Gazeteci-Yazar Ali Sirmen, medya organlarının iktidara muhalefet olması gerekirken, muhalefete muhalefet ettiğini belirtti..
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) tarafından Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Demokrasi ve Yargı'' konulu panele katılan Sirmen, hükümetin bütün kurumları etkisi altına alarak, demokrasi ortamını yok ettiğini ileri sürdü.
Birçok medya kuruluşunun, patronları aracılığıyla hükümet yandaşı hale getirildiğini iddia eden Sirmen, ''Hükümet aleyhinde yazı yazan herkes bir şekilde susturuluyor. Medyanın iktidara muhalefet olması gerekirken, muhalefete muhalefet oluyor. Medya gün geçtikçe asıl işlevini kaybediyor. İktidar, bütün medyayı kendisine bağımlı hale getirmeye çalışıyor'' dedi.
Panelin ardından soruları yanıtlayan Sirmen, bir dinleyicinin Cumhuriyet Gazetesi yazarlığını bırakan Mehmet Faraç'ın yazılarına sansür getirildiği iddiaları ile ilgili olarak ''Korku imparatorluğunun gölgesi acaba Cumhuriyet gazetesinin üzerine de mi çöktü?'' şeklindeki sorusu üzerine şöyle konuştu:
''O arkadaş bizi okumuyor. Çünkü okuyor olsaydı 'Korku İmparatorluğu'nun gölgesinin bizim üzerimize çökmediğini anlardı. Okumuş olsaydı bugünkü söylediğimiz sözlerin üzerinde korku imparatorluğunun zerresinin izinin olmadığını görürdü. Mehmet Faraç, değerli bir arkadaşımızdır. Ben yazılarını her zaman ilgiyle okurdum. Faraç, bir siyasi partide yarışmaya başladı. Siyasi partide yapılan seçimlerde ters tarafta olduğu için ne kadar doğrudur, ne kadar yanlıştır o ayrı bir konu. Yönetimden uzaklaştırıldı. Yönetimden uzaklaştırılınca yönetime karşı muhalefetini gazete aracılığıyla sürdürdü. Ona dediler ki 'Bak bu senin şahsi, siyasi kavgan. Bunu bu şekilde sürdürme. Mehmet Faraç, bu kişisel mücadelesini Cumhuriyet'te devam ettirdi ve daha sonra da yazısı geldiği zaman 'şu bölümü çıkaralım' dendi. 'Hayır çıkarmayın ya tümünü yayınlayın ya da hiç yayınlamayın' dedi. Yayınlamadılar. Daha sonra da başka bir yayın organına giderek benim yazımı sansürlediler diye partinin içerisindeki kavgayı gazeteye yansıttığı gibi, gazetedeki kavgayı da dışarıya yansıttı. Bu yanlış bir davranıştı. Bizim gazetede alınmış bir siyasi ilke kararı vardı. Bir kişi siyasi partiye girdiği zaman gazeteyle ilişkisi kesilirdi. Fakat içinde bulunduğumuz güç koşullarda bu ilkeden ayrılma zorunluluğu hissettik. Doğru mu yanlış mı? Bilemiyorum.''