Davutoğlu, Lübnan için diken üstünde   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 01-14-2011 (20:37)   Son Mesaj: 01-14-2011 (20:37)    Cevap: 0    Gösterim: 690  

    01-14-2011

    Davutoğlu, Lübnan için diken üstünde

    Davutoğlu, Lübnan için diken üstünde


    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Lübnan'daki tansiyon yükselmesinin önüne geçebilmek için elimizden gelen ne varsa yapmaya kararlıyız. Evet durum kritiktir" dedi, en büyük endişesini dile getirdi.

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Çok kararlı bir şekilde Lübnan'daki tansiyon yükselmesinin önüne geçebilmek için elimizden gelen ne varsa yapmaya kararlıyız. Evet durum kritiktir. Maalesef Lübnan'daki kritik durum, eğer bölgeye sirayet ederse, bütün bölgede, hepimizi rahatsız edebilecek istikrarsızlıklar ortaya çıkacaktır'' dedi.
    Davutoğlu, Avrupa Konseyi Seçkin Kişiler Grubu Başkanı Joschka Fischer ile Conrad Otel'de yaptığı ortak basın toplantısında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.

    Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin bugün Ankara'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin soru üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin geçmişte olduğu gibi bugün de Lübnan'ın istikrarı ve huzuru için çok ciddi çabalar sarf ettiğini söyledi.

    Ahmet Davutoğlu, 2005'de, eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin suikaste kurban gitmesinden sonra Türkiye'nin, Lübnan konusunda, hükümetlerin oluşumunda, cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi her zaman her alanda yapıcı katkılarını ortaya koyduğunu ve bunu Lübnanlı tüm taraflarla çok yakın ilişkiler içinde yaptığını kaydetti.

    Davutoğlu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son Lübnan gezisine, Başbakan Hariri'nin daveti üzerine çıktığını ve orada tüm liderlerle de görüşmeler gerçekleştirdiğini, bu görüşmelerin, muhtemel krizi önlemeye yönelik çalışmalar olduğunu vurguladı.

    Ancak bütün bu çabaların, bu hafta içinde, ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya kaldığını ve 11 bakanın istifasıyla bir kriz sürecine girildiğini anımsatan Davutoğlu, bu istifalar öncesinde de Hariri ve Suriyeli, Lübnanlı yetkililerle temas halinde olduklarını belirtti.

    Davutoğlu, Lübnan Başbakanı Hariri ile dün telefonda yaptıkları görüşmelerde onun Türkiye'ye gelerek daha kapsamlı bir değerlendirme yapma ihtiyacının ortaya çıktığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve sayın Hariri ile 2 saat Ankara'da görüştük. Bu görüşmede sayın Hariri'nin perspektifinden olayların gerçekleşmesi, sayın Hariri'nin New York'ta, Washington'da, Paris'te yaptığı temaslar ve diğer konuları ele aldık. Biz baştan itibaren Suriye-Suudi Arabistan girişimini destekledik ve bu girişimin başarıya ulaşması için özel çaba sarf ettik. Ama Suriye-Suudi Arabistan girişimi bir tıkanıklık ile karşı karşıya kalınca bu istenmeyen gelişmeler söz konusu oldu. Sayın Hariri ile görüşmeden sonra biz zaten Amerika Birleşik Devletleri ve bölgedeki diğer aktörlerle bu dönem içinde temas halinde bulunduk. Sayın Başbakan'ımızın bazı bölge liderleri ile ilgili ülkelerle görüşmeleri olacak. Ben de muhataplarımla görüşeceğim. Bu çerçevede Lübnan'daki krizin biran önce aşılması için atılacak adımları gözden geçireceğiz. Özellikle Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, İran bütün bu bölgedeki ülkelerin Lübnan'ın istikrarına pozitif katkıda bulunacak çabalarda ortak hareket etmeleri büyük önem taşıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri olmaları bakımından önemli rolleri dolayısıyla ABD, Fransa ve diğer ülkelerin, son Doha Anlaşması'na ev sahipliği yapması bakımından Katar'ın yapacağı katkılar var. Bütün bu katkıları bir araya getirerek bölgemizde bir tansiyon yükselmesinin önüne geçmeye çalışacağız. Önümüzdeki günlerde bu konuda birçok faaliyetin, birçok girişimin içinde olacağız. Çok kararlı bir şekilde Lübnan'daki tansiyon yükselmesinin önüne geçebilmek için elimizden gelen ne varsa yapmaya kararlıyız. Evet durum kritiktir. Maalesef Lübnan'daki kritik durum eğer bölgeye sirayet ederse, bütün bölgede hepimizi rahatsız edebilecek istikrarsızlıklar ortaya çıkacaktır. Kuzey Afrika'da, Tunus'ta yaşananlar ortada. Herkesin bölge istikrarını tekrar temin edecek çapta bir erdemle bir şey yapması lazım, bu perspektiften olayı değerlendirmesi lazım. Türkiye, ortak bölgemizde ortak geleceğimizi ilgilendiren bütün bu bu konularda her türlü çabayı ve girişimi yaparak, bu krizin daha da derinleşmesinin önüne geçmek için çaba sarf edecektir.''

