Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştimur, ''Bir çok üniversitemiz temel altyapılarıyla ilgili malzemeleri başka kaynaktan alamadığı için bilimsel araştırma proje birimlerinin bütçelerini kullanma yoluna gidiyor." dedi.
Bu birimlerin kaynakları bilimsel araştırmalar için kullanılmalıdır'' dedi.
Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kongre Merkezi'nde ''Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı'' kapsamında ''Ülkemizde bilimsel araştırmalar ve üniversitelerin rolü'' konulu panel düzenlendi.
Prof. Dr. Keleştimur, burada yaptığı konuşmada, 2000'li yılların başından 2010 yılına kadar akademik yayın ve makalelerde ciddi bir artış olduğuna dikkati çekerek, yayın sayısının 7 binlerden 24 binlere, makale sayısının da 5 binlerden 20 binlere çıktığını vurguladı.
Akademik yayınlar ile makalelerin ciddi bölümünü sağlık bilimlerinin oluşturduğunu ifade eden Keleştimur, uluslararası yayınlarda da Türkiye adresinin önemli bir bölümünü sağlık bilimlerinin oluşturduğunu kaydetti.
Türkiye'de sağlık araştırmalarına en büyük maddi kaynağın TÜBİTAK'dan geldiğini, bir kısmının da üniversitelerin Bilimsel Araştırma Proje Birimlerinden finanse edildiğini dile getiren Keleştimur, ''Bir çok üniversitemiz temel altyapılarıyla ilgili malzemeleri başka kaynaktan alamadığı için Bilimsel Araştırma Proje Birimlerinin bütçelerini kullanma yoluna gidiyor. Bu birimlerin kaynakları bilimsel araştırmalar için kullanılmalıdır. Hastanede ihtiyaç duyulan bir cihaz bu birimin kaynağıyla alınmamalıdır'' şeklinde konuştu.
Erciyes Üniversitesindeki 16 fakültede 40 bine yakın öğrencinin eğitim gördüğünü dile getiren Keleştimur, üniversitelerinde, hayırseverlerin katkısıyla kurulması ve yardımların devam etmesinin etkisiyle ''devletten az yardım alan'' bir yapının oluştuğuna dikkati çekti.
Bu durumun zaman zaman sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Keleştimur, şöyle devam etti:
''Para talep ettiğimizde, 'Sizin paraya ihtiyacınız yok ki, sizin hayırseverleriniz var' diyorlar. Bunun sıkıntısını çekiyor, bunu aşmaya çalışıyorum. Bu Kayseri'deki, Anadolu'daki toplumsal dayanışmanın getirisidir. Buna çok önem veriyoruz. Kayseri'de bir gelenek oluşturduk. Ayda bir, iki ayda bir üst bürokrasinin de katılımıyla bir araya geliyor ve ihtiyaçların giderilmesi yönünde 'dayanışma toplantıları' düzenliyoruz. Toplumumuzun bir geleneğini bu şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Sanayi odasında ortak konular belirleyerek, akademisyenlerimiz eğitimler veriyor. Toplumla güzel bir iletişimimiz var.''
-HAYIRSEVERLERİN KATKISI-
Gülümseyerek, "Kayserili'den para almanın kolay bir iş olmadığını" ifade eden Keleştimur, ''Kendi deyimleriyle misafirlikte çayı 3, evlerinde tek şekerli içerler. Aslında 2 şekerli sevdikleri için çayın tadını hiç alamazlarmış. Böyle bir toplumdan ciddi miktarda paralar alıyoruz. İkna edildikleri ve inandıkları zaman asil bir davranışları var. Kendilerinden esirgerler ama devlete çok büyük bağışta bulunurlar. Kayseri'deki ilkokul, lise ve üniversite binalarının çok büyük bir kısmı hayırseverler tarafından yaptırılmıştır'' diye konuştu.
''Üniversitemize 100 milyon doların üzerinde bağış oldu'' diyen Keleştimur, hayırseverlerin Tıp Fakültesi Hastanesi, Organ Nakli Hastanesi, Kalp Hastanesi, Çocuk Hastanesi, Kemik İliği Hastanesi, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi gibi ciddi sağlık yatırımları olduğuna dikkati çekti.
Hayırseverlerin katkısına karşılık üniversitelerinde katkısı olan isimlere yönelik günler düzenlediklerini dile getiren Keleştimur, hayırseverleri öğrencilerle buluşturduklarını ve çeşitli etkinlikler düzenlediklerini kaydetti.
-AVRUPA'DA ARAŞTIRMA ÇALIŞMALARI-
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü, Magna Charta Gözlemcilik Konseyi (Magna Charta Observatory) Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder ise Avrupa'da öğretim alanı olduğunu, 2000 Lizbon Bildirgesi ile de Avrupa Araştırma Alanı (ERA) kurulmaya çalışıldığını dile getirdi.
Bilgi toplumunun birbiriyle bağlantılı 3 ana ögesi araştırma, eğitim ve inovasyonu bir araya getirme, aralarında sinerji yaratmanın çabalandığını ifade eden Ergüder, Lizbon Bildirgesinin en önemli vurgusunun, bilgiye dayalı ekonomi olduğunu kaydetti.
Lizbon stratejisinin, Avrupa'da sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı sağlamak olduğuna vurgu yapan Ergüder, bu stratejinin, bilgiye dayanan küreselleşen dünyada alınan tedbirlerin Avrupa'da da gerçekleştirilmesi üzerine kurulu olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Ergüder, şöyle konuştu:
''Lizbon Bildirgesiyle 2010'da bazı sonuçlara erişilmesi hedefleniyordu ama bazı sorunlar dolayısıyla bu olmadı. ERA'nın amacı, ulusal hudut ve kurumların araştırmayla yarattığı parçalanmayı önlemektir. Bu parçalanma Avrupa'da araştırma ve inovasyon potansiyelinin de gerçekleştirilmesine engel oluyor. Bunun maliyeti ise Avrupa vatandaşlarına, vergi mükellefi, tüketicilere çok yüksek bir dönüş olarak gözleniyor.''
-ÜNİVERSİTELERE MALİ KATKI-
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Osman Şahin ise son dönemde yüksek öğretim alanına ciddi gelişmeler sağlandığına değinerek, üniversite sayılarında ciddi artış olduğunu, 2002 yılında 53 devlet üniversitesi varken, 2010 yılı itibariyle bu sayının 102 olduğunu, sayının artmasının finansman kaynakları sorununu da doğurduğunu kaydetti.
Şahin, YÖK ve üniversiteler için 2001 yılında toplam 1,3 milyar TL'lik bir kaynak harcandığını, 2011 yılı itibariyle bu kaynağın 11,5 milyar TL'ye yükseldiğini ve bu payın giderek arttığına işaret etti.
YÖK ve üniversite bütçelerinin merkezi bütçe içindeki payının 3,68, Yurtiçi Hasıla içindeki payının da 0,95 olduğunu dile getiren Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
''AR-GE giderleri için 2005 yılında 812 milyon TL'lik kaynak ayrılırken, 2011 yılında bu kaynağın 2,3 milyar TL'ye yükseldiğini görmekteyiz. Aynı şekilde üniversitelerimiz için 2005 yılında 262 milyon TL AR-GE harcaması yapılırken, bu rakam 2011 yılında 547 milyon TL'ye çıkarılmıştır. Bu, ülkemizde son dönemlerde gerek üniversitelerimize, gerek AR-GE harcamalarına ciddi kaynak ayrıldığının göstergesidir.''
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Faik Çelik de ''Dünyada ve ülkemizde lider hekimlik'' konulu sunum gerçekleştirdi.