PPK'nın raporunda kredi uyarısı!   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 01-25-2011 (19:23)   Son Mesaj: 01-25-2011 (19:23)    Cevap: 0    Gösterim: 554  

    01-25-2011

    PPK'nın raporunda kredi uyarısı!

    PPK'nın raporunda kredi uyarısı!


    Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun 20 Ocak 2011 tarihli toplantısının özeti yayımlandı. 2011 i.in enflasyon tahminlerine yer verilen raporda, Avro'nun durumu belirsiz olarak yorumlandı. Kurul kredilerin kısıtlanacağını öngördü...

    Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), yıllık enflasyonun ocak ayında belirgin bir düşüş göstereceği, yılın ilk çeyreği boyunca 2011 yılı hedefi olan yüzde 5,5 düzeyinin altında seyrettikten sonra ikinci çeyrekten itibaren dalgalı bir seyir izleyeceği tahmininde bulundu.
    Özette, Kurulun toplantıda söz konusu tahminlerin, 2011 yılı içinde sınırlı bir parasal sıkılaştırma yapılarak kredi genişleme hızının yüzde 20-25 civarına düşürüldüğü bir senaryo altında enflasyonun 2011 yılı sonunda hedefe yakın gerçekleşeceğine işaret ettiği belirtildi.

    Özette, Kurul, bugünkü bilgilerle 2011 yılı içinde uygulanması öngörülen parasal sıkılaştırmanın birçok farklı bileşimle gerçekleştirilebileceğini ifade ederken, parasal sıkılaştırmanın zorunlu karşılık oranları veya politika faiz oranı aracılığıyla ya da her iki aracın bileşimi ile sağlanabileceğinin altını çizdi. Ayrıca, söz konusu sıkılaştırma sırasında iki aracın aynı yönde değiştirilebileceği gibi birbirine zıt yönde de hareket edebileceği belirtilen özette, bununla birlikte Kurulun, yeni politika çerçevesinde alınan ve alınması öngörülen tedbirlerin net etkisinin sıkılaştırıcı yönde olacağını vurguladığı belirtildi.

    Yıllık enflasyonun ocak ayında belirgin bir düşüş göstereceği, yılın ilk çeyreği boyunca 2011 yılı hedefi olan yüzde 5,5 düzeyinin altında seyrettikten sonra ikinci çeyrekten itibaren dalgalı bir seyir izleyeceği tahmin edildiği ifade edilen özette, Ocak Enflasyon Raporu'nda yer alan orta vadeli tahminlerin dayandığı temel senaryoya göre enflasyonun hedeflerle uyumlu seyretmesini sağlamak için politika faizi ve zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşiminin sınırlı bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirilecek şekilde belirlenmesinin öngörüldüğü kaydedildi.

    Söz konusu sıkılaştırmanın temel hedefinin, kredi genişlemesini ve yurt içi talep artış hızını yavaşlatarak bir yandan enflasyonu kontrol altında tutmak, diğer yandan finansal istikrara ilişkin riskleri azaltmak olduğu belirtilen özette şu görüşlere yer verildi:

    ''Uygulanan parasal sıkılaştırmanın krediler üzerindeki etkisinin yakın dönemde görülmeye başlayacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, uygulanan para politikası bileşiminin etkisinin boyutu ve zamanlaması, para politikasının kontrolü dışındaki gelişmelere bağlı olarak farklılaşabilecektir.

    Bu nedenle Kurul, önümüzdeki dönemde alınan tedbirlerin etkilerini yakından takip edecek, zaman içinde kredilerin büyüme hızının veya enflasyonun arzu edilen görünümden farklılaşacağının değerlendirilmesi halinde ilave tedbirler alacaktır. Küresel ekonomiye ilişkin gelişmeler, yurt içi enflasyon ve para politikasının görünümü açısından belirleyici konumunu korumaktadır.

