Erdoğan TÜSİAD'da yargıya yüklendi   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 01-20-2011 (13:21)   Son Mesaj: 01-20-2011 (13:21)    Cevap: 0    Gösterim: 634  

    01-20-2011

    Erdoğan TÜSİAD'da yargıya yüklendi

    Erdoğan TÜSİAD'da yargıya yüklendi


    TÜSİAD'ın Genel Kuruluna katılan Erdoğan ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Yumurtalı eylemlerden bahseden Erdoğan içki yasağına değindi. Yargının başörtüsü kararına değinen Erdoğan ideolojik davranmalarını topa tuttu.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 bütçesinin, Türkiye'de seçim sürecinin ekonominin hiç bir olumsuzluğa maruz kalmayacağının teyidi olduğunu belirterek, ''Kaynağını ortaya koymadan harcama yapmıyoruz.
    Her seçim öncesinde olduğu gibi, mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Para politikalarının hassasiyetle yürütülmesine destek olacak, seçim öncesi ve sonrasında ekonomik dengenin sarsılmasına asla müsaade etmeyeceğiz'' dedi.

    Başbakan Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 41. Genel Kurulu'nun gerçekleştirildiği Ceylan Intercontinental Oteli'ne gelişinde Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ile Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç tarafından karşılandı.

    Erdoğan genel kurulda, Türkiye'nin haziran ayında genel seçime gireceğini ve genel seçime 5 ay kalmış olmasına rağmen, iş dünyasının seçim öncesi ve sonrasına ilişkin istikrarın korunacağına tam anlamıyla inandığını söyledi.

    Türkiye'nin, çok partili sistemde, yani 1946'dan itibaren 17. genel seçimlerini yapacağını belirten Erdoğan, ''2007 seçimleriyle birlikte Türkiye demokrasi tarihinde, seçim tarihinde, belki de ilk kez bir seçimlere ekonomik anlamda bu kadar rahat giriyor; istikrar ve güven noktasında seçimlere ilk kez bu derece iyimser giriyor. Bunu çok önemli gördüğümüzü ifade etmek durumundayım'' dedi.

    Başbakan Erdoğan, 2011 bütçesinin de esasen, Türkiye'de seçim sürecinde ekonominin hiç bir olumsuzluğa maruz kalmayacağının teyidi olduğunu vurgulayarak, kaynağını ortaya koymadan harcama yapmadıklarını kaydetti.

    Erdoğan, 8 yıl boyunca olduğu gibi, her seçim öncesinde olduğu gibi, mali disiplinden asla taviz vermeyeceklerini ifade ederek, ''Para politikalarının hassasiyetle yürütülmesine destek olacak, seçim öncesi ve sonrasında ekonomik dengenin sarsılmasına asla müsaade etmeyeceğiz'' diye konuştu.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak, 8 yıldır Türkiye'nin kronik, on yıllardır çözülmeyen, çözümüne cesaret dahi edilemeyen meselelerinin üzerine kararlılıkla gittiklerini söyledi.

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 41. Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Erdoğan, 1971 yılından itibaren 40 yıldır Türkiye'nin kalkınmasına çok büyük katkılar sağlamış TÜSİAD'a, üyelerine, kuruluşundan bugüne kadar her kademede emek vermiş olanlara teşekkürlerini sunduğunu dile getirdi.

    TÜSİAD'ın 40 yıllık serencamının, Türkiye'nin demokratikleşme ve kalkınma mücadelesiyle de bire bir örtüştüğünü ifade eden Erdoğan, ''1971 yılından çok farklı olarak bugün, dünyanın en büyük 16'ıncı ekonomisi konumuna yükselmiş, bir trilyon TL gayri safi milli hasıla rakamına ulaşmış, bölgesinde saygın, dünyada güçlü bir Türkiye manzarası var'' dedi.

    Erdoğan, Türkiye'nin en önemli işveren örgütlerinden biri olan TÜSİAD'ın son iki dönemdir kadınlar tarafından yönetiliyor olmasının da bu rakamlar kadar önemli bir şey olduğunu ifade etti.

    Başbakan Erdoğan, ''Bütün rakamlar, bütün göstergeler bir yana, kadınların iş dünyasında ve sivil toplum örgütlerinde bu denli aktif ve belirleyici olması bile, Türkiye'nin katettiği uzun mesafeyi net olarak ortaya koyuyor. TÜSİAD'ın artık açılımını okumayacaksınız çünkü açılımı okunduğu zaman sıkıntı meydana gelebilir'' diye konuştu.

    TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç ve TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in, Türkiye ve ülke ekonomisi üzerine yaptıkları değerlendirmeleri paylaştığını belirten Erdoğan, bu değerlendirmelerle ilgili gerekli notları bakanlar, genel başkan yardımcılarının aldığını ifade etti.

    Dile getirilen sorunların önemli bir kısmının yeni olmadığını, uzun süredir, hatta bazı alanlarda on yıllardır gündemi işgal eden meseleler olduğunu belirten Erdoğan, ''Hükümet olarak, 8 yıldır Türkiye'nin kronik meseleleri üzerine, on yıllardır çözülmeyen, çözümüne cesaret dahi edilemeyen meseleleri üzerine kararlılıkla gidiyoruz.

    Nitekim, sorunlar listesinin, listedeki sıralamanın ciddi şekilde değiştiğini, belki de her TÜSİAD Genel Kurulu'nun ana gündem maddeleri olan bazı başlıkların, örneğin enflasyonun, büyümenin, vergi ve istihdam yüklerinin de bugün artık listede yer almadığını ya da geri sıralara düştüğünü görüyoruz'' dedi

    TÜSİAD'IN CEO ANKETİ

    Başbakan Erdoğan, TÜSİAD'ın CEO Anketi'nin Aralık 2010 sonuçlarını 27 Aralıkta yayımladığını belirterek, bu anketin iş dünyasının nabzı konusunda önemli olduğuna inandığını ve birkaç sonuç üzerinde durmakta yarar gördüğünü kaydetti.

    Bu anketle, CEO'lara 2011 yılının ilk üç ayı ve 2011 yılının tamamıyla ilgili beklentilerine ilişkin soruları yanıtladıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

    ''İlk üç ay için sonuçlar şöyle çıkmış, daha olumlu yüzde 25, aynı yüzde 75, daha olumsuz yüzde 0. 12 ay sonrası için beklentiler ise şu şekilde, daha olumlu yüzde 45, aynı yüzde 40, daha olumsuz yüzde 15. Şurası çok önemli, katılımcılara istihdam yaratma eğilimi soruluyor.

    Önümüzdeki 12 ay için verilen cevapları söylüyorum, daha olumlu yüzde 55, aynı yüzde 35, daha olumsuz yüzde 10. Yine bu kadar çarpıcı bir soru, CEO'lara yatırım yapma eğilimleri soruluyor. Burada da sonuçların istihdamla aynı çıktığını görüyoruz.

    Yüzde 55 daha olumlu bakıyor, yüzde 35 değişim görmüyor ve yüzde 10 olumsuz bakıyor. 2011 ekonomik göstergelere ilişkin beklentiler, bizim hükümet olarak belirlediğimiz hedeflerimizle uyumlu.

    Yatırım ortamı önündeki engellere bakıldığında anket, CEO'ların, hukuki altyapıdaki belirsizlikleri ve kayıtdışını ilk sıralarda ifade ettiklerini gösteriyor.''

    Başbakan Erdoğan, Merkez Bankasının ve TÜİK'in yaptığı benzeri anketlerin de 2011 yılına ilişkin son derece iyimser beklentilerin olduğunu gösterdiğini kaydetti.

    ''YUMURTALI'' EYLEMLER

    Ankette, CEO'lara yönelik ankette, son dönemde şahit olunan ''yumurtalı'' eylemlerin gençlerin ifade özgürlüğünü yansıtıp yansıtmadığının da sorulduğunu anlatan Erdoğan, ''Buna da 'hayır yansıtmıyor' diyenler yüzde 73 ve 'evet yansıtıyor' diyenler yüzde 27. Elbette, CEO'larla yapılan bu anket, bir Türkiye manzarası çizmekten son derece uzaktır, ancak iş dünyasının nabzını tutmak noktasında da tam tersine çok manidar olduğunu düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

    YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın dün üniversiteli gençlerle bir toplantı yaptığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Bu toplantıya üniversitelerin gençlik konseyi başkanları katıldı ama dışarıda da 40-50 kişilik grup gösteri yaptı. Rektörlerle yaptığımız toplantılarda dışarıda yapılan gösteriler gibi. YÖK Başkanı kimlerle görüşüyor, üniversitelerden, okullardan seçilmiş konsey başkanı olan gençlerle toplantı yapıyor.

    Dışarıda da yapılan bu gösteriler kimler tarafından yapıldığına baktığımızda Marksist, Leninist idelojik bazı gruplar. Bunların ne kadarı öğrencidir, ne kadarı değildir bilemem ama içeride olanlar, gençler tarafından seçilmiş üniversite gençlik konseyi başkanlarıdır. Takdirini size bırakıyorum.''

