Başbakan Erdoğan'ın TÜSİAD toplantısında patronlardan yerli otomil üretmelerini istemesi ülkede heyecana neden oldu. Türkiye bu hayali tartışırken CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yerli otomobile binip poz bile verdi.
Yurt gezileri kapsamında Denzili'ye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yörede pat pat olarak biline araca binip poz verdi. Kılıçdaroğlu'na kasa ile ayva ve nar ikram edildi. CHP Liderinin pat pat aracına binip poz vermesiyle birlikte Başbakan Erdoğan TÜSİAD toplantısında patronlardan yerli otomobil yapmalarını istemesini akıllara getirdi ve "Başbakan yerli otomobil istedi, ilk binen Kılıçdaroğlu oldu" esprileri yapıldı.
Denizli Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonu'nda sanayicilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Denizli'de bulunmaktan mutlu olduğunu söyledi. CHP'nin ticaret ve sanayi ile ilgili düşüncelerinin, politikalarının merak edildiğini, sanayicilerin sorunlarını bilip bilmediklerinin sorgulandığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Bu ülkeyi kuranlar, savaş meydanlarında kazanılan zaferlerin, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça başarıya ulaşamayacağını biliyorlardı. Onun için zafer kazandık, bağımsızlık elde ettik, bu bağımsızlığı ekonomik güçle devam ettireceğiz. Fabrikalar tüter, işçiler çalışırsa, herkes alınteriyle ekmeğini evine götürürse mutlu, geleceğe güvenle bakan Türkiye'ye ulaşırsınız'' diye konuştu.
Geleceğe güvenle bakan bir Türkiye oluşturmak için çaba gösterdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Denizli çok ilginç bir yer. İlginçliği şuradan; Denizli, Kayseri gibi, yabancı sermayenin olmadığı, iş adamlarının, sanayicilerinin alınteri dökerek, sermaye koyarak ve risk alarak Denizli'yi Denizli yaptıkları bir kenttir. Bu örneği bütün Türkiye'nin görmesi, kulak kabartması gerekir. Denizli'yi daha ileri taşımak için bütün Türkiye'nin çalışması lazım. Tekstilde bir markaydı, Türkiye'de değil, dünyada markaydı. Ekonomik krizde Denizli kan kaybetti ama Türkiye'den daha fazla kan kaybetti.
Devlet adamıyla politikacı arasında fark var. Devlet adamı riski önceden görüp önlem alan kişidir. Sıradan politikacı ise riski görür ses çıkaramaz, risk oluşur ses çıkaramaz, insanlar batar, sonra 'Dünyada da kriz vardı' der. Aradaki fark budur. Eğer siz riskin geleceğini görüyorsanız, zamanında önlem almazsanız, yaratacağınız krizin faturası ağır olur. Türkiye çekti, Denizli fatura ödedi.
Denizli'nin umudu var, sanayici 'Denizli'yi ileri taşıyacağım' diyor. Bu bizim övünç, kıvanç duyacağımız hedeftir. Bizim arzumuz, Denizlili sanayicinin ileriye gitmesi, başarılı olması, bilimi kullanarak dünyada saygın yer edinmesi, rekabet koşullarını yakalamasıdır.''
İstanbul'da kendisine CHP'nin sanayiciyi nasıl gördüğünün sorulduğunu, buna, ''CHP sanayiciyi ekonominin kamu görevlisi olarak görüyor'' şeklinde cevap verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sanayicinin Türkiye için çalıştığını, kendisini değil, Türkiye'yi ve işçiyi düşündüğünü, 'Nasıl rekabet ederiz'i düşündüğünü, bunun için sanayicilerin çok önemli olduğunu ifade etti.
-''6 OKTAN BİRİ MİLLİYETÇİLİKTİR, KAFATASÇILIK DEĞİLDİR''-
CHP'nin ambleminde bulunan 6 oktan birinin milliyetçilik olduğunu, birilerinin söylediği gibi ''kafatasçılık'' olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, önce sanayicinin, köylünün, çiftçinin kazanacağını, önceliği Türk insanına vereceklerini söyledi.
