Gül'ün 40 ayının masaya yatırıldığı raporda, Turgut Özal'ın, hem Başbakanlık hem de üç buçuk yıl süren Cumhurbaşkanlığı süresinde halkla iç içe bir duruşun iki halefinin üzerinde hayalet gibi dolaştığı iddia edildi.
Abdullah Gul'un Cankaya koskundeki 40 aylik icraati bir raporla ortaya konuldu. Stratejik Düşünce Enstitüsü uzmanlarının hazırladığı raporda Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçildiği tarihten bugüne köşkteki icraatları, toplumsal liderlik, ekonomik gelişmeye katkısı, iç ve dış politikadaki etkinlik performansı, insan haklarının gelişimine olan katkısı ve uluslararası ilişkilerde Türkiye'yi temsili açısından değerlendiriliyor.
Raporun çarpıcı tespitlerinden birinde Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer'in görev süreleri boyunca Çankaya Köşkü üzerinde bir "Özal hayaleti"nin geziniyor olduğu ve bu hayaletin her iki Cumhurbaşkanını epeyce rahatsız ettiği iddia ediliyor. Raporda yer alan ifadelere göre "Gül"ün Çankaya üzerinde 14 yıl boyunca gezinen Turgut Özal hayaletinin ve bu hayaletin temsil ettiği bütün yarım kalmış riyaset plan ve pratiklerinin bir dönüşünü temsil ettiğini söylemek abartı olmaz."
Raporun konuyla ilgili kısmında şunlar söyleniyor:
"Doğrusu hem Demirel hem de Sezer"in görev sürelerinde Çankaya"nın üzerinde bir Turgut Özal hayaletinin geziyor olduğunu söylemek abartılı olmaz. Türk halkı Cumhurbaşkanlığı makamı konusunda alıştırıla geldiği apolitik görünümlü yoğun siyasallığa, her yanıyla düz-politik duruşlarıyla yeni bir boyut getiren Özal"ın riyaset modelini bir kez tanımış ve envanterine kaydetmiş bulunuyordu. Bu noktada aslında ne Demirel"in ne de Sezer"in "devlet ciddiyeti veya söylemi" arkasına sığınarak halka karşı sergilediği mesafe artık kanıksanabilirdi.
Bütün bu açılardan bakıldığında Gül"ün Çankaya üzerinde 14 yıl boyunca gezinen Turgut Özal hayaletinin ve bu hayaletin temsil ettiği bütün yarım kalmış riyaset plan ve pratiklerinin bir dönüşünü temsil ettiğini söylemek abartı olmaz sanırım. Seçiliş prosedürü sonuçta seleflerinkiyle aynı yasal zeminde gerçekleştiyse de seçimi etrafında oluşan toplumsal heyecan ve mutabakat seleflerinin hiç birinde olmuş değildi. 27 Nisan e-muhtırasının hemen arkasından açık bir hesaplaşma olarak yorumlanan seçimler bir tür Gül"ün Cumhurbaşkanlığı"nın oylanması anlamına da geliyordu. Bu süreçte AK Parti"nin almış olduğu yüzde 47"lik oy Cumhurbaşkanının halk tarafından seçiminin kabul edileceği referandumdan önce gerçekleşen bir erken "Halkın Cumhurbaşkanı Seçimi" olarak algılanmıştır. MHP"nin 367 ile ilgili bütün tartışmaları halkoylamasından önce bitiren olumlu tavrı da bu kamuoyunun iyi okunmasına dayanıyordu.
28 Ağustos 2007 tarihinde en yüksek mutabakat seviyesiyle Cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül, buna mukabil muhtemelen hiçbir Cumhurbaşkanının seçilirken karşılaşmamış olduğu kadar ağır bir direnci de yenerek işbaşına geldi. Süreç içinde ana muhalefetin yadsıyıcı tutumu devam etse de, arkasındaki güçlü iktidar desteği ve referandum sonucu Gül"ün Çankaya"daki meşruiyetini zedeleyecek bir etki ve güce ulaşmasını engelledi. Gül icraatlarıyla, tasarruflarıyla bu meşruiyeti pekiştiren bir tutum içinde oldu. Siyasi tartışmalara tamamen ilgisiz kalmasa da bu tartışmalara girmemeye özen gösterdi. Görev süresinde daha önceleri Cumhurbaşkanlığı makamı için hep bir tartışma ve eleştiri konusu olan aşırı yetkiler hakkında kendisi de eleştirilerde bulundu ve bu konunun düzeltilmesi gerektiği önerisini yineledi. Özellikle rektör seçimleri konusunda sistemin Cumhurbaşkanına tanıdığı yetkinin sorunlu olduğu hususunu bizzat kendisi dile getirdi."
SDE "Çankaya"da İlk Üç Yıl" konulu bir çalışma yayınladı. SDE uzmanları ile bazı yerli ve yabancı yazar ve bilim adamlarınının da yazılarının bulunduğu çalışmada, Cumhurbaşkanlığı makamı ve Gül"ün bu makamda ilk üç yılındaki iç politika, dış politika, ekonomi ve demokrasi konularındaki icraatları ayrıntılarıyla ele alındı.
GÜL'ÜN ÇANKAYA'DAKİ 40 AYI
SDE Başkanı Yasin Aktay"ın "Bütünleştirici Toplumsal Liderlik Yönüyle Cumhurbaşkanlığı Makamı" başlıklı yazısı, Cumhurbaşkanlığı makamının Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren aslında bir hayli ihmal edilmiş olan "toplumsal liderlik ve cumhuru temsil" boyutunun Gül ile birlikte nasıl bir değişim geçirdiğini değerlendiriyor. SDE Ekonomi Programı Koordinatörü Doç. Dr. Muhsin Kar, Gül"ün Cumhurbaşkanlığı esnasında yaptığı dış gezilere katılan iş adamlarının gerçekleştirdiği bağlantılar üzerinden "Türkiye Ekonomisinin Dünya ile Bütünleşmesinde Cumhurbaşkanlığının Rolüne Karşılaştırmalı Bir Bakış" sunuyor.
SDE Demokratikleşme Programı Koordinatörü Doç. Dr. Yusuf Tekin"de Parlamenter Demokrasi Bağlamında Cumhurbaşkanı Gül"ün Hükümet ve TBMM ile İlişkilerini masaya yatırıyor. SDE uzmanlarından Doç. Dr. Bekir Berat Özipek, "Cumhurbaşkanı Gül"ün Demokratikleşme ve İnsan Haklarının Gelişimindeki Rolü"nü ele alıyor. SDE Uluslararası ilişkiler Programı Koordinatörü Prof. Dr. Birol Akgün, Gül"ün Türk Dış Politikadaki rolünün yanı sıra Türkiye"nin BM Güvenlik Konseyi Üyeliğindeki rolünü; Uluslararası ilişkiler Koordinatör Yardımcısı Doç. Dr. Murat Çemrek ise, Cumhurbaşkanı Gül"ün AB ve Orta Asya ile İlişkilerin geliştirilmesindeki rolünü iki ayrı yazıda değerlendiriyor. SDE uzmanlarından Sosyolog Doç. Dr. Ahmet Uysal ise, gerek Dışişleri Bakanlığı görevinde gerekse Cumhurbaşkanı seçildiği tarihten itibaren Arap dünyasında oluşan yeni Türkiye"nin görünümünü ve Arap ülkelerindeki Türkiye algısını aktardı.
Raporla ilgili geniş bilgi almak ve temin etmek için tıklayınız