BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Anayasa tartışmalarına değinerek, ''Tek millet, tek ırka dayalı millet anlayışıdır. Bu Türkiye'yi tarif etmiyor, hepimizi kucaklayan ulus tanımı değildir'' dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Anayasa tartışmalarına değinerek, ''Tek millet, tek ırka dayalı millet anlayışıdır. Bu Türkiye'yi tarif etmiyor, hepimizi kucaklayan ulus tanımı değildir'' dedi.
İzmir'deki Mezopotamya Kültür Merkezi'nde, Ege Bölgesi parti il ve ilçe başkanlarıyla değerlendirme toplantısına katılan Demirtaş, Türkiye'de bir yandan ''yeni anayasa'' tartışmalarının sürdüğünü, diğer yandan da siyasi partilerin seçim hazırlıklarına başladığını belirtti. Yeni anayasada nelerin olacağı konusunda tartışmaların yapılmasını, başta kadın kuruluşları olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarının bu tartışmalara dahil olması gerektiğini söyleyen Demirtaş, ''Yeni anayasa, yalnızca bir ideolojinin, bir etnik kesimin anayasası olmamalı, herkesi kucaklamalı'' diye konuştu.
Anayasa ile ilgili halkın görüşlerinin önemli olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini ifade eden Demirtaş, şunları söyledi:
''AK Parti hükümeti tartışmaların önünü kesmeye çalışıyor, Başbakan bizi provokasyonla suçluyor. Biz tartışmazsak, AK Parti'nin anayasasına mahkum mu kalacağız? 'Her şeyi iktidar partisi yapar' anlayışı olursa oradan barış, demokratik özgürlükçü bir anayasa çıkmaz. Türkiye'nin temel problemi 'tekçi' zihniyettir. Bu zihniyet değişmeyecekse yeni anayasa yapmanın ne gereği var? Benzerini zaten Kenan Evren yapmış, neyi değiştireceksiniz?
Şimdi 'tek millet, tek dilden' söz ediliyor. Türkiye'de faklı etnik, inanç kesimleri varsa kucaklayacak bir formül yaratmak zorundasınız. Tek millet, tek ırka dayalı millet anlayışıdır. Bu Türkiye'yi tarif etmiyor, hepimizi kucaklayan ulus tanımı değildir. Biz diyoruz ki, anayasanın başında, yeni bir kavram olarak 'Türkiye ulusunu' tanımlayalım. Farklı etnik kimliklerden oluşan, vatandaşlık bağıyla devletine bağlı, kültürel özerkliklere sahip bir birlik, bütün olduğunu söyleyelim, ulusu demokratik olarak tanımlayalım. Teklik farklı, birlik faklı bir şeydir. Tek dil meselesinde, tek resmi dil Türkçe olabilir. Diğer anadilleri nasıl koruyacağız? Bunun için önerimiz, bölgelerin özgünlüğü ve özelliğine göre Türkçe'nin yanında bölgesel resmi diller olabilir, eğitimde, kamuda kullanılabilir. Bu dillerin yaşayabilmesinin başka yolu yoktur. Bizi birleştiren ortak tarihimizdir, ortak vatanda bunu koruyalım. Türkiye'yi temsil eden Türkiye'nin bayrağı vardır, ortak değerimizdir.
Yeni anayasada 12 Eylül darbe anayasasının zihniyetiyle bir yaklaşım gösterilirse bunu yeni olarak tanımlayamayacağız, 12 Eylül darbe anayasasının makyajlanmış hali olarak tanımlayacağız. Güçlü bir anayasa olacaksa buna dikkat edilmeli.''
-YERİNDEN YÖNETİM-
Bölgelerin yerinden yönetiminin gerçekçi çözüm olacağını savunan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İzmirliler, İzmir'in sorunlarını kolay ve demokratik bir yolla çözemez mi? İzmir'in Ankara'dan yönetilmesi kentin sorunlarına deva oluyor mu? Bölge meclisi bunun formülüdür. Mesele iktidardaki partiyi değiştirmek değil, yetkileri halka götürme meselesidir. Valiler, kaymakamlar seçimle gelmelidir. Ankara'dan atanmış memurlar, seçilmişlerin başında olamaz. Yeni anayasa bunu gözetmek zorundadır. Türkiye'de bölünme kaygılarıyla asimilasyon korkularını aynı anda giderebilmenin tek yolu budur. Demokratik bir ulus tanımı, bölgesel ikinci resmi diller ve demokratik özerk yönetimler. Bizim çözüm önerimiz bu, başka formülü olan varsa tartışmaya hazırız. Anayasa çalışması bizler açısından eş zamanlı olarak barış çalışmasıdır, Türkiye'nin demokratikleşme çalışmasıdır. Türkiye'nin önümüzdeki 100 yılının kurtarılması demektir.''
Bitlis Mutki'de yaklaşık bir aydır kazı yapıldığını ve cesetler çıktığını söyleyen Demirtaş, Başbakan'ın bu konuda sessiz kalmasını eleştirdi. Demirtaş, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında toprak altından silahların, bombaların, cesetlerin çıktığını, Meclisin bu işe el atması gerektiğini öne sürerek, ''Vicdandan söz ediyorsunuz, Filistin'deki çocuklardan söz ederken ağlıyorsunuz. Bitlis'te böyle bir olay varken Başbakan'ın gündeminde bu yok. Başbakan, devlet adına toplumdan, halktan özür dilemeli. Askeri, siyasi tüm sorumlularını belirleyip, yargıya teslimi için gerekeni yapmalıdır. Toplumda adalet duygusu bu şekilde yer edebilir. Bu olayların peşini bırakmayacağız'' diye konuştu.
Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.