Türkiye'nin, Avrupa'nın en büyük otobüs üretim merkezi olduğunu, Yunanistan'daki otobüslerin yüzde 42'sinin Türkiye'de üretildiğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak kriz ortamında Türkiye'nin Almanya'dan ve Hollanda'dan otobüs aldığını ifade etti. Hollanda'dan alınan otobüslerin tanesine 1 milyon 200 bin avro ödendiğini, ancak bu otobüslerin yokuş çıkamadığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Çünkü Hollanda'da dağ yok. Hepimizin sorması gereken soru şu; Türkiye'de otobüs üreten firmalar 56 bin işçiyi kapının önüne koydu, 'Talep yok' diye. Biz Almanya'nın, Hollanda'nın ekonomik krizini çözmek için otobüs aldık. Bizim milliyetçiliğimiz, önce kendi sanayicimizin ürününü almaktır. Daha ucuz, daha iyi çalışıyor, niye oradan alıyorsun? Bunu sorguladığımız kadar her sanayicinin de sorgulamasını isteriz.
Rekabet çok önemlidir sanayi için. Kilovat saati 13-14 cent olan elektrikle sanayici nasıl uluslararası alanda rekabet edecek? Elektrik, enerji çok önemlidir. Enerjiyi dışa bağımlı hale getirdik. Yüzde 70 dışa bağımlıyız. Bir anlaşma imzaladık, uluslararası anlaşma. Nükleer santral yapıyoruz, eyvallah, ihtiyacımız varsa yapalım. Kilovat saati 13.5 cent, KDV hariç. Sanayicilerden rica ediyorum, Uluslararası Enerji Ajansının internet sitesine girsinler, nükleer santralde elektriğin kilovat saati ne kadardır? 13.5 cent olan dünyada tek ülkeyiz. 20 milyar dolara anlaşma imzalandı. Biz yargıya başvurmayalım diye kanun çıkardılar. Ne oldu? Aynı nükleer santralın daha küçüğünü yapıyor, fiyatlar yarı yarıya düşüyor Rusya'da. Bunun faturasını hep birlikte ödeyeceğiz, büyük ölçüde sanayici ödeyecek. CHP'nin görüşü şu, yanlış teşvik politikalarından vazgeçilmeli, nükleer santral yapılacaksa dünyada sanayicisine kaça fatura ediyorsa bizimki de o kadar olmalı.''
Sanayicilerin itiraz edemediğini, aksi halde kapılarına vergi memurlarının dayandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Ama size söz veriyorum, bu korkuyu yıkacağız. Demokrasi ve özgürlük bu ülkeye gerçekten lazım'' dedi.
-''SANAYİCİ HAK ETTİĞİ YERİ ALACAK''-
Kılıçdaroğlu, sanayicilerin hak ettikleri yeri alacaklarını ve sanayicilerin önündeki bütün engelleri kaldıracaklarını ifade ederek, bunun boyunlarının borcu olduğunu söyledi.
Sanayileşmenin olmadığı yerde işsizliğin çözümlenemeyeceğini, yapılması gerekenin, sanayinin ve sanayicinin önündeki engelleri yıkmak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, teşvik politikasının yanlış olduğunu, 49 ile teşvik geldiğini, ancak bundan Düzce, Afyonkarahisar ve Uşak olmak üzere 3 ilin yararlandığını dile getirdi. Teşvikin, ''Şu il kazansın, öbür il kan kaybetsin'' diye değil, ilin var olan gücünü artırması için verilmesi gerektiğini, gerekirse firma bazında teknoloji için teşvik getirilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu yapılmadığı takdirde teşvik politikasının kan kaybına yol açacağını öne sürdü.
Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu, ancak kaynakların yerinde ve zamanında kullanılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
''Savurganca harcayan ülkeyiz. Yüzde 4 kalkınma öngörüyoruz önümüzdeki 3 yıl. Yüzde 4 ile siz 2023'te 10 büyük ülke arasına giremezsiniz. Son TÜİK rakamları açıklandı, yoksul sayısı 819 bin kişi arttı, Türkiye genelinde 12 milyon 765 bin kişi oldu. Bu mudur ekonomik kalkınma, refah toplumu, geleceğe güvenle bakan toplum yaratma? Bu tabloyu değiştireceğiz. İşsizliğin olduğu yerde huzuru sağlayamazsınız. Biz geleceğe güvenle bakıyoruz.