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin artık yerli otomobilini üretmesi gerektiğini ifade ederek, bunun Türkiye ve Türk'e yakışacağını kaydetti.

    Başbakan Erdoğan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) 41. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, otomobil satışlarında tüm zamanların rekorunun elde edildiğini anımsatarak, 2002 yılında 91 bin adet otomobil satılırken, 2004 yılında satışın rekor seviyeye ulaştığını ve 451 bin olduğunu belirtti.

    Erdoğan, 2010 yılında ise bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye'de yarım milyonun üzerinde, 510 bin adet otomobil satışı gerçekleştiğini belirterek şöyle konuştu:

    ''Ekonomideki canlanmaya ilişkin önemli bir gösterge de krediler... Bazıları diyor 'Ne oluyor?' İçeriye bak, ihracata bak... Hepsinde otomobil satışında ciddi bir artış var.

    Geçen akşam Sayın Koç'a dedim, 'Artık soyadınız gibi bir marka ile şurada biz yerli otomobilimizi üretelim ve dünyaya diyelim ki, bak bu da artık bizim otomobilimiz.'

    Bunu sunalım, başaralım. Hepsi burada montajı yapılan otomobiller olmasın. Şu anda otomotiv sektörü içinde olan babalar burada... Bu işi halledin. Bir araya gelerek mi yaparsınız, yok ben bunu kendim de yaparım mı dersiniz. Nasıl arzu ederseniz. Artık yapalım.

    Türkiye'ye ve Türk'e bu yakışır. Bunu yapmamız lazım. Kredilere bakıyoruz. 2010 yılında, mevduat bankalarının verdiği toplam kredi miktarı yine tüm zamanların rekorunu kırarak, 421 milyar liraya ulaştı. 2009 yılında bu miktar 293 milyar liraydı. 2002'de ise 32 milyar lira. Bakınız nereden nereye geldik. Bu krediler içinde ticari krediler de 2002'de 22 milyar, 2009'da 146 milyar iken, 2010 yılında 224 milyar lira oldu.''

    Merkez Bankası rezervinin 2002 yılındaki 27 milyar dolarlık seviyelerden, 80 milyar dolarlara geldiğini belirten Erdoğan, ''Bir sevindirici haber daha, Uluslararası Para Fonu'na olan borcumuz, 2002 yılında 23,5 milyar dolardı, şu an itibarıyla bu borcu da 5,7 milyar dolara kadar çekmiş durumdayız'' dedi.

    Başbakan Erdoğan'ın konuşmaları şöyle:

    1971 yılından itibaren ülke kalkınmasına katkıda bulunmuş TÜSİAD üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum. 1971 yılından darklı olarak 1 trilyon türk lirası GSİH rakamına ulaşmış Türkiye'nin itibarı yükseliyor. TÜSİAD'da dikkat çeken bir yön var 2 dönemdir kadın yöneticiler tarafından yönetiliyor. Bu da kadınların hayata katılımı anlamında önemli. Koç ve Boyner gerekli konuları paylaştılar. Bizler de notlarımızı aldık. Bazı meselelerin yeni olmadığını ve yıllardır ülkeyi meşgul ettiğini biliyoruz. Türkiye'de 10 yıllardır çözülemeyen sorunlar üzerine kararlılıkla gidiyoruz...

    Enflasyon, büyüme, vergi ve istihdam yüklerinin listede yer almadığını geri düştüğünü görüyoruz... TÜSİAD anketinin sonuçları yayınlandı. Burada birkaç sonuç önemli... 2011in ilk üç ayı ve tamamı için beklentileri yorumluyoırlar. Yüzde 25 daha olumlu yüzde 75 aynı diyor. Gelecek yıl için olumlu bakan yüzde 45 seviyesinde... İstihdamda daha olumlu yüzde 55 bakış var... yatırım yapma konusunda da istihdamla aynı çıktığını görüyoruz...

    Göstergeler hedeflerimiz ile uyumlu... Ankette hukuki belirsizlikler ilk sırada yer alıyor... Son dönemde şahit olunan yumurtalı eylemler de soruluyor. Hayır yansıtmıyor diyenler yüzde 73 seviyesinde... Elbette CEO'lar yapılan bu anket çok manidardır... Burada bir gerçeğe değinmek istiyorum. Dün YÖK başkanı gençlerle toplantı yaptı. Dışarda da 40-50 kişilik grup gösteri yaptı. Şöyle yorum ortaya çıkıyor. YÖK Başkanı seçilmiş konsey başkanları ile görüşüyor. Dışardakiler ise marksist leninist ideolojik gruplar... Ama içerde olanlar seçilmiş kişliler takdir sizin...

