Avrupa Parlamentosu İşçi Partisi Milletvekili Michael Cashman'la TBMM'de kendisi gay bir milletvekilinin olması halinde Türkiye'nin Avrupa'daki imajının olumlu yönde etkileneceğini öne sürdü.

Tuğba Tekerek'in röportajı

Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan 2011 Hrant Dink İnsan Haklan ve İfade Özgürlüğü Konferansı kapsamında Türkiye'ye gelen Avrupa Parlamentosu İşçi Partisi Milletvekili Michael Cashman'la Türkiye'de ve dünyada lgbt'lerin (lezbiyen gay, biseksüel, travesti ve transseksüeller) durumu üzerine konuştuk.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki organizasyonda 14 ocakta "Düşün ki Yabancı Sensin: Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transcinsiyet Bireylerin Haklarını Savunmak" başlıklı bir konuşma yapan Cashman, Hrant Dink'in sesi olmadığını düşünen insanlara ses verdiğini ve insan hakları alanında yapılan tüm mücadelelerinin bir diğeri tarafından sahiplenilmesi gerektiğini söyledi.

Avrupa Parlamentosu'nun Gey ve Lezbiyen Meseleleri Kurullararası Başkanı da olan Cashman, Türkiye'de bir eşcinselin Meclis'e girmesinin, bu ülkeye dair imajı olumlu etkileyeceğini söyledi.

*Hrant Dink adına düzenlenen bir konferansta lgbt'ler hakkında bir konuşma yaptınız. Hrant Dink'in mücadelesiyle lgbt mücadelesini nasıl birbirine bağlıyorsunuz?
Hrant Dink, sesi olmadığını düşünen insanlara ses verdi. Çoğunlukla zor, insanlann hassasiyetleri olan, konuşmak istemediği meseleler hakkında konuştu. İnsan haklarından bahsediyorsanız, soyut bir insan haklarından bahsedemezsiniz, tüm insanlar için tek tek geçerli olan bir insan haklanndan olarak bahsetmelisiniz. Birisinin adına konuşmak diğerinin adına da konuşmaktır. Size karşı yapılan bir ayrımcılık varsa diğer insan hakları savunucularına bakma ve "onların kavgası bizim kavgamız" deme hakkımız var.

Lgbt'ler denilince, sadece farklı görüldükleri, yanlış anlaşıldıklan ya da yanlış temsil edildikleri için haklan inkâr edilen insanlardan bahsediyoruz. O insanları anlayabileceğimiz, daha önemlisi neden bir vatandaş olarak eşit haklarının tanınmadığını sorgulayabileceğimiz bir kamu söylemi geliştirmemiz gerekiyor.

Türkiye'deki lgbt'lerin durumu için ne diyeceksiniz?
Türkiye'de lgbt'lerle ilgili ceza yasasmda herhangi bir sınırlama bulunmuyor ama genel olarak bir kayıtsızlık var. Eğer hayatınız hakkında sessizseniz, gay ya da lezbiyen olmanız kimsenin umurunda değil. Problem "Ben böyle yaşamak istemiyorum" dediğinizde ortaya çıkıyor. Kimliğinizi açıkladığınızda, mesela "ben evlenmek istemiyorum" dediğinizde ayrancılıkla karşılaşıyorsunuz. Size bir koruma sağlanmıyor. Ama Türkiye AB'ye üye olursa, bu koruma sağlanacak, bu bir insan hakkı. Kimseye ırkı dili, cinsiyeti, cinsel eğilimine bağlı olarak ayrımcılık yapılamaz. Bir de, Türkiye'de travesti ve transseksüellerin genellikle hayatını kazanmak için seks işçisi olduğunu görüyoruz. Cinsiyet değiştirme süreçlerini tamamlamak için gerekli olan parayı kazanmak için seks işçisi olmak zorunda kalıyorlar. Çok sayıda trans insan öldürülüyor. Bu davalar mahkemeye geldiğinde de mahkemeler çok da olumlu tablolar çizmiyor. Türkiye'de eşcinsellerin ya da transseksüellerin kurduğu bazı sivil toplum kuruluşlan kapaülma tehdidiyle karşı karşıya... Türkiye'deki bazı web siteleri bloklanıyor, AB'deki bazı web sitelerine Türkiye'den ulaşılamıyor. Bu yasaklar bana hiç Türk tarzına uygun gibi gelmiyor. Türkiye büyük bir ulus, çok çeşitli görüşlerin birarada olduğu, pek çok kültürü kucaklayan bir yer. Aslında burasının genellikle herkesin her konuda konuşmak istediği bir yer olduğunu düşünüyorum.

Siz bir gay milletvekilsiniz. Türkiye'de ise eşcinsel bir milletvekili şimdilik uzak ihtimal olarak görünüyor. Sizce gay, lezbiyen ya da travesti bir vekil Türkiye'nin imajım nasıl etkiler?
1997'ye kadar Britanya'da gay milletvekili yoktu. İlk gay milletvekili Chris Smith ortaya çıktığında ne ülkenin ne de hükümetin imajı bozuldı. Bir gay milletvekili Türkiye'ye dair,

Eşcinseller ve transseksüeller hangi noktalarda yanlış anlaşılıyor

Dünyanın pek çok yerinde lgbt'ler suçlularmış gibi gösteriliyor. Rızayla gerçekleştirdikleri cinsel ilişki suçmuş gibi gösteriliyor. Bir insanın sadece gay ya da lezbiyen olduğu için, yaptıkları ve yaşadıkları için suçluymuş gibi gösterilmesi insan haklarına bir saldırıdır. Dünyanın her yerinde lgbt'ler diğer insanlardan farklıymış gibi sunuluyor. Hayır öyle değiliz. Aynı otobüslere binip aynı taksileri çağrıyoruz. Aynı şekilde ağlayıp gülüyoruz. Bir aileden gelmiyormuş gibi gösteriliyoruz. Tabii ki bir aileden geliyoruz, bir ilişkinin ürünüyüz. Britanya'da 1986'ya kadar lgbt'ler medyada hep steryotipler olarak gösterildi. Gayler, AİDS taşıyıcısı olarak gösterildi. Bütün bunlar lgbt'lere kötü bir şöhret yaratarak, başka birisi için ben apartmanımda lgbt görmek istemiyorum, sana iş vermiyorum, kafemde sana kahve servis etmiyorum demeyi kolaylaştırıyor. Negatif steryotip güçlendiriliyor.

Taraf