Ne demek, 'Kaynak yok'? Birilerine gelince kaynak var, birilerini gelince, 'Kaynak yok.' Bu ülkenin kaynaklarını adam gibi kullanırsanız bu ülkede kaynak vardır. Bu ülkede ıslık çalanların suçlu, malı götürenlerin suçsuz olduğu düzen varsa elbette bu ülkede kaynak sorunu vardır. Ülkede hak etmediği halde köşeyi dönenler var. Niye bunlar izlenmiyor, takip edilmiyor? Türkiye Cumhuriyeti yolsuzluk açısından da sınıfta kalan ülkedir. Uluslararası Şeffaflık Örgütü verilerine bakın, bunlar doğru değil. Herkesin vergi ödediği bir ülkedeyiz. Madem herkes vergi veriyor, o zaman biz ödediğimiz vergilerin nereye harcandığını sorgulamak durumundayız. Ödenen vergilerin sorgulanmadığı ülkede demokrasi askıdadır.''
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Özgürlükler ne zaman nasıl sağlanacak, korku imparatorluğu ne zaman yıkılacak, korku imparatorluğunun yıkılmasında ortak mücadele var. Kimse korkmayacak, bunun bedeli varsa bunu önce biz siyasetçiler ödeyeceğiz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Denizli Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonu'nda sanayicilerle bir araya geldi ve sorularını cevaplandırdı.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Denizli'de şaraplık üzüm üretiminin her geçen gün arttığını, şarapçılıktaki KDV sıkıntısının üreticileri olumsuz etkilediğini söyledi. Türkiye'de şarapçılığın tarihsel bir geçmişi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, AB'ye uyumda rekabet koşullarının da sağlanması gerektiğini belirtti.
Denizli'de tekstil sektörünün de zor günler yaşadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, tekstil sektöründe özellikle markalaşma gerektiğini vurguladı. Tekstil sanayicisinin üniversiteyle işbirliği yapması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, yaratıcı düşüncenin tekstilde desteklenmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de tekstil sektörünün bitirilmek istendiğini, pamuğun Yunanistan'dan alındığını ifade eden Kılıçdaroğlu, tarım ve sanayi arasında ciddi bir planlama yapılması gerektiğini belirtti.
Hükümetin, tarım ve sanayiciler başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri üzerinde ''korku imparatorluğu'' kurduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Özgürlükler ne zaman, nasıl sağlanacak, korku imparatorluğu ne zaman yıkılacak? Korku imparatorluğunun yıkılmasında ortak mücadele var. Kimse korkmayacak, bunun bedeli varsa bunu önce biz siyasetçiler ödeyeceğiz. Neden biz ödeyeceğiz? Bizim siyasal parti olarak ve Türkiye'nin en köklü kuruluşu olarak istediğimiz şu; hukukun üstünlüğünü istiyoruz, bu ülkede özgürlük istiyoruz. Politikacının da eleştirilmesi gerekir diye düşüncemiz var. Hatta politikacının eleştirilmesinin demokrasilerde zorunlu olduğuna inanıyoruz; hatasını, yanlışını eleştirilerden öğrenecek. Bu konuda ilk ele alacağımız nokta medyadır. Medyanın özgürleşmediği noktada, halkın sesi geniş kitlelere sağlıklı ulaşamaz. Gazeteciler kendilerine otosansür uyguluyorsa, medya patronları korkuyorsa olmaz. Galatasaray stadında protesto oluyor, Türkiye'nin en önemli sunucusu, canlı yayında 'Eyvah' diye bağırdı. Protesto geldi, 'Eyvah ne olacak' diye sordu. Bu içerideki korkunun dışa vurumudur; 'Ne olacak, eyvah.' Bu ülkede politikacılar protesto edilir. Politikacıların sorması gereken; 'bu beni niye protesto etti?' Biz, 'nasıl protesto edersin' diye baskı kuruyoruz. Biz özgürlüğü sağlamakta kararlıyız. Bunu muhalefette de söyleyeceğiz; özgürlük, sonuna kadar özgürlükten korkmayacağız.''
-DEĞİŞEN GÜNDEM-
Türkiye'nin gündeminin her geçen gün değiştiğini, gerçek gündemin tartışılmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sanayicinin bu kadar sorunu varken Kars'taki heykel konusuna kilitlenildiğini söyledi. Bu konunun gazetelerde günlerce yazıldığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Sanatçılar bir siyasi iktidardan ne isteyebilir? 'Yıkacağız.' Yık, heykeli yıkan başbakan olarak tarihe geçersin'' dedi.
