Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Hülya Alp, ''Muhteşem Yüzyıl dizisinin ilk bölümünde müeyyide uygulanmasını gerektirecek hiçbir husus olmadığını düşünüp, bu yönde oy kullandığını'' bildirdi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Hülya Alp, Üst Kurulun bugünkü haftalık toplantısında, ''Muhteşem Yüzyıl dizisinin ilk bölümünde müeyyide uygulanmasını gerektirecek hiçbir husus olmadığını düşünüp, bu yönde oy kullandığını'' bildirdi.
Alp, RTÜK'ün ''Muhteşem Yüzyıl'' dizisine uyarı müeyyidesi uygulanması kararıyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, düzenleyici kurulların günümüz dünyasında ''geliştirici kurul'' olarak isimlendirildiğini ya da işlev gördüğünü belirtti.
Sektörün gelişmesine olanak tanıyacak düzenlemeleri geliştirmenin görevleri olduğuna işaret eden Alp, açıklamasında, ''Bir diziyi yalnız şikayetler yönünden değerlendirip müeyyide uygulamaya kalkmak ne yazık ki RTÜK'ün denetleyici ve cezalandırıcı olma algısını pekiştirmektedir. Muhteşem Yüzyıl dizisinin ilk bölümü, her şeyden önce giderek kalitesi yükselen Türk dizilerinin geldiği son noktayı ve yüksek yapım kalitesini işaret etmesi yönünden çok önemlidir'' ifadelerine yer verdi.
Yapımın ''drama'' olduğunu, dramaların ''görüntülü tarih dersi'' olarak algılanmalarına da gerek bulunmadığını belirten Alp, şunları kaydetti:
''Dramalar, tarihi dönemleri, tarihi kişilikleri konu edebilir, fakat onları tüm yönleriyle ele alma, inceleme, irdeleme zorunluluğunda olmaksızın bir ya da birkaç boyuttan oluşan bir güzergah içinde canlandırılarak izletilebilirler. Bu bağlamda yozlaştırmamak koşuluyla tarihi gerçeklerin ayrıntılarıyla bire bir örtüşme gibi bir misyonu da olamaz. Çünkü canlandırılan sahnelerdeki tüm ayrıntıları bilecek kadar tarihi veri elimizde ne yazık ki yoktur. Senaryo ve realizasyonunda yaratıcı ekiplerin hayal güçleri tam da bu noktada işe yarar. Kısaca biz ancak dönemsel dramaların, tıpkı dönemsel romanlarda olduğu gibi kendi gerçekleri ve kendi mahremiyetlerinden söz edebiliriz.''
-''ŞEHVET DÜŞKÜNÜ DEĞİL AŞIK OLMAK ÜZERE BİR KİŞİLİK''-
Dizinin ilk bölümündeki Kanuni Sultan Süleyman algısına da değinen Alp, ''Haksızlıklara, azınlık gruplarına karşı gösterilen ayrımcı ve adaletsiz tutuma izin vermeyen, verdiği cezaların infazında dahi duygusallaşacak kadar duygu yüklü, kuyumculuk, taş işlemeciliği gibi işlerle rahatlayacak bir sanatçı, döneminin baskıcı geleneklerine rağmen din değiştirmiş bir yeteneği çok yakınında çalıştıracak kadar demokrat ve 'harem' gerçekliğinin içinde 'şehvet düşkünü' değil 'aşık olmak üzere' bir kişiliğin'' söz konusu olduğunu ifade etti.
Türk tarihine ve Türk dramalarına yapılabilecek en büyük kötülüğün, onları Türkiye'de ve dünyada izlenemeyecek ve hatta hiçbir zaman önerilemeyecek bir konumda bırakmak olduğunu savunan Alp, bu nedenlerle dizinin ilk bölümünde müeyyide uygulanmasını gerektirecek hiçbir husus olmadığını düşünüp bu yönde oy kullandığını kaydetti.