    Merkez Bankası'nın ve TÜİK'in yaptığı ankette de şu sonuçlar var. Genel seçime 5 ay kalmış olmasına rağmen işdünyası istikrarın korunacağına inanıyor.. Türkiye 2007 seçimleri ile demokrasi tarihinde ilk kez bu kadar rahat giriyor. Seçimlere ilk kez bu kadar iyimser giriyor. Bunu önemli gördüğümüzü söyleyelim...

    Kaynağını ortaya koymadan harcama yapmıyor tedbirleri milletimizle paylaşıyoruz... Hiçbir alanda populizme tevessül etmiyor. Yardımlarda kaynaklara dikkat edip adamları ona göre atıyoruz. Seçim öncesi muhalefet vaatleri gündeme geldi. 100 katrilyonu aşan 200 katrilyonu aşan bir yük var. Aklı selim ile baktığınızda böyle bir popülizm olabilir mi? Bu rakamları nasıl ortaya sürüyor diye sizler aranızda tefekkür ediyorsunuzdur... Kimse ciddiye almıyor zaten. Muhalefet bu söylemleri belki faizleri yükseltebilir beklentileri olumsuz yönlendirebilir. Millet itibar etmiyor. 8 yıl önce olduğu gibi mali disiplinden taviz vermeyeceğiz...

    Tüm dünyanın dikkatleri üzerinde toplayan bir performans sergiliyoruz. 4. çeyrekte de beklentileri büyümede aşacağız... 2010'da 1 trilyon TL seviyesini aştık. 730 milyar dolar tahville ulaştık. 2008'i bu yıl yakalayacağız. İhracatta 2011 114 milyar doları yakaladık. Turizm küresel krizden hiç etkilenmedi. Türkiye'nin 8,5 milyar dolar turizm geliri vardı 2010'da 22 milyar doları aştık. 28,5 milyon turist ağırladık. Türkiye önemli bir destinasyon ayrıca ülke içinde yeni destinasyonlar açıyoruz..

    Oto satışlarında tüm zamanların rekorunu elde ettik. 2004 seviyelerini yakaladık. ve 2010'da tüm olumsuzluklara rağmen 510 bin adet oto satıldı. Ekonomide diğer güzel bir gelişmede var... Geçenlerde Koç'a yerli otomobil düşüncemi söyledim. Hepsi montajı yapılan otolar olmasın. Bu işi halledin. Bütün babalar burada Türkiye'ye bu yakışır...

    Mevduat bankaların verdiği kredi miktarı 421 milyar tl'ye ulaştı... 2002'de 32 milyar tl idi. Kredilerde ticari krediler 2010'da 224 milyar oldu. Merkez Bankası rezervleri 80 milyar doları aştı. Bir sevindirici haber daha 2002'de 22,5 ilyar dolar IMF ye borç vardı. Şimdi bu 5 milyar dolara indi. Biz hemem her göstergede tarihi rekora imza atıyoruz... Dünyada parmakla gösteriliyoruz. Tedbiri elden bırakmak ve rehavet yok... Para politikalarından taviz vermeden bunu sürdüreceğiz... Ekonomiye ilişkin son derece kötümser rakamlar yapıldı. Türlü kampanyalar devreye sokuldu. Baharda yazda kriz dediler kışta kriz dediler ama bazı çevrelerin kriz pompalamaları başarılı olmadı. Cesur tavrımızla felaket tellallarını açığı düşürdük...

    Ekonomide bu kampanyanın benzerine demokratikleşme, laiklik gibi alanlarda da Türkiye'de sürekli bir olumsuzluk pompalandığını ve sürekli kriz çıkartılmak istendiğini görüyoruz... Bizim şahsi olarak bazı meselelere bakışımız nettir. Şahsi ve kişisel anlayışı topluma empoze etmek baskıdır zulümdür. Ben şahsen alkola karşı farklı bakıyor olabilirim ama biz muhafazakar kimliğimizin yanında demokratız. Kimse bunları birbirine karıştırmasın... TC Devletini de anayasa ve yasalar çerçevesinde yönetiyoruz... Anayasa gençliğin korunması maddesinde devlet gençleri alkol uyuşturucu suçluluk kumar kötü alışkanlık ve cehalletten korumak için gerekli tedbiri alır deniyor 58. maddede...