Türkiye'nin gerçek gündeminin işsizlik, yoksulluk, üretememezlik olduğunu, tüketim toplumu haline gelindiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Önce üreteceğiz ki, güçlü olacağız. Reel ekonomi diyorduk, onu bıraktık. Örnek vereyim 1 milyon dolar getirdiniz, iki ayda 60 bin dolar kemiksiz kar elde ediyorsunuz. Hangi sanayici bu kadar kar elde ediyor? 60 bin doları kim ödüyor? Siz ödüyorsunuz. Buna sağlıklı ekonomi politikası denebilir mi? Ülkeyi sıcak paraya teslim ederseniz gelecekten endişe duyarsınız. Sanayiciye güvenecek ve ona teslim edeceksiniz. Siz sanayiciyi öldürmek, sıcak paraya destek vermek için politika geliştireceksiniz, bu olmaz, yürümez. Bertaraf, bitaraf olursa ne olacak? Bir başbakan beğenmediği, tarafsız olan kişilere, 'Bitaraf olursanız bertaraf edeceğiz' derse o olmaz, korku imparatorluğu başlangıcı buradan başlıyor. Bir ülke düşünün; Ulaştırma Bakanı Meclis'te çıkacak, 'Dinlenmek istemiyorsanız cep telefonuyla konuşmayın' diyecek. Meclis kürsüsünde bu iktidarın bakanı, Ulaştırma Bakanı söylüyor. Hangi demokrasilerde bu var? Siz yasa dışı telefon dinlemelerinden medet umuyor, onları afişe ediyorsunuz. Başbakan dinlendi diye hapse girer, başkaları dinlendi diye sırtı sıvazlanır, olmaz böyle şey, hukuk üstün olmalı. Herkes yargı kararlarına saygı duymalı. İktidar evrensel hukuku değil, kendi hukukunu oluşturmak, evrensel yargıyı değil, kendi yargısını kurmak istiyor. Asıl tehlike bu. Cumhuriyet tarihinde karşılaştığımız en ciddi tehlike bu. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşmaktan korkuyorsa durup düşünmeliyiz.''
Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun her kesiminin iktidara karşı güçlerini birleştirmesi gerektiğini, böylelikle demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanabileceğini savundu. Türkiye'de temiz siyaset istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Biz kul hakkı yemeyeceğiz diyoruz. Müslüman geçiniyorlar, kul hakkı yiyorlar, böyle şey olabilir mi'' dedi.
Türkiye'yi 21. yüzyılda dünya ülkesi yapmak istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, temiz siyaseti getireceklerini, ''malı götürenlerden'' hesap soracaklarını, iktidara geldiklerinde kesin hesap komisyonu kuracaklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, muhalefet partisinin o komisyonda başkan olacağını, iktidar olarak kendilerinin hesap vermekten onur duyacaklarını dile getirdi.
Toplantıda konuşan Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, sanayicilere yönelik sağladıkları katkılar nedeniyle Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti. Denizli ekonomisi hakkında sunum yapan Keçeci, ''Denizli yatırım teşvik sisteminin mağduru bir kenttir. Biz ayrıcalık istemiyoruz. Denizli olarak biz hakkımızı istiyoruz. Benzer iller arasında eşitlik istiyoruz'' dedi.
-TOPLANTI ÖNCESİ AYVA İKRAMI-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sanayicelerle toplantı yapmak üzere salona gelirken, kendisini yolda durduran vatandaşlarla sohbet etti. Kocabaş beldesinde otobüsten inen Kılıçdaroğlu'na ayva ve Hicaz narı ikram edildi. Kılıçdaroğlu, ''Bu ayvayı Recep Bey'e yedireceğiz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Bozkurt ilçesine bağlı Alikurt köyünde çiftçi Mustafa Pala'ya ait patpata bindi.
Sanayicilerle toplantısının ardından da Denizli Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Abdülkadir Uslu'nun Tümteks adlı tekstil fabrikasında işçilerle sıraya giren Kılıçdaroğlu, tabldot yemeği yedi.