    Mevcut konjonktürde Kurul, fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarı da gözeten bir bakış açısıyla birden fazla araç kullanmaktadır. Bu nedenle küresel iktisadi gelişmeler, önceki dönemlerden farklı olarak, uygulanan politikanın sadece yönünü değil aynı zamanda bileşimini de etkileyecektir. Bu çerçevede, küresel ekonomiye ilişkin riskler toplam talebin büyüme hızının yanı sıra kompozisyonuna ilişkin görünümü yönünden de değerlendirilecektir.''

    ''AVRO BÖLGESİNDEKİ BELİRSİZLİK ÖNEMİNİ KORUYOR''

    Son dönemde ABD ekonomisine dair beklentilerde sınırlı bir iyileşme gözlenmekle birlikte, özellikle Avro bölgesi çevre ülkelerinde kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair belirsizliklerin önemini koruduğuna işaret edilen özette, gelişmiş ülkelerde gerek kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarındaki sorunların devam etmesi, gerekse olası mali konsolidasyonun etkilerine yönelik belirsizliklerin, küresel ekonominin toparlanma hızına ilişkin aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta olduğu belirtildi.

    Küresel ekonomide öngörülenden daha uzun süreli bir yavaş büyüme dönemi yaşanması ve gelişmiş ülkelerin niceliksel genişlemeye uzun süre devam etme olasılığının, bir yandan dış talebe ilişkin aşağı yönlü riskleri beslerken, diğer yandan Türkiye'ye yönelik sermaye akımlarının güçlenerek sürme olasılığını gündemde tuttuğuna işaret edilen özette, şunlar kaydedildi:

    ''Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi durumunda iç ve dış talebi dengelemek ve finansal istikrara ilişkin riskleri azaltmak amacıyla, düşük politika faizi ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan bir politika bileşimi uzun süre uygulanabilecektir. Küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde ise bütün politika araçlarının genişletici yönde belirlenmesi söz konusu olabilecektir.

    Küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü riskler önemini korumakla birlikte yukarı yönlü riskler de mevcuttur. Özellikle, geçtiğimiz iki yılı aşkın bir dönemde gelişmiş ülkelerde uygulanan olağanüstü genişletici para politikalarının küresel iktisadi faaliyet üzerindeki gecikmeli etkileri konusunda yukarı yönlü riskler bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde küresel iktisadi faaliyette beklenenden daha hızlı bir toparlanma olması durumunda küresel ölçekte enflasyon baskıları ortaya çıkabilecek ve gelişmiş ülkelerin para politikalarında sıkılaştırma eğilimi başlayabilecektir. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde gerek küresel faizlerdeki yükseliş gerekse talep yönlü enflasyon baskısı karşısında politika faiz oranının ve zorunlu karşılıkların bir arada artırılması gündeme gelebilecektir.''

    Özette, petrol ve diğer emtia fiyatlarının son dönemlerde hızlı bir artış eğilimi sergilediği, yurt içi talebin güçlü seyri dikkate alındığında, emtia fiyatlarındaki artışların kalıcı olması halinde genel fiyatlama davranışlarına yansıma riski bulunduğu belirtildi.

    Önümüzdeki dönemde böyle bir riskin gerçekleşmesi ve orta vadeli enflasyon hedeflerine ulaşılmasını tehdit etmesi halinde baz senaryoda öngörülene kıyasla daha güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gidilebileceği ifade edilen özette, ''Bununla birlikte, uygulanacak politikanın bileşimi dış talep, sermaye akımları ve kredi genişlemesinin görünümüne göre farklılaşabilecektir'' ifadelerine yer verildi.

    Özette, Kurulun, para politikası stratejisini oluştururken maliye politikasına ilişkin gelişmeleri yakından takip etmeye devam ettiği, mevcut konjonktürde iç ve dış talep arasındaki ayrışmaya bağlı olarak artan cari açığın getirdiği risklerin sınırlanması bakımından kamu tasarruflarının artırılması, dolayısıyla mali disiplinin sürdürülmesinin büyük önem taşıdığı bildirildi.