    Tütün ve alkollü içkilerle mücadele kurulu gençleri anayasaya dayandırararak koruyor. Biz gençleri alkol ve uyuşturucu düşükünlüğünden korumak bizim görevimizdir. ABD'de 21 yşın altında olana marketlerde şurda burda alkollü içki veremezler... Ama bizde isteyen alıyor. Sonra da biz düzenleme yapınca diyorlar ki şeriat falan filan.. .Değerli arkadaşlar biz tüzüklerle yasalarla çarpışarak büyüdük bu işi biliyoruz...

    Az önce Dink ile ilgili biz zanlıları 36 saatte yakaladık yargıya teslim ettik. Bu Cumhuriyet tarihinde nadir bir olaydır... Bizim de tasvip etmediğimiz olaylar var... Ailesini evde ve makamında kabul ettim. Yargı reformu ile ilgili adımları atmaya çalışırken kılıf giydirmeye çalışanlar var. Zaman aşımı yargının iflası anlamına gelir. Ne demek zaman aşımı öncelikle o dosyayı alır kararı verirsin.. Yargı tarihi bir vebalin altındadır. Ben zaman aşımını da kabullenemiyorum... Yargıtayda binlerce dosya bekliyor. Biz adımlar attık. Orada da geldiler bize kamera şakası yaptılar... Ya bizden önce kamera mı vardı? Biz bize yapılanların kimseye yapılmamasıın istediğimiz için iktidara getirildik. Biz milletle bunu paylaştık ve takdir gördük...

    Yaşam tarzlarına itiraz edersek kendimizle çelişiriz bu bayat bir kampanyadır. Gazi Mahallesinde Belediye döneminde bir olay oluyor. Erdoğan'ın polisleri ılımlı islamı öldürüyor diye başlık attılar. hadi onlar yabancı basın ama ya bizim kendi basınımıza ne diyeceğiz... Başkanlığım döneminde belediye içkiyi yasaklayacak diye yazdılar çizdiler... Biz de bu yalanları püskürtmekle geldik bugünlere. Biz damdan düşerek geldik kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmesine izin vermeyiz.. .Nasıl iş dünyası bize tam bir gün içindeyse halkımız da siyasette bize karşı öyledir... Bu oyunlar halk tarafından bozulacaktır..

    Hukuk sisteminin yatırımın önünde engel olduğu karşımıza çıkıyor. Yargıyı siyasallaştırmak gibi kavramları çok dikkatle değerlendiriyoruz... Tüm bunlar TBMM'de yapılan yeni düzenlemelerle Yargıtay ve Danıştay'da yeni adımlar atılacak... Yargının yüksek yargının sorgulanmasını gündeme getirdi..Yargıyı istinaf mahkemeleri ile çözelim dedik komik bahanelerle istemedikler... Öenmli bir adım atıyoruz... Terör mensupları iş yoğunluğu gerekçesi ile serbest bırakılırken, bazıları öne alınıyor. Benim mahkumiyetimde dosyam 24 saatte Diyarbakır'dan geldi. Erbakan ile ilgili 5 gün, Cihaner ile ilgili hemen kararı verdiler... Bütün olay kimin samimiyet testinde imtihandan başarılı biçimde geçtiğidir... Bakınız özelleştirmelerin karara bağlanması yıllarca sürerken sağlık bakanlığının tam gün yasası 1 gün içinde karar veriliyor... En son ALES ile ilgili karar alındı ve keyfi bir karar ve yargıyı güveni sorgulatan bir karar. Hukuk insanların eğitim hakkını kısıtlamaz bu kadar öncelikle hukuksuzluktur... İstiyoruz ki yargı milletin yargısı olsun... Birilerinin yargısı değil.. .Anayasa noktasında da aynı yaklaşımdayız.. TÜSİAD'ın yeni anayasa taslağını da merakla beklediğimizin altını çizmeliyiz... Milletin sahipleneceği ve işte benim anayasam diyebileceği bir anayasa hazırlamak gerekiyor. Yeni anayasa anayasacıların hazırladığı bir anayasa olmamalı... Benim de burada katkım olabilir diyen her kesimin katılacağı bir çalışma oluır... Tüm keismlerin görüş öneri ve katlıları görmek zorundayız... Türkiye Ekonomisi algısı değişti. Türkiye bölgesel ve küresel meselelerde kilit rol oynuyor... İdeolojik yaklaşımları geride bırakarak geleceği inşaa edeceğiz... Türkiye'nin bugünlere ulaşmasında büyük katkılarımız oldu... Sizin de bu konuda katkılarınızı bekliyoruz.. .Genel Kurula başarılar diliyor sevgi ve saygııyla selamlıyorum

    Ayrıntılar Gelecek




    Erdoğan TÜSİAD'da yargıya yüklendi Yorumları