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kars'taki heykel tartışmalarına ilişkin olarak, ''Bu, Türkiye içindeki bir tartışmadır. Türkiye içinde yapılan değerlendirmeler, Türkiye-Ermenistan ilişkileriyle kesinlikle alakalı değildir'' dedi.

    Davutoğlu ve Avrupa Konseyi Seçkin Kişiler Grubu Başkanı Joschka Fischer, Conrad Otel'de yaptıkları ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladılar.

    Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kars'taki heykelle ilgili sözlerinin, Ermenistan tarafını üzdüğü ve iki ülke arasında ilişkilerin normalleşme sürecine zarar vereceği şeklinde açıklamaları hakkında görüşlerinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:

    ''Bu, Türkiye içindeki bir tartışmadır. Türkiye içinde yapılan değerlendirmeler Türkiye Ermenistan ilişkileriyle kesinlikle alakalı değildir. Sayın Başbakanımızın yaptığı değerlendirmeler de tamamıyla mimari, estetik açıdandır, siyasi hiçbir boyutu yoktur. Tamamıyla şehircilik perspektifiyle, fikir özgürlüğü içinde yapılan tartışmalardır. Yoksa Türkiye-Ermenistan ilişkilerini ilgilendiren bir boyutu yoktur.''

    Joschka Fischer de ''Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni ziyareti sırasında Türkiye'yi suçlayıcı açıklamaları üzerine, Başbakan Erdoğan özür beklediğini söyledi. Sizce Merkel, Türkiye'den özür dilemeli mi?'' sorusu üzerine, "ikisinin, en kısa zamanda bir araya gelip doğruca birbirleriyle konuşmaları gerektiğini" belirtti.

    Merkel ve Erdoğan'ın daha önce birbirleriyle görüştüklerini ve birbirlerini iyi tanıdıklarını dile getiren Fischer, şöyle devam etti:

    ''Sanırım bir araya gelip bunu konuşmalı ve tüm soruları açığa kavuşturmalıdırlar. Ben Almanya hükümetinin sözcüsü değilim. Benim konumumu biliyorsunuz. Türk hükümeti geçmişte çok hayati adımlar attı. Ben o zaman bakan olarak bunları birebir tecrübe etmiş bir kişiyim ve Türkiye'yi bu çerçevede savunmuşumdur. Sürecin bloke edilmesi bağlamında da her zaman Türkiye'yi, kamuoyuna karşı açık bir şekilde desteklemişimdir, savunmuşumdur. Ben, herkesin beraber ortak bir noktada buluşmasını ve bu çerçevede bir çözüme ulaşmasını destekliyorum. Bu, hem bölge için hem Ada'daki halklar için hem Avrupa için çok önemli. Sanıyorum, geri kalanı iki yetişkin olan sayın Merkel ile sayın Erdoğan arasındaki görüşmede hallolabilecek unsurlar. Dolayısıyla bu çerçevede bir anlaşmaya varılabilir.''

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa kıtasının, şu anda iyi ve kötü olmak üzere iki senaryo ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

    Avrupa Konseyi Seçkin Kişiler Grubu Başkanı Joschka Fischer ile Conrad Otel'de ortak basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Türkiye'nin Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını devraldığını anımsatarak, bu sürede yapılacak faaliyetleri bir eylem planı içine oturttuklarını belirtti.

    Davutoğlu, bu plan içindeki unsurlardan en önemlisinin, birlikte yaşama ve birlikte yaşama prensibi etrafında 21. yüzyılın Avrupasını şekillendirme konusunda karşı karşıya kalınan sorunları tespit etmek ve bu sorunlara çözüm bulmak olduğunu vurgulayarak, bir takım temel yaklaşımları ortaya koyabilmek için bir Akil Adamlar Heyeti oluşturmaya karar verdiklerini söyledi.

