
Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından 30 ayrı ocaktan çıkarılan kömürlerin ülke genelindeki dar gelirli 2 milyon 300 bin kişiye dağıtıldığını ifade eden Çelik, bu kapsamda Erzurum'da yılda 24 bin ton kömür dağıtıldığını anlattı. Erzurum'da yılda 214 bin ton kömür tüketildiğini söz konusu yardımın da tüketilen oranın sadece yüzde 10'unu oluşturduğuna işaret eden Çelik, geri kalan kömürlerin vatandaşlarca kömür satıcılarından temin edildiğini söyledi. Çelik, kentteki kömür satıcılarının denetlendiğini, hava kirliliğine yol açacak kömür satışlarına ise izin verilmediğini vurgulayarak, ''Erzurum'da İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce yapılan son ölçümlerde hava kirliği Dünya Sağlık Örgütünün, tavsiye ettiği ideal değerlerdedir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Vatandaşa kömür dağıttınız, bu kömürler kalitesizdi, şehrin havasını kirletti' iddiası son derece boş ve fos bir iddiadır'' diye konuştu. Kömür dağıtımıyla Türkiye genelinde 20 bin kişiye istihdam yaratıldığını vurgulayan Çelik, bu yardımların hem dağıtımda çalışanların evlerine ekmek götürmesine hem de fakir fukaranın kış ortasında ısınmasına imkan sağladığını belirtti.
Kılıçdaroğlu'nun Erzurum'da kömür dağıtımı konusunda yolsuzluk yapıldığı yönünde de bir takım iddialarda bulunduğunu anımsatan Çelik, şunları söyledi:
''Kılıçdaroğlu'nun iddiasının temelini oluşturan şudur; Bir hazine baş kontrolörü bireysel olarak Türkiye Kömür İşletmelerinin kömür dağıtımı ile ilgili 2008'deki incelemelerinde bazı iddiaları ortaya atmış ve bunları Cumhuriyet savcılığına intikal ettirmiştir. Daha sonra Hazine Müsteşarlığı 3 baş kontrolörü göndererek detaylı bir inceleme yapmıştır ve bu iddia edilen hususların vaki olmadığı ortaya çıkmıştır. Buna rağmen bu arkadaşımız meseleyi Cumhuriyet başsavcılığına intikal ettirmiştir. Savcılık inceleme aşamasındadır ve bu konuya ilişkin bir yargı kararı ortaya çıkmamıştır. Bir yargı kararı ortaya çıkmamışken, ortada verilmiş bir hüküm yokken Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'yolsuzluk yaptılar' şeklinde bir hüküm cümlesi kullanması ve insanları da bu şekilde itham etmesini de kamuoyunun takdirine sunuyorum.''
Çelik, mahkemece henüz bu konuda bir hüküm verilmemesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından benzer bir olay için yapılan müracaata yönelik yardımların lehinde bir karar verildiğini de söyledi. Çelik, ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun yine bir çamur atmadan medet ummasını hayretle karşılıyorum. Bunu meslek haline getirdi'' diye konuştu.
-''MİLLETTEN MİNNET DEĞİL MEMNUNİYET BEKLİYORUZ''-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ise ''hükümet, vatandaştan yapılanlara karşılık minnet duymasını bekliyor'' yönünde açıklama yaptığını anımsatan Çelik, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtti.
MHP'nin 57. Hükümetin iktidar ortağı olduğunu ve milletten aldığını yetkiyi iyi kullanamadığını savunan Çelik, o dönemde Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşandığını söyledi. Kendilerinin milletin verdiği yetkiyi kullandığını ve bunun hesabını verdiklerini ifade eden Çelik, ''Milletten minnet değil memnuniyet bekliyoruz. Siyaset, vatandaş memnuniyetine dayalı olarak yapılır. Vatandaş memnuniyetini, halk memnuniyetini, seçmen memnuniyetini temin etmemiş siyasi iktidarlar sandıkta diskalifiye olurlar, devre dışı bırakılırlar'' dedi.