    'MALİ DİSİPLİNİN DEVAMI, PARA POLİTİKASININ HAREKET ALANINI GENİŞLETECEK'

    Enflasyon tahminleri üretilirken kamu maliyesinde Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinin esas alındığı, mali duruşun bu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği kaydedilen özette, şu görüşler yer aldı:

    ''Önümüzdeki dönemde para politikası fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya devam edecektir. Bunu yaparken TCMB ve ilgili kurumlarca finansal istikrara yönelik alınan önlemlerin enflasyon görünümü üzerindeki etkileri de dikkatle değerlendirilecektir. Orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin yerine getirilmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesi, ülkemizin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyecektir. Mali disiplinin devamı, aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve faizlerin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refahı destekleyecektir. Bu çerçevede, OVP'nin ve Avrupa Birliğine uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımlar büyük önem taşımaktadır.''

    Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), iç talepteki güçlü artışın desteğiyle iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam ettiğini bildirdi.

    Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun 20 Ocak 2011'de gerçekleştirdiği toplantı özetinde, aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,30 oranında düştüğü ve yıllık enflasyonun yüzde 6,40'a gerilediği, böylece tüketici enflasyonunun yüzde 6,5 olan 2010 yılı hedefine oldukça yakın bir düzeyde gerçekleştiği hatırlatıldı.

    Özette, bu dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düzeltmenin sürdüğü, hizmet ve temel mal gruplarında ise enflasyonun sınırlı oranda yükselse de orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini koruduğu belirtilirken, önümüzdeki aylarda genel enflasyonun, temelde baz etkisi ile düşmeye devam edeceği, temel (çekirdek) göstergelerinin yıllık artış oranında sınırlı artışlar olacağı öngörüldü.

    İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki azalışın sürdüğü ve grup fiyatlarının aralık ayında yüzde 5,79 oranında gerilediği ifade edilen özette, bu dönemde hem taze sebze ve meyve fiyatlarında hem de kırmızı et fiyatlarında düşüş kaydedildiği bildirildi.

    Ekim Enflasyon Raporu'nda, 2010 yılına ilişkin meyve-sebze üretim tahminleri çerçevesinde, meyve-sebze fiyatlarındaki bu yükselişin geçici olduğu ve yılın son çeyreğinde söz konusu fiyatlarda bir düzeltme gözleneceği anımsatılan özette, ''Nitekim bu gruptaki fiyat artışları son çeyrekte yerini öngörülenin de ötesinde azalışlara bırakmış, ekim ayında yüzde 31,28'e kadar yükselen işlenmemiş gıda yıllık enflasyonunun yıl sonunda yüzde 8,52 olmuştur'' ifadelerine yer verildi.

    İşlenmiş gıda grubunda ise işlenmiş et fiyatları gerilerken, uluslararası fiyat gelişmeleri doğrultusunda ekmek ve tahıllarla katı ve sıvı yağlar kalemlerinde fiyat artışlarının sürdüğü, böylece üçüncü çeyrekte işlenmemiş gıda fiyatlarına bağlı olarak endeksin tarihinin en yüksek artışını gösteren gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon yüzde 7,02'ye gerilerken, bu grubun yıl içinde 4,67 puana kadar yükselen yıllık enflasyona katkısının yıl sonunda 1,94 puan olduğu anlatıldı.

    Enerji fiyatlarının aralık ayında, uluslararası petrol fiyatları ile döviz kuru gelişmeleri çerçevesinde artan akaryakıt ve tüpgaz fiyatlarıyla yüzde 2,73 oranında yükseldiği belirtilen Özette, şunlar kaydedildi:

    ''Buna ek olarak çeşitli illerde su tarifelerinde artışlar da gözlenmiştir. Böylece, yılın ikinci yarısında gerilemekte olan yıllık enerji enflasyonu, aralık ayında yüzde 9,96'ya yükselmiştir. Hizmet grubunda enflasyon yıl sonu itibarıyla yüzde 4,24 ile endeks tarihinin en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir. Aralık ayında hizmet enflasyonu haberleşme hizmetlerindeki artışa bağlı olarak sınırlı olarak yükselse de kira, lokanta oteller ve ulaştırma hizmetleri gruplarında enflasyon gerilemiştir. Temel mal (gıda, enerji, alkollü içecekler, tütün ve altın dışında kalan mallar) grubunda ise yıllık enflasyon, aralık ayında giyim ve ayakkabı grubunda sezon indirimlerinin mevsimsel ortalamaların altında gerçekleşmesiyle yüzde 1,70'e yükselmiştir. Hizmet ve temel mal gruplarındaki bu gelişmeler sonucunda temel enflasyon göstergelerinin yıllık artışı aralık ayında sınırlı oranda yükselse de orta vadeli hedeflerle uyumlu görünümünü korumuştur.''

    ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR

    Son dönemde iktisadi faaliyete dair açıklanan verilerin Ekim Enflasyon Raporu'nda sunulan görünümle büyük ölçüde uyumlu olduğu, sanayi üretiminin, kasım ayında aylık bazda gerilese de ekim ayındaki yüksek oranlı artışın etkisiyle ekim-kasım döneminde üçüncü çeyrek ortalamasının belirgin olarak üzerinde gerçekleştiği ifade edilen özette, öncü göstergelerin, kasım ayındaki üretim kaybının aralık ayında telafi edileceğine işaret ettiği vurgulandı.

    Nitekim, son çeyreğe ilişkin kapasite kullanım oranı ve sipariş beklentilerinin üretimde üçüncü çeyreğe kıyasla güçlü bir artış eğilimi gösterdiği ifade edilen özette, bu gelişmelerin, Para Politikası Kurulunun yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyetin tekrar ivmelendiği yönündeki görüşünü teyit ettiği kaydedildi.

    İç talepteki güçlü artışın desteğiyle iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam ettiği bildirilen özette, ekim-kasım döneminde tüketim malları üretim ve ithalatının üçüncü çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleştiğine işaret edildi. Son çeyreğe ilişkin anket göstergelerinin, satış verileri ve tüketici güveninde gözlenen iyileşmenin özel tüketim talebindeki toparlanmanın devam ettiğine işaret ettiği belirtilen özette, bununla birlikte Kurulun, yakın dönemde alınan politika tedbirlerinin, önümüzdeki dönemde kredi kullanımını ve yurt içi talebin toparlanma hızını sınırlayacağı tahmininde bulunduğu açıklandı.

    Yatırım mallarına ilişkin üretim ve ithalat göstergelerinin ekim-kasım döneminde bir önceki çeyrek ortalamasına göre özellikle taşıt sektörü kaynaklı olmak üzere belirgin bir artış kaydettiği belirtilen özette, şu görüşlere yer verildi:

    ''Son çeyreğe ilişkin göstergeler, özel kesim yatırımlarının bir önceki çeyreğe kıyasla hızlanacağına ve yıllık bazda yüksek oranlı artış eğilimini sürdüreceğine işaret etmektedir. Kurul, önümüzdeki dönemde de parasal koşulların desteği ve talep belirsizliğinin azalmasıyla birlikte yatırımlardaki güçlü seyrin devam edeceğini tahmin etmektedir. Nitekim, kapasite kullanım oranlarındaki kademeli artış eğilimine ek olarak imalat sanayi yatırım eğiliminin son dönemde belirgin şekilde artarak son dört yılın en yüksek seviyesine ulaşması bu görünümü desteklemektedir. Bununla birlikte Kurul üyeleri, dış talebe ilişkin belirsizliklerin özellikle imalat sanayi yatırımlarının toparlanma hızını sınırlamaya devam edebileceği değerlendirmesinde bulunmuştur.

    Dış talebe ilişkin belirsizlikler önemini korumaktadır. Üçüncü çeyrekte gerileyen altın hariç ihracat miktar endeksi, ekim-kasım döneminde bir önceki çeyreğe göre artış gösterse de ihracata ilişkin öncü veriler ve sipariş göstergeleri kısa vadede güçlü bir canlanmaya işaret etmemektedir. Nitekim, krizden çıkış sürecinde ihracatın yurt içi talebe kıyasla oldukça zayıf ve dalgalı bir toparlanma seyri izlediği görülmektedir. Dış talebin zayıf seyri nedeniyle imalat sanayisinde kapasite kullanımının kriz öncesi seviyelerin altında seyrettiğini belirten Kurul, küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş gerçekleşeceği yönündeki tahminleri de dikkate alarak bu eğilimin bir müddet daha devam edeceği öngörüsünde bulunmuştur.''

