Referandumda evet vereceğini açıkladığı için partiden kesin ihracı istenen MHP'nin en etkin isimlerinden Ramiz Ongun çok sert bir bildiri yayınladı. Diktatör olmakla suçladığı Devlet Bahçeli'nin telefon dinlettiğini öne sürdü.
"Referandumdaki tavrı" gerekçesiyle hakkında kesin ihraç talebiyle disiplin soruşturması başlatılan Ülkü
Ocakları Kurucu Genel Başkanı Ramiz Ongun, MHP'ye zehir zemberek bir savunma gönderdi. Ongun Bahçeliyi ülkücülerin telefonlarını dinletip takip ettirmekle ve partiyi içeriden bölmekle suçladı...
MHP'nin referandumdaki tavrı sebebiyle hakkında kesin ihraç talebiyle disiplin soruşturması başlattığı Ülkü Ocaklan Kurucu Genel Başkanı Ramiz Ongun, partiye gönderdiği savunmada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve parti yönetimine yönelik zehir zemberek eleştirilerde bulundu. Ongun Bahçeli'yi "diktatör" olmakla, ülkücülerin telefonlarını dinletip, takip ettirmekle ve partiyi içeriden bölmekle suçladı.
Ongun, referandum sürecinde aralarında 14 Eylül 2010'da Bugün Gazetesinde yayınlanan röportajında geçen ifadelerin de bulunduğu açıklamalarından dolayısıyla MHP Ankara İl Yönetim Kumlunun 13 Ekim 2010 tarihli kararı ile kesin ihraç talebiyle MHP Ankara İl Disiplin Kuruluna sevk edileli. Ongun, savunmasını isteyen MHP Ankara İl Disiplin Kurulunun Başkanı Mehmet Üçöz'e posta aracılığıyla gönderdiği yazıda partiyi sert sözlerle eleştirdi.
Tek kişilik despotizm
Ramiz Ongun, açıklamalarının muhatabının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olduğunu belirterek başladığı savunmasında, şunlan söyledi:
"İstişarenin yok hükmünde olduğu, hastalıklı bir ruh hâlinin tek kişilik despotizmini yaşayan ve ne yazık ki kimliği yok edilmiş bir MHP'nin hiçbir zaman üyesi olmadım. Eğer ortada böyle bir MHP varsa, ihraç için yazdığınız yazınızın bir muhatabı yoktur. Benim üyesi olduğum MHP, önce insana saygılı, ülküdaşlarını muhabbetle kucaklayan, emanet aldığı fikre, ülküdaşlarına ve hedeflerine sadık olan bir MHP'dir. Yok, eğer böyle bir MHP yoksa, o zaman yazınızın yine bir muhatabı yoktur."
Ongun, bugün MHP'li sayılmanın üç vasfa indirgendiğini ileri sürerek, bu vasıfları, "Bahçelinin yoldaşı olmak, sadece bir kişiye yaranmak için 'sıfır tenkit', 'sıfır görüş' ilkesine bağlı kalarak siyasi mevki veya koltuk kapmak, diktatörün dışındaki herkese düşmanlık etmek" olarak sıraladı.
Teslimiyetçi bir ruh sergiledi
MHP'nin 1999 seçimlerinde sağın birinci partisi olduğunu hatırlatan Ongun, "Türk halkı, MHP'yi sağın birinci partisi yaparak 'Başbakanlık' koltuğunu MHP'ye layık görmüşken, Bahçeli, özgüveni olmayan ve kadrolarına güvenmeyen birisi olarak korkmuş ve başbakanlık koltuğunu Ecevit'e ikram etmiştir" dedi. Bahçelinin sol fikriyatın mensuplarına karşı teslimiyetçi bir ruh hâli sergilerken, muhafazakâr vatandaşları hor gördüğünü iddia eden Ongun, "Bahçeli, şehitleri ve gazileri ve cümle milleti kahreden kararların altına imza atmamış mıdır" sorusunu yöneltti.
Yolu saptırdı
Ramiz Ongun, savunmasında Bahçeli'yi "ülkücü şehitlerin gazi arkadaşlarına saldırıda bulunmakla" suçlarken şunları ifade etti:
"Ülkücülerin tek şiarı vardır: 'Türklük bedenimiz, islâmiyet ruhumuzdur!' Bahçeli bu yolu saptırmıştır. Öyle ki, belli bir siyasi partiye karşı kin ve nefret içinde hareket ederek milleti çatışmaya götürecek bir tutum içine girmiştir. Her MHP'liyi belli bir siyasi partiye karşı nefret ile dolu bir insan hâline getirmek, aynı camide saf tutan insanların arasına nefret tohumu atmak demektir. Bahçeli'nin 13 yılına damgasını vuran temel ifadesi ve görüntüsü, yüzünden fışkıran nefret ve kin duygularıdır. Bu nefret ve kinin odağında, öncelikle MHP'lilerve ülkücüler yer almıştır. Kendi ülküdaşlarını kapı-kapı, adam-adam takip ettirip dinletmiş ve toplanan bilgileri kara propagandasının temeli yapmıştır."
MHP LiDERi HAREKETi BÖLDÜ
ÜIkücü kimlik kaybolmuş, yerine 'Bahçelicilik' denen ucube konmuştur" diyen Ramiz Ongun, "Gençliğimizin bütün heyecanı ve samimiyeti ile milletimizin sorumluluğunu zayıf omuzlarımıza yüklendiğimiz günlerde, deselerdi ki, harcını alın teriyle sulayıp, tuğlalarını Bismillah diyerek koyduğunuz teşkilât, yıllar sonra devşirilecek ve sözüm ona senden senin hesabını soracak. Biz, millet ve Allah yolunda olmak için bunu da göze alırdık, alıyoruz da. Anayasa değişikliği ile ilgili halkoylaması sürecindeki evetçi tavrım ve Başbakanın Tarsus'taki iftar yemeğine katılmış olmam bahane edilerek, beni ve ülkücü arkadaşlarımı kötülemek ve bütün memlekette fitne yaymak için dehşetli bir şekilde çalışılmaktadır" görüşünü ifade etti.
Kendinizi aklayın
Ongun, savunmasını "Bir fikir ve inanç hareketinin kutlu hedefinin tarumar edildikten sonra final sahnesine devşirme çırakların ustalarına saygısızlık, edepsizlik ve nankörlük edilmesi yakışırdı. Bakınız, bir Ülkücü, dostlarının yanında ve Türk Milleti'nin önünde bir zerre kadar ufaktır ama zalimlerin karşısında aşılmaz bir dirençtir. Bu itibarla da kimseden lütuf ve şefaat dilemesi söz konusu olamaz. Lütfen bunu göz önüne alarak kendinizi aklayınız" sözleriyle tamamladı.