Muhalefet partilerinin zaman zaman ''sadaka kültüründen'' bahsettiklerini bildiren Çelik, ''Dünyanın hiçbir yerinde devletin fakir fukara vatandaşa sosyal yardımlar kapsamında verdiği ayni, nakdi yardımları kimse 'sadaka kültürü' ile ifade edemez'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ''bölücü'' sözünü de eleştiren Çelik, Kılıçdaroğlu'dan bölücülük konusunda araştırma yapmasını istedi. Kılıçdaroğlu'nun ''Komşumuzun etnik kökenini araştırır hale geldik'' dediğini de belirten Çelik, ''Vallahi biz araştırmıyoruz Sayın Kılıçdaroğlu, eğer sen araştırıyorsan bu senin ayıbındır. Biz hiçbir komşumuzun etnik kökeni ile de ilgilenmiyoruz, bunun için de bir araştırma içinde değiliz ama siz böyle bir şey yapıyorsanız bu sizin ayıbınızdır'' diye konuştu.
-''MÜSLÜMANLIK SADECE SAYIN ERDOĞAN'A MAHSUS BİR ŞEY DEĞİL Kİ''-
Çelik, Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Erdoğan'a yönelik 'Müslüman küfreder mi, ahlaklı adam küfreder mi?' sözlerine ilişkin ise şunları söyledi:
''Ben Sayın Başbakan'ın ağzından Sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik, Kılıçdaroğlu'nun partisine yönelik bir küfür duymadım. Siz Sayın Başbakanı ve partisini 'Hizbullah terör örgütü ile işbirliği yapan, birlikte iş tutan bir parti' olarak damgalıyorsunuz. Bunu bir hüküm olarak ifade ediyorsunuz, kesin konuşuyorsunuz. Sayın Başbakan da diyor ki, 'Böyle bir iddia ortaya atıldığında iddia sahibi iddiasını ispat etmek ile mükelleftir. Aksi takdirde müfteri olur' Bu sizin alçaldığınızın bir göstergesidir. Siz sadece kara çalmakla karşınızdakine fark atacağınızı, galip geleceğinizi sanıyorsanız bu şimdiye kadar tutmamıştır. Ben de Sayın Kılıçdaroğlu'na soruyorum; Müslüman iftira eder mi? Sizin dininizin farklı olmadığını biliyorum, sizinle aynı dine mensubuz siz de Müslümansınız. Peki Müslüman iftira eder mi, Müslüman çamur atar mı, Müslüman karalama yapar mı, kesin kanaat sahibi olmadığı, bilgi ve belgeye sahip olmadığı konularda insanları töhmet altında bırakır mı, bühtan eder mi? Referandum sürecinde Sayın Başbakana, partimize kalpazandan tutun, hırsızdan tutun haramiye kadar neler neler söylememiştir Sayın Kılıçdaroğlu. Biraz aynaya baksın. Çok ayıp bu. Sen Müslüman değil misin? Müslümanlık sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a mahsus bir şey değil ki. Herkes için bu geçerli.''
Kılıçdaroğlu'nun ''onların maskesini indireceğiz'' dediğini de belirten Çelik, maskesi olmayanın maskesinin indirilmeyeceğini vurguladı. Çelik, ''Sayın Kılıçdaroğlu, bu klasik CHP kökenine, tabanına olan çekincenizden, onların korkusundan sizin ne tür maskeler taktığınızı, ne tür maskelerle dolaştığınızı en iyi sizin Dersimli hemşehrileriniz bilir'' dedi.
Muhalefet tarafından kendilerine yönelik ''yargıyı ele geçirmek istiyorlar'' suçlaması yapıldığını belirten Çelik, şunları kaydetti:
''Biz yargıyı kimden ele geçiriyoruz? İstanbul'u Fatih Bizans'tan almış, ele geçirmiştir. Siz yargının asli sahiplerinin kendiniz olduğunu mu iddia ediyorsunuz? Diyorsunuz ki 'yargı bizim bağımız, bizim arka bahçemiz dolayısıyla AK Parti gelir bunu ele geçirir'. Biz de diyoruz ki; 'Yargı sizin arka bahçeniz ön bahçeniz, bizim arka bahçemiz ön bahçemiz olmasın. Yargı milletin adalet bahçesi olsun. Herkes orada adaleti bulsun. Biz yargıyı milletin yargısı yapmaya çalışıyoruz. Sanırım Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki 'Bırakın statükonun, Mahmut Esat Bozkurt'un ruhunun şekillendirdiği bir yargı olarak kalsın'. Biz de diyoruz ki 'O yargı o zaman milletin yargısı olmaz'. Kusura bakmayın. Bu ele geçirme bir paranoya haline geldi bazı insanlarda.''