    ''İŞSİZLİK ORANI HALEN YÜKSEK''

    İstihdam koşullarındaki iyileşme sürmekle beraber issizlik oranlarının halen yüksek seviyelerde bulunduğuna işaret edilen özette, mevsimsellikten arındırılmış verilerle tarım dışı istihdamın eylül-kasım döneminde artış gösterdiği belirtildi.

    Özette, öncü göstergelerin bu eğilimin aralık ayında hızlandığına işaret edilerek, Kurulun üçüncü çeyrekte tarım dışı istihdamda yaşanan duraksamanın geçici olduğu ve yılın sonuna doğru istihdam artışının tekrar başlayacağı yönündeki öngörüsünü desteklediği ifade edildi. Bununla birlikte Kurulun, issizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyredeceği ve birim iş gücü maliyetlerindeki artışı sınırlamaya devam edeceği öngörüsünü koruduğu vurgulandı.

    ''Bu gelişmeler doğrultusunda Kurul, toplam talep koşullarının enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturmadığı değerlendirmesinde bulunmuştur'' görüşüne yer verilen özette, para politikası ve riskleri konusunda şu değerlendirmede bulunuldu:

    ''Kurul üyeleri, aralık ayında alınan tedbirlerin kredi arzı üzerindeki sıkılaştırıcı etkisinin önümüzdeki günlerde gözlenmeye başlayacağı değerlendirmesinde bulunmuştur. Bir sonraki Kurul toplantısına kadar alınacak kredi genişlemesini sınırlayıcı yönde ilave tedbirlerin para politikasının hareket alanını genişleteceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda Kurul, kısa vadeli yükümlülükler için tesis edilecek zorunlu karşılık oranlarında ilave bir artırımın gerekli görüldüğünü ifade etmiştir.

    Kurul, 2006 yılında enflasyon hedeflemesine geçtiği dönemden bu yana orta vadeli enflasyon tahminlerini kamuoyu ile paylaşmakta ve enflasyon görünümünü oluştururken politika faizine dair niteliksel bir perspektif vermektedir.

    Mevcut konjonktürde finansal istikrarın fiyat istikrarı ile bir arada gözetilmesi gerekliliği, para politikasında araç çeşitliliğine gidilmesini gerektirmiş ve bu çerçevede Kurul, politika faizinin yanı sıra zorunlu karşılıklar ve likidite yönetimi gibi araçlardan oluşan bir politika bileşimi uygulamaya başlamıştır.

    Bu doğrultuda Kurul üyeleri, geçen ay uygulamaya koyulan; politika faizinin sınırlı düzeyde düşürülmesi, buna karşılık zorunlu karşılık oranlarının artırılması şeklindeki politika bileşiminin, içinde bulunduğumuz konjonktürde finansal istikrarı ve fiyat istikrarını birlikte gözetebilmek açısından en uygun seçenek olarak ortaya çıktığını belirtmiştir. Bu yaklaşım doğrultusunda, politika faizinin 25 baz puan düşürülmesine karar verilmiştir.''

    Önümüzdeki dönemde küresel konjonktürden kaynaklanan belirsizliklerin yüksek olması nedeniyle, politika bileşimini oluşturan her bir aracın hangi yönde ve nasıl bir seyir izleyeceği konusundaki esnekliğin korunması gerektiğinin düşünüldüğü ifade edilen özette, bu nedenle Kurulun , Enflasyon Raporu'nda tahminler paylaşılırken politika araçlarının yönünden ziyade politika bileşiminin net etkisine dair öngörülerin paylaşılması, bileşimin alt kalemlerine ilişkin somut bir patika verilmemesi konusunda mutabık kalındığına vurgu yapıldı.




    PPK'nın raporunda kredi uyarısı! Yorumları