    Avrupa'nın özellikle kültürler, dinler ve ilişkiler arası geçtiği kritik süreç dikkate alınarak bu heyetin oluşturulduğunu anlatan Davutoğlu, Avrupa'nın en seçkin aydınları ve siyasetçilerinden oluşan bu güçlü heyetin başkanlığına Joschka Fischer'in getirilmesinin de önemli olduğunu kaydetti.

    Bu heyetin üçüncü toplantısını dün ve bugün Türkiye'de gerçekleştirdiğini aktaran Davutoğlu, bu toplantı nedeniyle dün akşam gerçekleştirilen yemekte heyetle bir araya geldiğini ve orada görüşlerini dile getirdiğini söyledi.

    Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

    ''Avrupa kıtası, şu anda iyi ve kötü olmak üzere iki senaryo ile karşı karşıya. Kötü senaryo, etnik ve dini temelde, mezhep temelinde gittikçe kutuplaşan, aynı mahallelerde yaşamakla birlikte birbiriyle uzaklaşan ve dolayısıyla her anlamda birbiriyle karşı karşıya kalma riski taşıyan bir Avrupa. Çok kültürlülüğü yaşama imkanının zorlaştığı, tahammülün, karşılıklı hoşgörünün, kültürlerarası ilişkinin zayıfladığı bir Avrupa. Maalesef bu yönde çok ciddi uyarıcı işaretler var. Irkçılığın yükselmesi, İslamafobi, antisemitik bazı yaklaşımlar. İkinci ve bizim kurmak istediğimiz Avrupa ise bütün Avrupa halklarının, dinlerin, mezheplerin, toplumların bir arada iç içe, birbirini anlayarak, saygı göstererek geleceği birlikte şekillendirecekleri, aynı şehirlerde, ülkelerde, sokaklarda yan yana, saygı içerisinde yaşayacakları bir Avrupa. Birinci Avrupa'nın getirdiği risklerden kaçınmak, ikinci ve özlenen Avrupa'yı birlikte inşa etmek için Avrupalı aydınların görüşlerine ihtiyacımız var.''

    Akil Adamlar Heyetinin sadece Avrupa Konseyinin dönemsel bir faaliyetini gerçekleştirmekle kalmayacağını, aynı zamanda Avrupa'nın geleceğine ilişkin son derece önemli bir rapora imza atacağını ve bu raporun bir referans metin olarak gelecek on yıllara ışık tutacağını vurgulayan Davutoğlu, bu raporun gelecek mayıs ayında İstanbul'da gerçekleştirilecek Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısında ortak akılla şekilleneceğine inandığını kaydetti.

    -JOSCHKA FISCHER-

    Avrupa Konseyi Seçkin Kişiler Grubu Başkanı Joschka Fischer de Avrupa denilince herkesin aklına ilk olarak AB'nin geldiğini, ancak Avrupa Konseyi gibi önemli bir kurumun daha bulunduğunu belirterek, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Avrupa Konseyinin her zaman ırkçılık, yabancı düşmanlığı, aşırı milliyetçilik ve aşırı uçlardaki konularla mücadele ettiğini bildirdi.

    Fischer, Avrupa Konseyinin değer temelli olduğuna ve AB'den daha geniş bir kapsama alanı bulunduğuna işaret ederek, Konseyin esas gücünün de ortak değerlerden geldiğini söyledi.

    Avrupa Konseyinin, Rusya ve Türkiye'ye kadar büyük bir kapsama alanına sahip olduğunu dile getiren Fischer, barışçıl bir ortamda birlikte yaşayabilmenin temelinin oluşturulması gerektiğini ifade etti.

    Fischer, küresel bağlamda herkesin birbirine bağımlı hale geldiğine işaret ederek, Avrupa Konseyinin farklılık, beraber yaşama, hoşgörü gibi kavramlar konusunda daha fazla tavsiye kararlarında bulunması gerektiğini kaydetti.

    Joschka Fischer, bir gazetecinin, ''Heyetin hazırlayacağı bu raporda Türkiye'ye yer verilecek mi, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecine bir atıfta bulunulacak mı ?'' şeklindeki sorusu üzerine de ''Türkiye Avrupa Konseyinin tam üyesidir. Burada açıklanacak bir husus yok. AB tamamen farklı bir konudur'' dedi.




    Davutoğlu, Lübnan için diken üstünde Yorumları