Başbakan Yardımcısı Babacan, şu anda avrupada en az bir ülkenin daha yardım paketine ihtiyac duyacak halde olduğunu belirtirken o ülkenin tarifini şöyle yaptı: AB'nin ilk üç ülkesinin iki katı büyüklüğünde.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu anda en az bir ülkenin daha bir destek, yardım paketine ihtiyaç duyacak gibi göründüğünü belirterek, ''Avrupa'da eğer bir dördüncü ülke sarsılırsa, ki o dördüncü ülkenin ekonomik büyüklüğü, ilk 3'ünü toplayın ikiye katlayın o büyüklükte, henüz bir kurtarma planı, programı, ortaya konulabilmiş bir paket söz konusu değil'' dedi.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneğinin (ASKON) Genel Merkezinde düzenlenen ''Kriz Sonrası Ekonominin Duyarlılıkları ve Yeni Dönem Projeksiyonu'' konulu toplantıda konuşan Babacan, dünya ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini, krizin henüz geçmediğini, safhalar değiştirerek, arkasında çok büyük maliyetleri, tortuları bırakarak devam ettiğini söyledi.
Babacan, krizin atlatılması konusunda alınan tedbirlere değinirken, bankalar için sağlanan kaynakların pek çok ülkede kamu borç stokunun artmasını beraberinde getirdiğini, bugün itibarıyla ABD'nin kamu borcunun milli gelirine oranla İkinci Dünya Savaşı sonrası rakamlara yükseldiğini, krizin dünyaya maliyetinin İkinci Dünya Savaşı'nın maliyetinden daha büyük olduğunu anlattı.
Avrupa'da pek çok ülkenin borç stokunun çok yüksek seviyelere ulaştığına işaret eden Babacan, ''Yardıma, desteğe muhtemelen ihtiyacı olacak ülkeler var. Ama şu anda en az bir ülke daha bu tür bir destek, yardım paketine ihtiyaç duyacak gibi görünüyor. Avrupa'da eğer bir dördüncü ülke sarsılırsa, ki o dördüncü ülkenin ekonomik büyüklüğü, ilk üçünü toplayın ikiye katlayın o büyüklükte, henüz bir kurtarma planı, programı, ortaya konulabilmiş bir paket söz konusu değil'' dedi.
Şu anda AB'de ülkelerin risk primlerinin çok yüksek seviyelere çıktığını belirten Babacan, Avrupa'da ciddi boyuttaki bir ekonomide borç ödeyip ödememesiyle ilgili bir sorun yaşanması halinde bunun etkilerinin çok yaygın, geniş olacağını, dünyada bu işten etkilenmeyen ülkenin hemen hemen kalmayacağını söyledi.
-''AB'YE ÜYE 14 ÜLKENİN RİSK PRİMİ TÜRKİYE'NİN ÜZERİNDE''-
Ali Babacan, güvenin temelinin bir bakıma devlet olduğunu belirterek, devletin güvenirliğinin sorgulanmaya başladığı zaman o sistemi ayakta tutmanın, sürdürebilmenin çok zor, çoğu durumda da imkansız olduğunu vurguladı.
Babacan, ''Şu anda baktığımızda AB'ye üye 14 ülkenin risk primi Türkiye'nin üzerinde. Şu anda Türkiye'deki ekonomik istikrar ve Türkiye'ye duyulan güven, 27 ülkeden 14'ünün daha üstünde. İtalya, bugün avro bazında borçlanırken Türkiye'den daha fazla para ödüyor'' diye konuştu.
Aldıkları tedbirlerle Türkiye'de mali dengelerin çok sağlam bir noktaya doğru hareket ettiğini aktaran Babacan, bugün itibarıyla Türkiye'nin güven ve istikrar konusunda pek çok Avrupa ülkesinden ayrışmış, çok farklı bir kategoride değerlendirildiğini söyledi.
Babacan, şu anda reel sektörün güven endeksinin son 4 yılın, tüketici güven endeksinin ise son 2 yılın en yüksek seviyelerinde olduğunu hatırlatarak, bankalar Eylül 2009'a kadar kredi hacminde hiçbir genişleme yapmazken Ekim 2009'dan itibaren kredi musluklarını açmaya başladığını, bankalara güven geldiğini, Eylül 2009'dan Aralık 2010'a kadarki 15 aylık dönem içerisinde Türkiye'deki kredi hacminin 160 milyar lira arttığını bildirdi.
-''VATANDAŞ BIRAKIN CEBİNDEKİNİ, KAZANACAĞI PARANIN 40 MİLYARINI HARCADI''-
Ali Babacan, bütün politikaların özüne güven unsurunu yerleştirdiklerini belirterek, ''Doğalgaz ve petrolü ithal ediyoruz. Ham madde ithal ediyoruz, bunları işliyoruz, satıyoruz ve Türkiye olarak ekmeğimizi taştan çıkarıyoruz'' dedi.
Geçen sene sadece tüketici kredilerinde kredi hacminin 40 milyar lira arttığına işaret eden Babacan, ''Vatandaşımız bırakın cebindeki parayı, kazanacağı paranın da 40 milyar lirasını harcadı. Geleceğe güveni olmasa bu mümkün değil. Bütün dünya teslim ediyor; Türkiye bu bölgenin parlayan yıldızı, Türkiye artık Avrupa'nın hasta adamı değil, tek sağlıklı adamı. Halkımız bu psikolojiyle günlük hayatına devam ediyor. Bu da ekonomide büyümeyi beraberinde getiriyor'' diye konuştu.
Bankacılık sektörünün krize problemlerini çözmüş, güçlü şekilde girmesinin de işin diğer bir temel ayağı olduğunun altını çizen Babacan, stres testlerine de değindi. Babacan, stres testlerini Türkiye'nin zamanında yaptığını, hala banka banka yaptıklarını belirterek, ''Gerekli zamanda gerekli tedbirler alınıyor, gerekli uyarılar yapılıyor ve sessizce yapılıyor'' dedi.
-''ÇEK VE SENETTE POZİTİF SİCİL...''-
Ali Babacan, sağlam bütçe, sağlam finans sektörü, sağlam Merkez Bankasından oluşan üç ayağın, istikrarın en önemli kaynakları olduğunu ve her alanda güven unsurunu oluşturduğunu belirterek, Meclis'te bekleyen kamuya borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili yasa tasarısına ilişkin bilgi verdi.
İstihdamda yüzde 5 prim indirimini teşvik unsuru olmaktan çıkardıklarını, böylece işverenlerin diğer teşviklerden de yararlanabileceğini aktaran Babacan, sicil konusunda da, ödenmeyen çek ve senetlere ilişkin kayıtları Merkez Bankasından alarak Bankalar Birliğine vereceklerini ve negatif sicilin yanı sıra pozitif sicil tutmaya başlayacaklarını anlattı.
Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çeki verecek kişi, çeki alacak kişiye, 'Git beni sor, bugüne kadar bin çek kesmişim, 998'ini gününde ödemişim' diyebilecek. İki defa sicil affı yaptık. Sicil affı işe yaramıyor. Yaptığımız dönemde de dedik, 'Bir işe yaramayacak' diye. Merkez Bankası kayıttan siliyor. Zaten bunun yapılacağını duyan bankalar kayıtları alıp bilgisayarına indiriyor. Kredi verirken illa söylemek zorunda değil, senin sicilin şöyle, böyle diye. Kredi isteyene 'İki memur kefil getir, üç daire tapusu getirirsen vereyim' diyor, işi yokuşa sürmek için. Aslında ekranda o sicili gördüğü için diyor.''
Bankalar Birliğinin istemesi halinde bilgileri Odalar Birliğine verebileceğini söyleyen Babacan, kişisel verilerin saklanmasıyla ilgili düzenlemeler kapsamında kişinin kendi isteği üzerine ancak bu bilgilerin başkalarına verilebileceğini belirtti.
-''DEPREM OLMASIN DİYEMEYİZ, NASIL KORUNACAĞIMIZA ODAKLANMALIYIZ''-
Türkiye'nin durumu iyi olsa da ekonomik anlamda Avrupa'da olabilecek herhangi bir depremin Türkiye'de hissedileceğini, bu yüzden Türkiye'nin ''deprem olmasın, istemeyiz'' demektense depreme karşı kendini nasıl koruyacağı konusu üzerine odaklanması gerektiğini ifade eden Babacan, kamunun bu yönde çok sayıda önlem aldığını, artık Hazine'nin döviz borcunun net olarak hemen hemen sıfırlandığını, döviz rezervlerinin 28 milyar dolardan 85 milyar dolara çıktığını bildirdi.
Serbest kur rejiminin, dalgalanmalarda en önemli emniyet subabı olduğuna dikkati çeken Babacan, bankaların da tek tek kontrol edildiğini, reel sektörde ise yüz binlerce kuruluş bulunduğunu ve burada ancak genel tedbirler alınabildiğini söyledi.
Babacan, ''Firmalarımızın tek tek bu konuda dikkatli olması lazım. Kur riski almamak lazım. Kur iner, çıkar. Hiçbir garanti yok. Kurdaki iniş ya da çıkışlara karşı mutlaka hazırlıklı olmak lazım. Dolar nasılsa şundan aşağı inmez, şundan yukarı çıkmaz... Böyle varsayımlarla hareket edemeyiz'' diye konuştu.
ASKON'un yeni üyelerine rozet de takan Babacan, konuşmasının ardından basına kapalı bölümde katılımcıların sorularını yanıtladı.